tag:blogger.com,1999:blog-54269752408817603492024-03-16T19:52:38.659+01:00EKMEKÇİKIZEKMEKÇİKIZhttp://www.blogger.com/profile/01102834883988846959noreply@blogger.comBlogger2362125tag:blogger.com,1999:blog-5426975240881760349.post-24759644705412678732024-03-10T18:30:00.003+01:002024-03-10T18:50:51.283+01:00Aile Albümleri Ne Yapılmalı?<div style="text-align: left;"><span style="font-family: helvetica; font-size: medium;">Dün akşamüstü kuzenim bir fotoğraf gönderdi.</span></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: helvetica; font-size: medium;">Fotoğrafın ortanca dayımın müthiş düzenli ve geniş kapsamlı bir koleksiyon gibi olan kutularından çıkmış olduğu besbelliydi.</span></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: helvetica; font-size: medium;">Fotoğraf hakkında kısaca konuşurken, dayımın oğlu babasının vefatından beri hep düşündüğü konuda benzer şeyleri söyledi "evi ne yapacaksın sorusundan daha önemlisi evin içindeki eşyaların ve anıların ne olacağı, kimin için saklanacağı veya belki de saklanmalı mı?"</span></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: helvetica; font-size: medium;"><br /></span></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: helvetica; font-size: medium;">Daha önce konuştuğumuzdakine benzer sözler söyledim, dedim ki bu fotoğrafların, eşyaların, anıların senin için benim için dayımı tanıyan yakınları için anlamı var. Biz gidince, onu doğrudan tanıyan torun vb ikinci nesilden şans eseri ilgilenenler de gidince kimin için ne anlamı olacak bu kalanların?</span></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: helvetica; font-size: medium;"> </span></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: helvetica; font-size: medium;">Sabah annemle kahvaltı yaparken ona gösterdim ilk olarak. Ne yazık ki gözündeki ilerlemiş sarı nokta nedeniyle, ne kadar büyütsem de ayrıntıları göremedi, benim anlattıklarımla yetindi.</span></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: helvetica; font-size: medium;"><br /></span></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: helvetica; font-size: medium;">Kardeşime ve çocuklar yeğenler grubumuza gönderdim sonra. En büyük ilgi kardeşimden geldi haliyle, çocuklardan bir iki cılız "ne kadar gençler!" beğenisi ve kalp aldık, konu kapandı.</span></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: helvetica; font-size: medium;"><br /></span></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: helvetica; font-size: medium;">Dayılarıma, teyzeme ve kuzenlere de gönderdim. </span></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: helvetica; font-size: medium;">Fotoğrafta o sırada henüz on yaşında olduğu için bulunmayan küçük dayım cevap yazdı:</span></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: helvetica; font-size: medium;">"Sanıyorum gazino benzeri bir yere gitmişlerdi. O dönem ses sanatçılarını dinlemek için öyle şeyler yapılırdı. Fotoğrafı biliyordum ancak onyıllardır görmemiştim. Annen, teyzen daha iyi hatırlar."</span></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: helvetica; font-size: medium;">Teyzeme tekrar sordum, kısa cevap geldi:</span></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: helvetica; font-size: medium;">"Zannediyorum Gar gazinosu veya Karpiç, hey gidi gençlik."</span></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: helvetica; font-size: medium;">Beş dakika sonra fotoğraf biraz daha incelenmiş olmalı ki şu cümle eklendi: </span></div><div><span style="font-family: helvetica; font-size: medium;">"Annenin boynundaki yaprak kolyeyi İstanbul’dan dayın getirmişti."</span></div><div><span style="font-family: helvetica; font-size: medium;">Ortanca dayımın kızı vefat eden babasının gençlik fotoğrafını görünce "babamı çok özledim" yazdı.</span></div><div><span style="font-family: helvetica; font-size: medium;">Teyzemin kızları "çok güzel fotoğraf" dediler.</span></div><div><br /></div><div style="text-align: center;"> <div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEivhLFzKHLS2OTH9VyQLPYdLldtRJj6V3f1DVwU2MfVBEdkX7bvQoxU804zWPHyVQRNRLFJh7nh2EiYPvJzQJSWn1EMaQ4ClcshQtgIOtUfLgNOsH0in0brtbmr_2ztCyHkEXDZgTmv_47uI2dIXxGFyKrBp7DbcPxk9J7YgJipuZEPimha0sYnEocgtNlN/s1431/Karde%C5%9Fler%201956.jpg" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="899" data-original-width="1431" height="251" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEivhLFzKHLS2OTH9VyQLPYdLldtRJj6V3f1DVwU2MfVBEdkX7bvQoxU804zWPHyVQRNRLFJh7nh2EiYPvJzQJSWn1EMaQ4ClcshQtgIOtUfLgNOsH0in0brtbmr_2ztCyHkEXDZgTmv_47uI2dIXxGFyKrBp7DbcPxk9J7YgJipuZEPimha0sYnEocgtNlN/w400-h251/Karde%C5%9Fler%201956.jpg" width="400" /></a></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><span style="font-family: helvetica;"><br /></span></div></div><span style="font-family: helvetica; font-size: medium;">Fotoğraf 8 Eylül 1956'da Ankara'da çekilmiş.</span><div><span style="font-family: helvetica; font-size: medium;">Soldan başlıyoruz, ortanca dayım N. 25 yaşında, teyzem P. 16'sında, annem İ. 22 olmuş, büyük dayım İ. 27
yaşında.</span><div><span style="font-family: helvetica; font-size: medium;">Fotoğrafta olmayan küçük kardeş O. 10 yaşında olduğun için gezmeye götürülmemiş belli ki. </span><div><br /></div></div></div>EKMEKÇİKIZhttp://www.blogger.com/profile/01102834883988846959noreply@blogger.com12tag:blogger.com,1999:blog-5426975240881760349.post-50229193407233621062024-03-04T15:17:00.016+01:002024-03-04T15:55:23.663+01:00Be the reason someone smiles TODAY<div style="text-align: left;"><div><span style="font-family: times; font-size: medium;">Aklım bir karış havada gibiyim, sanmayın ki bahardır şudur budur... </span></div><div><span style="font-family: times; font-size: medium;">Bir dalgınlıktır oldu, muhtemelen sabahberi aklımda dolaşan tilkilerin kuyrukları birbirine dolandı ve sonrası festival.</span></div><div><span style="font-family: times; font-size: medium;"><br /></span></div><div><span style="font-family: times; font-size: medium;">Olan şu; öğlende pilatese giderken taytımı tişörtümü koyduğum çantayı almadan çıkmış olduğumu kırk dakikalık yürüyüş sonunda tam da stüdyoya ulaşmama ramak kala fark ettim. </span></div><div><span style="font-family: times; font-size: medium;">Ahhh! Ne yapacağım şimdi?</span></div><div><span style="font-family: times; font-size: medium;"><br /></span></div><div><span style="font-family: times; font-size: medium;">O noktada hızla düşündüm; haydi paraya kıydım, taksi buldum, atladım eve geldim ve de döndüm diyelim, derse yetişemem mümkünü yok, hiç olacak gibi değil. </span></div><div><span style="font-family: times; font-size: medium;">Ne yapabilirim başka? Hocamın yedek kıyafeti vardır desem, kızcağız benden hayli ince ve ufak o da olmaz.</span></div><div><span style="font-family: times; font-size: medium;"><br /></span></div><div><span style="font-family: times; font-size: medium;">En iyisi şuradaki her şeyin satıldığı mağaza zinciri P.'ye gireyim, pamuklu tayt vardır umarım, bir de tişört bulursam... </span></div><div><span style="font-family: times; font-size: medium;">İyi de bu fiyatlar ne böyle?...</span></div><div><span style="font-family: times; font-size: medium;">Şurada şort tişört pijama takımları varmış, bak onların fiyatları biraz daha makul, en azından bir tayt fiyatına takım alabiliyorum, hem zaten ihtiyacım da vardı.</span></div><div><span style="font-family: times; font-size: medium;">Haydi bakalım, aldım çıktım da stüdyoda salonda herkesin ortasında yazlık pijamayla nasıl egzersiz yapacağım acaba?</span></div><div><span style="font-family: times; font-size: medium;"><br /></span></div><div><span style="font-family: times; font-size: medium;">Hocam salonda, benden önceki öğrencisiyle ayaküstü konuşuyor, yanına yanaşıyorum "M.ciğim bişey soracağım, bugün dersi salonda değil de odalardan birinde yapsak?" diyorum.</span></div><div><span style="font-family: times; font-size: medium;">Olur tabii diyor, ekliyor "ne oldu, bişey olmuş, can sıkıcı bir şey değildir umarım". </span></div><div><span style="font-family: times; font-size: medium;"><br /></span></div><div><span style="font-family: times; font-size: medium;">Olanı söyledim haliyle, spor kıyafetimi unuttum, onun yerine pijama aldım, şurada herkesin ortasında pijamayla salınmayayım. </span></div><div><span style="font-family: times; font-size: medium;">Pijamamı giydim, odalardan birine geçtim, hocam geldi ve çalışmaya başladık. </span></div><div><span style="font-family: times; font-size: medium;">Arada kıyafetime gülerek ve ders sonunda da anı fotoğrafı çekerek çalışmayı tamamladık.</span></div><div><br /></div><div><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi1taQpERDLxU-iIwHFvZEq-2eMFF5__gknJ0iWsKFjyMc0OOenNIpPYQuEbXi1Wb_W8aGZ_ivreEIDzT7kTyHxFIwXErtc6LAVFjOgpCvS6rrwpxEIU3eQR5j5Ls9Xhw40qwyEZRtRp_hI2FWVx_1hqn3190mTGrDRHjfDKzkeUsm2uUSgbiAwcExq9ljp/s4624/Haydi%20g%C3%BCl%C3%BCmse!.jpg" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="4624" data-original-width="3468" height="400" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi1taQpERDLxU-iIwHFvZEq-2eMFF5__gknJ0iWsKFjyMc0OOenNIpPYQuEbXi1Wb_W8aGZ_ivreEIDzT7kTyHxFIwXErtc6LAVFjOgpCvS6rrwpxEIU3eQR5j5Ls9Xhw40qwyEZRtRp_hI2FWVx_1hqn3190mTGrDRHjfDKzkeUsm2uUSgbiAwcExq9ljp/w300-h400/Haydi%20g%C3%BCl%C3%BCmse!.jpg" width="300" /></a></div><br /><div style="text-align: left;"><span style="font-family: times; font-size: medium;">İşte açılışını spor salonunda yapan pijamamın üstü,</span></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: times; font-size: medium;">"Bugün birisinin gülümseme nedeni ol" diyor ya, başta kendim olmak üzere, epey bol gülücük sayesinde oldu.</span></div><div style="text-align: left;"><br /></div></div>EKMEKÇİKIZhttp://www.blogger.com/profile/01102834883988846959noreply@blogger.com20tag:blogger.com,1999:blog-5426975240881760349.post-77740638883799660092024-02-24T16:30:00.001+01:002024-02-24T16:35:46.239+01:00"CANAVAR" mı? <div style="text-align: center;"><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgQVfSkznw4lXedlRy2Dg3nOoN5FEmYnPJre1imvoRLGENuPy9VG7lalIj_xtdc-DTLv3WKgBNFHz9mq-M52y3GQ94vykxkZBbQM0LpF-VadntmhBom53D156Knevoib6iPUMqRhzWfna5MgScPpeaS5KZ6C9m_iPLw7c0Oj7esbQt5_TcHnHQTDNa4Q1ed/s296/Canavar%20afi%C5%9F.webp" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="296" data-original-width="200" height="400" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgQVfSkznw4lXedlRy2Dg3nOoN5FEmYnPJre1imvoRLGENuPy9VG7lalIj_xtdc-DTLv3WKgBNFHz9mq-M52y3GQ94vykxkZBbQM0LpF-VadntmhBom53D156Knevoib6iPUMqRhzWfna5MgScPpeaS5KZ6C9m_iPLw7c0Oj7esbQt5_TcHnHQTDNa4Q1ed/w270-h400/Canavar%20afi%C5%9F.webp" width="270" /></a></div><br /> </div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: trebuchet; font-size: medium;"><b><br /></b></span></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: trebuchet; font-size: medium;"><b>Dün gece MUBİ'de Japon yönetmen <a href="https://www.imdb.com/title/tt23736044/?ref_=nm_flmg_t_1_dr" target="_blank"><i>Hirokazu Koreeda'nın 2023 tarihli son filmi Canavar / Monster </i></a>'ı seyrettim. Film, 2023 Cannes Film Festivalinde En İyi Senaryo ödülü almış. </b></span></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: trebuchet; font-size: medium;"><b><br /></b></span></div><div><span style="font-family: trebuchet; font-size: medium;"><b>Koreeda filmlerinde çoğunlukla kendi yazdığı senaryoyu çeken bir yönetmen, bu defa senaryoyu Yuji Sakamato yazmış. Filmin müziklerini yakın zamanda hayatını kaybeden efsane besteci Ryuichi Sakamoto yapmış. Hemen buraya<a href="https://youtu.be/iODv4ZOaieQ?si=LQLXKCyZVZZXZobd" target="_blank"><i> filmin soundtrackinden bir bölüm ekleyeyim, dinleyiniz. </i></a></b></span></div><div><span style="font-family: trebuchet; font-size: medium;"><b><br /></b></span></div><div><span style="font-family: trebuchet; font-size: medium;"><b>Filmde ilkokul öğrencisi iki çocuğun, aile, öğretmen, okul yönetimi bağlamında yaşadıkları anlatılırken, bir binanın yangınıyla başlayan filmi adeta üç kez al baştan izler gibi oluyoruz; önce annenin yaşadıkları, sonra öğretmenin ve çocukların hikayesine tanık oluyoruz. Bütün bu akış içerisinde olayın biz izleyenlere baştan anlamsız ya da kopuk gelen taraflarını çözmeye, kimin "canavar" olduğunu anlamaya başlıyoruz. </b></span></div><div><span style="font-family: trebuchet; font-size: medium;"><b>Aile, okul, öğretmen yani yetişkinler dünyası sistemle olan bağları nedeniyle masum değiller, sadece çocuklar bunun dışında kalmaya ve kendilerini gerçekleştirmeye çalışıyorlar.</b></span></div><div><span style="font-family: trebuchet; font-size: medium;"><b><br /></b></span></div><span style="font-family: trebuchet; font-size: medium;"><b>Film bana bu sene izlediğim iki başka filmi anımsattı. İlki Lukas Dhont'un filmi Close / Yakın, diğeri geçenlerde seyrettiğim İlker Çatak'ın filmi Öğretmenler Odası. </b></span><div><span style="font-family: trebuchet; font-size: medium;"><b>Canavar, diğer iki filmin konularıyla paralellik taşımasının yanı sıra, günümüz insanının yaşananların görünen yüzü ile gerçek arasında kaldığı ve kuşkularına ya da önyargılarına esir olduğu fikrini çağrıştırdı.</b></span></div><div><span style="font-family: trebuchet; font-size: medium;"><b><br /></b></span></div><div><span style="font-family: trebuchet; font-size: medium;"><b>Filmin son sahnesinde çocukların güneşli kırlarda özgürce koşmaları (ki, Close ile ilginç bir paralellik ya da benzerlik daha!) onların kendileri olmak arzusunu ve buna dair umudu gösteriyor düşüncesindeyim.</b></span></div><div><span style="font-family: trebuchet; font-size: medium;"><b><br /></b></span></div><div><span style="font-family: trebuchet; font-size: medium;"><i>Gereksiz bir not:</i></span></div><div><span style="font-family: trebuchet; font-size: medium;"><i>Filmin yazısını Her Güne Üç Güzel Şey'de yazıyordum, baktım ki yazdıkça uzuyor buraya aktardım.</i></span></div>EKMEKÇİKIZhttp://www.blogger.com/profile/01102834883988846959noreply@blogger.com12tag:blogger.com,1999:blog-5426975240881760349.post-90402088167188951202024-02-21T17:19:00.003+01:002024-02-21T18:32:03.323+01:00"Şimdi bir şeyleri doğru yaptım diyebiliyorum"<div style="text-align: left;"><span style="font-family: times; font-size: medium;"><b>Bu sabah saçımı boyatmaya gitmiştim. İşin en sıkıntılı kısmı boyanın tutması için geçecek süreyi beklemek bana sorarsanız. O sırada cep telefonundan bir şeyler okuyordum. BBC'de bir haber gördüm ve yakın zamanda okuduğum Johann Hari'nin depresyon hakkındaki kitabı "Kaybolan Bağlar" aklıma geldi. </b></span></div><div><span style="font-family: times; font-size: medium;"><b>Haberin başlığı <i>"<a href="https://www.bbc.com/turkce/articles/cl4xxnzkj53o" target="_blank">Hiç tanımadan birbirlerinin hayatlarını kurtaran iki insan: 'Şimdi bir şeyleri doğru yaptım diyebiliyorum'"</a></i></b></span></div><div><span style="font-family: times; font-size: medium;"><b><br /></b></span></div><div><span style="font-family: times; font-size: medium;"><b>Konuyu yazıdan alıntı yaparak şöyle özetleyeyim: </b></span></div><i><span style="font-family: times; font-size: medium;"><b>Almanya’da yaşayan Marius Werner, isimsiz bir kök hücre bağışıyla bir İngiliz doktorun, Nick Embleton'ın hayatını kurtardı. Genç Alman, bu durumun intihara meyilli hissettiği bir zaman diliminde kendisini de hayatta tuttuğunu söylüyor.</b></span></i><div><span style="font-family: times; font-size: medium;"><b>Haberin tamamını okursanız göreceğiniz üzere, işte bu ifade, tam da Johann Hari'nin sırayla incelediği depresyondan kurtulma yollarından birisine denk düşüyor; insanlara yardım etmek, işe yarar bir iş yaptığını görmek, hayatta varlık nedeni olan bir insan olduğunu hissetmek. </b></span></div><div><span style="font-family: times; font-size: medium;"><b><br /></b></span></div><div><span style="font-family: times; font-size: medium;"><b>Aslında kitabı geçen ay okumuş bitirmiştim, hakkında yazmak kısmet olmamıştı, bugün denk gelince, yazmadan geçemedim.</b></span></div><div><span style="font-family: times; font-size: medium;"><b>Kitabın tümünü özetlemek olacak iş değil, ancak kendisinde veya yakın çevresinde depresyon yaşayanların okumasını önerebilirim. Kitapta depresyonun nedenleri, yaşadığımız rekabetçi toplumun kaygıları nasıl tetiklediği, yaşama amacı denen kavramın içinin boşalmasının sonuçlarını bir bütün halinde, sistematik ve çözümleyici, anlaşılır şekilde bulmak mümkün. </b></span></div><div><span style="font-family: times; font-size: medium;"><b>Modern toplumların yarattığı bu tür sıkıntıları ilaçla tedavi ettiğini sanan bilimin eksiklikleri ve sonradan ortaya çıkan gerçekler de anlatılanların içerisinde yer alıyor.</b></span></div><div><br /></div><div><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi-XBMt3dvgNCBNDxXi7eAynMT5gDlM5P6ztOILqPHELGT9gccV-5GQRTHEA1hNrKCG2E2ABMbWjCUhv-YFFHwbls4f0jTNJpuYvIvEYylnAYlTe7SiEf5zj5t-YcKvungMXFwRFAJOnls__zRsyHBoWnTdIOD2FUE3P1apGz81HnXozAxtuBq2ArZHQRXG/s4624/Kaybolan%20Ba%C4%9Flar.jpg" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="4624" data-original-width="3468" height="400" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi-XBMt3dvgNCBNDxXi7eAynMT5gDlM5P6ztOILqPHELGT9gccV-5GQRTHEA1hNrKCG2E2ABMbWjCUhv-YFFHwbls4f0jTNJpuYvIvEYylnAYlTe7SiEf5zj5t-YcKvungMXFwRFAJOnls__zRsyHBoWnTdIOD2FUE3P1apGz81HnXozAxtuBq2ArZHQRXG/w300-h400/Kaybolan%20Ba%C4%9Flar.jpg" width="300" /></a></div><br /><div style="text-align: center;"><br /></div><div><span style="font-family: times; font-size: medium;"><b>Son sayfadaki son paragrafı yazayım izninizle, belki kısaca yazdıklarım hakkında biraz daha net fikir vermiş olurum. (Sf. 316)</b></span></div><div><span style="font-family: times; font-size: medium;"><b><br /></b></span></div><div><i><span style="font-family: times; font-size: medium;"><b>"Genç halime bunu söylemek isterdim. Şimdi etrafındaki diğer yaralı insanlara dönüp onlarla bağ kurmanın, bu insanlarla birlikte bir ev -birbirinize bağlı olduğunuz, hayatlarınızda beraberce anlam bulduğunuz bir yer- inşa etmenin bir yolunu bulmalısın.</b></span></i></div><div><i><span style="font-family: times; font-size: medium;"><b>Çok uzun süredir kabilesiz ve bağlantısız yaşıyoruz.</b></span></i></div><div><i><span style="font-family: times; font-size: medium;"><b>Hepimizin eve dönme zamanı geldi."</b></span></i></div><div><b><br /></b></div><div style="text-align: left;"><br /></div>EKMEKÇİKIZhttp://www.blogger.com/profile/01102834883988846959noreply@blogger.com14tag:blogger.com,1999:blog-5426975240881760349.post-58553766024283177882024-02-09T17:00:00.004+01:002024-02-09T21:08:05.410+01:00Peki bu sergilenenler normal zamanda nerde duruyorlar acep?<div style="text-align: left;"><span style="font-family: helvetica; font-size: medium;">diye düşündük ve bir süre sonra bu soruyu birbirimize yüksek sesle sorduk. Hatta, bir aşamada sergiyi gezen bizim gibi iki arkadaşla kafa kafaya verip bu konuda fikir yürütür gibi olduk.</span></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: helvetica; font-size: medium;"><br /></span></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: helvetica; font-size: medium;">Lafa ortasından başladım, şimdi başa alıyorum.</span></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: helvetica; font-size: medium;"><a href="https://herguneucguzelsey.blogspot.com/2024/02/7-subat-carsamba.html" target="_blank"><i>Her Güne Üç Güzel Şey'de yazmıştım</i></a>, Çarşamba günü sevgili Sezer ile buluştuk ve ARTER'de Ocak ayında açılmış olan ve Ömer Koç'un kişisel koleksiyonundan oluşan Farz Et Ki Sen Yoksun başlıklı sergiye gittik.</span></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: helvetica; font-size: medium;">Öylesine her sanatseverin ilgisini çekecek, merakını uyandıracak yapıtlarla dolu bir sergi gezdik ki, bir noktada, başlıkta ve ilk cümlede yazan düşüncelere gark olduk. Belki aklınıza "zenginin malı, züğürdün çenesini yorarmış" özdeyişimiz gelmiştir. Derim ki, çenemizi yoran alınıp biriktirilmiş, korunmuş sanat eseri olsun, ne gam!</span></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: helvetica; font-size: medium;"><br /></span></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: helvetica; font-size: medium;">Aşağıdaki fotoğraflarda sergideki yüzlerce yapıttan, yerleştirmeden sadece çok azını göreceksiniz, Bilemiyorum, acaba sergi hakkında doğru izlenim edinmenize yardımcı olacaklar mı, yoksa tersi mi olacak?</span></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: helvetica; font-size: medium;"><br /></span></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: helvetica; font-size: medium;">Diyeceğim, İstanbul'da iseniz bu sergiyi görmek için zaman ayırabilirseniz, yukarıdaki özdeyişten ayrı olarak, mali açıdan değilse de zihinsel ve estetik zenginleşme yaşayacaksınız. </span></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: helvetica; font-size: medium;"><br /></span></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: helvetica; font-size: medium;">Özürlü not:</span></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: helvetica; font-size: medium;">Eserlerin sanatçılarını kaydetmemiş olmaktan dolayı eksik bilgi vermiş oluyorum, kusuruma bakmayınız.