Cuma, Şubat 01, 2013

iSTANBUL SEMALARINDAN ARMAĞAN İLÂHİ GÜZELLİK

Bazen böyle oluyor işte!
Gün başlıyor. Trafik aksamıyor, yollar açık.
Sıkı bir çalışma, kısa sürede yoluna giren işler...
Bir arkadaşla dışarıda yenilen öğlen yemeği, bekleyen iş olmamasının rahatlığıyla fazladan dışarıda harcanan bir yarım saat daha.
Bir sergi var, bitiyor. "Hadi gezelim!"
Portakal Sanat ve Kültür Evi'nde Damien Hirst'in "Spin Paintings" sergisi, modern sanatın "sansasyonel temsilcisi" diyorlar ona.
Renkler capcanlı, coşturucu.


 
Artık akşam yaklaşıyor. Saat beş.
"Farkında mısınız? Günler ne kadar uzamış!" Bu saatte hava aydınlık, henüz.

Bürodan çıkmadan dışarıya bir göz atış, kısa bir düşünce "gündüz pusluydu hava, bak açılmış şimdi, karşı kıyının arkasından tepeler dağlar gözüküyor."
Finikülerden çıkıp iskeleye giderken, birisi "hişt" dedi sanki. Şöyle bir bakış geriye doğru, aman bu ne?
Muhteşem!
Günbatımı.




O an, bunu birilerine söylemek istiyorum, kimi arasam da gökyüzüne bak, kaçırma bunu desem?
En iyisi yüzkitabına fotoğraf eklemek.
Fekat saygıdeğer telefonum direnişte, "hafıza dolu, bazı dosyaları siliniz" buyurdu.
Yuh, ne hafızaymış! İçinde hepi topu 6 adet foto var, neyi siliyoruz?

Aklma cıvıltı şeysi geliyor, neyse buna itirazı yok telefonumun "Heyyy İstanbullular! Kafanizi kaldirip goge bakin, muhtesem bir gunbatimi var." yazmama izin verdi.

Yukarıdaki foto, Aslı Hayvanı'nın Kozyatağı civarından gördüğü günbatımının suretidir. 



"Kızıllı mavili eflatunlu ilahi güzellik" fotosu sevgili Neolitik Hanım'ın Şişhane'den gördüğün sureti.
 
 Yaşasın!
Sevgili dostlar da tanığı bu akşamın; hayran kalanlar, kızıl renkten hafif ürkenler, görüntüye kulaklarındaki müziği katık edenler...
 
Yine tıvıtlıyorum:
"İstanbul'da gun batimi senligi devam ediyor, Kabatas'tan Kadikoy'e geciyorum hersey gozumun onunde oldu bitti ve bir tek kare yok elimde:("
 
Zelda Capulet diyor ki:
"Olmaz mı? Dikkatli bak; zihnine:))"

El cevap:
Evet evet! :) Orada, hep orada kalacak...

O turuncular, kızıllar, morlar, eflatunlar, bordolar, şarabiler, griler, fümeler, fuşyalar...
Gördüm ben.
Tarihi yarımadanın hemen üstünde asılı duran kurşuni rengin altından, camii minarelerinin arasındaki incecik fuşya tabakanın mora dönüşmesini gördüm ben.
"Akşam indi" denir ya, onu gördüm.
Kim alabilir onu benden?


17 yorum:

  1. valla ben depremden tırstım çavdar teyzem, ne yalan söylemeli :)

    YanıtlaSil
  2. De get Abim yavv! Aşkolsun size!
    "Ayy çok güldük, bunun sonu kötü olmasın" diyen yurduminsanı tarzı oldu bu yorumunuz. ;)

    YanıtlaSil
  3. hafifabiye (bence de) aşkolsun da, bu dizeleri yazana değil, aynı zamanda görene ve bu kadar derinden hissedene kesinlikle AŞk olmuştur; başka türlüsü imkansız:)

    hafifabiye selam:)

    YanıtlaSil
  4. Budur ya işte Ekmekcim, gören gözün varolsun.
    Biz bir gün batımından bile bunca zevk alırsak dünya alem yıkamaz bizi, var mı yan bakcek :)
    Güzel gün batımların çok olsun...

    YanıtlaSil
  5. haklısın valla çavdar teyzem :)

    zihni beyciğim, selam. nasılsınız?

