Çarşamba, Nisan 16, 2008

ABBA


Onları ilk duyduğumda Eurovision'u kazanmışlardı. Şimdiki ifadeyle ortalık yıkılıyordu, birdenbire Waterloo ile herkesin diline düşmüşlerdi.

Sonra, pek çok yaşıtım gibi, ben de onları küçümser oldum.
Biz o zamanlar esen rüzgarlara uyup kendiliğimizden politize olmuş, popüler olan herşeyi aşağı görmekteydik.
Öyle bile olsa, kulağımın bir köşesinde melodileri asılı kalmış. İlk video kliplerindeki görüntüler hafızama yer etmiş.

Yıllar sonra, bir yerlerde rastlayıp boynuna atladığınız çok sevgili eski arkadaşınız gibi karşıma çıktılar, yeniden.
Araba yolculuklarımızın eşlikçileri arasında, iki ABBA kaseti yerini aldı. Çocukların müzik hafızalarına onlar da eklendiler.

Şimdi düşünüyorum da, o canlı şarkıları değil de "The Winner Takes It All", "Chiquita", "Knowing Me Knowing You", "Fernando" daha yakın geliyor. Hikaye anlatan şarkılarını seviyorum galiba.

"Dancing Queen"in yeri ayrı, yine de.
Koyu yazılara tıklayın, dinleyin.


4 yorum:

  1. abbaaaa:) money money money'e uydurulmuş ne ayıp türkçe devamlar hatırladım şimdi:P
    ama Chiquita'yı çok severim ben de. esmer olan kadın şarkıcının sesini daha çok beğenirdim ben. adı şimdi bilemeyeceğim kadar uzakta kaldı:)

    YanıtlaSil
  2. Efenim siz, 1992'de Plauen Prensi ile evlenerek "Prenses" ünvanını da alan Anni-Frid Lyngstad'ı kastediyorsunuz, "esmer kadın şarkıcı" diyerekten.
    (Sanma ki, ezbere biliyorum; wikipedi sağolsun!)
    Her zaman sarışın olan ise, Agnetha Fältskog'muş. Anni-Frid siyahtan kumrala kızıla epey renk değiştirirdi.
    :))

    YanıtlaSil
  3. Sırf Abba değil, Boney M ve Dschingis Khan da var, atlamayalım lütfen.

    Bi de Baccara var "Yes sir, I can Boogie"

    Dinleyeyim onların ben şimdi, evet. Neşem gelsin yerine.

    YanıtlaSil
  4. Baccara ya, di mi Arzucum,
    Ve her seferinde aynı hareketlerle söylenen, aynı zıpçık zıpçık tempoyla ilerleyen şarkıları...:))

    Elektra'nın yazısına öyle hüzünlendim ki, hiçbirisi bu sabah içimi açamaz, ne yazık.:(

    YanıtlaSil

Hoşgeldiniz!