</span></div><div style="text-align: left;"><br /></div><div style="text-align: left;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjNe-3F0qJib7L-Lj1FrqlA1gc61ilT1_6dv__iHrnlF7Jr-V_V9AmzehiJAksloSjpZMrHxjNqVhWATNLjl8eN6bRIANGdo0xyxpL9whCCgtNF7PhzkXN1haD2RKOijZL5Z73dGkHFwwBXWlVpEwkGxn0LSuK5k94EO3_RaB6JD9Ff68GS4RBImW_pPojV/s3754/Gergedan.jpg" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="3280" data-original-width="3754" height="350" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjNe-3F0qJib7L-Lj1FrqlA1gc61ilT1_6dv__iHrnlF7Jr-V_V9AmzehiJAksloSjpZMrHxjNqVhWATNLjl8eN6bRIANGdo0xyxpL9whCCgtNF7PhzkXN1haD2RKOijZL5Z73dGkHFwwBXWlVpEwkGxn0LSuK5k94EO3_RaB6JD9Ff68GS4RBImW_pPojV/w400-h350/Gergedan.jpg" width="400" /></a></div><br /><div style="text-align: center;"><span style="text-align: left;"><span style="font-family: helvetica; font-size: medium;">Albrecht Dürer'in 1515 tarihini taşıyan klasik eseri, Gergedan</span></span></div><div style="text-align: center;"><span style="text-align: left;"><br /></span></div><div style="text-align: center;"><span style="text-align: left;"><br /></span></div><div style="text-align: center;"><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEipJAMCca30cmnuuDmUpG86DTh5xHuCjKRkokpZemkRM7i1ef8yqrjAq0hAE9rD4nFfPZTvoBjwAeaNIdfpUfHR8PrUaGDFO3VYedOuf7x9oEXJChWzJ1DgHp9ZrpCvQ88fJCQzIpC5TvbaTFvPtSmezho-_G6fugiNZjh-DWQPU61ym7J4doBl2DmIu-yl/s4401/%C3%9C%C3%A7%20boyutlu%20ka%C4%9F%C4%B1t%20kesikleri.jpg" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="2997" data-original-width="4401" height="272" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEipJAMCca30cmnuuDmUpG86DTh5xHuCjKRkokpZemkRM7i1ef8yqrjAq0hAE9rD4nFfPZTvoBjwAeaNIdfpUfHR8PrUaGDFO3VYedOuf7x9oEXJChWzJ1DgHp9ZrpCvQ88fJCQzIpC5TvbaTFvPtSmezho-_G6fugiNZjh-DWQPU61ym7J4doBl2DmIu-yl/w400-h272/%C3%9C%C3%A7%20boyutlu%20ka%C4%9F%C4%B1t%20kesikleri.jpg" width="400" /></a></div><div style="text-align: center;"><br /></div><span style="font-family: helvetica; font-size: medium;">Kesilmiş kağıttan yapılmış, üç boyutlu görünen objeler</span></div><div style="text-align: center;"><br /></div><div style="text-align: center;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgYaw4o2_ZGQefFDOnpvgFWjj_xTxeWptBKj0uxqlprscWATie57xKK_WpWFdh6A9dhG3_IpTT3bwskQGv4VB2s2DoW6aaTTg4gIRT8BgPzlTOhiR0d4LJzNGvXBsowya5M6yPwBBsKPyVkSfZzVI7dUDwph5RQP_dFVT0MXwaBghWpTuSjX6RhG917eou1/s4624/Meltam%20I%C5%9F%C4%B1k.jpg" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="3468" data-original-width="4624" height="300" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgYaw4o2_ZGQefFDOnpvgFWjj_xTxeWptBKj0uxqlprscWATie57xKK_WpWFdh6A9dhG3_IpTT3bwskQGv4VB2s2DoW6aaTTg4gIRT8BgPzlTOhiR0d4LJzNGvXBsowya5M6yPwBBsKPyVkSfZzVI7dUDwph5RQP_dFVT0MXwaBghWpTuSjX6RhG917eou1/w400-h300/Meltam%20I%C5%9F%C4%B1k.jpg" width="400" /></a></div><br /><div style="text-align: center;"><span style="font-family: helvetica; font-size: medium;">Meltem Işık, Aynı Nehirde Bir Daha serisinden</span></div><div style="text-align: center;"><br /></div><div style="text-align: center;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjw7McNn94zU5AiyRrdSkLu-XiTJMXMTUb8jtVcqGKIc8MZvWrwDziESUkZFKLv7GWEoZu-JfdjYQxuD9d9tWMUmXY4g2EwCFKYS6iSBX6oIksRknUVi76dCX22zFwzk_gu2IeT8PdutdgE1yrsuPtmre7Ly679w3Sm6X8paH9PvqchY9rxB8b7Bt0BhqW-/s4624/Camille%20Pisaro'nun%20Bulvar%C4%B1.jpg" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="3468" data-original-width="4624" height="300" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjw7McNn94zU5AiyRrdSkLu-XiTJMXMTUb8jtVcqGKIc8MZvWrwDziESUkZFKLv7GWEoZu-JfdjYQxuD9d9tWMUmXY4g2EwCFKYS6iSBX6oIksRknUVi76dCX22zFwzk_gu2IeT8PdutdgE1yrsuPtmre7Ly679w3Sm6X8paH9PvqchY9rxB8b7Bt0BhqW-/w400-h300/Camille%20Pisaro'nun%20Bulvar%C4%B1.jpg" width="400" /></a></div><br /><div style="text-align: center;"><span style="font-family: helvetica; font-size: medium;">Camille Pisaro'nun Bulvar resminden esinlenilerek üretilmiş köşe resmi</span></div><div style="text-align: center;"><br /></div><div style="text-align: center;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjwIY9wa_ZDR3ivS3DX-Vy47uIG08EphKJ9g_voi563yNpPPNJwK0r3D30MpAnxigvfkZ_HdCKT6cvJjM7RF2fu5IsH_Ipn5R70Ukm44jiuXaX71xqIvLJ6i7gecUgxqHMWp_VwkIrCFhgzdG7-P-81HumImssmDyfqEHdQ_4jrpsn0THkL-6Z5gLDuZAle/s4479/Bu%20da%20m%C4%B1%20ge%C3%A7er%20yahu.jpg" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="3468" data-original-width="4479" height="310" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjwIY9wa_ZDR3ivS3DX-Vy47uIG08EphKJ9g_voi563yNpPPNJwK0r3D30MpAnxigvfkZ_HdCKT6cvJjM7RF2fu5IsH_Ipn5R70Ukm44jiuXaX71xqIvLJ6i7gecUgxqHMWp_VwkIrCFhgzdG7-P-81HumImssmDyfqEHdQ_4jrpsn0THkL-6Z5gLDuZAle/w400-h310/Bu%20da%20m%C4%B1%20ge%C3%A7er%20yahu.jpg" width="400" /></a></div><br /><div style="text-align: center;"><span style="font-family: helvetica; font-size: medium;">Sergideki "yeniden üretilmiş" eserlerden en çok sevdiğim, " Bu da mı geçer yahu! " el yazması</span></div><div style="text-align: center;"><br /></div><div style="text-align: center;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj-jIUQneyKCg4gGY6n34PvR6c1KTMl5KQIOhpUFDMuk0t5r8wkVSu8Ekq22MRFRQHKCoYG2nZDfNicdnaj5anSI7vwDu0YRReqm3peaS32_AUcWqHjYpKoInSH4cw9A2VqgP-oVVIZfuC1rtOv4ATFl3CxSZCQHp39rfIdZGvoR6D6yUZxVao29ySSyiiP/s4228/Foto%C4%9Fraf.jpg" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="4228" data-original-width="2729" height="400" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj-jIUQneyKCg4gGY6n34PvR6c1KTMl5KQIOhpUFDMuk0t5r8wkVSu8Ekq22MRFRQHKCoYG2nZDfNicdnaj5anSI7vwDu0YRReqm3peaS32_AUcWqHjYpKoInSH4cw9A2VqgP-oVVIZfuC1rtOv4ATFl3CxSZCQHp39rfIdZGvoR6D6yUZxVao29ySSyiiP/w259-h400/Foto%C4%9Fraf.jpg" width="259" /></a></div><br /><div style="text-align: center;"><span style="font-family: helvetica; font-size: medium;">Gerçeklik algısı üzerinde oynamak, zıplayan adam fotoğrafı</span></div><div style="text-align: center;"><span style="font-family: helvetica; font-size: medium;"><br /></span></div><div style="text-align: center;"><span style="font-family: helvetica; font-size: medium;"><br /></span></div><div style="text-align: center;"><br /><span style="text-align: left;"><br /></span></div>EKMEKÇİKIZhttp://www.blogger.com/profile/01102834883988846959noreply@blogger.com8tag:blogger.com,1999:blog-5426975240881760349.post-78606057177985897382024-01-20T08:10:00.001+01:002024-01-20T08:46:25.677+01:00Bir Konserden Kalan<div style="text-align: left;"><span style="font-family: helvetica; font-size: medium;">Dün dinlediğim konserden kalan bir anıyı buraya eklemek istedim.</span></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: helvetica; font-size: medium;">Günü ve konseri Her Güne Üç Güzel Şey'de uzunca anlattığım için, <a href="https://herguneucguzelsey.blogspot.com/2024/01/19-ocak-cuma.html" target="_blank"><i>biraz ayrıntı isterseniz sizi oraya davet edeyim. </i></a></span></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: helvetica; font-size: medium;"><br /></span></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: helvetica; font-size: medium;">Dinlediğim konserin kaydı belki Radyo 3'de yayınlanır, o zamana dek, aynı eserin Frankfurt Radyo Senfoni Orkestrası tarafından yapılan bir başka güzel kaydını meraklısı için buraya ekliyorum; Mozart'ın 297 sayılı klarnet, obua, fagot ve kornolu konçertant senfonisi.</span></div><div style="text-align: center;"><br /></div><div style="text-align: center;"><br /></div><div style="text-align: center;"><iframe frameborder="0" height="270" src="https://youtube.com/embed/ZlGEKYYxLm4?si=uneXiE7OK0DISrxc" width="480"></iframe></div><div style="text-align: center;"><br /></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: helvetica; font-size: medium;"><br /></span></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: helvetica; font-size: medium;">Konseri dinlerken, müziğin verdiği saf duyguları ve Mozart'ın bize ulaştırdığı çocuksu sevinçleri hissettiğimi, içtenlikli bir not ve kendime hatırlatma olarak buraya eklemek isterim. </span></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: helvetica; font-size: medium;">Keyifli dinlemeler dilerim. </span></div><div style="text-align: left;"><br /></div>EKMEKÇİKIZhttp://www.blogger.com/profile/01102834883988846959noreply@blogger.com6tag:blogger.com,1999:blog-5426975240881760349.post-89602432153466231932024-01-11T17:48:00.004+01:002024-01-11T17:48:19.607+01:00Alo, buyrun benim efendim...<p><b><span style="font-family: georgia;">Az önce Her Güne Üç Güzel Şey'e günün yazısını yazmış, blog arkadaşlarımın sayfaları arasında gezinirken telefonum çaldı; tanımadığım bir numara arıyor. İçimden hayırdır dedim açtım.</span></b></p><div style="text-align: left;"><span style="font-family: georgia;">Tok sesli bir beyefendi S. hanımla mı görüşüyorum dedi. </span></div><div style="text-align: left;"><i><span style="font-family: georgia;">Evet, buyrun benim.</span></i></div><div><span style="font-family: georgia;">S. hanım ben F., karşı komşunuz...</span></div><div><i><span style="font-family: georgia;">Pardon anlayamadım, kim dediniz?</span></i></div><div><span style="font-family: georgia;">Karşı komşunuz, ...sitesinden, yazlıktan...</span></div><div><i><span style="font-family: georgia;">Af edersiniz tanıyamadım da...</span></i></div><div><span style="font-family: georgia;">F. ben, Foça'dan komşunuz,</span></div><div><i><span style="font-family: georgia;">Kusura bakmayın, bir yanlışlık olacak, benim Foça'yla ilgim yok...</span></i></div><div><span style="font-family: georgia;">Ben G.'nın babasıyım, numaranızı kendisi vermişti, bir yanlışlık oldu sanırım, </span></div><div><span style="font-family: georgia;">Kusura bakmayın, size G.yı vereyim.</span></div><div><span style="font-family: georgia;"><br /></span></div><div><b><span style="font-family: georgia;">Aa! İşler gelişiyor, dur bakalım.</span></b></div><div><span style="font-family: georgia;"><br /></span></div><div><span style="font-family: georgia;">Alo, S.ciğim ben G., komşun E.nın arkadaşı G.</span></div><div><i><span style="font-family: georgia;">Ay! G.cığım sen misin? Hay Allah!</span></i></div><div><span style="font-family: georgia;"><br /></span></div><div><b><span style="font-family: georgia;">Bundan sonrası karışıklığın yol açtığı tesadüfi konuşma.</span></b></div><div><b><span style="font-family: georgia;">Karşılıklı kahkahalarla geçen, yıllar öncesinden sevgili bir blog dostumla kaç zamandan sonra yapılan tatlı sohbet...</span></b></div><div><b><span style="font-family: georgia;">Meğer, G.cığım adaşım başka bir S. hanımla babasını konuşturmak isterken, yanlışlıkla benim numaramı vermiş. </span></b></div><div><b><span style="font-family: georgia;">Pek de güzel olmuş!</span></b></div><div><b><span style="font-family: georgia;"><br /></span></b></div><div><b><span style="font-family: georgia;">İlk bir kaç saniye karşı komşumu tanımamak, ismini bilmemek konulu bir beyin boşluğu yaşadıysam da, sonrasında G.cığımla konuşmak harika oldu.</span></b></div><div><b><span style="font-family: georgia;"><br /></span></b></div><div><span style="font-family: georgia;"><br /></span></div><div style="text-align: center;"><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjYvpGlv-igGsR4Asgr_y2uNqScOJQdUxs2wPFmMTNWUgZqKarCsb91MLMQDUmUaS8iGYayyOo33itcq7ALFPLaZkLAtQ7bRkXDx6GiwsCp8jWl9isURpeCseTiqxpg2FoyEA2lAx7iXTAA6U-qmcOCXXOS9YUcoadLpQFNvK2zZ3bHBPFfxm5mJdPIEcN5/s2727/kedi.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="2727" data-original-width="1476" height="400" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjYvpGlv-igGsR4Asgr_y2uNqScOJQdUxs2wPFmMTNWUgZqKarCsb91MLMQDUmUaS8iGYayyOo33itcq7ALFPLaZkLAtQ7bRkXDx6GiwsCp8jWl9isURpeCseTiqxpg2FoyEA2lAx7iXTAA6U-qmcOCXXOS9YUcoadLpQFNvK2zZ3bHBPFfxm5mJdPIEcN5/w216-h400/kedi.jpg" width="216" /></a></div><div style="text-align: center;"><br /></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: georgia;"><b><i>Sevgili blog arkadaşımın üç kedisi ve onlarla türlü türlü macerası olurdu, eski zamanlarda.</i></b></span></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: georgia;"><b><i>Bizim apartmanın son nesil kedilerinden biri, ona merhaba demek için burada.</i></b></span></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: georgia;"><b><i>Gerçi biraz asmış suratını ya, G.cığım anlar onalrın dilinden.</i></b></span></div><span style="font-family: georgia;"><b><i><br /></i></b></span></div><div><br /></div>EKMEKÇİKIZhttp://www.blogger.com/profile/01102834883988846959noreply@blogger.com2tag:blogger.com,1999:blog-5426975240881760349.post-535443307660798942024-01-06T15:00:00.002+01:002024-01-07T16:35:15.028+01:00KAVRULMUŞ ŞEKERLİ BADEM / GEBRANNTE MANDELN<div style="text-align: left;"><span style="font-family: helvetica;"><b>Yıllar önce Baltık ülkelerine (Estonya, Letonya, Litvanya) tadı damakta kalan bir gezi yapmıştım. Yolculukseverokur için <a href="https://ekmekcikiz.blogspot.com/2017/05/baltik-ulkeleri.html" target="_blank"><i>şuraya linkini bırakayım. </i></a></b></span></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: helvetica;"><b>Tadı damakta deyişim, gezinin zamanı, gezilen ülkelerin cazibesi için olduğu kadar gezide yediklerimizin anılarda bıraktığı lezzetle bağlantılı. </b></span></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: helvetica;"><b>Letonya'da Sigulda kalesi yakınlarında olduğumuz ikinci gün, öğlen yemeğinden sonra çevredeki mağaralarda gezerken aldığımız şekerli, tarçınlı kavrulmuş bademleri pek beğenmiştim. Eve dönmeden önce, sanırım hediyelik ağız tadı olarak bir iki külah almıştım. </b></span></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: helvetica;"><b><br /></b></span></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: helvetica;"><b>Aradan geçen zamanda bir daha kavrulmuş şekerli bademlerle rastlamadım, sanırım.</b></span></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: helvetica;"><b>Yılbaşı öncesi önüme çıkan bir videoda gebrannte mandeln tarifine bakarken, aa! o da ne? bunlar bizim Letonya bademleri işte! </b></span></div><div style="text-align: left;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj2tNI5qXiyZExyNUpTDtfkrsTeL-3-g5wBb4riFYDDl9AzJh9cFXblFsIpQMeRvnoJktMb_Mh2l6wstZD_ossHLjFuvlHQwiO7FTDbTC6bvWpsn7x0W1LiWz2_ZQ6KjxiRUEFM8p9LcmtRXfYgujE57ipvx_QXqoogsCI3usvzSOruK7X97NbtyuAeTaMy/s3703/Kavanozda%20badem.jpg" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="3703" data-original-width="3266" height="400" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj2tNI5qXiyZExyNUpTDtfkrsTeL-3-g5wBb4riFYDDl9AzJh9cFXblFsIpQMeRvnoJktMb_Mh2l6wstZD_ossHLjFuvlHQwiO7FTDbTC6bvWpsn7x0W1LiWz2_ZQ6KjxiRUEFM8p9LcmtRXfYgujE57ipvx_QXqoogsCI3usvzSOruK7X97NbtyuAeTaMy/w353-h400/Kavanozda%20badem.jpg" width="353" /></a></div><br /><div style="text-align: center;"><br /></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: helvetica;"><b>Sonra evde yapmak için tarifini ararken, pek çok Almanca tarife rastladım, aslı o coğrafyaya ait demek ki...</b></span></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: helvetica;"><b>Bugün sabahtan kızımın kahvaltıya gelmesini beklerken tariflerden birisini aklıma yatar hale getirip yaptım. </b></span></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: helvetica;"><b><br /></b></span></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: helvetica;"><b>Yaklaşık 200 gr bademi bir gece suda beklettim, sabah esmer suyunu süzdüm. </b></span></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: helvetica;"><b>Bir çay bardağından bir parmak az toz şeker ve bir buçuk çay bardağı suyu tavaya kaynamaya bıraktım.</b></span></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: helvetica;"><b>Şekerli su kaynarken içine önce bir tatlı kaşığı tarçını, sonra bademleri ekledim.</b></span></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: helvetica;"><b>Bundan sonrası şekerli suyun çekmesi, hafif karamelize olması, sonra kavrulmasından ibaret. </b></span></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: helvetica;"><b>Tüm işlem yirmi dakika kadar sürüyor, en önemli konu karıştırma işine dikkat etmek, zira şeker yanabilir, altına tutabilir.</b></span></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: helvetica;"><b><br /></b></span></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: helvetica;"><b><i>Sonradan eklenen önemli not:</i></b></span></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: helvetica;"><b><i>Bademleri bir gece suda tutunca, yapıldıktan iki gün sonra yumuşamaya başladı. Sanırım 1-2 saat suda tutup siyah suyunu akıtmak yeterli olacak.</i></b></span></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: helvetica;"><b><br /></b></span></div><div style="text-align: left;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhDjrXZbvyyVObZao5d1vtWZqcdaabOIIqOuqZ49pMfA2x-xZXh64-eua0k76CxdI-BhlqYS8b51-yO4W0kRBarLLCw276U628kWqRwE_eOay4Vj4_5AGBuuYeJmngZKhfX7ACSFxAY24WkL8of8ot73esBpOcvC0YWebhogESRGeD2zqnaG8OcZRkaVMrQ/s4452/Kavrulmu%C5%9F%20badem.jpg" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="4452" data-original-width="3468" height="400" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhDjrXZbvyyVObZao5d1vtWZqcdaabOIIqOuqZ49pMfA2x-xZXh64-eua0k76CxdI-BhlqYS8b51-yO4W0kRBarLLCw276U628kWqRwE_eOay4Vj4_5AGBuuYeJmngZKhfX7ACSFxAY24WkL8of8ot73esBpOcvC0YWebhogESRGeD2zqnaG8OcZRkaVMrQ/w311-h400/Kavrulmu%C5%9F%20badem.jpg" width="311" /></a></div><div style="text-align: center;"><br /></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: helvetica;"><b>Şekerli, tarçınlı bademleri yağlı kağıt üzerine serip, birbirine yapışmışları bıçak ucuyla ayırmak ve soğumalarını bekledikten sonra muhafaza etmek için bir kavanoza yerleştirmek yeterli.</b></span></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: helvetica;"><b>Tadına gelince, kızım önce pişerken çıkan mutfağı ve evi kaplayan nefis kokusuyla mest oldu, yedikten sonra da lezzetiyle...</b></span></div><div style="text-align: left;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiBU0EOLSNW7C-CMmMQ1RevOix-A3UEUATFtRstA4Lu1ORNgzHig7Oyiig1V3PsDlRPP8AhWoJICxGTcqkLhGoWlCZpkAmOc7ZlEk5giJImmK-LcCpCpiEnRB8K257mlBl5IQ-4fFIdL2dye5PfIOy1sADzwm0ucu8f_YXmSrOPMNZbGLBYGaH0iREPjyMO/s3908/Kavrulmu%C5%9F%20ceviz.jpg" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="3908" data-original-width="3065" height="400" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiBU0EOLSNW7C-CMmMQ1RevOix-A3UEUATFtRstA4Lu1ORNgzHig7Oyiig1V3PsDlRPP8AhWoJICxGTcqkLhGoWlCZpkAmOc7ZlEk5giJImmK-LcCpCpiEnRB8K257mlBl5IQ-4fFIdL2dye5PfIOy1sADzwm0ucu8f_YXmSrOPMNZbGLBYGaH0iREPjyMO/w314-h400/Kavrulmu%C5%9F%20ceviz.jpg" width="314" /></a></div><br /><div style="text-align: left;"><span style="font-family: helvetica;"><b>Bademlerle aynı tavaya deneme amacıyla attığım on adet ceviz, tadımcımız tarafından "bademden bile güzel olmuş" nitelemesiyle onurlandırıldı.</b></span></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: helvetica;"><b>Bu bilgi de bonus olarak aklınızda bulunsun derim.</b></span></div><div style="text-align: left;"><br /></div>EKMEKÇİKIZhttp://www.blogger.com/profile/01102834883988846959noreply@blogger.com18tag:blogger.com,1999:blog-5426975240881760349.post-91787598375739167342024-01-03T18:12:00.004+01:002024-01-03T18:12:29.072+01:00OKUDUKLARIM, SEYRETTİKLERİM<div style="text-align: left;"><span style="font-family: helvetica; font-size: medium;">2023 yılı ajandasını kullanmaya başladığımda, her ayın sonunda boş bir sayfa olduğunu görünce o sayfayı ay boyunca okuduklarıma seyrettiklerime ayırmaya karar vermiştim.</span></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: helvetica; font-size: medium;">Bugünlerde yeni ajandaya notlar aktarırken, o ay sonu sayfalarına sık sık gözüm ilişmeye başladı ve bloga yazmayı istedim. Gerçi şimdi buraya aktarırken tek tek isim yazmaya üşendiğim için, kestirmeden rakam yazıp geçeceğim. Nihayetinde tembel işi olsa da senenin dökümü olarak bir not olması iyi olur. </span></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: helvetica; font-size: medium;"><br /></span></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: helvetica; font-size: medium;">Okuduğum kitap sayısı 31 olmuş. Bazı aylar iki bazı aylar dört kitap okumuşum, biraz torpille ay başına ortalama üç kitap gibi.</span></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: helvetica; font-size: medium;">Dinlediğim kitap sayısı biraz daha az, toplam 22 kitap dinlemişim. </span></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: helvetica; font-size: medium;"><br /></span></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: helvetica; font-size: medium;">Kitaplar arasında en eğlenerek ve severek okuduğum Miguel Bonnefoy'un romanı Miras. <a href="https://ekmekcikiz.blogspot.com/2023/04/meger-sili-saraplarnn-iyi-olmasnn-varms.html" target="_blank"><i>Şurada kendisinden övgüyle söz ettiğim bir yazımı bulabilirsiniz. </i></a></span></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: helvetica; font-size: medium;">Okuduğuma ve bu suretle öğrendiklerime en çok memnun olduğum bir diğer kitap edebi bir eser değil. Johann Hari'nin önemli araştırması Çalınan Dikkat. Bu kitap hakkında <a href="https://ekmekcikiz.blogspot.com/2023/06/calinan-dikkat.html" target="_blank"><i>düşüncelerimi şurada yazmıştım, gözatmak isterseniz. </i></a></span></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: helvetica; font-size: medium;"><br /></span></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: helvetica; font-size: medium;">Gelelim filmlere.</span></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: helvetica; font-size: medium;">Bu sene dört kez sinemada film seyretmeyi başarmışım, yeni senede bu sayının katlanması arzu ve dileğiyle, tabii ki.</span></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: helvetica; font-size: medium;">Filmleri şöyle sayayım: Barbie, Kuru Otlar Üstüne, Bir Düşüşün Anatomisi ve AI / EO .</span></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: helvetica; font-size: medium;">Görüldüğü üzere her telden çalıyorum.</span></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: helvetica; font-size: medium;">Bu arada internet üzerinden genellikle MUBİ ve diğer platformlarda izlediğim filmlerin sayısı hiç fena değil, gerçi bunların bir kaçı dizi formatında ama sayı toplamı 57 film olmuş.</span></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: helvetica; font-size: medium;"><br /></span></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: helvetica; font-size: medium;">After Sun, Yaşamak, Leyla'nın Kardeşleri, Close, Hit the Road, Kuru Otlar Üstüne, Do not Disturb, İnşallah Erkek Olur ve Saint-Omer aklımda kalan sevdiğim filmler oldu.</span></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><br /></div><br /><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgyQlAtyp3M3_w1WJ2JFcvTdWt9snfHV0uo_Hx_ELEwRmBcQWRCNNeYICCtSriQkK1wMKxndJr7KNIsZWaVYIYyfF1m_gbDZXspMAiZjSbNlJ66q0oVv2gnsArUB7wPHVk8r4UtfSxfVWaI_Z3gGzgCabs5_ekWTgMkhN_klyp0R4nThopUzUijSEh-nAWk/s4624/S%C4%B1%C4%9F%C4%B1rc%C4%B1klar.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="3468" data-original-width="4624" height="300" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgyQlAtyp3M3_w1WJ2JFcvTdWt9snfHV0uo_Hx_ELEwRmBcQWRCNNeYICCtSriQkK1wMKxndJr7KNIsZWaVYIYyfF1m_gbDZXspMAiZjSbNlJ66q0oVv2gnsArUB7wPHVk8r4UtfSxfVWaI_Z3gGzgCabs5_ekWTgMkhN_klyp0R4nThopUzUijSEh-nAWk/w400-h300/S%C4%B1%C4%9F%C4%B1rc%C4%B1klar.jpg" width="400" /></a></div><br /><div style="text-align: left;"><span style="font-family: helvetica; font-size: medium;"><i>Ağacın üst dallarına tünemiş sığırcıkların sinema ve kitapla ilgisi yok, biliyorum.</i></span></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: helvetica; font-size: medium;"><i>Fotoğraf, yazı kuru kuru kalmasın, biraz kış manzarası olsun diye...</i></span></div><div style="text-align: left;"><br /></div>EKMEKÇİKIZhttp://www.blogger.com/profile/01102834883988846959noreply@blogger.com8tag:blogger.com,1999:blog-5426975240881760349.post-73373038344534585322024-01-01T10:12:00.006+01:002024-01-01T16:51:51.731+01:00...unutmamalı o güzel günleri, anılarla gönülleri hoş tutmalı, avutabilmeli, hatırlamalı sevgiyle anmalı...<div style="text-align: left;"><span style="font-family: courier; font-size: medium;"><b> ...diyor Tarkan 2012'de söylediği, <a href="https://youtu.be/VwhLD7BBJoQ?si=jiMV4VqGcfCPMWDS" target="_blank"><i>sevdiğim bir şarkısında.</i></a></b></span></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: courier; font-size: medium;"><b>Belki şarkıdakiyle tam aynı bağlamda olmasa da, içimden 2023 yılı için böyle bir veda cümlesi geçti.</b></span></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: courier; font-size: medium;"><b><br /></b></span></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: courier; font-size: medium;"><b>O vakit, bir bakalım 2023'ün hatırlanası anlarına, unutulmaması isteneceklerine, burada dursunlar.</b></span></div><div style="text-align: left;"><br /></div><div style="text-align: left;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgiJoA0r19-qraTPdQ6JYi6qhzNKkw84du6_4yxMuHCUANTF1NS-YBm77y5L9QFyJOgFL1SqRuI21Rb8bP9QX88wfsN4giYtgqfH0nMLZ8Ov-nkh3aAWHcod1nXHN_MsU054VFRvsP_ahXJiawNRGflxfyOc6_cv-8k5sD7r4JldzVtPxgCJaNaXKispY9n/s4563/Pide.jpg" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="3284" data-original-width="4563" height="288" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgiJoA0r19-qraTPdQ6JYi6qhzNKkw84du6_4yxMuHCUANTF1NS-YBm77y5L9QFyJOgFL1SqRuI21Rb8bP9QX88wfsN4giYtgqfH0nMLZ8Ov-nkh3aAWHcod1nXHN_MsU054VFRvsP_ahXJiawNRGflxfyOc6_cv-8k5sD7r4JldzVtPxgCJaNaXKispY9n/w400-h288/Pide.jpg" width="400" /></a></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><span style="font-family: courier; font-size: medium;"><b>Ağız tadı...</b></span></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><span style="font-family: courier; font-size: medium;"><b>Zevkle, istekle, sevdiklerim için pişirilen ekmekler, yemekler, kurulan sofralar,</b></span></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><span style="font-family: courier; font-size: medium;"><b>Birlikte yenilen yemekler, sofradaki sohbetler ve bunları sağlıkla, huzurla yapabilmenin verdiği şükür duygusu,</b></span></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><span style="font-family: courier; font-size: medium;"><b><br /></b></span></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgE8SOOfNeWoVwPx1ybM9a_dy_40nUEg52GPgY2PQ2IXauFDEOfTtvqVtPQsMNLpF27bqabbzTJTxWimVJ_wWdCLt_vNem-az92zs6b1IctW5RDDmRscOcbq1x6Cz1qfQUsThk8igGxUQDIF7zEHgbgO-cNNjkYaVOsWo1fKcfZ56mCaWkXJ1Ubho-P4xEK/s4624/Nazmi%20Ziya%20Taksim%20M.jpg" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="4624" data-original-width="3468" height="400" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgE8SOOfNeWoVwPx1ybM9a_dy_40nUEg52GPgY2PQ2IXauFDEOfTtvqVtPQsMNLpF27bqabbzTJTxWimVJ_wWdCLt_vNem-az92zs6b1IctW5RDDmRscOcbq1x6Cz1qfQUsThk8igGxUQDIF7zEHgbgO-cNNjkYaVOsWo1fKcfZ56mCaWkXJ1Ubho-P4xEK/w300-h400/Nazmi%20Ziya%20Taksim%20M.jpg" width="300" /></a></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><span style="font-family: courier; font-size: medium;"><b>Sanatı izlemek, ondan alınan hazlar, yaşanan ince duygular...