Salı, Ekim 12, 2010

I LOVE YOU NEW YORK!


Desem, yalan olacak. Ben hiç New York'u görmedim ki!
Doğru, filmlerde çok gördüm, fotoğraflarına çok baktım, hikayelerini çok okudum. Görmeyi, orada bir zaman geçirmeyi çok isterdim. Ama bu olmadan, orada yaşamadan, havasını solumadan, sabah uyanıp, gece uykuya dalmadan, bir günbatımı seyretmeden bir şehri sevemezsiniz.
Demek ki ben, New York'u sevme ihtimalimi seviyorum!
Evet işte, bu ihtimale dayalı dürtü ile görmek istedim "New York I Love You" filmini, fırsat bu fırsat Filmekimi'nde gösteriliyorken.


"Paris Je T'aime"i görmüştüm bir kaç sene önce, Paris'i yansıtan anlatımını sevmiştim, New York'u sevmek de öyle oldu.
Hepsi aynı şehirdeler, New York'ta.
Bize anlatılan kimi buruk, kimi neş'eli, kimi hüzünlü, kimi sıradan onlarca insan, onlarca yaşam.
Çoğu birbirinin varlığından habersiz, bazısı hiç farketmeden yanayana geçişen, bazısının hayatları birbirine değen.
Farklı kültürlerden, dünyanın dört bir yanından kopup gelmişler. Henüz anayurtlarının izini taşıyan, bağlantısını koparmayan da var, ama çoğu o koca şehrin kendine özgü kültürünün potasında erimeye razı olmuş.


Paris Je T'aime'de öyküler birbiriyle bağlı değildi, New York I Love You'da öyküleri birbirine bağlayan bir ana kurgu da düşünülmüş ki, bu filme bütünsellik kattığı, skeç izliyıormuş havasından kurtardığı için hoş olmuş.
Neyse lafı uzatmayıp, sizi filmin fragmanı ile başbaşa bırakayım.


.

2 yorum:

  1. 10 yil oldu, sevgim azalir diyordum ama ben burayi hala cok seviyorum :-))) Istanbul'dan sonra yasanilasi sehir...

    YanıtlaSil
  2. Boşuna "muhtar" olmadın sen oraya, sevmez misin, seversin elbet!
    :)))
    Şaka bir yana, İstanbul'u seven, New York'u da sever derler.
    :)

    YanıtlaSil

Hoşgeldiniz!