    YanıtlaSil
  6. bugün mutfak pencersinden farkettim bende semanın güzelliğini gün akşama kavuşavarmışken. ortanca kızımı çağırdım bak ne güzel diye. o, beni ürkütüyor böyle havalar dedi. ona seninki ürkmek değil heyecan dymak hayret etmek diyecektim ki kendi hayretim konuşmama engel oldu. balkona çıktım ve izledim. Sonra arabaya binmek için dışarı çıkınca büyük kızıma gökyüzüne bak dedim. O bana katıldı çok güzellll dedi. pembe, uçuk eflatun, koyu mavi....kısaca bir bakış daha attık. bindik arabaya. ver elini işkembe çorbacısı:) nedense böyle anlarda elim fotoya varmıyor. tıkanıyorum sanki. daha çok daha çok izlemek için mi bilinmez. ya da fotosu aslı gibi olmaz, değeri düşer diye mi? ama yukarıdaki fotolara bakıyorum da hiç de öyle değil. benimkisi esaslı bir tembellik:)teşekkürler paylaşımlar için.

    YanıtlaSil
  7. nostaljik, depresyonik bir donemdeyim iyice mest-mahv etti beni bu yazi ...

    YanıtlaSil
  8. Zihni Bey,
    Benim çok sevgili bir arkadaşım var, akıllı mı akıllı zeki mi zeki bir güzel kadın. Mesela ona sorarsanız, benim bu "ay güneş parlak doğdu, kızardı battı, dolunay oldu, hilal çıktı" söylemlerim çok anlamsızdır; çünkü bütün bunlar birer tabiat olayıdır ve sık sık tekrarlanır. :))
    Ben yine de ona aldırmaz, her defasında ilk kez görür gibi heyecanlanlanırım.
    Bilmiyorum artık, hangisi doğru? :)

    YanıtlaSil
  9. Leylağım,
    Dileğine teşekkür eder ve derim ki; seyredecek, anlatacak çok çok güzellikler olsun ve bunlar hep bize yakın, gönlümüze uygun olsun! :))

    YanıtlaSil
  10. Tamamdır Hafif Abiciğim, anlaştık. :)

    YanıtlaSil
  11. Gugukcuğum,
    İnsanın nefesini kesecek kadar güzel doğa olayları, evet, insana biraz da korku veriyor. Çünkü, alışılanın dışında bir şeyler oluyor o anda. Ve biz kontrol edemedeğimiz güçler karşısında kendimizi çaresiz hissedip, ürküyoruz.
    En iyisi, her şeyi bırakıp, o anı yaşamak ve güzellikleri iliklerimizde hissetmek.
    :)

    YanıtlaSil
  12. Sümüklüböcekciğim,
    Biliyorum, okudum yazını.
    Çok haklısın, o kadar uzakta olmak zaten kolay değil, üstüne bir yanıyla oralara alışmak ancak diğer yanıyla doğduğun toprakların özlemini çekmek, zor.
    Ama eminim, oralarda da çok güzel günbatımları oluyordur.;)

    YanıtlaSil
  13. Metin Bey, epeyce aradan sonra seni burada görünce nostaljim kışkırdı desem tam demiş olur muyum! inan gülümsedim şöyle derinden:) nerde o günler dedim....
    asıl sen iyi misin yoldaş?

    YanıtlaSil
  14. hafifabinin sayın çavdar teyzesi,
    o arkadaşına aşkolmasın:)
    konuya biraz materyalist açıdan baktığı belli. Yanlış da değil ama bu konu başka. iki doğa olayı yan yana alışılmadık biçimde geliyorsa, onu en derin anlamıyla şair ruhlar farkeder. herkes de şair ruhlu olmak zorunda değil elbette....... uzun hikaye

    YanıtlaSil
  15. Sevgili Zihni Bey,
    Ben sizi anlıyorum, ayrıca inceliğiniz için çok teşekkür ediyorum.
    Sadece, bir de böyle bir bakış açısı var ve bu bakış aslında çok duygulu olan insanlar da bile olabiliyor, bilgisini not etmek istedim. :)

    Hafif Abi ve eski günler konulu nostalji yüklü duygularınıza da katılıyorum. :)

    YanıtlaSil
  16. hiç kimseler alamaz elbette!
    hele o denizin üstüne rast gele serpilmiş hercaileri kimseler alamaz ekmekçim.

    YanıtlaSil
  17. Özlemciğim,
    Yine de, öyle bir duygu ki bu, gözümle gördüğümü tekrar tekrar karşımda bulmalıyım.
    Klasik laf; anı ölümsüzleştirmek!
    ;)

    YanıtlaSil

Hoşgeldiniz!