</b></span></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><span style="font-family: courier; font-size: medium;"><b>Çocukluğumda takvim sayfalarında görüp hayran kaldığım bir resmin aslını bir sergide görmek (Nazmi Ziya Güran, Taksim Meydanı)</b></span></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><span style="font-family: courier; font-size: medium;"><b>Sevdiğim bir yönetmenin yeni filmini merakla beklemek ve izlerken içinde kaybolmak,</b></span></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><span style="font-family: courier; font-size: medium;"><b>Kitapevinin rafında durup dururken, oku beni dediğini duyar gibi olup aldığın kitabın sayfaları arasında kaybolmak,</b></span></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><span style="font-family: courier; font-size: medium;"><b>Kocaman bir salonda yüzlerce kişiyle aynı anda duyduğun melodilerle başka bir boyutta hislerle coşmak, mutlu olmak,</b></span></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgpOkcP4SIcbZ9hwY3iH0xM4tIiuszhiwDY6sNmmrFuWjoThbn6XIzGOXUfD_6otEKU09Pbm4HgAJH3HuPU4HTMcTQXkht8miJLAo4pZxfq2JcQqIL-94fpa009ohVUKOkgmUf5QaNuxGRtn1YDqBy1SyU_1O8aKvXL6hJT7pn8KgyJNeZijiFLvMJKR21E/s4624/G%C3%BClibri%C5%9Fim.jpg" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="4624" data-original-width="3468" height="400" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgpOkcP4SIcbZ9hwY3iH0xM4tIiuszhiwDY6sNmmrFuWjoThbn6XIzGOXUfD_6otEKU09Pbm4HgAJH3HuPU4HTMcTQXkht8miJLAo4pZxfq2JcQqIL-94fpa009ohVUKOkgmUf5QaNuxGRtn1YDqBy1SyU_1O8aKvXL6hJT7pn8KgyJNeZijiFLvMJKR21E/w300-h400/G%C3%BClibri%C5%9Fim.jpg" width="300" /></a></div><div><br /></div><div><span style="font-family: courier; font-size: medium;"><b>Bitki dünyasını sevmek, ağaçları, çiçekleri gözlemek...</b></span></div><div><span style="font-family: courier; font-size: medium;"><b>Doğanın mevsimlerini gün gün geçişlerini izlemek, </b></span></div><div><span style="font-family: courier; font-size: medium;"><b>Hangi mevsim hangi çiçeğin açtığını bilmek, hatırlamak, renklerine biçimlerine bakmak,</b></span></div><div><span style="font-family: courier; font-size: medium;"><b>Onlara hayran kalmak ve bu duyguyla mest olmak,</b></span></div><br /><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhSYM7UT_xJ9TwIT2gcbEYIx27j47CESQhyhmvGUvcsUXGigJpN3vx1T0eHcHjOacBrZ7qEKnib-H-xlKOTCI0aLSrAyVYrS9eYJmLynTW5jelfPqcQobj3nsJpxoFNViXMwRGNu6TPBu-AMLsVaO01kRpq4ItqQWDVxzjx7oHsaPkNwIrxFxuH3qZ24tXy/s4624/Temmuzda%20K%C4%B1zkulesi.jpg" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="3468" data-original-width="4624" height="300" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhSYM7UT_xJ9TwIT2gcbEYIx27j47CESQhyhmvGUvcsUXGigJpN3vx1T0eHcHjOacBrZ7qEKnib-H-xlKOTCI0aLSrAyVYrS9eYJmLynTW5jelfPqcQobj3nsJpxoFNViXMwRGNu6TPBu-AMLsVaO01kRpq4ItqQWDVxzjx7oHsaPkNwIrxFxuH3qZ24tXy/w400-h300/Temmuzda%20K%C4%B1zkulesi.jpg" width="400" /></a></div><div><br /></div><span style="font-family: courier; font-size: medium;"><b>En büyük aşklardan biri, İstanbul'un halleri...</b></span><div><span style="font-family: courier; font-size: medium;"><b>Bir gün bir vapur güvertesinde, başka gün gün batımı seyrederken, ilkbaharında erguvanları, mor salkımları açarken,</b></span></div><div><span style="font-family: courier; font-size: medium;"><b>Yağmur yağdığında, lodosunda, poyrazında, serin yaz akşamlarında açık havada konser dinlerken,</b></span></div><div><span style="font-family: courier; font-size: medium;"><b>Güzel parklarında gezinirken, </b></span></div><div><span style="font-family: courier; font-size: medium;"><b>Sahilden denize bakarken, yollarında yürürken, eski semtlerine her yolun düşüşünde bir kez daha şaşırırken,</b></span><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgc3coeyGyKsG05wsdDBNn9f2f1n8yxBiUL1p9MB4HFB3KpnrYFIdHyjJwwdtvOIKHq8pNIiRfk_zLwYDe7qa9-e__n8SP2ZwuAuDUF77hlox47CbK8fCBuHKrwVjt-M_OPv0iui6fnKH3JO84hVsN9wXZpvmd4EbpBYYHmgmmvWguT5v3yGkhoS8zXR1Hg/s4624/K%C4%B1ymal%C4%B1%20ku%C5%9Fba%C5%9F%C4%B1l%C4%B1.jpg" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="4624" data-original-width="3468" height="400" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgc3coeyGyKsG05wsdDBNn9f2f1n8yxBiUL1p9MB4HFB3KpnrYFIdHyjJwwdtvOIKHq8pNIiRfk_zLwYDe7qa9-e__n8SP2ZwuAuDUF77hlox47CbK8fCBuHKrwVjt-M_OPv0iui6fnKH3JO84hVsN9wXZpvmd4EbpBYYHmgmmvWguT5v3yGkhoS8zXR1Hg/w300-h400/K%C4%B1ymal%C4%B1%20ku%C5%9Fba%C5%9F%C4%B1l%C4%B1.jpg" width="300" /></a></div><br /><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><span style="font-family: courier; font-size: medium;"><b>Tatiller, onların verdiği hafiflemeyi yaşamak...</b></span></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><span style="font-family: courier; font-size: medium;"><b>Uzaktaki dostları görmek, onlarla bir sofrada oturmak, zamanın muhasebesini yapmak,</b></span></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><span style="font-family: courier; font-size: medium;"><b>Deniz kenarında yürümek, ay ışığında denize girmek, sabah denizini on beş gün üst üste kaçırmamak,</b></span></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiZ0FTWRRJPTJ_qz3oOUpJoy2F-ZBrGFisAxRUS2hMKdxZd6ZogJEK1Aa1rDl9_Wq0MH___cSNGM0thV2ZUtJPFfNf7RuovOd5efbjGnxGU-F_y1PlnkuBsfSaK5qrXE-_Oh-dU644wulqpaXAGQUuvKJZzptZ2_5YsuTzE93u7teDvdMxLClkP8YT4Nh6t/s4624/Ohrid.jpg" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="3468" data-original-width="4624" height="300" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiZ0FTWRRJPTJ_qz3oOUpJoy2F-ZBrGFisAxRUS2hMKdxZd6ZogJEK1Aa1rDl9_Wq0MH___cSNGM0thV2ZUtJPFfNf7RuovOd5efbjGnxGU-F_y1PlnkuBsfSaK5qrXE-_Oh-dU644wulqpaXAGQUuvKJZzptZ2_5YsuTzE93u7teDvdMxLClkP8YT4Nh6t/w400-h300/Ohrid.jpg" width="400" /></a></div><div><br /></div><div><span style="font-family: courier; font-size: medium;"><b>Yolculuklar, uzak coğrafyalar, yakın yollar...</b></span></div><div><span style="font-family: courier; font-size: medium;"><b>Kimisinde çocuklarla buluşmaya, kimisinde bir dost çağrısı üzerine verilen çabuk kararla gidilen yadeller, yabancı memleketler, kültürler,</b></span></div><div><span style="font-family: courier; font-size: medium;"><b>Onları tanımaya çalışmanın verdiği kimi şaşkınlık kimi mutluluk duyguları,</b></span></div><div><span style="font-family: courier; font-size: medium;"><b>Gezilen nefis doğalar, unutulmaz müzeler, parklar, yapılar,</b></span></div><span style="font-family: courier; font-size: medium;"><b><br /></b></span><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiKRtvXAuKByB1LOytt1OMZdfTa33veoYbKMqm-ebOJCZIHAgizAwjV6mgQYtT8Qj9Pxrd3PxCeFGApqxeQ-fuPF8FPQIHsgD5sJTQKOH2Ce1KMjRX5gLIuR4YD-aJYhg5GSks5UvPOkLPqT7oPtGUh_LM6k4Bi03esNXRW6n4wU7n2xhZQydUoZmDKvdZ2/s4573/K%C3%BCt%C3%BCk%20Pasta.jpg" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="3009" data-original-width="4573" height="264" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiKRtvXAuKByB1LOytt1OMZdfTa33veoYbKMqm-ebOJCZIHAgizAwjV6mgQYtT8Qj9Pxrd3PxCeFGApqxeQ-fuPF8FPQIHsgD5sJTQKOH2Ce1KMjRX5gLIuR4YD-aJYhg5GSks5UvPOkLPqT7oPtGUh_LM6k4Bi03esNXRW6n4wU7n2xhZQydUoZmDKvdZ2/w400-h264/K%C3%BCt%C3%BCk%20Pasta.jpg" width="400" /></a></div><div><br /></div><div><span style="font-family: courier; font-size: medium;"><b>Aile, dostlar, arkadaşlar...</b></span></div><div><span style="font-family: courier; font-size: medium;"><b>Onlarla birlikte geçirilen tadı damakta zamanlar, birlikte yapılan geziler, sohbetler, oturulan sofralar,</b></span></div><div><span style="font-family: courier; font-size: medium;"><b>Burada yazmak, paylaşmak, uzaklardaki yakınlarla fikir alış verişi yapmak,</b></span></div><div><span style="font-family: courier; font-size: medium;"><b><br /></b></span></div><div><span style="font-family: courier; font-size: medium;"><b>Ve nihayetinde, hatırlandığında iyi duygular veren anılarla yılı tamamlamış olmak....</b></span></div><div><span style="font-family: courier; font-size: medium;"><b>O vakit, güle güle 2023, hoş geldin 2024!</b></span></div><div><span style="font-family: courier; font-size: medium;"><b><br /></b></span></div><div style="text-align: center;"><br /></div></div>EKMEKÇİKIZhttp://www.blogger.com/profile/01102834883988846959noreply@blogger.com10tag:blogger.com,1999:blog-5426975240881760349.post-1198686226538177932023-12-22T16:18:00.001+01:002023-12-22T20:37:11.382+01:00ANNE KIZ KONULARI <p><span style="font-family: courier; font-size: medium;"><b>Bugünlerde havada ne varsa bilmiyorum, annelerle çatışma günleri midir nedir? İki gündür üç farklı arkadaşımdan anneleriyle yaşadıkları ve aslında hiç gerekmeyen gerginlik konuları dinliyorum, kendimi de bu listeye eklemeliyim. </b></span></p><div><span style="font-family: courier; font-size: medium;"><b>Dün akşama doğruydu, arkadaş toplantımız henüz sürerken annem aradı, sordu "geldin mi?"</b></span></div><div><span style="font-family: courier; font-size: medium;"><b>Hayır, birazdan çıkarız herhalde dedim. Saate baktım ve ekledim ben gelene dek geç olur, siz yemeğinizi yiyin, ben tok sayılırım zaten.</b></span></div><div><span style="font-family: courier; font-size: medium;"><b>Eve ulaştığımda önce oğlumu aradım, sesini duymak için. Zira yoldayken Prag'daki silahlı saldırı haberi gelmişti, endişelenmiştim haliyle. Ondan iyilik haberleri alınca, kızımı da aradım, onun da sesini duydum. </b></span></div><div><span style="font-family: courier; font-size: medium;"><b>Sonra üst baş çıkar, el yüz yıka derken telefon yine çaldı, annem yine aynı soruyu sordu "geldin mi?"</b></span></div><div><span style="font-family: courier; font-size: medium;"><b>Meğer, beni bekliyorlarmış, yemeğe oturmak için! Ayyyhhh! </b></span></div><div><span style="font-family: courier; font-size: medium;"><b>Sen istediğini söyle artık, anacım en hafifi ilaç saatlerin aksayacak, neden bekledin, filan falan...</b></span></div><div><span style="font-family: courier; font-size: medium;"><b><br></b></span></div><div><span style="font-family: courier; font-size: medium;"><b>Bu benim hikayemdi, arkadaşlarımınki de benzer minvalde konular. </b></span></div><div><span style="font-family: courier; font-size: medium;"><b>Mesela:</b></span></div><div><span style="font-family: courier; font-size: medium;"><b>Çamaşır makinesi çalışmıyor gel bak, oysa kızının evi dolmuşla ulaşma mesafesinde ve o anda o başka işle meşgul.</b></span></div><div><span style="font-family: courier; font-size: medium;"><b>Kızın karşıya taşındı diye sen de mi gideceksin, ben gitmem karşıya, taşınırken düşünseydi, oysa torunun ve eşinin işi karşıda mecburen karşıya taşındılar.</b></span></div><div><span style="font-family: courier; font-size: medium;"><b>Kızın huysuzlanıp duruyor(torundan bahisle) uyku vakti geçti zaten, ne zaman geliyorsun, oysa kızı kırk yılda bir arkadaş toplantısına gitmiş, yarım saat sonra dönecek, torunu yarım saatçik idare etmek bu kadar mı zor?</b></span></div><div><span style="font-family: courier; font-size: medium;"><b><br></b></span></div><div><span style="font-family: courier; font-size: medium;"><b>Sanırım mesele şu, özellikle bizi büyütenlerin hiç gerekmeyen noktalarda yaptıkları fedakarlıklara karşılık olarak bizim nesil çocuklarına bir çeşit bedel ödetmek arzusunda olmaları gibi bir şey var.</b></span></div><div><span style="font-family: courier; font-size: medium;"><b>Bizim çocuklarla ilişkilerimiz de belki başka tür rahatsızlık taşıyor, annelerimizin yaptıklarını yapmayıp, tam tersi yönde davranmaya çalıştığımız için...</b></span></div><div><br></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEizfdq_dSUB2D1V6piLf1M-KaYYeS7cFXAaB5vS1BUUXNWzpM5FA_Ak644h_3Q-GNcM09EWy5uHGBhbU5nWUfl-PEj3lTZD_YA4cA3SOXDPe0DBuRqTgm-dtYbnvp2jJk3Ap9LY1Bj3g0f5OH-nUkXj7QCVP-CgchtW2ah289OafFgjKFATjxVWc6lCz784/s550/elbise.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="550" data-original-width="550" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEizfdq_dSUB2D1V6piLf1M-KaYYeS7cFXAaB5vS1BUUXNWzpM5FA_Ak644h_3Q-GNcM09EWy5uHGBhbU5nWUfl-PEj3lTZD_YA4cA3SOXDPe0DBuRqTgm-dtYbnvp2jJk3Ap9LY1Bj3g0f5OH-nUkXj7QCVP-CgchtW2ah289OafFgjKFATjxVWc6lCz784/s320/elbise.jpg" width="320"></a></div><div><br></div><span style="font-family: courier; font-size: medium;"><b>Neyse, en azından şimdilerde pek moda olan bu tarz anne kız eş giyimleri bizim derdimiz değildi, hiç değilse!</b></span><div><span style="font-family: courier; font-size: medium;"><b>Bu neslin sıkıntıları da başka türlü olacak, muhtemelen...</b></span></div><div><span style="font-family: courier; font-size: medium;"><b><br></b></span></div><div><span style="font-family: courier; font-size: medium;"><b><i>Not: </i></b></span></div><div><span style="font-family: courier; font-size: medium;"><b><i>Görsel internetten alıntı</i><br></b></span><div style="text-align: center;"><br></div></div>EKMEKÇİKIZhttp://www.blogger.com/profile/01102834883988846959noreply@blogger.com20tag:blogger.com,1999:blog-5426975240881760349.post-39496969053886836392023-12-18T16:00:00.003+01:002023-12-18T18:36:16.931+01:00GÖNÜL KIRIKLIĞI<span style="font-family: helvetica; font-size: medium;">"Kaç gündür içimde bir özlem var, çocuklarımdan uzunca ayrı kaldığımda burnumda tütmelerine benzeyen... Ah bi Fenerbahçe Parkı'na gitsem, yapraklar sararmaya başlamıştır, parkı, ağaçları bir seyretsem..." </span><div><span style="font-family: helvetica; font-size: medium;"><br></span><div><span style="font-family: verdana;"><b>Bu cümleler 21 Ekim 2019 tarihli yazımdan alıntı. </b></span></div><div><span style="font-family: verdana;"><b>Bir kaç gündür yine benzer bir özlem içindeydim. Bolca ağacı olan bir yerde, mümkünse ayaklarımla düşmüş sarı yaprakları iterek, hışırtılarını dinleyerek yürümek arzusu içimi titretiyordu.</b></span></div><div><span style="font-family: verdana;"><b>Aslında derdim ormana gitmekti ve fakat yakınlarda ormanımız yok, olanlara ulaşmak için araba gerekiyor. Orman olmayınca koru da olur tabii ki o da yoksa park neden olmasın? </b></span></div><div><span style="font-family: verdana;"><b>Böyle durumlarda Fenerbahçe Parkı, o kocaman sakızları, kızıl çamları, sedirleri ve erguvanlarıyla en sevdiğim yer.</b></span></div><div><span style="font-family: verdana;"><b>Nitekim, dün yağmurlu bir günden sonra serin olmasına rağmen güneşli havayı görünce kendimi parka götürdüm. <a href="https://herguneucguzelsey.blogspot.com/2023/12/17-aralk-pazar.html" target="_blank"><i>Günü ve parkı şurada anlatmıştım, okumak için tık. </i></a></b></span></div><div><br></div><div><div style="text-align: center;"><br></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhglYDzM-H1HqJILysv97QRwv0kv-cJj9kXORPgdwh7BUGs_yvr-hvOnSTDBHPqA9GaCPDDnJ-17x0dKtB3dD57aQKrEBJ4AuOBAgm5blH8zPzpYYbCGb9QdriItS5EDkuba0mehxIvbbbAwQjSgVFLgTfqrkEpB8RsyymXMkzBtlhNCH5c9yQC9Q255-YN/s3195/Sak%C4%B1z%20a%C4%9Fa%C3%A7lar%C4%B1.jpg" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="2400" data-original-width="3195" height="300" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhglYDzM-H1HqJILysv97QRwv0kv-cJj9kXORPgdwh7BUGs_yvr-hvOnSTDBHPqA9GaCPDDnJ-17x0dKtB3dD57aQKrEBJ4AuOBAgm5blH8zPzpYYbCGb9QdriItS5EDkuba0mehxIvbbbAwQjSgVFLgTfqrkEpB8RsyymXMkzBtlhNCH5c9yQC9Q255-YN/w400-h300/Sak%C4%B1z%20a%C4%9Fa%C3%A7lar%C4%B1.jpg" width="400"></a></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><br></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><span style="font-family: verdana;"><b>Yukarıdaki fotoğrafta parkın girişinden az sonra Romantika isimli kafenin karşı köşesinde yer alan setteki sakız ağaçları görünüyor.</b></span></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><span style="font-family: verdana;"><b>Ağaçlar üç yüz yaşına yakınlar, her biri kocaman. Burada eskiden Romantika'nın devamı sayılabilecek bir kır kahvesi vardı. Sakızların altında parka doğru bakan köşede oturmak rahmetli annanemin en sevdiği keyiflerdendi. O sırada çocuklar koşturur, top oynar, gider gelir, arada çay içer, tost kemirirdi. Biz büyükler de o serin gölgelerin altında olmanın keyfini çıkarırdık. </b></span></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><span style="font-family: verdana;"><b>Annanemin vefatından sonra, bu defa annemle gelmeye onu anmaya, o keyif geleneğini sürdürmeye devam ettik. Sanırım yaklaşık on senedir "bizim" köşede servis yapılmaz oldu, Romantika'nın işletmesi devredildi, bizim keyifler biraz desteksiz kaldı. </b></span></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><br></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><br></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjYI_h4Ahun6i_cy969fgE2x7_uYM10uTI96O2yVn6ZEryjoRRsxQX3G6CZ_9BeMON4OKKqsZvArA9bcn4UFlzH3zxa9krxoWj4XZJFg1mtoo7l66pZ2rfnsogJQdz8PE_TdXRrbGxH8Rm1L4H_iXXokSUGb-dXUB4EjKx8-oIOwBfaXmrRXRB73uKlZF7d/s3264/Erguvan%C4%B1m.jpg" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="2060" data-original-width="3264" height="253" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjYI_h4Ahun6i_cy969fgE2x7_uYM10uTI96O2yVn6ZEryjoRRsxQX3G6CZ_9BeMON4OKKqsZvArA9bcn4UFlzH3zxa9krxoWj4XZJFg1mtoo7l66pZ2rfnsogJQdz8PE_TdXRrbGxH8Rm1L4H_iXXokSUGb-dXUB4EjKx8-oIOwBfaXmrRXRB73uKlZF7d/w400-h253/Erguvan%C4%B1m.jpg" width="400"></a></div><div><br></div><span style="font-family: verdana;"><b>Benim için parkın bir başka değerli ve özel köşesi okuduğunuz bu sayfanın hemen sağ başında yer alan fotoğrafta göreceğiniz erguvan ağacı. Galiba artık gerçeği kabul etmem ve "erguvan ağacıydı" demem gerekiyor. </b></span></div><div><span style="font-family: verdana;"><b>Dünkü gezide gördüm, yukarıdaki fotoğrafta siz de görüyorsunuz, ağacım iyiden iyiye veda eder halde. Oysa bir kaç sene önceki fırtınadan sonra ana gövdenin bir kolu gitmesine rağmen tomurcuklandığını görünce, bu zorlukların hakkından geleceğini düşünmüştüm.</b></span></div><div><span style="font-family: verdana;"><b>Şu ilk paragrafta değindiğim yazıdaki o zamana dair iyimser olmaya çalışan düşüncelerimi <a href="https://ekmekcikiz.blogspot.com/2019/10/mevsimsiz-acan-erguvan.html" target="_blank"><i>şöylece yazmışım, burada. </i></a></b></span></div><div><br></div><div style="text-align: center;"><br></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgKd4kS1x15Z3Cr5OsDZHkvz-xH3eYAhaK0W93vUU0FzrQhjrBE1jJe6x9YZqVebyMvKL3ch78E9c43vn4ocuG_Z8MfwicuXvloaGOkZkD5cdC4w5w_ZCP-Nxe8YIRRaAGn-6cSSzSbdE-JWiU8bZXxF52RM-ICdo317IYSldoABVlsh4m8P4DVzjo9DDD9/s4128/Erguvan%2020%20Nisan%202017.jpg" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="2322" data-original-width="4128" height="225" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgKd4kS1x15Z3Cr5OsDZHkvz-xH3eYAhaK0W93vUU0FzrQhjrBE1jJe6x9YZqVebyMvKL3ch78E9c43vn4ocuG_Z8MfwicuXvloaGOkZkD5cdC4w5w_ZCP-Nxe8YIRRaAGn-6cSSzSbdE-JWiU8bZXxF52RM-ICdo317IYSldoABVlsh4m8P4DVzjo9DDD9/w400-h225/Erguvan%2020%20Nisan%202017.jpg" width="400"></a></div><br><div style="text-align: left;"><span style="font-family: verdana;"><b>Yukarıdaki fotoğrafı 2017'de 20 Nisan'da çekmişim, bir üstteki fotoğrafa göre ters yönden bakış. O zaman tek ana kol eksik kalmasına rağmen ağacın kalanı süsten püsten nasibini almaya devam ediyor.</b></span></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: verdana;"><b>Asıl bir de o ağacı ilk gördüğüm, aşık olduğum yıllarda ona yazdığım mektuplar var. <a href="https://ekmekcikiz.blogspot.com/2009/04/erguvanli-mektup.html" target="_blank"><i>Bir tanesi burada. </i></a></b></span></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: verdana;"><b><br></b></span></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: verdana;"><b>Başlıkta "gönül kırıklığı" dedim ya, ben aslında bu ağacın hep yaşayacağını, her mevsim gidip gelip onun güzelliğini seyredeceğimi sanıyordum, onu şekil değiştirmesi ihtimalini değil. </b></span></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: verdana;"><b>Ağaçların da ömrü olduğunu, talihsizliklere kurban gidebileceklerini düşünmemişim, düşünmek istememişim.</b></span></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: verdana;"><b>Dün bu gerçekle yüzleştim. Galiba artık veda zamanı...</b></span></div><div><div style="text-align: center;"><br></div></div></div>EKMEKÇİKIZhttp://www.blogger.com/profile/01102834883988846959noreply@blogger.com8tag:blogger.com,1999:blog-5426975240881760349.post-52540326421109301462023-12-02T17:00:00.002+01:002023-12-03T16:46:12.724+01:00Geçen Sene Dinlediğim Müzikler Hakkında Kesilen Ahkamlar, Gerçekler vs vs.<div style="text-align: left;"><span style="font-family: helvetica; font-size: medium;">Bugünlerde çeşitli kanallarda platformlarda sene sonu dökümleri yapılıyor.</span></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: helvetica; font-size: medium;">Ne dinleyeceğimize, ne okuyacağımıza, ne izleyeceğimize bizim adımıza karar vermek niyetinde olan yapay zeka bağlantıları önümüze listeler çıkarıp, bir çeşit "sen busun" demiş oluyor.</span></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: helvetica; font-size: medium;"><br></span></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: helvetica; font-size: medium;">İki gün önce Y.u.t.b music listemi elime veriverdi. "Acaba ne buyurmuşlar" merakıyla baktım, o kanaldan dinlediğim müziklerin toplam süresi 3156 dakika imiş, 53 saat bile değil. Hadi toplamda senenin iki buçuk günü diyelim. </span></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: helvetica; font-size: medium;">Bu sürede dinlediğim müziklerden çıkardıkları sonuca göre, her moda uygun şarkılar dinlemişim ve fakat en sevdiğim müzik tarzlarına uyumlu olanlar drama ve üzüntü içeren, adım adım gelişen tempolar imiş. </span></div><div style="text-align: left;"><i><span style="font-family: helvetica; font-size: medium;">Yukarıda son cümledeki ifade benim değil, "drama ve üzüntü içeren müzik" derken eksik ifade etmiş olup, dramatik yapılı ve hüzünlü mü demek istiyorlar, emin değilim. </span></i></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: helvetica; font-size: medium;"><br></span></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: helvetica; font-size: medium;">Müzik tarzlarını tanımlarken benzer bir ifade var yine; dramatik, hüzünlü, düşündürücü, sakin müzikler dinlemişim, yine de son aylarda her şey karmakarışık imiş. </span></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: helvetica; font-size: medium;">Sanırım şunu diyor yapay zeka, "kardeşim yıl boyunca hüzünlü şeyler dinliyordun, yılın sonuna doğru deli mi dürttü, ne oldu her türü birbirine karıştırdın"</span></div><div style="text-align: left;"><i><span style="font-family: helvetica; font-size: medium;">Ne denir? Sana ne kardeşim!</span></i></div><div style="text-align: left;"><i><span style="font-family: helvetica; font-size: medium;">Yine de hakkını yemeyeyim, sakin müzik konusundaki tespite katılmamak mümkün değil.</span></i></div><div style="text-align: left;"><br></div><div style="text-align: left;"><br></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEivrl7J-zzU5tqhl7Mvka_EeHEaA6MC0C2k6vK_sLqFkdbNKmW6EzbBRS4gyoHSdQDaRDpCckHWMuD0GANClnCP_N1i96OyohwyHigUph8qCMAkmaQN4nZVgy8WDZwH-nXMt_G8bnyqrdJS_9NDOc24CvZdz_g2jrGnSOcJlbHrVSXesruYDqppiqQXHSRy/s1049/Kapak.jpg" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="1008" data-original-width="1049" height="384" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEivrl7J-zzU5tqhl7Mvka_EeHEaA6MC0C2k6vK_sLqFkdbNKmW6EzbBRS4gyoHSdQDaRDpCckHWMuD0GANClnCP_N1i96OyohwyHigUph8qCMAkmaQN4nZVgy8WDZwH-nXMt_G8bnyqrdJS_9NDOc24CvZdz_g2jrGnSOcJlbHrVSXesruYDqppiqQXHSRy/w400-h384/Kapak.jpg" width="400"></a></div><div style="text-align: center;"><br></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: helvetica; font-size: medium;">Yılım bir albüm kapağı olsa kırmızılı mavili renkler ağırlıklı olurmuş, albüm kapağındaki resim dinlediğim drama ve üzüntü tarzlarına uygun olarak böyle olurmuş. </span></div><div style="text-align: left;"><i><span style="font-family: helvetica; font-size: medium;">Fotoğrafı sevdim, yalan yok, güzel bir manzara.</span></i></div><div style="text-align: left;"><i><span style="font-family: helvetica; font-size: medium;">Tanımdaki drama ve üzüntü tarzı sözleri fazlaca çeviri kokuyor, pek hoşuma gitmedi. </span></i></div><div style="text-align: left;"><i><span style="font-family: helvetica; font-size: medium;"><br></span></i></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: helvetica; font-size: medium;">Tüm bu tasnifler yapılırken 320 farklı sanatçı, 601 farklı şarkı dinlemişim, bunlar 39 farklı türde imiş. Sırasıyla klasik müzik, Türk pop müziği, Türk halk müziği, Türkçe rock, caz ağırlıkta imiş.