Pazar, Nisan 18, 2010

EYYY, KURU DALA CAN VEREN ! ...

Hangisi derdi bu sözü?
Sık sık, hem de!
Babaannem miydi, anneannem miydi?
Belki de ikisi de derdi, aynı toprağın kadınları ne de olsa.

"Eyyy, kuru dala can veren böyük Allahım, sen yeriş!"
Hayır yanlış yazmadım, öyleydi, yetiş değil, yeriş.

Doğrusu şimdiki halde, yaratıcıyı yardıma çağırmaktan ziyade, hayranlık ifadesi olarak aklıma geldi bu söz.


Sözünü ettiğim kuru dal, bir ağaç budağı.
Kimbilir kaç sene öncesinde, ağaç belki bir fidanken kesilmiş bir dalın budağı.
Artık ne olmuşsa olmuş, bu sene oradan gencecik filizlerin çıkacağı tutmuş.
Bilmem oradan yeni bir dal sürer mi, yoksa buncağızlar sadece püskül püskül dalcıklar olarak mı kalacaklar?
Bakacağız, göreceğiz.


İşte, kuru gövdenin bir kısmı daha.
Neyse ki, ağacın tamamı kuru değil. Tepesindeki dallar da filizleniyor, hiç birisi gövdedekiler kadar cazibeli olmasa da...
.

8 yorum:

  1. Ben bu insan dışında kalan canlılara hayranım, kimseye zarar vermeden kendilerini yenilemeyi nasıl da biliyorlar. İnşallah sürer oradan yeni bir dal.
    Sevgiler Ekmekçim...

    YanıtlaSil
  2. Ha, bu arada benim kayınvalide de yetiş demez, yeriş der:))

    YanıtlaSil
  3. Sanırım yakında, "şu insan yeryüzünde olmasa, ne şahane olacaktı" söylemine geleceğiz.

    Ya da "Eyvah Eyvah" filmindeki klarinetçi gibi dersek "olacakmıştı"!
    :))

    YanıtlaSil
  4. Leylakcığım,
    Oralardan da tanış çıkmak üzereyiz, sanırım.
    :))

    YanıtlaSil
  5. ey yumurtaya can veren rabbim versiyonu da vardır onun...

    yeriş süper :D

    YanıtlaSil
  6. Aslıcım,
    Bir de "yeri göğü yaratan Allahım" derdi bizimkiler...
    :)

    YanıtlaSil
  7. Şuleciğim,
    Hem de ne güzellik!
    :))

    YanıtlaSil

Hoşgeldiniz!