Salı, Şubat 10, 2015

gece fırtınanın sesine uyandım, kalkıp pencereden baktım, günlerdir beklenen kar yağışı başlamıştı...

... sonra başımda bi ağırlık hissettim, içimde bi huzursuzluk, uykuya dalamadım döndüm durdum. 
tuvalete gittim, yarım saat sonra tekrar gittim, sonra baktım ki kızımın okula gitmesi için kalkmak gerektiğini haber veren saat çalıyor.
çiçeğimi gönderdikten sonra karnımda ve kafamda bi tuhaflıkla kanepeden koltuğa devrildim, biraz haberlere baktım içim sıkıldı, baktım olmuyor yattım. uyumuşum.
iki saat sonra uyandığımda biraz daha iyi hissettim kendimi, bir dilim ekmeği kızartıp peynirle yedim, adaçayı içtim. 

kardeşimin dün akşamdan beri vatzap'tan gönderdiği yazışmaların yenilerini okudum. kardeşimin lise arkadaşları benim blogu okumuş ve beğenmişler, övgülerini yazıyorlar, kardeşim de bana aktarıyor.
şöyle bir kanatlandım uçtum, sabah sabah.
kardeşimin lise arkadaşları tanımı eksik aslında, onlar tee ortaokuldan beri nerdeyse kırk senelik arkadaşlar hatta yatılı okudukları için kardeşler. ben de hepsini o zamandan beri kardeş bilirim. onlar da çoğu zaman bana abla der, bazen adımla hitap ederler.

kızların benim blogu keşif sebepleri, aralarında blog yazmak isteyen bir arkadaşlarına kardeşimin benim blogdan söz etmiş olması. onlar da eski zamanlarda söz edilmişse bile belki iş güç arasında fırsat bulamadıklarından ve belki artık zamanları daha geniş olduğundan vakit ayırıp okumuşlar. 
sonra da gelsin övgüler, öneriler... 
dedim kardeşime "kızlara teşekkür ederim, beni mutlu etmek bir yana göbek attıracak iltifatlar etmişler, dün geceyi uykusuz geçirdikten sonra daha da iyi geldi".

son bir saattir, pink martini şarkıları dinleyerek, bu satırları yazıyorum ve düşünüyorum.
binlerce kişi beni okusun diye hırs yapsam mı, kitaplar yazıp tanıtım işlerine girişsem mi, ister miyim, böyle kuralına göre oynamayı ister miyim?
"ekmekcikız" benim için bazen kendimi ifade ettiğim bazen kendimi anlamama yardım eden en çok da elimde tutabileceğim canlı bir günlük. şimdi burada bu halinden memnunum. ileride gün gelir feyzbukta sayfa aç, kitap yaz önerilerini değerlendiririm belki de. 
şimdi böyle iyi.

haydi gelin kızlar, size çay ısmarlayayım ve sohbet edelim.




fotoğraf moda'daki çay bahçesinden, geçen temmuzdan...

9 yorum:

  1. her daim hayranınım ekmekçim :)

    YanıtlaSil
  2. Ablamızı pek severiz:))

    Kardeskaya

    YanıtlaSil
  3. Sensiz olmaz sensiz olmaz..

    YanıtlaSil
  4. Şulem,
    Şu blog aleminin bana en kıymetli hediyelerindensin, bilirsin. :)

    YanıtlaSil
  5. Leylağım,
    Senin azimle blogculuğu sürdürmene, yazmaktan bir an bile geri durmamana, anlattığın anılara...
    Hayranım vesselam! :)

    YanıtlaSil
  6. Ayy Kardeşkayam!
    Canımsın sen. :)

    YanıtlaSil
  7. Serpilcim,
    İnan, sensiz de olmaz!
    Blog yazmıyorsun belki ama, yorumların yazılara hayat veriyor.
    Sağol. :)

    YanıtlaSil
  8. Ay canım benim, ne tatlısın..
    Çok teşekkür ederim.

    YanıtlaSil

Hoşgeldiniz!