</span></div><div style="text-align: left;"><i><span style="font-family: helvetica; font-size: medium;">Bak şimdi, buradaki sıralamaya itirazım yok. Gerçekten ağırlıklı olarak dinlediğim türler bunlar, eksikler var o ayrı. </span></i></div><div style="text-align: left;"><i><span style="font-family: helvetica; font-size: medium;"><br></span></i></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: helvetica; font-size: medium;">Bu kanalda en çok Ludovico Einadu ve Cem Adrian dinlemişim.</span></div><div style="text-align: left;"><i><span style="font-family: helvetica; font-size: medium;">Size öyle denk gelmiş, demek Ahmet Kayaları filan başka yerlerde dinliyordum. </span></i></div><div style="text-align: left;"><i><span style="font-family: helvetica; font-size: medium;"><br></span></i></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: helvetica; font-size: medium;">Marielle Labeque dinleyenlerde ilk yüzde 3 içinde imişim. </span></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: helvetica; font-size: medium;">İ<i>lginç bir son dakika haberi gibi bu durum, iyi mi, ne demek istiyorlar pek bilemedim. Zira Marielle kardeşi Katia olmadan pek dinlenmez, onlar zamanında İstanbul'da da dinlediğim harika bir piyano ikilisidir.</i></span></div><div style="text-align: left;"><i><span style="font-family: helvetica; font-size: medium;"><br></span></i></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: helvetica; font-size: medium;">Neyse, daha fazla polemik yapmayayım ve sizi müzikle başbaşa bırakayım. <a href="https://youtu.be/qrlhc5dJbQ0?si=gTdDNdSQUO9T9oyx" target="_blank"><i>Katia & Marielle Labèque bir Bach konçertosu çalıyor, tık. </i></a></span></div><div style="text-align: left;"><br></div>EKMEKÇİKIZhttp://www.blogger.com/profile/01102834883988846959noreply@blogger.com8tag:blogger.com,1999:blog-5426975240881760349.post-24326776093714985912023-11-26T16:00:00.001+01:002023-11-26T18:31:33.670+01:00UZAKTAN YAKINDAN <div style="text-align: left;"><span style="font-family: georgia;"><b>Hava buz, yürürken gözlerimden yaşlar akıyor, sık sık burnumu siliyorum. </b></span></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: georgia;"><b>Sahile indim, üşümek ihtimalini göze alarak, üşüyeceğimi bilerek. </b></span></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: georgia;"><b>Hem üşümek iyidir, insanı dinç tutar, yeter ki sırtın pek olsun, başın boğazın sarmalanmış olsun.</b></span></div><div style="text-align: left;"><br></div><div style="text-align: left;"><br></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEikj06fOBcNVAPnAlIK3fj3E-XJOyTHbmKEr76lSb6xHCpMtCpfr_RMn48pXrzJDeoAtd70pRIRU5gk1CTEfm9sF7aO0Zwr-NxDGdxvEVzAqmtVBM3FUkuKJ_RiAGDeXsMoQR1JZh0TGFwLvQRs8UCkp8Hn13FkeMGee-CV3-1iekeyTm6UF3pb5jbE6HR-/s3264/Uzaktan.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="2448" data-original-width="3264" height="300" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEikj06fOBcNVAPnAlIK3fj3E-XJOyTHbmKEr76lSb6xHCpMtCpfr_RMn48pXrzJDeoAtd70pRIRU5gk1CTEfm9sF7aO0Zwr-NxDGdxvEVzAqmtVBM3FUkuKJ_RiAGDeXsMoQR1JZh0TGFwLvQRs8UCkp8Hn13FkeMGee-CV3-1iekeyTm6UF3pb5jbE6HR-/w400-h300/Uzaktan.jpg" width="400"></a></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><br></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><span style="font-family: georgia;"><b>Sahil parkındaki tadilat, düzenleme sürüyor, sanırım üç hafta oldu, bugün ağaç dikiyorlardı, belki yakında biter.</b></span></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><span style="font-family: georgia;"><b>Dün geceki yağmurdan sonra çamura batmadan yürüyüş yoluna ulaşmak imkansız neredeyse.</b></span></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><span style="font-family: georgia;"><b>Tek seçenek, uzun bir yürüyüşle otoparkın içinden geçip, Beltur cafeye ulaşmak ve oradan sahildeki yürüyüş yoluna çıkmak.</b></span></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><span style="font-family: georgia;"><b>Deniz yine kabarık, yeşilimsi dalgalar sahili dövüyor. </b></span></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><span style="font-family: georgia;"><b>Hava kopkoyu bulutlarla kaplı olmasına rağmen adaların arkasından karşı sahil gözüküyor.</b></span></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><br></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><br></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgkOKGM6P4uozUldHtHatjYYczESry21F9_OFTgc_PQckNKqwb77h1GxsWYhpjJKzKBpLeFsZCMo-8yGpPDQFI_jJ2S5hIfe5XcdL0Z1sxR24B-gn5LugyULWJnXzd0-rCrAAVB2pbw5PN-zEnfjj8cJZtfPb94WEsnCce3vTA038D0DPWVKeDKset-bDD4/s4528/Ortadan.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="3396" data-original-width="4528" height="300" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgkOKGM6P4uozUldHtHatjYYczESry21F9_OFTgc_PQckNKqwb77h1GxsWYhpjJKzKBpLeFsZCMo-8yGpPDQFI_jJ2S5hIfe5XcdL0Z1sxR24B-gn5LugyULWJnXzd0-rCrAAVB2pbw5PN-zEnfjj8cJZtfPb94WEsnCce3vTA038D0DPWVKeDKset-bDD4/w400-h300/Ortadan.jpg" width="400"></a></div><br><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><span style="font-family: georgia;"><b>Her pazarın hatta sıradan bir hafta içi gününün tersine yürüyüş yolu neredeyse boş, hiç bisiklet geçmiyor, galiba bir kişi koşuyordu.</b></span></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><span style="font-family: georgia;"><b>İki genç adam konuşarak arkamsıra yürüyorlar, ben fotoğraf çekmek için durunca beni geçiyorlar. </b></span></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><span style="font-family: georgia;"><b>Bir kaç adımdan beri duyduğum sesleri netleşiyor, birisi diğerine gitmeden önce Mart Nisan gibi evi satmayı düşündüğünü, kira işleriyle uğraşmak istemediğini söylüyor. </b></span></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><span style="font-family: georgia;"><b>Arkadaşı bu düşüncesini onaylıyor, böylece geri dönüş ihtimalini engellemiş, tüm bağları koparmış olursun diyor. </b></span></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><span style="font-family: georgia;"><b>Bu konuşma bana aynı anda bin tane düşünceyi çağrıştırıyor sanki içim sızlıyor, ne denir ki gidenin şansı ve yolu açık olsun. </b></span></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><br></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><br></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiNKfRTDyzNH1Ik5f-6Yt_bQhwaORp3GG0VSoUugN33pehkwcAsM84nXTTmoQjn06bk5Kc9KU4XiX8QlaV4dr1SqULjHHFVc0NW-lMgGf5cEdemTemG9Sk1AO1O1I9_iwdFN4G75BiQ3oWpaVLuyi2zy4CoGQfbLwibPARUUz-O6GCev01mX5LU5gy8aYAV/s4559/Yak%C4%B1ndan.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="3267" data-original-width="4559" height="286" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiNKfRTDyzNH1Ik5f-6Yt_bQhwaORp3GG0VSoUugN33pehkwcAsM84nXTTmoQjn06bk5Kc9KU4XiX8QlaV4dr1SqULjHHFVc0NW-lMgGf5cEdemTemG9Sk1AO1O1I9_iwdFN4G75BiQ3oWpaVLuyi2zy4CoGQfbLwibPARUUz-O6GCev01mX5LU5gy8aYAV/w400-h286/Yak%C4%B1ndan.jpg" width="400"></a></div><div><br></div><span style="font-family: georgia;"><b>Üç kare fotoğraf çekiyorum, biraz yürüyorum, geri dönüp çektiğim fotoğraflardan uzak açılı olanın bir benzerini tekrar çekiyorum.</b></span><div><span style="font-family: georgia;"><b>Mesele şu, objektifi görünen görüntüyü bir kat uzaktan ve bir kat yakından çekmeye ayarlamayı öğrendim, geçende tesadüfen.</b></span></div><div><span style="font-family: georgia;"><b>Evet biliyorum, işi bilenlere komik gelebilir, öyle işte, telefonu alalı bir seneden fazla geçti, işin ilmini almaya yeni başladım; bu da bir şeydir.<br></b></span><div><span style="font-family: georgia;"><b>Suadiye tarafındaki çıkış gözüme uzak geliyor, dönüp geldiğim gibi Beltur'un içinden cadde tarafına çıkıyorum, karşıya geçiyorum, Tan sokaktan yukarıya yürüyorum.</b></span></div><div><br></div><div><span style="font-family: georgia;"><i>Fotoğraflar için not:</i></span></div><div><span style="font-family: georgia;"><i>İlk fotoğraf geniş açılı olan, adalar daha uzak gözüküyor, karşı kıyı ve bulutlar etkileyici, kayalıktaki ağaçların ucu gözükmekte,</i></span></div><div><span style="font-family: georgia;"><i>İkincisi olduğu gibi, göze görünen haliyle, adalar yakına gelmiş, kayık barınağı daha net, kayaların üstünde manzara seyreden bir kedi var,</i></span></div><div><span style="font-family: georgia;"><i>Sonuncusu daha dar açılı, gözün gördüğü biraz büyümüş, bulutlar sanki biraz daha masum, kayıklar, adalar ve karşı kıyı yakınlaşmış, Heybeli ve Büyükada kadraja girememiş, manzarasever kedi oldukça belirgin,</i></span></div><div><br><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><span style="font-family: georgia;"><b>Uzaktan yakından aynı manzaraya bakınca gördüğümüzün farklılaşması gibi, bir olaya, bir kişiye uzaktan bakmakla yakından bakmak gördüğümüzü değiştiriyor.</b></span></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><span style="font-family: georgia;"><b>Peki, siz hangi manzarayı tercih edersiniz?</b></span></div><div style="text-align: center;"><br></div></div></div>EKMEKÇİKIZhttp://www.blogger.com/profile/01102834883988846959noreply@blogger.com22tag:blogger.com,1999:blog-5426975240881760349.post-10733416982735273232023-11-13T15:30:00.010+01:002023-11-13T19:35:28.697+01:00İNADIM İNAT MI, SABREDEN DEVRİŞ Mİ?<div style="text-align: left;"><span style="font-family: georgia; font-size: medium;"><b>Sabah sevgili arkadaşım Ümit Hamlacıbaşı'nın İnstagram sayfasında bir fotoğraf gördüm. Fotoğraf Berlin Kreuzberg'de çekilmiş ve altında "solvitur ambulando" yazıyor. Latince olduğunu düşündüğüm deyim, "yürüyerek çözülür" anlamına geliyormuş. </b></span></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: georgia; font-size: medium;"><b>Ümitciğim yol ve yön bulurken kullandığı doğal referans noktalarından söz ettikten sonra Berlin'de alıştığı şekilde yol bulamadığından ötürü zihnindeki haritaları birbirine bağlamayı yürüyerek yaptığını anlatıyor.</b></span></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: georgia; font-size: medium;"><b>Son cümlede fotoğrafa atıf yapıyor ve "bugün yürürken Berlin'in en ilginç binasıyla karşılaştım, hikayesini merak eden hashtag'ı okusun" diyor. </b></span></div><div style="text-align: left;"><div><span style="font-family: georgia; font-size: medium;"><b>Hashtaglar şöyle:</b></span></div><div><span style="font-family: georgia; font-size: medium;"><b>#osmankalin</b></span></div><div><span style="font-family: georgia; font-size: medium;"><b>#osmankalintreehouse</b></span></div><div><span style="font-family: georgia; font-size: medium;"><b>#osmankalinplatz</b></span></div></div><div style="text-align: left;"><br></div><div style="text-align: left;"><br></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjr5t-L1szTAvmaNz_QJLNoh-Q2iA9Dvm6KCh0tzLuRFVK6_u6kfTswfjcTEW7aDAX4K_ednFGqFNvLyEWY1TYXI-P-TK2OpoqX_GY1oZIO89m-8CBhcV-qIueoSIY3C0LRZ9nACFww7VzNYJACAEeAnSGogRRTWZOcqquvJTp7G7QscGAe5zYW7-Ev2I23/s1080/Osman%20Kal%C4%B1n%20House%20%20by%20%C3%9Cmit%20Hamlac%C4%B1ba%C5%9F%C4%B1.jpg" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="826" data-original-width="1080" height="306" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjr5t-L1szTAvmaNz_QJLNoh-Q2iA9Dvm6KCh0tzLuRFVK6_u6kfTswfjcTEW7aDAX4K_ednFGqFNvLyEWY1TYXI-P-TK2OpoqX_GY1oZIO89m-8CBhcV-qIueoSIY3C0LRZ9nACFww7VzNYJACAEeAnSGogRRTWZOcqquvJTp7G7QscGAe5zYW7-Ev2I23/w400-h306/Osman%20Kal%C4%B1n%20House%20%20by%20%C3%9Cmit%20Hamlac%C4%B1ba%C5%9F%C4%B1.jpg" width="400"></a></div><br><div style="text-align: center;"><br></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: georgia; font-size: medium;"><b>Fotoğraf zaten beni kendisine çekmişti, bir de "merak eden okusun" notu eklenince, araştırmacı gazeteci Ekmekcikız haliyle sabahın erinde konuya daldı. </b></span></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: georgia; font-size: medium;"><b><br></b></span></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: georgia; font-size: medium;"><b>Daha ilk denememde BBC'de yayınlanmış "Doğu Berlin'in bir köşesini kendisine ayıran Yozgatlı Osman Kalın'ın öyküsü" başlıklı bir röportaja denk gelince, vayy dedim ve devamında müthiş bir öykü okudum.</b></span></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: georgia; font-size: medium;"><b>Çok kalın çizgilerle konuyu özetlemek için, yine 2018 tarihli yazıya gidelim. Yazar Elaine Chong ilk cümleye şöyle başlamış : </b></span></div><span style="font-family: georgia; font-size: medium;"><b>"<i><a href="https://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-44695332" target="_blank">Berlin'de yaşayan Yozgatlı göçmen Osman Kalın, 1982'de duvarın doğusunda kendisine bir bahçe kurdu ve onu elinden almak isteyen tüm yetkililere direndi. Bu yıl hayatını kaybeden Kalın'ın arsası artık ailesine emanet</a></i>."</b></span><div><span style="font-family: georgia; font-size: medium;"><b><br></b></span></div><div><span style="font-family: georgia; font-size: medium;"><b>Aslında hikaye 1982'den epey önce Berlin duvarının inşa edildiği 1961'de başlıyor. </b></span></div><div><span style="font-family: georgia; font-size: medium;"><b>O tarihte duvar yapılması sırasında inşaat işçileri kavisli bir sokakta duvarı düz devam ettirince duvarın batısında doğuya ait bir arsa kalmış. Doğu ve Batı yetkililerinin müdahale edemediği ve yıllarca boş duran arsa, Kreuzberg sakinleri tarafından bir çeşit eşya yığma yeri olarak kullanılmış. </b></span></div><div><span style="font-family: georgia; font-size: medium;"><b>Sonunda bir gün, o sırada emekli olan Osman Kalın, arsayı temizlemeye ve zaman içinde boşalan alanlara soğan sarmısak dikmeye, kayısı elma yetiştirmeye başlamış.</b></span></div><div><span style="font-family: georgia; font-size: medium;"><b><br></b></span></div><div><span style="font-family: georgia; font-size: medium;"><b>Hikayenin burasında konuya Doğu ve Batı Alman sınır yetkilileri dahil oluyor, Osman Kalın'ın tünel mi kazdığı, casusluk filan mı yaptığı soruşturuluyor. Osman amca tek niyetinin bir avuç toprakta biraz yeşillikle uğraşmak olduğuna yetkilileri ikna etmeyi başarıyor, her türlü devlet baskısını savuşturuyor, hatta zaman içinde sınırdaki askerlerle ahbap oluyor. </b></span></div><div><span style="font-family: georgia; font-size: medium;"><b>Derken Osman amca 1983 yılında arsaya elektriği ve suyu da olan bir ağaç ev inşa ediyor ve burası "Duvardaki Ağaç Ev" (das Baumhaus an der Mauer) olarak anılmaya başlıyor.</b></span></div><div><span style="font-family: georgia; font-size: medium;"><b><br></b></span></div><div><span style="font-family: georgia; font-size: medium;"><b>1989'da duvar yıkıldıktan ve iki Almanya birleştikten sonra da Osman amca ve yetkililer arasında bir çok olay (arsada su kullanımı vb konularda) yaşanıyor, fakat her seferinde direnciyle, azmiyle, çevreden topladığı sempatiyle sorunları aşıyor. </b></span></div><div><span style="font-family: georgia; font-size: medium;"><b>Lafı fazla uzatmamak için kısaca geçiştirdiğim bu yılları yukarıdaki BBC yazısının linkinden ya da internette bulacağınız başka kaynaklardan okumanızı hararetle öneririm.</b></span></div><div><span style="font-family: georgia; font-size: medium;"><b><br></b></span></div><div><span style="font-family: georgia; font-size: medium;"><b>Nihayetinde 2018'de 93 yaşında iken Osman amca vefat ediyor. </b></span></div><div><span style="font-family: georgia; font-size: medium;"><b>Geriye bütün o kocaman sınır duvarı ve doğu batı kavgasına rağmen, orada ufacık bir alanda kendi doğasını yaratarak yaşamayı ve üretmeyi başaran bir Anadolu insanının anısı kalıyor.</b></span></div><div><span style="font-family: georgia; font-size: medium;"><b><br></b></span></div><div><br></div>EKMEKÇİKIZhttp://www.blogger.com/profile/01102834883988846959noreply@blogger.com16tag:blogger.com,1999:blog-5426975240881760349.post-37072003883587049402023-11-07T16:48:00.003+01:002023-11-07T17:49:36.627+01:00İLETİŞİM HALLERİMİZ<div style="text-align: center;"> <div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiRZRRzBB7NcDanbWXSoz-wILiigM67DE_MtbXYdPpLwu1pjrTHiLbMOMiFaFLqEYEXJgeOYbO44wGJdCzPuJFZBwLnQkMhdiLWHnw6W6givU3pSL3haTw8L5IOJ4GdCklHGqu9QVUTD_V7J5AlR_DhmXJ8800_dhOSVu-p6IZI6t_g0d1EA3hn0hFa01Va/s4624/Y%C4%B1ld%C4%B1z%20metro.jpg" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="3468" data-original-width="4624" height="300" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiRZRRzBB7NcDanbWXSoz-wILiigM67DE_MtbXYdPpLwu1pjrTHiLbMOMiFaFLqEYEXJgeOYbO44wGJdCzPuJFZBwLnQkMhdiLWHnw6W6givU3pSL3haTw8L5IOJ4GdCklHGqu9QVUTD_V7J5AlR_DhmXJ8800_dhOSVu-p6IZI6t_g0d1EA3hn0hFa01Va/w400-h300/Y%C4%B1ld%C4%B1z%20metro.jpg" width="400"></a></div><br></div><div style="text-align: center;"><br></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: helvetica;"><b>Dün akşamüstüydü, Beşiktaş meydanında büyük bir yaya kalabalığı içinde karşıdan karşıya geçiyorduk.</b></span></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: helvetica;"><b>Yaya geçidinin ortasında -sanırım bir elektrik direği idi- elle yazılmış ve direğe yapıştırılmış bir uyarı yazısı gördüm.</b></span></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: helvetica;"><b>İlk anda sadece yazıya gülümsedim, bir an sonra kalın kartonun üstünün kamusal iletişim alanı haline geldiğini gördüm ve kahkahamı tutamadım.</b></span></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: helvetica;"><b><br></b></span></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: helvetica;"><b>Fotoğrafı büyütürseniz görecekseniz, yazılar elle yazılmış ve notlar tekrarlanan akış içinde yaşanan tecrübenin iletilmesi amacını taşıyor. </b></span><b style="font-family: helvetica;">Buraya sırayla yazayım:</b></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: helvetica;"><b><br></b></span></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: helvetica;"><b>- YILDIZ METRO GİDER ( <i>iki satır arasında yön gösteren ok işareti var</i> )</b></span></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: helvetica;"><b><br></b></span></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: helvetica;"><b>- Yolu yokuştur ( <i>sol tarafta, yol tanımı yapılmış</i> )</b></span></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: helvetica;"><b><br></b></span></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: helvetica;"><b>- Çok yürüyeceksiniz ama ( <i>metroya gider dedik, yürümeyeceksiniz demedik der gibi </i>)</b></span></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: helvetica;"><b><br></b></span></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: helvetica;"><b>- Maalesef doğru ( <i>teyit bilgisi</i> )</b></span></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: helvetica;"><b><br></b></span></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: helvetica;"><b>- Otobüsle çıkın ( <i>yol gösteren öneri</i> )</b></span></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: helvetica;"><b><br></b></span></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: helvetica;"><b>Dünden beri yeni eklemeler olmadıysa, şimdilik kamusal toplu iletişim tabelasında durum bu. </b></span></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: helvetica;"><b><br></b></span></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: helvetica;"><b><i>Yaptığım arama sonucu öğrendiğime göre, Yıldız metro istasyonu M7 metro hattının bir durağı ve bir ucu Mahmutbey'e kadar gidiyor. </i></b></span></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: helvetica;"><b><i>Beşiktaş'tan başlaması planlanan hattın Beşiktaş ile Yıldız arası, metro kazıları sırasında rastlanan arkeolojik buluntular nedeniyle henüz tamamlanamadı.</i></b></span></div><div style="text-align: left;"><br></div>EKMEKÇİKIZhttp://www.blogger.com/profile/01102834883988846959noreply@blogger.com10tag:blogger.com,1999:blog-5426975240881760349.post-77040537736944215382023-10-28T16:17:00.006+02:002023-10-28T16:21:29.428+02:00Sonbahar<div style="text-align: center;"><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><span style="font-family: trebuchet; font-size: medium;"><b>Geçende eski stajyerlerimizden P. aradı, bir sorusu ricası vardı. </b></span></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><span style="font-family: trebuchet; font-size: medium;"><b>Konuşmayalı nerdeyse on sene olmuş, kısa bir hayat özetinden sonra, "ohh ne güzel çocuklar büyümüş, emekliliğin tadını çıkarıyorsunuzdur" minvalinde söz söyledi. </b></span></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><span style="font-family: trebuchet; font-size: medium;"><b>Dedim, o iş öyle değil, dışarıdan gözüken başka, yaşanan tam olarak o değil.</b></span></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><span style="font-family: trebuchet; font-size: medium;"><b>Eğri oturalım doğru konuşalım, eskiden ben de çalışma hayatını bitiren, isteğiyle emekli olanlar için benzer şekilde düşünürdüm, ohh ne rahat şimdi iş güç peşinde koşmak yok, rahatça gezer eder insan, istediklerini yapar, filan falan..</b></span></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><span style="font-family: trebuchet; font-size: medium;"><b>Otuzlu yaşlarını paldır küldür geçirip, kırklarına gelince kurulan hayaller ile altmışına gelince yaşananlar arasında benzerlik varsa, bence o kişi çok şanslıdır. Büyük olasılıkla önüne bir hayat engeli çıkmamıştır, planladığı yaşanmıştır, umudu kırılıp sönmemiştir, üstelik sadece kendisi için değil, yakınları, çoluğu çocuğu için de işler yolunda gitmiştir. </b></span></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><span style="font-family: trebuchet; font-size: medium;"><b><br /></b></span></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><span style="font-family: trebuchet; font-size: medium;"><b>Yukarıdaki paragrafı yazdım, sonra düşüncelerimi toplayamadım, aklım sabah kızımla yaptığım konuşmaya kaydı. Oğlumun sabah erken saatteki dönüş yolculuğunu düşündüm. </b></span></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><span style="font-family: trebuchet; font-size: medium;"><b>Yıllar öncesi geldi aklıma, bana emekliliğin tadını çıkardığım imrenmesiyle bakan P.'nin yaşındayken yaşadığım didindiğim -muhtemelen o da şimdiki yaşında benzerlerini deneyimliyor- zamanları düşündüm.</b></span></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><span style="font-family: trebuchet; font-size: medium;"><b><br /></b></span></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><span style="font-family: trebuchet; font-size: medium;"><b>Şöyle bir şey olsa mesela, insan daha gençken daha az didinse daha az yorulsa, yaşı biraz daha ilerleyince her şeyden el etek çekmese az az çalışmayı sürdürse, olur mu acaba?</b></span></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><span style="font-family: trebuchet; font-size: medium;"><b>Hayatın olağan akışına aykırı bir şey istiyorum gibi hissettim bir an.</b></span></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><b><br /></b></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgsy2HT9OhyphenhyphenVdojOFbbRlxfh9UhppdHV4QJ0_K4V7yqKv8c-8fT6AI4pmW334s7ipD83SWJozJTbuKs6bOTww8UCDoc89iRlc-A6KM6uUx9ePte1Zs5_VORB9qd6MgobFT6v4VwYVmxz04_MfyPmzC0JuqXSjYH1SPWak408NpcJYoV8H1W3_Do3wnVbb_G/s4624/Sonbahar.jpg" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="4624" data-original-width="3468" height="400" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgsy2HT9OhyphenhyphenVdojOFbbRlxfh9UhppdHV4QJ0_K4V7yqKv8c-8fT6AI4pmW334s7ipD83SWJozJTbuKs6bOTww8UCDoc89iRlc-A6KM6uUx9ePte1Zs5_VORB9qd6MgobFT6v4VwYVmxz04_MfyPmzC0JuqXSjYH1SPWak408NpcJYoV8H1W3_Do3wnVbb_G/w300-h400/Sonbahar.jpg" width="300" /></a></div><br /><div style="text-align: left;"><span style="font-family: trebuchet; font-size: medium;"><b>Diyeceğim o ki, sonbahar gelecek gelmesine de acaba bu seneki mevsim dönüşümü gibi biraz ağırdan mı alsa, yaz bitmeyecekmiş gibi sanmamıza mı neden olsa? </b></span></div></div><div style="text-align: center;"><span style="font-family: trebuchet; font-size: medium;"><b><br /></b></span></div><div style="text-align: center;"><br /></div>EKMEKÇİKIZhttp://www.blogger.com/profile/01102834883988846959noreply@blogger.com12tag:blogger.com,1999:blog-5426975240881760349.post-12849284380782254312023-10-24T20:21:00.014+02:002023-10-31T16:52:42.747+01:00HEPİMİZ TURİSTİZ BU ŞEHİRDE...<div style="text-align: left;"><span style="font-family: helvetica; font-size: medium;">İstanbul öyle bir şehir; yıllardır yaşasan, evin işin burada olsa bile günlük hayatın dışında yaşanan hayatlar başka. Diyelim, turist olsan gezsen, dikkatini çeken her şey günlük koşuşturma içinde gördüklerinden çok başka anlam taşıyor.</span></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: helvetica; font-size: medium;"><br /></span></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: helvetica; font-size: medium;">Bugün oğlumla İstanbul turisti olduk, Sultanahmet civarında gezdik dolaştık, bir çeşit sarnıçlar turu yaptık, <a href="https://herguneucguzelsey.blogspot.com/2023/10/24-ekim-sal.html" target="_blank"><i>şurada güne dair bazı notlar var.</i></a></span></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: helvetica; font-size: medium;">Çektiğim bir dolu fotoğraftan bir kısmına burada alt yazılar yazayım ve hem güne anı olsun hem geçmiş anılardaki geziye notlar olsun diye düşündüm. </span></div><div style="text-align: left;"><br /></div><div style="text-align: center;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjh31PmKBxCzvrfrWsz-4FFAdM4we3nl7obz0WCDgh8ss0ayEoo1G3UHIgg44Hh9lYa-FmtAbPPQHzr-x4micF3Nz1OyGvYPD0A0uW9Y6NVQU3uu_PyYXMDiPUq0fIzI3nci8iNL5P4gyqC_qiMxJOth6w2bNbrtqzRbxkl0y52EWs2mOZntB2Ryum3_mkW/s4624/Vilayet%20camii.jpg" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="4624" data-original-width="3468" height="400" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjh31PmKBxCzvrfrWsz-4FFAdM4we3nl7obz0WCDgh8ss0ayEoo1G3UHIgg44Hh9lYa-FmtAbPPQHzr-x4micF3Nz1OyGvYPD0A0uW9Y6NVQU3uu_PyYXMDiPUq0fIzI3nci8iNL5P4gyqC_qiMxJOth6w2bNbrtqzRbxkl0y52EWs2mOZntB2Ryum3_mkW/w300-h400/Vilayet%20camii.jpg" width="300" /></a></div><div style="text-align: left;"><br /></div><div style="text-align: left;"><i><span style="font-family: helvetica; font-size: medium;">Vilayet Camii</span></i></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: helvetica; font-size: medium;">Eskiden Cağaloğlu'na doğru tırmanmaya Sirkeci'den başlardık. İstanbul Valiliği binasına geldiğimizde, yolu değilse de yokuşu yarılamış olurduk, sonra solda İran Konsolosluğu kocaman duvarlarıyla belirirdi.</span></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: helvetica; font-size: medium;">Şimdilerde Marmaray Sirkeci istasyonunun 3 numaralı kapısının biraz üstünde eskiden belki de duvar arkasında kaldığı için hiç dikkatimi çekmeyen, küçük bir camii binası var, sanıyorum eskiden mescit olarak kullanılırmış, onarılmış ve gözükür hale gelmiş.</span></div><div style="text-align: left;"><br /></div><div style="text-align: center;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiso4KG9VdUT9xp9be7yoRQDII5cqXBGyzIppkU0QuuGyghx7JzghgSHYVf__ob26IcxqGbwv3tEe4mx6wMxXNL0O6HjWD0mbhy6manv_QjZXtYDRz_GWUesmAHyckVF56rR4rXYuHSaXLz2JfR7xn0cVsVAMY2r7TWFrFeJHSQxgg5f8sjutCvFnztar1B/s4624/Nuruosmaniye.jpg" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="4624" data-original-width="3468" height="400" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiso4KG9VdUT9xp9be7yoRQDII5cqXBGyzIppkU0QuuGyghx7JzghgSHYVf__ob26IcxqGbwv3tEe4mx6wMxXNL0O6HjWD0mbhy6manv_QjZXtYDRz_GWUesmAHyckVF56rR4rXYuHSaXLz2JfR7xn0cVsVAMY2r7TWFrFeJHSQxgg5f8sjutCvFnztar1B/w300-h400/Nuruosmaniye.jpg" width="300" /></a></div><div><span style="font-family: helvetica; font-size: medium;"><br /></span></div><i><span style="font-family: helvetica; font-size: medium;">Nuruosmaniye camii ve Kapalıçarşı girişi</span></i><div><span style="font-family: helvetica; font-size: medium;">Buraya en kestirme tarafından Nuruosmaniye caddesinden ulaşabilirsiniz. Bab-ı Ali caddesinden döndükten sonra yıllardır araç trafiğine kapalı olan Nuruosmaniye'de bol sayıda kuyumcu, halıcı, döviz bürosu, kafeler ve çok sayıda turist var.</span></div><div><span style="font-family: helvetica; font-size: medium;">İstanbul'da yaşamaya başladıktan ve özellikle avukat olduktan sonra çeşitli vesilelerle yolumun düştüğü bu bölge, o vakitler büyük gazetelerin binalarının olduğu yine çok kalabalık bir yerdi. O zamanki kalabalık, bugünkü kalabalıktan çok farklıydı; araç trafiği vardı, gazetelerden yükleme yapan dağıtım kamyonları, haber yetiştiren gazeteciler, Kapalıçarşı'ya alışverişe gidenler, adliyeye koşturan avukatlar, çevredeki matbaalara giden gelenler...</span></div><div><br /></div><div><div style="text-align: center;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh-RoSxbuz44tKiUbKKu2xPsdEshZTizPeGNOkI8iD3y3lFA_4cS-oi0dTDo2hUp51zLRVnv2HDM26vMCLEu5pPe1Kkqa9o6b_whNTZX7Ju1zjq-OdnJkdtMtQuS9JJ-CNlDzV0EAyATYRZXCWk6_CL49djywx6mKASxAHLfgdT2yEFlYczyyrhEfW6dmPj/s4624/Sarn%C4%B1%C3%A7%20Binbirdirek.jpg" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="4624" data-original-width="3468" height="400" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh-RoSxbuz44tKiUbKKu2xPsdEshZTizPeGNOkI8iD3y3lFA_4cS-oi0dTDo2hUp51zLRVnv2HDM26vMCLEu5pPe1Kkqa9o6b_whNTZX7Ju1zjq-OdnJkdtMtQuS9JJ-CNlDzV0EAyATYRZXCWk6_CL49djywx6mKASxAHLfgdT2yEFlYczyyrhEfW6dmPj/w300-h400/Sarn%C4%B1%C3%A7%20Binbirdirek.jpg" width="300" /></a></div><div style="text-align: left;"><br /></div><div style="text-align: left;"><i><span style="font-family: helvetica; font-size: medium;">Binbirdirek Sarnıcı</span></i></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: helvetica; font-size: medium;">İş peşinde koşan avukatlar demişken, onları en çok eski Sultanahmet Adliyesi binası çevresinde görürdünüz. Divanyolu caddesi avukat bürolarıyla doluydu, şimdiki Binbirdirek sarnıcının arkasına düşen sokaklarda ise yayınevleri yer alırdı.</span></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: helvetica; font-size: medium;">Adliyeye günde en az iki kez koşa koşa gidip geldiğimiz o günlerde, sarnıcın yerini bile bilmezdik, kapısı kapalıydı, meğer her gün önünden geçermişiz.</span></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: helvetica; font-size: medium;">Şimdiki halde sarnıç temizlenmiş, bakılmış halde yeniden hayata dönmüş durumda ve hem gezilebiliyor, hem bazı sergilere ya da "event"lere ev sahipliği yapabiliyor. </span></div><div style="text-align: left;"><br /></div><div style="text-align: left;"><br /></div><div style="text-align: left;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgezaGt2JKrM0EEXF8g3uPr0NLzgis3HehOCJV09GoKG8AqPfKRHtUADoBttyV-_idNPnsQIYWxWMCalXQkC2vGY4w8JlCxzP3FGGWbObK1-1P9Yx5DbWDmf6_hBZkOJc3AiOzRkaoSEoenyzBUnyGrir481xZPJNKbzx85qg3SPqPkNKlXWMX6BmD-hXeB/s4624/Milli%20egitim%20md.jpg" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="3468" data-original-width="4624" height="300" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgezaGt2JKrM0EEXF8g3uPr0NLzgis3HehOCJV09GoKG8AqPfKRHtUADoBttyV-_idNPnsQIYWxWMCalXQkC2vGY4w8JlCxzP3FGGWbObK1-1P9Yx5DbWDmf6_hBZkOJc3AiOzRkaoSEoenyzBUnyGrir481xZPJNKbzx85qg3SPqPkNKlXWMX6BmD-hXeB/w400-h300/Milli%20egitim%20md.jpg" width="400" /></a></div><br /><div style="text-align: left;"><i><span style="font-family: helvetica; font-size: medium;">Eski Adliye binası</span></i></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: helvetica; font-size: medium;">Caanım Sultanahmet adliyesi, ne çok zamanımız burada geçti, ne çok anımız var. Yeni büyük adliyeler yapıldıktan sonra boşaltıldı ve uzun süre boş kaldı. Otel olacak filan dendi, yine boş kaldı. </span></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: helvetica; font-size: medium;">Bugün gördüm, yan cephedeki tabelada İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğü yazıyor. Binanın tümünü kullanıyorlar mı bilmiyorum, hiç değilse bomboş halde çürümekten kurtulmuş. </span></div><div style="text-align: left;"><br /></div><div style="text-align: left;"><br /></div><div style="text-align: left;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhUOYgeARieL_pV51Jm6qoVL5uVB9jUAvd0MfY2xCc4DMPq04MfwP99RlemyvtlaifdxachhFxFTgN4GJMJuje1xGQF3THyZoczzuSx4EVjJy2CzBCnllNm0hpWBOELRPX0hHaZcHjdPwLWsonVwU49ZqZQs78hoWK6iY6g9YK9WxByvOfI-LDjV-oE3k78/s4624/Tapu%20md.jpg" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="3468" data-original-width="4624" height="300" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhUOYgeARieL_pV51Jm6qoVL5uVB9jUAvd0MfY2xCc4DMPq04MfwP99RlemyvtlaifdxachhFxFTgN4GJMJuje1xGQF3THyZoczzuSx4EVjJy2CzBCnllNm0hpWBOELRPX0hHaZcHjdPwLWsonVwU49ZqZQs78hoWK6iY6g9YK9WxByvOfI-LDjV-oE3k78/w400-h300/Tapu%20md.jpg" width="400" /></a></div><br /><div style="text-align: left;"><i><span style="font-family: helvetica; font-size: medium;">Tapu Müdürlüğü binası</span></i></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: helvetica; font-size: medium;">Sultanahmet meydanına bakan, güzel mi güzel bir başka tarihi yapı.</span></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: helvetica; font-size: medium;">Yakın zamana dek, bir kaç ilçenin tapu müdürlükleri ve arşivleri bu binada çalışıyordu. Son defa sanırım pandemiden önce gelmiştim buraya. </span></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: helvetica; font-size: medium;">Bu defa gördüm ki burası bakılmış onarılmış ve Ayasofya Tarihi Müzesi olmuş, bu seferlik içini gezmedik, Sultanahmet meydanı turu atmakla yetindik.</span></div><div style="text-align: left;"><br /></div><div style="text-align: left;"><br /></div><div style="text-align: left;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjubIHdhpxT_IvYvdjiHmHmZzuYaObogsZWgxhl-1gpn276czZWQDd0GoIgJpl8jBfu_i1zBiKIhCmhacB5PzM64-60mXEL_ZdenwMpMDjgdNcnlciRnbayHHfsJJ7eucBYSF0vh-6SUFO2Sh081wn5IxF64ue8U6ch3fWdJ1vvVxeIIfQLFeUkjtLtlgnO/s4624/Maramara%20rekt%C3%B6rl%C3%BCk.jpg" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="3468" data-original-width="4624" height="300" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjubIHdhpxT_IvYvdjiHmHmZzuYaObogsZWgxhl-1gpn276czZWQDd0GoIgJpl8jBfu_i1zBiKIhCmhacB5PzM64-60mXEL_ZdenwMpMDjgdNcnlciRnbayHHfsJJ7eucBYSF0vh-6SUFO2Sh081wn5IxF64ue8U6ch3fWdJ1vvVxeIIfQLFeUkjtLtlgnO/w400-h300/Maramara%20rekt%C3%B6rl%C3%BCk.jpg" width="400" /></a></div><br /><div style="text-align: left;"><i><span style="font-family: helvetica; font-size: medium;">Marmara Üniversitesi. Rektörlük Binası</span></i></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: helvetica; font-size: medium;">Tadilatta olan bir başka bina, hipodrom meydanının oval ucundaki eski İktisadi Ticari İlimler Fakültesi binası. Anladığım kadarıyla burası Marmara Üniversitesi'nin Cumhuriyet Müzesi olacak.</span></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: helvetica; font-size: medium;">Dikilitaşlara şöylece bakan binanın önü ve tüm meydan cıvıl cıvıldı bugün. Oradaki insan kalabalığına bakınca insan "77 millet bir arada" sözü ne denmek, tam olarak anlıyor. </span></div><div style="text-align: left;"><br /></div><div style="text-align: center;"><br /></div><div style="text-align: center;"><br /></div><div style="text-align: left;"><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhHGXASba7LquRszSk47DNOhzGQLrjPwJGwVrFSRfRjv_vI4HoKMDcoEBPr8CXFKsEwSGO_g1LBlb8GQNOtSm7xhNjHIV7r_TKUOa0pIQ-W4JYmFZ7SIP-mcQMc2R9dko5UK60_rx8ifSqlpapedbEO4rAJgbuXirC7sUmYMmKGC4bTMkf1vPbR6JMCuD0G/s4624/Sultanahmet%20Camii.jpg" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="3468" data-original-width="4624" height="300" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhHGXASba7LquRszSk47DNOhzGQLrjPwJGwVrFSRfRjv_vI4HoKMDcoEBPr8CXFKsEwSGO_g1LBlb8GQNOtSm7xhNjHIV7r_TKUOa0pIQ-W4JYmFZ7SIP-mcQMc2R9dko5UK60_rx8ifSqlpapedbEO4rAJgbuXirC7sUmYMmKGC4bTMkf1vPbR6JMCuD0G/w400-h300/Sultanahmet%20Camii.jpg" width="400" /></a></div></div><div style="text-align: left;"><i><span style="font-family: helvetica; font-size: medium;"><br /></span></i></div><div style="text-align: left;"><i><span style="font-family: helvetica; font-size: medium;">Sultanahmet Camii</span></i></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: helvetica; font-size: medium;">İstanbul'un en güzel binalarından biri, diğer adıyla Mavi Camii. Her zaman kalabalık, avlusu, içi insan doluydu bugün de.</span></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: helvetica; font-size: medium;">Yakından başka görkemli, uzaktan başka güzel, zarif.</span></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: helvetica; font-size: medium;"><br /></span></div><div style="text-align: left;"><br /></div><div style="text-align: left;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgPClALnZ_r-MLLds3Lhx6Gj2NiT0twYL1XP9m3P9Iwn7WyuFmNEMYXQ1FWlWJasDPW8mqFC6W0t755P_mzwE8CrXkns_INwAEQq_ayABd6xOCDBRE56ig8OIGVMGOTe-RI-9HppB6k8lsWoF0j7ud7Y1ha3vZY3zDygenabMaSaGJvT08E-nF0IjhKQpvs/s3875/Ayasofya%20Camii%20%20H%C3%BCrrem%20Hamam%C4%B1.jpg" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="2693" data-original-width="3875" height="278" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgPClALnZ_r-MLLds3Lhx6Gj2NiT0twYL1XP9m3P9Iwn7WyuFmNEMYXQ1FWlWJasDPW8mqFC6W0t755P_mzwE8CrXkns_INwAEQq_ayABd6xOCDBRE56ig8OIGVMGOTe-RI-9HppB6k8lsWoF0j7ud7Y1ha3vZY3zDygenabMaSaGJvT08E-nF0IjhKQpvs/w400-h278/Ayasofya%20Camii%20%20H%C3%BCrrem%20Hamam%C4%B1.jpg" width="400" /></a></div><br /><div style="text-align: left;"><i><span style="font-family: helvetica; font-size: medium;">Ayasofya Camii ve sağda önde Hürrem Hamamı</span></i></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: helvetica; font-size: medium;">Sadece hipodrom meydanı değil, tüm Sultanahmet insan doluydu bugün. Uzun zamandır oralarda dolaşmadığımdan mı, hava çok güzel olduğundan mı, İstanbul yine en cazip turist şehri olduğundan mı, ya da bunların hepsi mi bilemiyorum, adım adıma yürünüyordu. </span></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: helvetica; font-size: medium;">Siz bakmayın böyle fotoğrafı denk düşürüp yapıları çekebildiğime, o sırada önüm arkam sağım solum insan kaynıyordu.</span></div><div style="text-align: left;"><br /></div><div style="text-align: left;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEixXuhUUb8TnM2SU09OEfwojOgBiAcyEt7amOZMZEeCHsryscvk5hnjgvci_UjCPicqKKOC_NdRTs4u9qg7pDI73xM4CSNswLM_CNNmAR9uCXFalkTbzQSz4yea8ZMzQHgjtckcIHRcy0X8Jx9xXuk_2_RjK6O-6hWcAbTPUB6PmkwaDzfEaiqSQDE8p9Ou/s4624/Yerebatan%20sarn%C4%B1c%C4%B1.jpg" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="4624" data-original-width="3468" height="400" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEixXuhUUb8TnM2SU09OEfwojOgBiAcyEt7amOZMZEeCHsryscvk5hnjgvci_UjCPicqKKOC_NdRTs4u9qg7pDI73xM4CSNswLM_CNNmAR9uCXFalkTbzQSz4yea8ZMzQHgjtckcIHRcy0X8Jx9xXuk_2_RjK6O-6hWcAbTPUB6PmkwaDzfEaiqSQDE8p9Ou/w300-h400/Yerebatan%20sarn%C4%B1c%C4%B1.jpg" width="300" /></a></div><br /><div style="text-align: left;"><i><span style="font-family: helvetica; font-size: medium;">Yerebatan Sarnıcı</span></i></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: helvetica; font-size: medium;">Sıra geldi günün ana hedefi olan, yenilendi yenileneli görmek istediğim, oğlum söylemese gitmeyi unutacağım ve gezip gördükten sonra iyi ki gördüm dediğim, İstanbul'un en büyük sarnıcı olan Yerebatan sarnıcına. </span></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: helvetica; font-size: medium;">Hatırlayanınız vardır sanırım, eskiden buraya Yerebatan Sarayı denilirdi. Tabii ki saray olduğu için değil, o görkemli yapıya saray adı yakıştırılmış olduğundan.</span></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: helvetica; font-size: medium;">Burası, Binbirdirek sarnıcı ve önüne gittiğimiz içeriye girmediğimiz Şerefiye sarnıcı İstanbul'un en eski ve büyük sarnıçları.</span></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: helvetica; font-size: medium;">Diğer büyük sarnıçlar hakkında <a href="https://listelist.com/istanbul-sarniclari/" target="_blank"><i>bilgi edinmek isterseniz şuraya bakabilirsiniz. </i></a></span></div><div style="text-align: left;"><a href="https://listelist.com/istanbul-sarniclari/" target="_blank"><i><br /></i></a></div><div style="text-align: left;"><br /></div><div style="text-align: left;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhQ3Qr0gP6klVJTuNPRFsezi0X1Ld_tBp_-a1SEBXAIhFyVBPp2lhwOMSeXDqdUivef-UXPNqInzYYLpF_v0F3lN2LVxNB6QqgcZO3F7dsUqMMVNHxEV5BNAMxGDHoXFqDT6aTmAY_M-yEQ-vIkWbDdOF8WO0LCT5VnlkSeAImzXy_3RzGpj_BjHhJszSXU/s4624/Alay%20K%C3%B6%C5%9Fk%C3%BC.jpg" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="4624" data-original-width="3468" height="400" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhQ3Qr0gP6klVJTuNPRFsezi0X1Ld_tBp_-a1SEBXAIhFyVBPp2lhwOMSeXDqdUivef-UXPNqInzYYLpF_v0F3lN2LVxNB6QqgcZO3F7dsUqMMVNHxEV5BNAMxGDHoXFqDT6aTmAY_M-yEQ-vIkWbDdOF8WO0LCT5VnlkSeAImzXy_3RzGpj_BjHhJszSXU/w300-h400/Alay%20K%C3%B6%C5%9Fk%C3%BC.jpg" width="300" /></a></div><br /><div style="text-align: left;"><i><span style="font-family: helvetica; font-size: medium;">Alay Köşkü / Edebiyat Müzesi</span></i></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: helvetica; font-size: medium;">Sarnıç ve meydan turumuz bitince acıkmış olarak koşa koşa köfteciye gittik. Çıkışta önce Gülhane Parkı'na yöneldik, hatta biraz parkın içine doğru yürüdük.</span></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: helvetica; font-size: medium;">Fakat günün kalabalık etkisi burada da kendisini gösterdi ve üzerimize doğru gelenlerden parkın güzelliğini göremez olunca, gezintiyi kısa kesip dışarı çıktık ve kendimiz tramvaya attık.</span></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: helvetica; font-size: medium;">Arkadaşıyla buluşacağı için erken ayrılan oğlum gittikten sonra, parkın dışına çıkmadan hemen önce, padişahın tören alaylarını seyretmesi için yapılmış olduğu için Alay köşkü denen, şimdinin Edebiyat Müzesi ve kütüphanesini gezdim.</span></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: helvetica; font-size: medium;"><br /></span></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: helvetica; font-size: medium;">Bilmiyorum bu düşünceme katılır mısınız? Sanırım şehrimizin en güzel hallerini ona turist gözüyle bakınca görüyoruz. </span></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: helvetica; font-size: medium;">Zaten, aslında hepimiz turist değil miyiz bu şehirde?</span></div><div style="text-align: left;"><br /></div></div>EKMEKÇİKIZhttp://www.blogger.com/profile/01102834883988846959noreply@blogger.com7tag:blogger.com,1999:blog-5426975240881760349.post-50004309309549053552023-10-20T18:00:00.005+02:002023-10-21T05:21:06.055+02:00BALKANLARDA BİRKAÇ GÜN - 4<div style="text-align: left;"><span style="font-family: georgia; font-size: medium;">Rehberimiz bu sabah birazcık daha insaflı, önceki akşam hareket saatini 8:45 olarak verirken sınır geçeceğiz, kalabalık olabilir dedi.</span></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: georgia; font-size: medium;">Evet ülke değiştiriyoruz, bugün Kosova Cumhuriyeti'ne gidiyoruz. Yugoslavya Sosyalist Federal Cumhuriyeti 1992 yılında dağıldıktan sonra, aynı topraklarda kurulan devletler Bosna-Hersek, Hırvatistan, Slovenya, Kuzey Makedonya, Sırbistan, Karadağ ve Kosova adlarını aldı. Yugoslavya'nın dağılmasından sonra başlayan çalkantılar ve iç savaşlar yakın zamana dek, başta Bosna ve Kosova olmak üzere çeşitli bölgelerde acılara neden oldu. Şimdilerde çekişmeler daha çok Avrupa Birliğine girmek isteyenleri, diğerlerinin engellemesi şeklinde sürüyor gibi.</span></div><div style="text-align: left;"><br></div><div style="text-align: left;"><br></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEis35SznpYDCWRIfWRjiBMfZ7G-lTxEXJYgUthr4zGe9GM7QUpfVQu3GiQBMP-WMKHl2D-o-T3B23eCvs3fLagA-ErOccjGTKajCklA1Bq6Yukxsbkdllm_7x9YlXKtL9z18iCDp8BE5RnYOkpECBEnJCMois8WjWgFro-Gh_4PGMNSV6TuUPVhb1Rxvaiq/s4217/S%C4%B1n%C4%B1r.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="3175" data-original-width="4217" height="301" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEis35SznpYDCWRIfWRjiBMfZ7G-lTxEXJYgUthr4zGe9GM7QUpfVQu3GiQBMP-WMKHl2D-o-T3B23eCvs3fLagA-ErOccjGTKajCklA1Bq6Yukxsbkdllm_7x9YlXKtL9z18iCDp8BE5RnYOkpECBEnJCMois8WjWgFro-Gh_4PGMNSV6TuUPVhb1Rxvaiq/w400-h301/S%C4%B1n%C4%B1r.jpg" width="400"></a></div><br><div style="text-align: left;"><span style="font-family: georgia; font-size: medium;">Üsküp'ten yola çıkışımızdan yarım saat bile geçmemişken sınıra ulaşıyoruz. Rehberimiz pasaportlarımızı topluyor, şoförümüzle birlikte pasaport görevlilerine götürüyor, bizim inmemize gerek yokmuş, önce Makedonya'dan çıkış sonra Kosova'ya giriş işlemleri kısa zamanda tamamlanıyor.</span></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: georgia; font-size: medium;">Makedonya'ya giriş yönü daha kalabalık, günlerden pazar olduğu için yakındaki Matka Kanyonu ziyaretçi akınına uğrayacak gibi duruyor.</span></div><div style="text-align: left;"><br></div><div style="text-align: left;"><br></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhzZBqWq94KP7BnTeyRrUBOLFQVnUb1qVsTN5pn-9o0iqLcFj0uwT7yaAYzQIQPY3Zj_6AjfFHdqd-ABncdsIEyDBbavT4-pNN7soAKwsh3hvposGAVI7GBMPRpwN73aX8Fvqt-y8goRUCVr-BMa1FzsUcFn71-nRKkLUd_MH3w4NK-QVgO81kz8kL8CO7B/s4624/T%C3%BCrbe%20dut%20a%C4%9Fac%C4%B1.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="3468" data-original-width="4624" height="300" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhzZBqWq94KP7BnTeyRrUBOLFQVnUb1qVsTN5pn-9o0iqLcFj0uwT7yaAYzQIQPY3Zj_6AjfFHdqd-ABncdsIEyDBbavT4-pNN7soAKwsh3hvposGAVI7GBMPRpwN73aX8Fvqt-y8goRUCVr-BMa1FzsUcFn71-nRKkLUd_MH3w4NK-QVgO81kz8kL8CO7B/w400-h300/T%C3%BCrbe%20dut%20a%C4%9Fac%C4%B1.jpg" width="400"></a></div><br><div style="text-align: left;"><span style="font-family: georgia; font-size: medium;">Sınırdan sonra göz alabildiğine uzanan ovada bir saatlik bir yolculuk yaparak, Sultan 1. Murat'ın 1389'da Kosova savaşını kazandıktan hemen sonra savaş alanını gezerken öldürülmesiyle, vücudunun iç organlarının gömüldüğü yerde yapılan türbeye ulaştık.</span></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: georgia; font-size: medium;">Bahçesinde kocaman bir anıt dut ağacı da bulunan türbe çok sade inşa edilmiş bir yapı. Binanın korunması ve bakımı ülkemizin gönüllü kuruluşları eliyle yapılıyor.</span></div><div style="text-align: left;"><a href="https://www.trthaber.com/haber/kultur-sanat/sultan-1-muradin-turbesi-en-fazla-ziyaretci-agirlayan-mekanlar-arasinda-415600.html" target="_blank"><i><span style="font-family: georgia; font-size: medium;">Bina ve hakkında ayrıntılı bilgi için buraya bakabilirsiniz. </span></i></a></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: georgia; font-size: medium;"><br></span></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: georgia; font-size: medium;">Türbe ziyaretinde sonra Priştina şehir merkezine gidiyoruz. </span></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: georgia; font-size: medium;">Bu defa otobüsten inmeden bir şehir turu atıyoruz, zira şehir 200 bin nüfuslu ve oldukça yaygın konumlanmış bir şehir. Muhtemelen savaştan sonra inşa edilmiş yeni ve çok katlı binalar, iş merkezleri, alışveriş merkezleri göze çarpıyor. Üstelik pazar sabahı, henüz saat oldukça erken, dolayısıyla sokaklarda insan da görünmüyor.</span></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: georgia; font-size: medium;">Otobüsle şehir turu atarken gördüklerimden hatırladığım, eski ABD başkanı Bill Clinton'ın heykeli. Şehirde çektiğim tek kare bile fotoğraf yok ne yazık ki. </span></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: georgia; font-size: medium;">Şehri biraz daha tanımak isterseniz, <a href="https://tr.wikipedia.org/wiki/Pri%C5%9Ftine" target="_blank"><i>sizi şuraya yönlendireyim. </i></a></span></div><div style="text-align: left;"><br></div><div style="text-align: left;"><br></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiKzVm7zLHMbHnEac4HTR3WINKMFYlInzphgPsxBwI4Mz_gQwWt2g_bs0qrs3xSFEkbgqvyRDefEEqLXuU5thJZDwq7ayv1fjKrkHf8DhRuri5R_djYkBWdLavUhb6NrkN1VAQbiGhGDJs_8kF3CFyZQ_bdaUmTsIudJ8w1XfjBJUJB1H-57aPiC1-ZyAUD/s4624/Prizren%20k%C3%B6pr%C3%BC.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="3468" data-original-width="4624" height="300" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiKzVm7zLHMbHnEac4HTR3WINKMFYlInzphgPsxBwI4Mz_gQwWt2g_bs0qrs3xSFEkbgqvyRDefEEqLXuU5thJZDwq7ayv1fjKrkHf8DhRuri5R_djYkBWdLavUhb6NrkN1VAQbiGhGDJs_8kF3CFyZQ_bdaUmTsIudJ8w1XfjBJUJB1H-57aPiC1-ZyAUD/w400-h300/Prizren%20k%C3%B6pr%C3%BC.jpg" width="400"></a></div><br><div style="text-align: left;"><span style="font-family: georgia; font-size: medium;">Kosova'da yollar Makedonya'dan çok daha iyi durumda. Makedonya bizim eski usul kara yolları yaygınken Kosova'ya savaştan sonra ABD ve Avrupa Birliği epey para akıtmış gözüküyor.</span></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: georgia; font-size: medium;">Priştina'dan Prizren'e otoyoldan ve 1 saat kadar süren bir yolculukla ulaşıverdik. </span></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: georgia; font-size: medium;">Sadece yollar daha iyi olmakla kalmıyor, uzaklarda fabrikalar, sanayi tesisleri de gözüküyor.</span></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: georgia; font-size: medium;"><br></span></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: georgia; font-size: medium;">Priştina, eski Osmanlı şehirlerinden biri ve yine Türkçe konuşarak anlaşmak imkanı olan bir şehir.</span></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: georgia; font-size: medium;">Yukarıdaki fotoğrafta görünen taş köprü şehrin simgelerinden ve şehrin ortasında geçen Bistriça nehrinin iki yakasını birleştiriyor.</span></div><div style="text-align: left;"><br></div><div style="text-align: left;"><br></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhO80_Zg_js4dDIkK8SCogHi8JxHksuDUTlMAQMIKuKSPPOlSqsXsOfXJWzH8rbm7fFVx_sMviIZjJedy7_GT62NtH2mhzv0fNf785TY1rZbh4SqyBdvNk_EWrcCAptqIGtxOQQ2ABz7uNzxw60IaTkpXCluzd3jTAZZeT3kUjNa7KSwhUUQig6vGiNO0W3/s4624/Sinan%20Pa%C5%9Fa%20camii.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="4624" data-original-width="3468" height="400" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhO80_Zg_js4dDIkK8SCogHi8JxHksuDUTlMAQMIKuKSPPOlSqsXsOfXJWzH8rbm7fFVx_sMviIZjJedy7_GT62NtH2mhzv0fNf785TY1rZbh4SqyBdvNk_EWrcCAptqIGtxOQQ2ABz7uNzxw60IaTkpXCluzd3jTAZZeT3kUjNa7KSwhUUQig6vGiNO0W3/w300-h400/Sinan%20Pa%C5%9Fa%20camii.jpg" width="300"></a></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><br></div><span style="font-family: georgia; font-size: medium;">Yine şehrin simgelerinden birisi, Sinan Paşa Camii.</span><div><span style="font-family: georgia; font-size: medium;">Nehir kenarındaki sette, çarşı başında yer alıyor. Yakın zamanda TİKA tarafından onarılmış olduğu için, pırıl pırıl durumda. Burada da camilerden ezan okunuyor.<br></span><div><div style="text-align: center;"><br></div><div style="text-align: left;"><br></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiaj2H8NAOLyZYBTnomYCNH1l8fkN_oxQpi9O9otrj1jpUaN9RsieCTmIoWxj8MYBgT_-B6-l1p-THEtWkql9TpaRfKoH6MWUwkst97s8cl8TIW0m4JKfLyAgdYLqQLq5OsjH1hxRy29RP3Z70ySZMHEJYoS6-aaWjcA4w6hi5t5_6KuQINMdhg6cIFg1PQ/s4624/T%C3%BCrk%20konsoloslu%C4%9Fu.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="3468" data-original-width="4624" height="300" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiaj2H8NAOLyZYBTnomYCNH1l8fkN_oxQpi9O9otrj1jpUaN9RsieCTmIoWxj8MYBgT_-B6-l1p-THEtWkql9TpaRfKoH6MWUwkst97s8cl8TIW0m4JKfLyAgdYLqQLq5OsjH1hxRy29RP3Z70ySZMHEJYoS6-aaWjcA4w6hi5t5_6KuQINMdhg6cIFg1PQ/w400-h300/T%C3%BCrk%20konsoloslu%C4%9Fu.jpg" width="400"></a></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><br></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><span style="font-family: georgia; font-size: medium;">Taş köprünün bir tarafında Sinan Paşa Camii, tam karşısında Türk Konsolosluğu yer alıyor. Solda gördüğünüz büyük pencereli beyaz yapı konsolosluk binamız. Fotoğrafı çekerken bulunduğumuz yer arkamızda cami olacak şekilde çarşıya bakış. </span></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><span style="font-family: georgia; font-size: medium;"><br></span></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><span style="font-family: georgia; font-size: medium;">Şansımıza bugün hava pırıl pırıl güneşli. Balkanlarda Ekim başında böyle hava bulmak Prizrenliler için de özel bir durum olmalı ki sokaklar, lokantalar, kafeler insan dolu. Aileler çocuklarıyla geziyorlar ve çok fazla sayıda küçük çocuk gözümüze çarpıyor. </span></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><span style="font-family: georgia; font-size: medium;"><br></span></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><span style="font-family: georgia; font-size: medium;">Rehberli şehir turu bittikten sonra, bir tur da kendimiz için atıyoruz, nerede ne var, nerede yemek yesek konularını gözden geçiriyoruz. Ardından önce küçük bir dükkanda bürek yiyor, sonra büyükçe bir kafede oturarak, hem etrafı seyrediyor hem bakır cezvede pişmiş kallavi Türk kahvelerimizi höpürdetiyoruz. Bu arada gitmeden önce bir trileçe daha yemek kaçınılmaz oluyor haliyle.</span></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><br></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><br></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhdNMY4RnJIetZfowkaHW9qCG_KajvKPgY2zVKEQLoY0dZOA5BXi_7Smxt0Htz6XV9ReXR7LWPtJtTxxohqZw3_NDzM4LgZy0IkIBfTJqm5Bwh-GBlrIU_7qoXcZgx8s-XfltTTqYvApL2K3YuP52i8iKH5ECP68WjeWajCs0h2t82fvNAjlR678u3R19mI/s4624/Prizren.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="3468" data-original-width="4624" height="300" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhdNMY4RnJIetZfowkaHW9qCG_KajvKPgY2zVKEQLoY0dZOA5BXi_7Smxt0Htz6XV9ReXR7LWPtJtTxxohqZw3_NDzM4LgZy0IkIBfTJqm5Bwh-GBlrIU_7qoXcZgx8s-XfltTTqYvApL2K3YuP52i8iKH5ECP68WjeWajCs0h2t82fvNAjlR678u3R19mI/w400-h300/Prizren.jpg" width="400"></a></div><br><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><span style="font-family: georgia; font-size: medium;">Karnımızı doyurup kahve keyfi yaptıktan sonra, şehirden ayrılacağımız zamana kadar bir de şehrin diğer tarafına doğru yürüyüp, tepedeki kaleye aşağıdan bakıyoruz, nehir kenarındaki yamaçta sıralı Amasya evlerine benzeyen evleri seyrediyoruz, güneşli günün ikramlarının tadını çıkarıyoruz.</span></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><span style="font-family: georgia; font-size: medium;"><br></span></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><span style="font-family: georgia; font-size: medium;">Artık eve dönüş zamanı geldi, otobüsümüze biniyoruz, Piriştine Havalanına doğru yol alıyoruz. </span></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><span style="font-family: georgia; font-size: medium;">Biz yoldayken bulutlar beliriyor, sert rüzgar çıkıyor, güzel hava bitiyor. Uçak saatini beklerken hava almak için çıktığımız açık alanda, Balkan soğuğu neymiş onu da anlayacak zamanımız oluyor.</span></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><span style="font-family: georgia; font-size: medium;"><br></span></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><span style="font-family: georgia; font-size: medium;">Prizrenden panoramik <a href="https://tr.wikipedia.org/wiki/Prizren" target="_blank"><i>fotoğraflar için buraya bakabilirsiniz. </i></a></span></div><div style="text-align: left;"><br></div></div></div>EKMEKÇİKIZhttp://www.blogger.com/profile/01102834883988846959noreply@blogger.com2tag:blogger.com,1999:blog-5426975240881760349.post-14717889211496593912023-10-19T18:00:00.017+02:002023-10-20T10:38:06.854+02:00BALKANLARDA BİRKAÇ GÜN - 3<div style="text-align: left;"><span style="font-family: georgia; font-size: medium;">Nerede kalmıştık? </span></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: georgia; font-size: medium;">Hah önceki gece Makedon gecesine gitmiştik, günün ve gecenin yorgunluğuyla olsa gerek uykumuz biraz bölük pörçük olmuştu ve yine de sabahın 8:30'unda günün yeni hedeflerine doğru yola çıkmak üzere otobüste yerlerimizi almıştık. Evet haklısınız, turla gezmek disiplin istiyor, işe gider gibi erkenden kalkıp, tur rehberinin tekerler şu saatte dönecek sözünü ikiletmeden hazır ve nazır olmak gerekiyor ki planlanan yerlere gidip gezip görmek mümkün olsun.</span></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: georgia; font-size: medium;">Otobüs hareket edince, rehberimiz gurubumuzdaki gençleri uyandırmak enerjilerini tazelemek üzere, dün gece beş altı kez çalınan söylenen eşliğinde zıplanan şarkıyı çaldı ve amacına ulaştı. Şarkıyı şuraya ekleyeyim, <a href="https://youtu.be/pfknDbO-nUo?si=w9phs_ifVerprN2J" target="_blank"><i>gayet ritmik melodili, sözleri akılda kalıyor.</i></a></span></div><div style="text-align: left;"><br /></div><div style="text-align: left;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi7QTOwKOZFIQx5oIH1HLy8JVx9FjdFglCIbY5uBCbAXAX_hPmfooAbt7Y2ZbiRCijFPUNnQc1zTCSV9lxv9DZzexdAWbAZxf7Sr27_0P1FgHx78A83PIkpXM2nZLTqLx4vc1wJEyT4xGs73PKi7bg3csi0Y6UcOC2VkPg5MoKqLbqakpp2DWonVw4seskw/s4624/Matka%20baraj.jpg" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="4624" data-original-width="3468" height="400" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi7QTOwKOZFIQx5oIH1HLy8JVx9FjdFglCIbY5uBCbAXAX_hPmfooAbt7Y2ZbiRCijFPUNnQc1zTCSV9lxv9DZzexdAWbAZxf7Sr27_0P1FgHx78A83PIkpXM2nZLTqLx4vc1wJEyT4xGs73PKi7bg3csi0Y6UcOC2VkPg5MoKqLbqakpp2DWonVw4seskw/w300-h400/Matka%20baraj.jpg" width="300" /></a></div><div><br /></div><div><span style="font-family: georgia; font-size: medium;">Yolumuz iki buçuk saat sürüyor, kuzeye doğru uzanıyoruz, ulaştığımız yer Matka kanyonu.</span></div><div><span style="font-family: georgia; font-size: medium;">Burası aslında Treska nehri üzerinde oluşturulmuş bir yapay göl, bizim girdiğimiz tarafında yukarıda gördüğünüz set var. </span></div><div><span style="font-family: georgia; font-size: medium;">Ormanın içinden uzunca bir yürüyüşle kanyona giriyoruz. Kanyonda 7-8 km.lik bir parkurda yürüyüş yapabiliyorsunuz. Biz bunun 1 km.sini yürüdük, sonra yol ancak terkingcilerin geçmesine uygun hale geldi, bu kadar gezinti yeter dedik döndük.</span></div><div style="text-align: center;"><br /></div><div style="text-align: center;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjZ5HuoKujShlrJ2-DePkp02dKeE4_g9FyxPWbcGrpCFEjs5le-w8wXcZUThmrnqleKyoRINMwF5j2sGZqLGGMJ02kC9gphL7oG8On34YX7DYkdgyhqBgTezsSfP_ghET5Nmzsx1DKGho20BieUPUf9qoyrSmC1ImB03yuN-mZw8wNSV0CERlx0tCX8O7hd/s4624/Matka%20kanyon.jpg" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="4624" data-original-width="3468" height="400" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjZ5HuoKujShlrJ2-DePkp02dKeE4_g9FyxPWbcGrpCFEjs5le-w8wXcZUThmrnqleKyoRINMwF5j2sGZqLGGMJ02kC9gphL7oG8On34YX7DYkdgyhqBgTezsSfP_ghET5Nmzsx1DKGho20BieUPUf9qoyrSmC1ImB03yuN-mZw8wNSV0CERlx0tCX8O7hd/w300-h400/Matka%20kanyon.jpg" width="300" /></a></div><div><br /></div><div><span style="font-family: georgia; font-size: medium;">Kanyonda bazı mağara oluşumları bulunuyor ve buralara motorlu botlarla geziler düzenleniyor. Gölde motor gezisi yapmak istemezseniz, kano veya pedal botla da gezebilirsiniz.</span></div><div><span style="font-family: georgia; font-size: medium;">Kanyonla ilgili <a href="https://tr.wikipedia.org/wiki/Matka_Kanyonu" target="_blank"><i>daha çok bilgi ararsanız buraya bakınız. </i></a></span></div><div><br /></div><div style="text-align: center;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj_-fxpnyOaMMFcQjgW35f6CwVHb2rjwvX9NKkVJj1Z8o7iO_kUYp2QBksKI8vBfX_WOQP9aSOAFcjgqwvWGmI3IEd9fIv0l1kxietBFhONgZd-SwKuaOe3lKh5K27FkRcOB92mh0Pp2U3L49abrGkmHYFvAr4ssdQ78fDKvKhq1xHtdz8ZR7uCMcQxLUiU/s4624/Matka%20atkestanesi.jpg" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="4624" data-original-width="3468" height="400" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj_-fxpnyOaMMFcQjgW35f6CwVHb2rjwvX9NKkVJj1Z8o7iO_kUYp2QBksKI8vBfX_WOQP9aSOAFcjgqwvWGmI3IEd9fIv0l1kxietBFhONgZd-SwKuaOe3lKh5K27FkRcOB92mh0Pp2U3L49abrGkmHYFvAr4ssdQ78fDKvKhq1xHtdz8ZR7uCMcQxLUiU/w300-h400/Matka%20atkestanesi.jpg" width="300" /></a></div><div><br /></div><span style="font-family: georgia; font-size: medium;">Ormanda yürüyüş, tırmanış derken baktık kahve saati gelmiş ve dinlenmeyi hak etmişiz. Kanyonun içerisine doğru yürürken kenardaki kestane kebapçı gözüme ilişmişti. Az ötedeki dondurmacıyı pas geçtik ve kestaneciye yöneldik. Biz satıcıya İngilizce kaç para dedik, adamcağız bize Türkçe cevap verdi, "100 gramı 1 euro ya da 30 lira" İki tane 100 gr.lık istedik, parayı TL olarak öderken Ş.ciğim sordu, bizim para burada geçiyor mu? Kestaneci cevap verdi, Türkiye'ye gidip geliyoruz, kullanırım orada. Böylece senenin ilk kestane kebaplarını Makedonya'da yemek kısmet oldu, hem de burada geçen sene sokakta satılandan daha ucuza.</span><div><span style="font-family: georgia; font-size: medium;">Yeri gelmişken yazayım, Makedonya'nın para birimi denar ve 1 euro 60 denar ediyor, yani paraları euro karşısında bizimkinin yarısı değerinde. Bu cümlenin devamına bir yorum yazacaktım caydım, anladınız bence siz.</span><div><br /><div style="text-align: center;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhjIvJv07Vt-JqEfZA11UM_nitmuWhjHUBDjVJ60HVo0anCOMmt98pBnawbiy39n2ywcZMN1H8Z-KgUveqoOS9GGIov5NXgjsPs5QGt28F0B-y99xZa_KD4NRYTDZYJ0eUqD-yRi9GdeUuvqMlc0bob2r0Vi89WOCowTbyzD9QTDGZv1LtVdiOGCGp088q0/s4624/%C3%9Csk%C3%BCp%20k%C3%B6pr%C3%BC.jpg" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="4624" data-original-width="3468" height="400" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhjIvJv07Vt-JqEfZA11UM_nitmuWhjHUBDjVJ60HVo0anCOMmt98pBnawbiy39n2ywcZMN1H8Z-KgUveqoOS9GGIov5NXgjsPs5QGt28F0B-y99xZa_KD4NRYTDZYJ0eUqD-yRi9GdeUuvqMlc0bob2r0Vi89WOCowTbyzD9QTDGZv1LtVdiOGCGp088q0/w300-h400/%C3%9Csk%C3%BCp%20k%C3%B6pr%C3%BC.jpg" width="300" /></a></div><br /><div style="text-align: left;"><span style="font-family: georgia; font-size: medium;">Kanyon'dan sonra Üsküp'e çabucak geldik, zaten yakınındaydık.</span></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: georgia; font-size: medium;">Üsküp, Makedonya'nın (resmi adıyla Kuzey Makedonya Cumhuriyeti'nin) başkenti ve en büyük şehri. </span></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: georgia; font-size: medium;">Neden Kuzey Makedonya, güney de mi var derseniz, resmi olarak güney yok, yanlış hatırlamıyorsam Yunanlılar kendi topraklarındaki Makedonya'yı esas aldıkları için ülkenin ismine şerh koymuşlar.</span></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: georgia; font-size: medium;">Benzer çekişme Büyük İskender'in Yunan mı Makedon mu olduğu konusunda da varmış. Benzeri pek çok paylaşamama, çekişme hikayesi dinleyince anladık, Balkanlar neden tarih boyunca kaynamış durmuş.</span></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: georgia; font-size: medium;"><br /></span></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: georgia; font-size: medium;">Üsküp, esas olarak Vardar nehri tarafından türlü şekillerde ikiye bölünmüş gibi duran bir şehir. Nehrin üzerinde pek çok köprü var, bunlardan en ünlüsü Osmanlılardan kalan Taş köprü. Köprünün bir tarafı eski şehir, çarşısıyla sokaklarıyla, camiileri, kervansaraylarıyla Osmanlı etkisi net şekilde görülüyor, diğer tarafı modern şehir; kocaman binalar, büyük bulvarlar, özellikle iç savaştan sonra yapılmış devasa heykellerle dolu.</span></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: georgia; font-size: medium;"><br /></span></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: georgia; font-size: medium;">Yukarıdaki fotoğrafı sanırım Taş köprüden diğer köprülere doğru çektim, altta Vardar nehri akıyor, aşağıda çevredeki tek sevimli ve insani boyuttaki suya atlayan kız heykeli var.</span></div><div style="text-align: left;"><br /></div><div style="text-align: center;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg6gj5oIbWruKi-jeopONNo4szVDuwTLeWsMlEzntbo2bNYRk3LUn3B-xzNx_9CY2Td7iC828upZxBxMaKXPzRQB8cIBaNkUeq-X4-kB5t_Bk25MIH4SwRabrn1Hvogl6ytyvus-am-G1lA-AIvwF2c7USvcQewMDsTlI9uAuETypZ9v1O0di3y3AsqCrGb/s4624/%C3%9Csk%C3%BCp%20%C3%A7ar%C5%9F%C4%B1.jpg" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="3468" data-original-width="4624" height="300" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg6gj5oIbWruKi-jeopONNo4szVDuwTLeWsMlEzntbo2bNYRk3LUn3B-xzNx_9CY2Td7iC828upZxBxMaKXPzRQB8cIBaNkUeq-X4-kB5t_Bk25MIH4SwRabrn1Hvogl6ytyvus-am-G1lA-AIvwF2c7USvcQewMDsTlI9uAuETypZ9v1O0di3y3AsqCrGb/w400-h300/%C3%9Csk%C3%BCp%20%C3%A7ar%C5%9F%C4%B1.jpg" width="400" /></a></div><div><span style="font-family: georgia; font-size: medium;"><br /></span></div><div><span style="font-family: georgia; font-size: medium;">Türk rehberimiz bizi eski şehirde olan otelimizden aldı ( bu arada iki gece Ohri'den sonra üçüncü ve son gecemizde Üsküp'te konaklayacağız ) çok yakında bulunan çarşıya doğru yürümeye başladık.</span></div><div><span style="font-family: georgia; font-size: medium;">Çarşı eskiden kapalı çarşı imiş, sonra üstü yıkılmış ve yeniden yapılmamış. Çarşıyı şöyle düşünebilirsiniz, İstanbul'daki Kapalı çarşıdaki kuyumcular caddesinin üstü açık şekli. Vitrinler ve dükkanlar türlü çeşitli takılarla altınlarla dolu. Bu kadar çok ışıltıyı bir arada daha önce gördüğümü hatırlamıyorum.</span></div><div><span style="font-family: georgia; font-size: medium;"><br /></span></div><div><span style="font-family: georgia; font-size: medium;">Turumuz bittikten sonra serbest zamanda kendimiz etrafı dolaştık. Köprünün diğer tarafında gezdik, meydandaki heykellere baktık, büyüklükleri o kadar sevimsiz geldi ki hiç fotoğraflarını çekmemişim.</span></div><div><span style="font-family: georgia; font-size: medium;">Onun yerine eski şehir tarafına döndük, her şeyin satıldığı bit pazarını bulduk. Onun yanındaki yiyecek pazarına daldık, türlü çeşitli nevaleleri inceledik, toz biber, sebze tuzu satın aldık.</span></div><div><br /></div><div><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhgZI5oDir94HbLV-Mu6d7cfm27AYwWg6NpPMgb_3h9wqhGFI9RobQpoKgWSVDuwAm2AgH9E1BZ-FPhV0d6Gm77zSF6fuy-gcgGPwT9W29dbCox2TvZPP8pL-uhhDsboI16r8JqZQOraDQwDnP30Lof0qakTtConbqjQ_KtLA-A5iBlvoOb_ULUjiJKY8a0/s4595/%C3%9Csk%C3%BCp%20tatl%C4%B1.jpg" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="2673" data-original-width="4595" height="233" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhgZI5oDir94HbLV-Mu6d7cfm27AYwWg6NpPMgb_3h9wqhGFI9RobQpoKgWSVDuwAm2AgH9E1BZ-FPhV0d6Gm77zSF6fuy-gcgGPwT9W29dbCox2TvZPP8pL-uhhDsboI16r8JqZQOraDQwDnP30Lof0qakTtConbqjQ_KtLA-A5iBlvoOb_ULUjiJKY8a0/w400-h233/%C3%9Csk%C3%BCp%20tatl%C4%B1.jpg" width="400" /></a></div><br /><div style="text-align: left;"><span style="font-family: georgia; font-size: medium;">Epey acıkmıştık, haliyle küfte yedik, yanında güveçte kuru fasulye ile.</span></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: georgia; font-size: medium;">Tabii trileçesiz olmaz, onun da tadını çıkardık. </span></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: georgia; font-size: medium;">Bu arada vitrindeki diğer tatlıları denemedik peşinen söyleyeyim, onlar bakmalık. Sadece, nefis acıbadem kurabiyesini paylaştık, tadı damağımızda kaldı.</span></div><div style="text-align: center;"><br /></div><div style="text-align: center;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEibjsjmMXsmClu0UEs66TzVpYoQfD6pG-dZAgcPTiU0zj0IEgKW2HVvNVoUQrBHdbS8eAjFIrBDj329GoDOEafTwr1EwwIyoqP0taWLjV6WbM58ZaJv4Qrfa3yQFw63jVTXq9cO_1vFWz9L5fHtoSaBgHLgv2mEixdDCs6gi3y7LGRm7JiiV3sekSWqtW2g/s4624/%C3%9Csk%C3%BCp%20kale.jpg" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="3468" data-original-width="4624" height="300" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEibjsjmMXsmClu0UEs66TzVpYoQfD6pG-dZAgcPTiU0zj0IEgKW2HVvNVoUQrBHdbS8eAjFIrBDj329GoDOEafTwr1EwwIyoqP0taWLjV6WbM58ZaJv4Qrfa3yQFw63jVTXq9cO_1vFWz9L5fHtoSaBgHLgv2mEixdDCs6gi3y7LGRm7JiiV3sekSWqtW2g/w400-h300/%C3%9Csk%C3%BCp%20kale.jpg" width="400" /></a></div><br /><div style="text-align: left;"><span style="font-family: georgia; font-size: medium;">Bunca yol yürümüş, yorulmuş ve karnımız doymuş olarak otele dönme vakti artık.</span></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: georgia; font-size: medium;">Otele doğru tırmanırken Üsküp kalesinin yanından geçiyoruz.</span></div><div style="text-align: left;"><br /></div><div style="text-align: center;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhOWx_9UyzFLHCXAI-zl35aK3LGEqlesU6L2qb3G9ZR4R644v15aYQx_NkbpMlv8NDZKX5cguz6xfFtsjWbv05yau23Nhtq3Vhv6xbgp-Ve-dZ4OviM3K7Bi7ff1Ztd_QXS7TWc61vto5t30C6hgI0tm-pTj_x8mluTH8sny2PoHx74Yb9nymP3KjJmWGhW/s4569/%C3%9Csk%C3%BCp%20yol%20ayr%C4%B1m%C4%B1.jpg" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="3150" data-original-width="4569" height="276" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhOWx_9UyzFLHCXAI-zl35aK3LGEqlesU6L2qb3G9ZR4R644v15aYQx_NkbpMlv8NDZKX5cguz6xfFtsjWbv05yau23Nhtq3Vhv6xbgp-Ve-dZ4OviM3K7Bi7ff1Ztd_QXS7TWc61vto5t30C6hgI0tm-pTj_x8mluTH8sny2PoHx74Yb9nymP3KjJmWGhW/w400-h276/%C3%9Csk%C3%BCp%20yol%20ayr%C4%B1m%C4%B1.jpg" width="400" /></a></div><br /><div style="text-align: left;"><span style="font-family: georgia; font-size: medium;">Esasen otelimiz eski şehirdeki oldukça çok sayıda tarihi eserin arasında, yanı başında. </span></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: georgia; font-size: medium;"><br /></span></div><div style="text-align: left;"><a href="https://tr.wikipedia.org/wiki/%C3%9Csk%C3%BCp" target="_blank"><i><span style="font-family: georgia; font-size: medium;">Üsküp hakkında ayrıntılı bilgi için buraya bakabilirsiniz. </span></i></a></div><div style="text-align: center;"><br /></div><div style="text-align: center;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjuD-iKn6K6BeGdFPyml2dC14zMBGrDR6YMUmf-6DRuMBy_NZPdgQDSzOey2vNKnGRZ0ehx6w6uVtOHraYJo8kylZlibbDG2nTkuV6Dll4Sm7x2rSpTJLPRjz6AWQZu-oZyI8IDcBVQvANzQAaRrQSHNopH6-ALAxTpGAiXLANobF8B7Pbe22iy5ouuWfNg/s4624/%C3%9Csk%C3%BCp%20camii.jpg" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="4624" data-original-width="3468" height="400" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjuD-iKn6K6BeGdFPyml2dC14zMBGrDR6YMUmf-6DRuMBy_NZPdgQDSzOey2vNKnGRZ0ehx6w6uVtOHraYJo8kylZlibbDG2nTkuV6Dll4Sm7x2rSpTJLPRjz6AWQZu-oZyI8IDcBVQvANzQAaRrQSHNopH6-ALAxTpGAiXLANobF8B7Pbe22iy5ouuWfNg/w300-h400/%C3%9Csk%C3%BCp%20camii.jpg" width="300" /></a></div><br /><div style="text-align: left;"><span style="font-family: georgia; font-size: medium;">Murat Paşa camii otelimizin giriş avlusunun yanı başında yükseliyor. </span></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: georgia; font-size: medium;">Sabah ezanını usul usul okudu müezzin, hoparlörsüz ezan dinlemek nasıldı, hatırladık.</span></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: georgia; font-size: medium;"><br /></span></div><div style="text-align: left;"><a href="https://herguneucguzelsey.blogspot.com/2023/10/14-ekim-cumartesi.html" target="_blank"><i><span style="font-family: georgia; font-size: medium;">Günün başka fotoğrafları burada, tık lütfen.</span></i></a></div><div style="text-align: center;"><br /></div></div></div>EKMEKÇİKIZhttp://www.blogger.com/profile/01102834883988846959noreply@blogger.com8tag:blogger.com,1999:blog-5426975240881760349.post-71232507424028868502023-10-18T16:02:00.005+02:002023-10-19T10:17:43.908+02:00BALKANLARDA BİRKAÇ GÜN - 2<div style="text-align: left;"><span style="font-family: georgia; font-size: medium;">Günaydın!</span></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: georgia; font-size: medium;">Uyanınca, dün gece karanlıkta pek de seçemediğimiz gölün nasıl göründüğüne bakıyoruz derhal. <i>Bknz, dünkü yazının son fotoğrafı.</i></span></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: georgia; font-size: medium;">Henüz saat erken, güneş yavaşça gölü aydınlatıyor ve hava serin hatta soğuk; unutmayalım Balkanlardayız ve dilimizde "Balkanlardan gelen soğuk hava dalgası" diye bir tanım var.</span></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: georgia; font-size: medium;"><br></span></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: georgia; font-size: medium;">Kahvaltı sonrası saat 8:30'da otobüsteyiz, yolculuğumuz Ohrid gölü kenarındaki Sveti Naum (Aziz Naum) manastırına. Önce manastırın kıyısında kurulu olduğu Ohrid gölünün su kaynağını göreceğiz. Daha önce Ohrid'e giden bir arkadaşım uyarmıştı, "gölde oradaki kaynak üzerinde sandalla dolaştırıyorlar, sakın kaçırma, gör" demişti. </span></div><div style="text-align: left;"><br></div><div style="text-align: left;"><br></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgBXOrpy0uZfG-IPnuOdP-9ebwSNu6QypYKp4Fz5uSthv4QA268qrh_sidcx71Dbag0sCccI68tLenA9kmEmXtvqPT4UPANrJmJOK1ClXdezJllbhtO08w4xJDW5vlOdl9fzlQBAgW-ca2mWvf3SS-s1JZne_Ti_EcdAd3GdlR1_n_g8y13e8stodv2tK6c/s4624/Ohrid%20kaynak.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="3468" data-original-width="4624" height="300" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgBXOrpy0uZfG-IPnuOdP-9ebwSNu6QypYKp4Fz5uSthv4QA268qrh_sidcx71Dbag0sCccI68tLenA9kmEmXtvqPT4UPANrJmJOK1ClXdezJllbhtO08w4xJDW5vlOdl9fzlQBAgW-ca2mWvf3SS-s1JZne_Ti_EcdAd3GdlR1_n_g8y13e8stodv2tK6c/w400-h300/Ohrid%20kaynak.jpg" width="400"></a></div><br><div style="text-align: left;"><span style="font-family: georgia; font-size: medium;">Arkadaşım iyi ki uyarmış, Ş.ciğim önce ben binmem dediyse de geziden sonra iyi ki ısrar ettin ve geldim dedi. Zira, hayatımızda bu kadar temiz ve berrak adeta şeffaf suyu, hani cam gibi derler ya, bir daha görür müydük bilemem. </span></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: georgia; font-size: medium;">Yukarıdaki fotoğrafı sandalla kaynağa doğru yol alırken çekmiştim. Ağaçların yoğunluğu, suya yansımaları nefis.</span></div><div style="text-align: left;"><br></div><div style="text-align: left;"><br></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjPRaS-lrMCAkTtgEYaaCAPfp_EzGaIp1s-o5DkAm5MuSqZ8dT6Lde8ZNYd-SMCTdrORlwMpo_gqBWd7knIpbQOcz3vwod8lIpNTaic5ykhC4gwd8F62dwgtOzMdklnMX3ATJCby5Tq-UOSIPNHyGW4HLfwPjbSDNnW6tE58PXrXfRg8HFF19cX7_YmMTPH/s4624/Ohrid%20k%C3%B6pr%C3%BC.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="3468" data-original-width="4624" height="300" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjPRaS-lrMCAkTtgEYaaCAPfp_EzGaIp1s-o5DkAm5MuSqZ8dT6Lde8ZNYd-SMCTdrORlwMpo_gqBWd7knIpbQOcz3vwod8lIpNTaic5ykhC4gwd8F62dwgtOzMdklnMX3ATJCby5Tq-UOSIPNHyGW4HLfwPjbSDNnW6tE58PXrXfRg8HFF19cX7_YmMTPH/w400-h300/Ohrid%20k%C3%B6pr%C3%BC.jpg" width="400"></a></div><br><div style="text-align: left;"><span style="font-family: georgia; font-size: medium;">Kaynaktan gelen suların köprünün altından geçerek göle akışları,</span></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: georgia; font-size: medium;">Gölün nasıl doğduğu hakkında <a href="https://www.goller.gen.tr/ohri-golu.html" target="_blank"><i>ayrıntı için buraya bakabilirsiniz. </i></a></span></div><div style="text-align: left;"><br></div><div style="text-align: center;"><br></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhVXyr_U1pfnInkUUOoCYe15qOwkWwy5w5zigxxrZ41EKBqhhPRUdFYJ9V_KTkKb9O7LrYY3uMSkI4vq0NAjggzmWJ3GDC52R0vVqfQqRi7DYE7bleioN_ZaF57KfTd7nG7H_6In-OKs5uwCVQMEVYMsNkcEnolUKfpAj4mebE8SXj1qg5w505uMShw4cs5/s4624/Ohrid%20g%C3%B6le%20kavu%C5%9Fma.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="3468" data-original-width="4624" height="300" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhVXyr_U1pfnInkUUOoCYe15qOwkWwy5w5zigxxrZ41EKBqhhPRUdFYJ9V_KTkKb9O7LrYY3uMSkI4vq0NAjggzmWJ3GDC52R0vVqfQqRi7DYE7bleioN_ZaF57KfTd7nG7H_6In-OKs5uwCVQMEVYMsNkcEnolUKfpAj4mebE8SXj1qg5w505uMShw4cs5/w400-h300/Ohrid%20g%C3%B6le%20kavu%C5%9Fma.jpg" width="400"></a></div><br><div style="text-align: left;"><span style="font-family: georgia; font-size: medium;">Köprünün diğer tarafı, kaynaktan gelen sular göle kavuşuyor. Gölün suları ışıl ışıl güneşi yansıtıyor. Karşı kıyıyı görüyor olmasanız, kendinizi göl kenarında değil de Ege denizi kenarında sayabilirsiniz. </span></div><div style="text-align: left;"><br></div><div style="text-align: center;"><br></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhK48k4hFtinjrIWPZhpIG2N6c7PHRoKCGaSlgpjKFpAgULCbxVFTSGziaTIqupiMmywjUHWF2U-ysRp_qX4MWlkxEjbTUp0Vl38DrIK7VCaGwQ4cfNi0JUG2UBStWpzYedfDq6-2AxSKeQDB4nGwyFyVJoKIcVabj7bkYOgPxxI9NyzT0pEWCul7O7LzFb/s4624/Sveti%20Naum.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="3468" data-original-width="4624" height="300" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhK48k4hFtinjrIWPZhpIG2N6c7PHRoKCGaSlgpjKFpAgULCbxVFTSGziaTIqupiMmywjUHWF2U-ysRp_qX4MWlkxEjbTUp0Vl38DrIK7VCaGwQ4cfNi0JUG2UBStWpzYedfDq6-2AxSKeQDB4nGwyFyVJoKIcVabj7bkYOgPxxI9NyzT0pEWCul7O7LzFb/w400-h300/Sveti%20Naum.jpg" width="400"></a></div><br><div style="text-align: left;"><span style="font-family: georgia; font-size: medium;">Gölde sandal sefası yaptıktan sonra kıyıda sıralı kafelerden birinde oturduk, gölü seyrederek Türk Kahvemizi içtik. <a href="https://herguneucguzelsey.blogspot.com/2023/10/17-ekim-sal.html" target="_blank"><i>Bknz, foto burada. </i></a></span></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: georgia; font-size: medium;">Ardından yukarıya doğru tırmandık, manastırın bahçesine ulaştık, avludan içeriye girdik. Yukarıda ön planda görünen alan dua etmek, mum yakmak isteyenler için ayrılmış. arkadaki yüksek binanın önündeki terastan göle doğru manzarayı seyredebiliyorsunuz. Binanın göle bakarak sağ tarafında bir otel ve restoran binası var.</span></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: georgia; font-size: medium;">Manastır hakkında <a href="https://tr.wikipedia.org/wiki/Aziz_Naum_Manast%C4%B1r%C4%B1" target="_blank"><i>biraz daha bilgi için tık lütfen. </i></a></span></div><div style="text-align: left;"><br></div><div style="text-align: center;"><br></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi4AKyzkWyWu1xgLz4RCb0eRkMmZmlOVBME1BTy9iMTYzPiZMCraTJ_d7xgtI0opUb9eqFfBgHZusySvChJJ02tZI4e4MF_TiGWXcKy2sdo23-55-4LTIjSHxun5sZRHD4nlrx8ahL53j7jZLDBq66ip3gXfg8Erb8fmsqYvp3SB6fKhdG5QRKVZesqI9x2/s4624/%C3%87%C4%B1nar.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="4624" data-original-width="3468" height="400" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi4AKyzkWyWu1xgLz4RCb0eRkMmZmlOVBME1BTy9iMTYzPiZMCraTJ_d7xgtI0opUb9eqFfBgHZusySvChJJ02tZI4e4MF_TiGWXcKy2sdo23-55-4LTIjSHxun5sZRHD4nlrx8ahL53j7jZLDBq66ip3gXfg8Erb8fmsqYvp3SB6fKhdG5QRKVZesqI9x2/w300-h400/%C3%87%C4%B1nar.jpg" width="300"></a></div><div style="text-align: center;"><br></div><br><div style="text-align: left;"><span style="font-family: georgia; font-size: medium;">Sveti Naum gezisinden sonra Ohrid şehir merkezine gidiyoruz, yerel rehberimizle buluşup şehir turu yapacağız. Buradaki ve diğer şehir merkezi gezilerindeki rehberlerimiz bölgede yaşayan Türklerden.</span></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: georgia; font-size: medium;">Rehberimiz diyor ki, bizler burada yüzyıllardır yaşayan Osmanlıdan gelen Türklerin torunlarıyız. Burada Türkçe konuşan insanlara "ne güzel konuşuyorsunuz, Türkçeyi nerede öğrendiniz filan demeyin, onlar zaten Türk!" diyor. Yurtdışında olup Türkçe konuşulduğunu dilimizle anlaşıldığını duymak, bu coğrafyaya has bir özellik.</span></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: georgia; font-size: medium;"><br></span></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: georgia; font-size: medium;">Yukarıda meydanda 1.100 yaşındaki çınarın kitabesi var. Çınar öyle çok yaşamış ki artık gövdesi ayrılmış, etrafındaki desteklerle ayakta durabiliyor. Olsun, duruyor yine de...</span></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: georgia; font-size: medium;">Çınarın fotoğrafını çekip anne babası Ohrid'den İstanbul'a göçmüş arkadaşıma gönderdim, çok duygulandı ve fotoğrafı görmeleri için anne babasına gönderdi. İnsanın doğduğu topraklara özlemi böyle oluyor demek ki...</span></div><div style="text-align: left;"><a href="https://herguneucguzelsey.blogspot.com/2023/10/13-ekim-cuma.html" target="_blank"><i><span style="font-family: georgia; font-size: medium;">Çınarın ve Ohrid gününün diğer fotoğrafları burada. </span></i></a></div><div style="text-align: left;"><br></div><div style="text-align: left;"><br></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgrA86XqAysxc6khSbX72lMKFHcxEd5VBJss3n-Q7BXnCeLB9dV-bPPsQ9ZDFzi48ulz5ukYL7IDXRN8TO71qzv_I49kuP87oHz5tGUNJB-d66ocalS243zuOm9LuuaCe2hLuMe8Q_q03m_aJcZUQTCyDwNX375oP2xcAaUDsdBTTOtD4k2DJ3PyNk6zfsJ/s4624/Ohrid%20tarihi%20%C5%9Fehir.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="4624" data-original-width="3468" height="400" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgrA86XqAysxc6khSbX72lMKFHcxEd5VBJss3n-Q7BXnCeLB9dV-bPPsQ9ZDFzi48ulz5ukYL7IDXRN8TO71qzv_I49kuP87oHz5tGUNJB-d66ocalS243zuOm9LuuaCe2hLuMe8Q_q03m_aJcZUQTCyDwNX375oP2xcAaUDsdBTTOtD4k2DJ3PyNk6zfsJ/w300-h400/Ohrid%20tarihi%20%C5%9Fehir.jpg" width="300"></a></div><br><div style="text-align: left;"><span style="font-family: georgia; font-size: medium;">Çınar meydanından ayrılıp, ünlü Ohrid incisinin sergilendiği satıldığı dükkanlarla dolu çarşı içinden geçiyoruz ve şehrin Unesco tarafından koruma altına alınmış tarihi sokaklarına doğru tırmanıyoruz.</span></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: georgia; font-size: medium;">Evlerin mimarisi Safranbolu evlerini andırıyor, değil mi?</span></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: georgia; font-size: medium;">Ohrid incisinin özelliği, gölde yaşayan ve sadece pulları toplanmak için tutulup tekrar suya bırakılan özel bir balığın pullarının bir işlemle sedefle birleştirilmesi sonucu yapılması imiş. </span></div><div style="text-align: left;"><br></div><div style="text-align: center;"><br></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjcfwUJHe82_Td6HuRlvZXrHUBLHOVwIR1jcObJeXaMZZ-K2U94owZgiYWT8-cZNPPqe-GGXo7Adym9ZV4FEIOPUPIb2OV4sDzl_WDrYu0HKdGtAmPA2beltwd_zs9r27ZkrA4ABbpJ__0WBamXZH3W7JZfGleuIubrR-eBET934bM4QDK4O8XjYUc-KWEr/s4624/Ohrid%20camii.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="4624" data-original-width="3468" height="400" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjcfwUJHe82_Td6HuRlvZXrHUBLHOVwIR1jcObJeXaMZZ-K2U94owZgiYWT8-cZNPPqe-GGXo7Adym9ZV4FEIOPUPIb2OV4sDzl_WDrYu0HKdGtAmPA2beltwd_zs9r27ZkrA4ABbpJ__0WBamXZH3W7JZfGleuIubrR-eBET934bM4QDK4O8XjYUc-KWEr/w300-h400/Ohrid%20camii.jpg" width="300"></a></div><br><div style="text-align: left;"><span style="font-family: georgia; font-size: medium;">Çarşı içindeki Ali Paşa camii, 1573'de yapılmış, 1823'de onarılmış, Balkan savaşlarında hasar görmüş, tekrar onarılmış.</span></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: georgia; font-size: medium;">Şimdilerde, gezdiğimiz pek çok şehirde olduğu gibi, burada da camilerde Türkiye'den gönderilen din görevlileri ezan okuyor, vaaz veriyor</span>.</div><div style="text-align: left;"><br></div><div style="text-align: left;"><br></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhG9MI1FxShe8C7iTjX9Z6Oa_XRhd7z0Ja6yVobVjvvywwWROIiUFHhqRrUF7ygybgsihzpml8IFifcJfv7P-mx5GCcBEem3AqLSQa5XTkG7RhqEri4dyPwCMmKFSOVevkEv7h7VPfFiOLVb2wLoO_TEgA9W_a78j9tW6l3piy0Z1PU5x6tYTweQ5bCy6Pf/s4624/Ohrid%20matbaa.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="4624" data-original-width="3468" height="400" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhG9MI1FxShe8C7iTjX9Z6Oa_XRhd7z0Ja6yVobVjvvywwWROIiUFHhqRrUF7ygybgsihzpml8IFifcJfv7P-mx5GCcBEem3AqLSQa5XTkG7RhqEri4dyPwCMmKFSOVevkEv7h7VPfFiOLVb2wLoO_TEgA9W_a78j9tW6l3piy0Z1PU5x6tYTweQ5bCy6Pf/w300-h400/Ohrid%20matbaa.jpg" width="300"></a></div><br><div style="text-align: left;"><span style="font-family: georgia; font-size: medium;">Koruma altındaki bölgede gezdiğimiz bir matbaada tamamen eski usulle, kağıt hamuru yapılıyor, kağıt üretiliyor ve kurşun harflerle baskı yapılıyor. </span></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: georgia; font-size: medium;">Matbaanın çalışma sistemini anlatırken, bölgenin evlerinin bir resmini bastılar, bütün prosesi ilgiyle izledik. </span></div><div style="text-align: left;"><br></div><div style="text-align: center;"><br></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhMNQJ71_NL1mmtmeCWKAJyqoqnVnoprZuWLYuOExtg21y80khAB3ooMpFjK3OkI1uLoxjai40QUfz1V8dyA0R8L9H3-Pe2pcFGTJihoqs35iHH8s-n1t5B-9kdbTcV9YoEnasygoLAQokBu9Pj6OoMul9hztyr6H7vF9NrUXcfSuBcfHV71vcIYpxMyTSd/s3735/Ohrid%20kedi.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="3735" data-original-width="3118" height="400" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhMNQJ71_NL1mmtmeCWKAJyqoqnVnoprZuWLYuOExtg21y80khAB3ooMpFjK3OkI1uLoxjai40QUfz1V8dyA0R8L9H3-Pe2pcFGTJihoqs35iHH8s-n1t5B-9kdbTcV9YoEnasygoLAQokBu9Pj6OoMul9hztyr6H7vF9NrUXcfSuBcfHV71vcIYpxMyTSd/w334-h400/Ohrid%20kedi.jpg" width="334"></a></div><br><div style="text-align: left;"><span style="font-family: georgia; font-size: medium;">Balkanlarda yerimizi yadırgamamızın bir diğer sebebi, bizdeki sokak hayvanlarının benzeri kadar çok kedi köpek nüfusunun olması.</span></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: georgia; font-size: medium;">Onca gezdikten sonra yorulmuş ve acıkmış olarak göl kenarında balık yemek üzere oturduğumuz restoranın masalarının kenarları, yukarıdaki Garfield yapılı sarışın başta olmak üzere, beslenmeyi bekleyen kedi nüfusuyla doluydu. </span></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: georgia; font-size: medium;">Lezzetli bir ızgara fileto alabalığı ve bizim istavritler boyunda göle özgü kızarmış balığı nefis bir ızgara biber domates salatası eşliğinde yedik ve tıka basa doyduk. Üstelik bizde bu yemeği yesek vereceğimizin en fazla yarısı kadar bir ödeme yaptık.</span></div><div style="text-align: left;"><br></div><div style="text-align: left;"><br></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgth7uSzL_ckTzk9aIigWDgEHobQodOMXRO5LhVq_RgQ5YrNPtGsPB_jsRNuQ0kIBDwWRF561GFF768LBY1bt3_PIjt_jO7raeEzwSDjD_uOPirMhK85K4w32_yCnLZjSZltbTkjK8rOr-XWxTdxypg3uYLQD6LqIq3YGbTBQFfe8zdkddzcxU6chgYpbSL/s4624/Ohrid%20tekne.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="3468" data-original-width="4624" height="300" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgth7uSzL_ckTzk9aIigWDgEHobQodOMXRO5LhVq_RgQ5YrNPtGsPB_jsRNuQ0kIBDwWRF561GFF768LBY1bt3_PIjt_jO7raeEzwSDjD_uOPirMhK85K4w32_yCnLZjSZltbTkjK8rOr-XWxTdxypg3uYLQD6LqIq3YGbTBQFfe8zdkddzcxU6chgYpbSL/w400-h300/Ohrid%20tekne.jpg" width="400"></a></div><div><br></div><span style="font-family: georgia; font-size: medium;">Yemekten sonra çarşı içinde biraz yürüdük, vitrinlere baktık, hemen söyleyeyim biz iki arkadaş inci almadık. Meydandaki heykellerin fotoğrafını çektik, etraftaki turist kalabalığına rağmen sakince akıp giden günlük hayatı izledik. </span><div><span style="font-family: georgia; font-size: medium;">Akşamüstü bizi bekleyen tur teknesine bindik ve göl üzerinde bir saat süren keyifli bir gezi yaptık, çay içtik, şehri gölden seyrettik, eski Yugoslavya devlet başkanı Tito'nun göl kenarındaki yazlık evini (saray değil, zarif bir ev) ve yine göl kenarındaki bazı tarihi yapıları ve manastırları gölden bakışla gördük.</span></div><div><span style="font-family: georgia; font-size: medium;">Bunca gezip dolaştıktan sonra yorulmuş şekilde otele odamıza tam zamanında döndük ve nefis bir gün batımı seyrederek dinlendik.</span></div><div><br></div><div><br></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgZS2nI7tRfgbqYY-fq0y1QXmFaI259rZZQmPGuhtDsfpPfiRnnQvRm0t8x4wPXHS2q24g3nBItDwvcvk4nXYtNBe0KST46eokP-TJGaChkXzA4uHNpKoZSpSOfWzE0sdqf091GGqK1qpVxKh_fkZNxOBJm8W50fzTsp8TxfG6fsQEvBUMw0YXky2jWS4ni/s4624/K%C3%BCfte.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="3468" data-original-width="4624" height="300" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgZS2nI7tRfgbqYY-fq0y1QXmFaI259rZZQmPGuhtDsfpPfiRnnQvRm0t8x4wPXHS2q24g3nBItDwvcvk4nXYtNBe0KST46eokP-TJGaChkXzA4uHNpKoZSpSOfWzE0sdqf091GGqK1qpVxKh_fkZNxOBJm8W50fzTsp8TxfG6fsQEvBUMw0YXky2jWS4ni/w400-h300/K%C3%BCfte.jpg" width="400"></a></div><br><div style="text-align: left;"><span style="font-family: georgia; font-size: medium;">Böylece günü bitirdik sanmayın, daha bir de Makedon gecesi var sırada. </span></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: georgia; font-size: medium;">Yine göl kenarında otelimize yakın bir restorana gidiyoruz. Biraz sonra dört kişilik küçük orkestra sahnede yerini alıyor ve kulağımızın alışık olduğu ezgileri çalmaya başlıyor. Derken, yıllarca Barış Manço'dan dinlediğimiz Dağlar Dağlar'ın melodisini duyunca hep birlikte söylemeye başlıyoruz. Yemek servisi devam ederken altı kişilik bir halk dansları topluluğunu izliyoruz, alkışlıyoruz.</span></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: georgia; font-size: medium;">Sunulan yemek gayet sade, önden bir salata tabağı, ardından yukarıdaki kocaman yassı köfteler ve son olarak hafif şerbetli revani benzeri bir tatlı.</span></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: georgia; font-size: medium;">Gece herkesin müziklere eşlik etmesi ve damat halayı da dahil çeşit çeşit oyunlara katılmasıyla son buluyor.</span></div><div><div style="text-align: left;"><br></div></div>EKMEKÇİKIZhttp://www.blogger.com/profile/01102834883988846959noreply@blogger.com8tag:blogger.com,1999:blog-5426975240881760349.post-24109068838018644542023-10-17T17:30:00.007+02:002023-10-18T09:51:16.398+02:00BALKANLARDA BİRKAÇ GÜN - 1<div style="text-align: left;"><span style="font-family: georgia; font-size: medium;">Neredeyse 40 yıllık (tam olmasına dört ay var) arkadaşım Ş.ciğim ile, büroda staja başladığım zamanlardan, gençliğin rüzgârı başımızda dumankenden beri tanışırız. Hani uzun süre görüşmeseniz bile karşılaştığınızın üçüncü dakikasında araya hiç boşluk girmemişcesine sohbet ettiğiniz arkadaşlarınız vardır ya, öyle işte.</span></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: georgia; font-size: medium;">Bundan on gün öce Ş.ciğim arayıp "ne söyleyeceğim, beş gün sonra turla Makendonya'ya gidiyorum, biliyorum senin vakit ayarlaman çok zor, yine de aklıma düştün sorayım dedim, gelir misin?" dedi ve o an içimdeki ses buyurdu "bu kadar istediğim bir yolculuk için daha iyi teklif olamaz, evet de!" </span></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: georgia; font-size: medium;">İçimdeki sese ve Ş.'ne "bu karar sadece bana bağlı olsa şu an evet derim, biliyorsun danışmam ve izin almam gerekiyor" dedim. Sırayla kardeşimle, annemle, annemin yardımcısıyla konuştum, programı inceledim, gerekli düzenlemeleri yaptım ve uçak biletlerinin alınacağı son gün "tamamdır bu iş" diyebildim.</span></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: georgia; font-size: medium;"><br /></span></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: georgia; font-size: medium;">Seyahat günü sabah erkenden havaalanındaydık. Grup bileti alınmış olduğu için elektronik bavul teslimi yapılamıyormuş, mecburen kontuarda kuyruk bekledik. Sabiha Gökçen'den uçtuğumuz için, diğer handikap uzun pasaport kontrol kuyruğundan geçmekti, neyse ki olabildiğince hızlı ilerdik ve önce Ş. geçti sonra ben kaldım. Neymiş efendim, cep telefonumda açılan bilet benim adıma kayıtlı gözükmüyormuş! Telefonu çevirip bakınca ne göreyim? Gerçekten öyle imiş maalesef... </span></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: georgia; font-size: medium;">Polis yol gösterdi, "gidin kontuardan biniş kartı bastırın, kuyruk beklemeden bana gelin". Haydi bakalım, o kuyruğu tersten ve aralardan geçerek kontuara gittim, durumu anlattım, biniş kartımı bastırdım tekrar pasaport kuyruğuna yamandım. Gel gör ki kuyruk geçit vermiyor, bir kaç kişiden izin istedim, sonra baktım zaman var mücadele etmeye değmeyecek sıramı bekledim.</span></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: georgia; font-size: medium;">Vee, bir sürpriz daha; bana "sıra beklemeden gel" diyen memur yerinde yok, muhtemelen aradan geçen yarım saatte nöbet değişmiş, kime dert anlatacağım da dinleteceğim acaba? Önümdeki memura durumu anlattım, anlayış gösterdi, işlemi tamamladı ve nihayet beni bekleyip duran Ş.'ye ulaştım.</span></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: georgia; font-size: medium;"><br /></span></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: georgia; font-size: medium;">Uçağımıza binmek üzere havaalanı otobüsüyle yol alırken reklamlarda gördüğümüz 100. yıl uçağı Cumhuriyet çıktı karşımıza. Ş'ne bak 100. yıl uçağı buradaymış demeye kalmadı, otobüsümüz uçağın diğer tarafına geçti ve kapılarını açtı. Meğer Üsküp yolculuğumuzu bu uçakla yapacakmışız, yaşasın! Normal kosullarda uçağın arka sıralarını tercih etmem. Ancak bu defa uçağın 39. sırasında oturmaya bile (son sıra 40. idi) bana mısın demedim.</span></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: georgia; font-size: medium;">Uçağın merdivenlerine yürürken son anda çektiğim <a href="https://herguneucguzelsey.blogspot.com/2023/10/12-ekim-persembe.html" target="_blank"><i>fotosu burada, tıklayınız.</i></a></span></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: georgia; font-size: medium;"><br /></span></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: georgia; font-size: medium;">Yolculuk güzel bir havada gayet keyifli geçti, kalkış sırası beklerken kaybettiğimiz zamanı kaptan pilot yolda telafi etti. Gelibolu yarımadasının, Ege'deki adaların ve Yunanistan'ın Halkidiki yarımadasının üzerinden uçarak, Balkan dağlarıyla buluştuk ve Üsküp'e indik. </span></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: georgia; font-size: medium;">Yeni bir pasaport kuyruğu karmaşasından sonra, buradaki polisin beni sorguya çekeceği tuttu; neden geldin, ne kadar kalacaksın, nereden döneceksin, rezervasyonun var mı? Nihayet Makedonya'ya girebileceğime karar verdi ve pasaporta damga bastı. </span></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: georgia; font-size: medium;">Tamam artık, otobüse binmek üzere dışarı çıkıyoruz dedik ve çıkamadık, çünkü deklare edecek eşyam yok çıkışına kocaman bir x-ray kurmuşlar ve herkes önce bavulunu oradan geçiriyor, dolayısıyla kuyruk uzamış gitmiş yine.</span></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: georgia; font-size: medium;">Neyse, bu badireyi de atlattık ve üç gün boyunca bizi gezdirecek otobüsümüze binerek Manastır'a doğru yola çıktık. </span></div><div style="text-align: left;"><br /></div><div style="text-align: left;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg-6AEMEIs5R2LhrFGXyVNl8WYNgeT1-cjC49OfbsbMBiA8nR839JFBveNxxA05Htp068ceO0IGblKNkRCRWmBwNkqq_eGzxATr2nF2o6PRnleOsh6Rr0P9KSLfcgBE_GZ4eNjU6fqv4sniOGrPHv3Q2ghU4KIo70LQctSQ6Ta9Alme8cFk3OeIYq4FjtnY/s4624/B%C3%BCy%C3%BCk%20%C4%B0skender.jpg" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="4624" data-original-width="3468" height="400" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg-6AEMEIs5R2LhrFGXyVNl8WYNgeT1-cjC49OfbsbMBiA8nR839JFBveNxxA05Htp068ceO0IGblKNkRCRWmBwNkqq_eGzxATr2nF2o6PRnleOsh6Rr0P9KSLfcgBE_GZ4eNjU6fqv4sniOGrPHv3Q2ghU4KIo70LQctSQ6Ta9Alme8cFk3OeIYq4FjtnY/w300-h400/B%C3%BCy%C3%BCk%20%C4%B0skender.jpg" width="300" /></a></div><div style="text-align: center;"><span style="font-family: georgia; font-size: medium;"><br /></span></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: georgia; font-size: medium;">Üsküp'ten yaklaşık iki buçuk saatlik bir yolculuk yaptık, balkan coğrafyasını seyrederek, tarlaların, bağların, ormanların kıyısından geçerek Manastır'a ulaştık. </span></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: georgia; font-size: medium;">Manastır'da şehir merkezindeki çarşı içinden geçtik ve Osmanlıdan kalma camilerin, saat kulesinin, Makedonya tarihinin önemli ismi Büyük İskender'in yukarıda görünen heykelinin ve "Manastır'da var bir havuz" türküsüne konu havuzun önünden geçerek, fotoğraflar çekerek yolumuza devam ettik.</span> </div><div style="text-align: left;"><br /></div><div style="text-align: left;"><br /></div><div style="text-align: left;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgMwrs13nfjPu-QWPeRr59eUSOX86xomrfDuyEAsjYgdFZ9YRty-5t8ZRko5el-zolNps9DGGgh-cmdkz3I3YrO7MFVTlZ0KVpFkY88LOXJPj_yKnPNB8iRujrvwXzBHfXf4cyUuoevFZOK0Y6sgnavPS7B1N6-BuorWMffIRiMbNNCdOSMCPicc2JDl2uQ/s4624/Manast%C4%B1r%20Askeri%20%C4%B0dadi.jpg" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="4624" data-original-width="3468" height="400" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgMwrs13nfjPu-QWPeRr59eUSOX86xomrfDuyEAsjYgdFZ9YRty-5t8ZRko5el-zolNps9DGGgh-cmdkz3I3YrO7MFVTlZ0KVpFkY88LOXJPj_yKnPNB8iRujrvwXzBHfXf4cyUuoevFZOK0Y6sgnavPS7B1N6-BuorWMffIRiMbNNCdOSMCPicc2JDl2uQ/w300-h400/Manast%C4%B1r%20Askeri%20%C4%B0dadi.jpg" width="300" /></a></div><div style="text-align: left;"><br /></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: georgia; font-size: medium;">Şehirdeki ikinci durağımız, Mustafa Kemal'in okuduğu Askeri İdadi oldu.</span></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: georgia; font-size: medium;">Oldukça iyi korunmuş yapının içini gezdik, Atamızın eşyalarının ve bazı fotoğraflarının bulunduğu salondan sonra, binanın diğer taraflarında yer alan etnoğrafya müzesini de gezdik. İçeride ve bahçede fotoğraflar çektirdik. </span></div><div style="text-align: left;"><br /></div><div style="text-align: left;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg1Rnxes7iWYF3vsxbIIl-Xp5waWvce4EveohV1gPC_pAHEY6Je3uFuICkYSiv6e9_MWJoHUobI8hwDZyOLmE9__5GHCdkVX7kWzWje6htjxrcWkE1393zktJx40rmilpA7IjHnhXMVzmUXwgSvlNcXDHdTdbZgL7vxvZamsg41vEFdabFyW2BVLGkVEOyk/s4624/Makedon%20biras%C4%B1.jpg" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="4624" data-original-width="3468" height="400" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg1Rnxes7iWYF3vsxbIIl-Xp5waWvce4EveohV1gPC_pAHEY6Je3uFuICkYSiv6e9_MWJoHUobI8hwDZyOLmE9__5GHCdkVX7kWzWje6htjxrcWkE1393zktJx40rmilpA7IjHnhXMVzmUXwgSvlNcXDHdTdbZgL7vxvZamsg41vEFdabFyW2BVLGkVEOyk/w300-h400/Makedon%20biras%C4%B1.jpg" width="300" /></a></div><br /><div style="text-align: left;"><span style="font-family: georgia; font-size: medium;">Şehir turumuzu tamamladıktan sonra dinlenmeyi hak etmiş ve sabahtan beri pek bir şey yememiş olduğumuz için acıkmış olarak bir restorana oturduk. </span></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: georgia; font-size: medium;">Rehberimiz önceden bizi uyarmıştı, buralarda bizdeki hızlı servis hizmetini beklemeyin, az eleman çalışır ve daha yavaş hareket ederler, acele etmeyin demişti. Aslında bu sakin şehirde biz İstanbulluların alışık olduğu saçma telaşa zaten yer yok, hayat usul usul kendi halinde akıyor.</span></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: georgia; font-size: medium;">Biz de sakince bekledik, patates kızartmalarımız ve biralarımız geldi, çevreye bakarak olarak, sohbet ederek akşamın hafifçe inmesini izleyerek lezzetli biralarımızın keyfini çıkardık.</span></div><div style="text-align: left;"><br /></div><div style="text-align: left;"><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjlPQe_jQZUoP2JJMpxrZwAmyX-NHX8ym1F9DLU5sB7i5DkmELCjBG-EDGARwbO1PX7XZ1ZBlIj2WH33ypDInuymlk3yEix18JCN-R1tw8dg8YXJGv03AZhpGhpSnQqgmny7knJ5GchsVqY4v5l3DPBODqISrCpSATSfIDjXxSbLoU24dGAnAafogZmEQy8/s4624/Ohrid%20sabah.jpg" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="3468" data-original-width="4624" height="300" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjlPQe_jQZUoP2JJMpxrZwAmyX-NHX8ym1F9DLU5sB7i5DkmELCjBG-EDGARwbO1PX7XZ1ZBlIj2WH33ypDInuymlk3yEix18JCN-R1tw8dg8YXJGv03AZhpGhpSnQqgmny7knJ5GchsVqY4v5l3DPBODqISrCpSATSfIDjXxSbLoU24dGAnAafogZmEQy8/w400-h300/Ohrid%20sabah.jpg" width="400" /></a></div><div><br /></div><span style="font-family: georgia; font-size: medium;">Derken yola çıkma vakti geldi ve yaklaşık bir buçuk saatlik yolculuk sonunda Ohrid şehrine, oradaki aynı isimli gölün kenarındaki otelimize ulaştık. </span><div><span style="font-family: georgia; font-size: medium;">Odalarımıza çıkmak, valizlerimizi açmak derken günün yorgunluğuyla yataklarımıza uzanmakla uzun süren ilk günün sonuna geldik. </span></div><div><span style="font-family: georgia; font-size: medium;">Yukarıdaki göl fotoğrafını odamızın balkonundan ertesi sabah çektim. Sabahın pusu gölün üstünde henüz ve hayal meyal görünen karşı kıyıda Arnavutluk şehirleri var.</span></div><div><span style="font-family: georgia; font-size: medium;"><br /></span></div><div><div style="text-align: left;"><br /></div></div>EKMEKÇİKIZhttp://www.blogger.com/profile/01102834883988846959noreply@blogger.com14tag:blogger.com,1999:blog-5426975240881760349.post-68753869990518648332023-10-04T17:18:00.005+02:002023-10-05T05:45:23.456+02:00"YAŞAYAN PİRAMİT" ve "MODERNİZMİN İZİNDE TÜRK RESMİ"<div style="text-align: left;"><span style="font-family: times; font-size: medium;"><b>Yaz başından beri "gidilecek sergiler" listemde duran Sabancı Müzesi'ne bugün hoş bir denk düşme sonucu gidebildim, nihayet.</b></span></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: times; font-size: medium;"><b>Sabah bir toplantıya katılmak üzere karşıya geçmem gerekiyordu. Karşı dediğim yer Ulus; hafta içi, sabah saatinde, işyerleri ve tüm okullar açıkken nasıl ulaşırım konusunda ön çalışma yapmadan yola çıkmamak gerekiyor.</b></span></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: times; font-size: medium;"><b>En mantıklı güzergâhın marmarayla Üsküdar'a gitmek, oradan motorla Beşiktaş'a geçmek, sonra da artık kısmet... olduğuna karar verdim. Bir süredir sabahları serin oluyor, nitekim sabah istasyona yürürken ve treni beklerken ince ince işleyen serin havayı hissedince, yanıma şal almış olmak nedeniyle kendimi kutladım. Kot ceket ve sweatshirt giyenler oldukça fazla sayıdaydı. </b></span></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: times; font-size: medium;"><b><br></b></span></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: times; font-size: medium;"><b>Beşiktaş'a kadar işler yolunda gitti, tren kalabalıktı maskemi taktım, Üsküdar'dan Beşiktaş'a geçtiğimiz kocaman motorda açıkta oturdum. Meğer, Beşiktaş meydanını düzenleme çalışması varmış. Taksiler iskele önüne giremediği gibi, Bahçeşehir Üniversitesi tarafında da duramıyorlardı ve geçen tüm taksiler doluydu. Haydi bakalım! </b></span></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: times; font-size: medium;"><b>Yavaş yavaş Ortaköy yönüne yürümeye başladım, belki bu hengameden uzaklaşırsam boş taksi bulurum umuduyla. Şansıma karşı yönde bir taksi durdu, o gürültü içinde duyamadığım bir şeyler söyledi, karşıya geçtim, Ulus dedim, atladım, biraz ileriden döndük ve Portakal yokuşuna doğru yol almaya başladık, zira Ulus'a çıkmanın en kestirme yolu odur. </b></span></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: times; font-size: medium;"><b><br></b></span></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: times; font-size: medium;"><b>Toplantıdan sonra bölgenin ana caddesi konumundaki Ahmet Adnan Saygun Caddesine yürüdüm. Aklımda iki fikir dolanıyor, ilki Beşiktaş'a inmek, karşıya geçmek ve Kadıköy'de Kuru Otlar Üstüne filmini izlemek, ikincisi Ortaköy'e inmek ve Emirgan'a doğru devam edip Sabancı Müzesi'ne gitmek.</b></span></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: times; font-size: medium;"><b>Caddedeki durakta, ne yöne gitmek daha mantıklı olur düşüncesiyle haritaya bakarken boş bir otobüs geldi ve ben kendimi tıngır mıngır yeniden Portakal yokuşundan aşağıya Ortaköy'e doğru inerken buldum. </b></span></div><div style="text-align: left;"><br></div><div style="text-align: left;"><br></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiVRF1jvbsem22-gdeBfdtMiLVBRhM8B-ERoUarpjzT0FE4DURFWpCd6r8VlUZtwUVwowfOq4maxpcL55LG589dSGBqbX_yvk32qafSWZXlrstyDZRMsPUrTmrsefow4-nsBZ2REE_pKVnmLvvP5yFJhxnyO8-jVxFFs4lLey37Gk8OOFl1gg_6bBh-6X80/s4624/Ortak%C3%B6y%20Meydan%C4%B1.jpg" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="3468" data-original-width="4624" height="300" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiVRF1jvbsem22-gdeBfdtMiLVBRhM8B-ERoUarpjzT0FE4DURFWpCd6r8VlUZtwUVwowfOq4maxpcL55LG589dSGBqbX_yvk32qafSWZXlrstyDZRMsPUrTmrsefow4-nsBZ2REE_pKVnmLvvP5yFJhxnyO8-jVxFFs4lLey37Gk8OOFl1gg_6bBh-6X80/w400-h300/Ortak%C3%B6y%20Meydan%C4%B1.jpg" width="400"></a></div><br><div style="text-align: left;"><span style="font-family: times; font-size: medium;"><b>Epey zamandır Ortaköy meydanına gitmemişim, iskeleye doğru yürürken bildiğim Ortaköy meydanından çok farklı bir yerle karşılaşınca anladım bunu. </b></span></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: times; font-size: medium;"><b>O güzelim küçük meydan, Boğaz ve Ortaköy camii manzaralı fotoğraf çekenlerle doluydu. Bu fon ve fotoğraf sevdalıları sadece turistler değildi, bol miktarda evlilik ve nişan fotoğrafı çektirenler vardı ve nasıl bir popülarite ise, bunların çoğu yabancıydı. </b></span></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: times; font-size: medium;"><b>İskeledeki panodan onbeş dakika sonra Emirgan Sarıyer yönüne gidecek bir motor geleceğini öğrenince, meydanın diğer tarafına doğru kısa bir tur atıp motorla Emirgan'a ulaşmanın en akıllıca iş olacağını anladım. </b></span></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: times; font-size: medium;"><b>İşin komik tarafı, meydanın ve camiinin diğer tarafında da çekim işleri vardı, bu defa film (muhtemelen reklam filmi) çekiyorlardı.</b></span></div><div style="text-align: left;"><br></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhgt7WHiazx5nU_RLvnjiY5qwci-dEm8KDQtcNO5TTlsfJQGVaGLRR_0yYmAiCBxB05C5mSqdWU5kPrXlR0iwddi52iOqEkZqa5adG2A0c_fFmjPpyWpCIrIoIkrozaPbry-NOTzx7SuQpcm4HbWBCihp8qzuZtP9t5cjbo6tQZg2TKVhhUGa_xPLNCg_U2/s4624/Arnavutk%C3%B6y%20iskelesi.jpg" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="3468" data-original-width="4624" height="300" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhgt7WHiazx5nU_RLvnjiY5qwci-dEm8KDQtcNO5TTlsfJQGVaGLRR_0yYmAiCBxB05C5mSqdWU5kPrXlR0iwddi52iOqEkZqa5adG2A0c_fFmjPpyWpCIrIoIkrozaPbry-NOTzx7SuQpcm4HbWBCihp8qzuZtP9t5cjbo6tQZg2TKVhhUGa_xPLNCg_U2/w400-h300/Arnavutk%C3%B6y%20iskelesi.jpg" width="400"></a></div><br><div style="text-align: left;"><span style="font-family: times; font-size: medium;"><b>Bu arada, İstanbul'daki eski iskelelerin yeniden canlandığını görmek, sadece gezenlerin, turistlerin değil, diğer yolcuların da deniz yolunu tercih ettiklerini görmek hoşuma gitti.</b></span></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: times; font-size: medium;"><b>Yukarıdaki fotoğrafın tanımı için, motor Arnavutköy iskelesine yanaşmışken, boğaz yönüne doğru bakış diyebiliriz.</b></span></div><div style="text-align: left;"><br></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj_6M4_qXCfDfH_VixJeVQVQEque1grhbr_6UskCdXVd3S0SlbgPxVYW7XZTmbAc2EWy9F5vgRSCFAXsvfNte_pE4pqZ0hnuiV2yifBNi_Lso0dJOxrsHmBN9MVlKNYIMZQJneTihge2YJSb1B0EvLQh1qtPgVvfcAPzsTpBUw23Pj1rzb3EHcdYQOZLyM2/s4624/Emirgan%20iskelesi.jpg" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="3468" data-original-width="4624" height="300" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj_6M4_qXCfDfH_VixJeVQVQEque1grhbr_6UskCdXVd3S0SlbgPxVYW7XZTmbAc2EWy9F5vgRSCFAXsvfNte_pE4pqZ0hnuiV2yifBNi_Lso0dJOxrsHmBN9MVlKNYIMZQJneTihge2YJSb1B0EvLQh1qtPgVvfcAPzsTpBUw23Pj1rzb3EHcdYQOZLyM2/w400-h300/Emirgan%20iskelesi.jpg" width="400"></a></div><div><br></div><span style="font-family: times; font-size: medium;"><b>Artık Emirgan iskelesine yanaşıyoruz.</b></span><div><span style="font-family: times; font-size: medium;"><b>İskeleden çıkıp Sabancı Müzesi'ne doğru yürürken, midemin gurultusunu duyuyorum. Alışkın olduğumdan çok daha erken ve az yediğim, toplantıda sadece kahve içtiğim için bu durum gayet normal.</b></span></div><div><span style="font-family: times; font-size: medium;"><b>O zaman ne yapıyoruz? Hemen Emirgan Sütiş'te bir tavuklu pilav ve ayran molası veriyoruz ki, resim tarihimizin modernist eserlerini akıl başka yerde olmadan görebilelim.</b></span></div><div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><br></div><br><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjTbBDSXlXnTRggn1PUyWyl_iNqiVALHss0eANg289kuLyraIZM-pXgG4DDhx7iPY1Xim-N0xbTCxbO7m4dhkj9J7BziwCGAqFvKgjAxz_6WHDx1_FDPfY3JYVRMxTULjQ0TB56_WOgNmiEKlLVv4kqaUJWjeb8FFnDM9Z8jlAK-SNSY3KhE0YmhKbnjpu-/s4430/Ya%C5%9Fayan%20Piramit.jpg" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="3322" data-original-width="4430" height="300" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjTbBDSXlXnTRggn1PUyWyl_iNqiVALHss0eANg289kuLyraIZM-pXgG4DDhx7iPY1Xim-N0xbTCxbO7m4dhkj9J7BziwCGAqFvKgjAxz_6WHDx1_FDPfY3JYVRMxTULjQ0TB56_WOgNmiEKlLVv4kqaUJWjeb8FFnDM9Z8jlAK-SNSY3KhE0YmhKbnjpu-/w400-h300/Ya%C5%9Fayan%20Piramit.jpg" width="400"></a></div><br><div style="text-align: left;"><br></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: times; font-size: medium;"><b>Agnes Denes / Yaşayan Piramit</b></span></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: times; font-size: medium;"><b><br></b></span></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: times; font-size: medium;"><b>Müzenin bahçesinde kuş seslerini, arap bülbüllerini dinleyerek binaya doğru çıkarken, ikinci serginin eserini görüyorum.</b></span></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: times; font-size: medium;"><b>Dört ton toprakla doldurulmuş ahşap basamaklı teraslardan oluşan piramit gökyüzüne doğru uzanıyor.</b></span></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: times; font-size: medium;"><b>Eminim geçen sene kurulduğundan beri, geçen her mevsimde başka güzellikler sergiledi.</b></span></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: times; font-size: medium;"><b>Burada, <a href="https://www.sakipsabancimuzesi.org/sergiler-ve-etkinlikler/sergi/68" target="_blank"><i>daha ayrıntılı bilgi bulabilirsiniz.</i></a></b></span></div><div style="text-align: left;"><br></div><div style="text-align: center;"><br></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj4ir_qcI2hoGpm1XAHtfH4unRGuIEL-ITGtBdK5ybcensqXet-SYo5-IqzEB89oJUPJICRj4oc3DZNbn3ceWYaGMutd4j1KF95UXlQRfhhyJ95w1HYch2bdNlwvjeOKAMGm0PX6FOV8EFD_WNYmdXrHcp1MLx6ZQp_hjemqmO373v7EK1wOlQ7iPj9h_p7/s4624/Manzara%20-%20Hoca%20Ali%20R%C4%B1za.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="2584" data-original-width="4624" height="224" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj4ir_qcI2hoGpm1XAHtfH4unRGuIEL-ITGtBdK5ybcensqXet-SYo5-IqzEB89oJUPJICRj4oc3DZNbn3ceWYaGMutd4j1KF95UXlQRfhhyJ95w1HYch2bdNlwvjeOKAMGm0PX6FOV8EFD_WNYmdXrHcp1MLx6ZQp_hjemqmO373v7EK1wOlQ7iPj9h_p7/w400-h224/Manzara%20-%20Hoca%20Ali%20R%C4%B1za.jpg" width="400"></a></div><br><div style="text-align: center;"><span style="font-family: times; font-size: medium;"><b><br></b></span></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: times; font-size: medium;"><b>Serginin girişinde bizi Hoca Ali Rıza'nın Manzara tablosunun büyütülmüş örneği karşılıyor.</b></span></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: times; font-size: medium;"><b>Onun karşısında Türk resminin başlangıcından bu yana bir tür aile ağacı yer alıyor. Duvarlar boyunca uzanan sergideki eserlerin ressamları hakkında ayrıntılı açıklamalar resimlerin yanında bulunuyor.</b></span></div><div style="text-align: left;"><a href="https://www.sakipsabancimuzesi.org/sergiler-ve-etkinlikler/sergi/69" target="_blank"><i><span style="font-family: times; font-size: medium;"><b>Burada, sergi hakkında bilgi ve bazı eserlerle ilgili ayrıntı var. </b></span></i></a></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: times; font-size: medium;"><b>Henüz görmediyseniz, yılbaşına kadar süreceğini not edeyim, belki yolunuz düşer.</b></span></div><div style="text-align: left;"><br></div><div style="text-align: left;"><br></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgudeaPs_qwuLUxg4pyq1BEMfmL0qtdfvgXDwPwkL1L_ixu3z4fjEX2Y2xGwvZwsUycdO9QigSsS_lna78j_FpASSuEN6klj8spmG1gRgRXg9rKx5fOdHEjxJfnT91tYWbxfiJfF932hTR4DU3IUl66pV6jm6v1e7Ces0ZJpvbQy6tpfrkSEhtvM8vOvBwZ/s4624/Zeki%20Faik%20%C4%B0zer.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="3468" data-original-width="4624" height="300" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgudeaPs_qwuLUxg4pyq1BEMfmL0qtdfvgXDwPwkL1L_ixu3z4fjEX2Y2xGwvZwsUycdO9QigSsS_lna78j_FpASSuEN6klj8spmG1gRgRXg9rKx5fOdHEjxJfnT91tYWbxfiJfF932hTR4DU3IUl66pV6jm6v1e7Ces0ZJpvbQy6tpfrkSEhtvM8vOvBwZ/w400-h300/Zeki%20Faik%20%C4%B0zer.jpg" width="400"></a></div><br><div style="text-align: left;"><span style="font-family: times; font-size: medium;"><b>Günümüze en yakın ressamlardan Zeki Faik İzer'in daha önce görmediğim ve sergide görünce beğendiğim bir eseriyle gezimizi tamamlayalım.</b></span></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: times; font-size: medium;"><b><br></b></span></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: times; font-size: medium;"><b>Müzeden sonra, eve dönüş yolunda şansım yaver gitti diyebilirim. İskelye geldikten 5 dakika sonra motor geldi, bu defa Bebek iskelesine uğrayarak Beşiktaş'a doğru gittik.</b></span></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: times; font-size: medium;"><b>Beşiktaş iskelesinde indikten sonra, koşarak Kadıköy vapuruna yetiştim ve İstanbul'un en güzel klasik vapurlarından biri olan Kızıltoprak'a binerek bizim kıyıya geçtim.</b></span></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: times; font-size: medium;"><b><br></b></span></div></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: times; font-size: medium;"><b>Sonrası, iyilik sağlık, şükür...</b></span></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: times; font-size: medium;"><b><br></b></span></div>EKMEKÇİKIZhttp://www.blogger.com/profile/01102834883988846959noreply@blogger.com16tag:blogger.com,1999:blog-5426975240881760349.post-56251725262967026912023-09-21T12:31:00.001+02:002023-09-21T12:52:41.705+02:00#tbt SEVDİKLERİM<div style="text-align: left;"><span style="font-family: helvetica;"><b>Bugün "Güzellikler defteri"nde eğlenceli bir fikir ve onun sonucunda<a href="https://guzelliklerdefteri.blogspot.com/2023/09/21-eylul-persembe.html" target="_blank"><i> yazılmış bir yazısı vardı Şulemin</i></a>. </b></span></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: helvetica;"><b>Yazıyı okuyunca hemen o tarihlerde Ekmekcikız'da ne yazdığımı merak ettim, haliyle.</b></span></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: helvetica;"><b>Meğer ben de o "mim"e dahil olmuşum, konuyla ilgili yazıyı yazmışım. </b></span></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: helvetica;"><b>Eski blog yazarı dostlar hatırlarlar; o yıllarda size yöneltilmiş soruya cevap verip, başka bloggerları da o sorulara cevap vermeye davet etmek olarak tanımlanacak "mim" işleri vardı. </b></span></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: helvetica;"><b>Şimdilerde o işin adı "chalenge" oldu, bazı bloglarda halen arada sırada ortak konularda yazılıyor, okuyorum. Sanırım eskisi kadar düzenli yazan epey azaldığı için olsa gerek, davet üzerine yazılan yazılar da azaldı.</b></span></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: helvetica;"><b><br /></b></span></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: helvetica;"><b>Bir gelenek haline getirir ve sürdürür müyüm bilemiyorum. Ancak en azından Şulemin bugünkü yazısına eşlik etmek üzere, <a href="https://ekmekcikiz.blogspot.com/2007/09/sevdiklerim.html" target="_blank"><i> 25 Eylül 2007 tarihli yazımı ve orada cevapladığım mimi aşağıya yapıştırıyorum.</i></a> Aradan o kadar çok zaman geçmiş ki, yazıyı ara yüzde bulmak kolay olmadı doğrusu. </b></span></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: helvetica;"><b><br /></b></span></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: helvetica;"><b><br /></b></span></div><div style="text-align: left;">*******************************************</div><p><br /></p>
<p><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjkmZ0K5CGej1Bi7oXhe7mw-3TTeXelDwlDK-IwcUGWwotWiyyZiUGI9jJykmQHkIfMlhLUfbv6vfgb9Ot4YVOGisyzpHXiopwUkt4Jq3_j6d3eqFHsPY4qN23mPGl7ypvJrhHvqmnzyeM/s1600-h/renoir-apples-and-flowers.jpg"><img alt="" border="0" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5114106355417003186" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjkmZ0K5CGej1Bi7oXhe7mw-3TTeXelDwlDK-IwcUGWwotWiyyZiUGI9jJykmQHkIfMlhLUfbv6vfgb9Ot4YVOGisyzpHXiopwUkt4Jq3_j6d3eqFHsPY4qN23mPGl7ypvJrhHvqmnzyeM/s320/renoir-apples-and-flowers.jpg" style="display: block; margin: 0px auto 10px; text-align: center;" /></a><br /><br /><span style="color: #333300; font-family: trebuchet ms;">Meğer </span><a href="http://sumuklubocek.blogspot.com/2007/09/severim.html"><span style="color: #993300; font-family: trebuchet ms;"><em>Sümüklüböcek</em></span></a><span style="color: #333300; font-family: trebuchet ms;"> beni sobelemiş, üstünden üç gün geçince haberim oldu.<br /><br />Sobe, mim derken kim bunlar, ne yaparlar, ne düşünürler sorularının cevapları peşindeyiz. Ya da sadece yazmak, okumak istiyoruz.<br /><br />İşte! Gördünüz!<br />Meraklıyım, öğrenmeyi bunun için de soru sormayı severim.<br /><br />Sonra, blogumun sağ tarafında sıralı kitapları, filmleri, müzikleri, ağaçları, çiçekleri severim.<br /><br />Denizi çok severim. Seyretmeyi de, içinde olmayı da.<br /><br />Yürümeyi, hareket etmeyi, canlı olmayı severim. Bir yerde çok durursam paslanmaktan korkarım.<br /><br />Tam aksine, iş hayatında ve arkadaşlarımla ilişkilerimde sabit, sadık, bağlı olmayı severim.<br /><br />Yolculuğu çok severim. Hem biryerlere gitmeyi o varılan yeri, hem yolculuğun kendisini severim.<br /><br />Yemek yapmayı severim; bazen kendi kendime kafama estiği gibi, uydurarak yapmayı, bazen yakınlarım için düzgün adabınca yemekler yapmayı.<br /><br />Çikolatayı severim, mümkünse en çok kakaosu olan, acılarını.<br /><br />Dostlarımla sohbet etmeyi, anlattıklarını dinlemeyi, hayatla ilgili karşılıklı fikirler yürütmeyi severim.<br /><br />Çocuklarımı, annemi, kardeşimi, yeğenlerimi severim, hem de çook.<br /><br />Bir de eskiden sevdiklerim vardı ki, sanırım bu apayrı bir yazı konusu olur. </span></p><p><span style="color: #333300; font-family: trebuchet ms;">Şimdi geleneğe uyarak, ben de <a href="http://komplekssizelektra.blogspot.com/"><span style="color: #993300;">Elektra Hanımı</span> </a>oyuna davet ediyorum, buyrunuz anlatınız sevdiklerinizi, bize.</span></p><p><em><span style="color: #993300;">Resim: Pierre-Auguste Renoir / Apples and Flowers</span></em></p><p>******************************************************</p><div><span style="font-family: helvetica;"><b>Aradan geçen zamanda sevdiklerimde bir değişiklik olmuş mu? Düşündüm ve hemen net şekilde hayır dedim! </b></span></div><div><span style="font-family: helvetica;"><b>Bu iyi mi kötü mü bilemiyorum fakat ben yine o günkü Ekmekcikız'ım.</b></span></div><div><span style="font-family: helvetica;"><b><br /></b></span></div><div><br /></div>EKMEKÇİKIZhttp://www.blogger.com/profile/01102834883988846959noreply@blogger.com12tag:blogger.com,1999:blog-5426975240881760349.post-34301182421034153922023-09-18T16:45:00.004+02:002023-09-18T16:47:05.408+02:00Merkür retrosu diyorum, bitmemiş miydi?<div style="text-align: left;"><span style="font-family: helvetica;"><b>Astrolojik işaretleri izler misiniz bilmiyorum.</b></span></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: helvetica;"><b>Ben biraz merak biraz bakalım neler oluyor düşüncesiyle, genel gezegen hareketlerini takip ederim.</b></span></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: helvetica;"><b>Mesela 23 Ağustos'tan bu yana merkür retro, yani geri hareketteydi ve güya 17 Eylül'de normal düzenine döndü. </b></span></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: helvetica;"><b>Merkür'ün retro dönemlerinde genellikle iletişim konularında evrak işlerinde bazı terslikler olduğu söylenir. Bıyık altından gülümsüyorsanız, daha önce defalarca retro zamanı çeşitli aksilikleri şahsen tecrübe ettiğimi not edeyim. </b></span></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: helvetica;"><b><br /></b></span></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: helvetica;"><b>Gelelim bugün olanlara:</b></span></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: helvetica;"><b>Güne adsl hizmeti sağlayıcısından aldığım, "faturanızı ödemediniz, ödeyin yoksa interneti keseceğiz haa" mesajıyla başladım. Zaten otomatik ödeme talimatı var, nasıl olur ödenmemiş fatura? Banka hesabını kontrol ettim, kapı gibi ödeme var. </b></span></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: helvetica;"><b><br /></b></span></div><div><span style="font-family: helvetica;"><b>TTNet müşteri hizmetlerini aradım, tam 20 dakika sonra bağlandığım temsilci yavaş yavaş kontrol etti ve ödeme göremediğini söyledi. Haydi bakalım!</b></span></div><div><span style="font-family: helvetica;"><b>Bankayı aradım, orada çabucak bağlandığım müşteri temsilcisi ödemeyi gördüğünü söyledi ve dekont örneğini mail adresime gönderdi. </b></span></div><div><span style="font-family: helvetica;"><b>Ödemeyi gösteren dekontu TTNet evrak takip adresine gönderdim ve cevap beklemeye başladım.</b></span></div><div><span style="font-family: helvetica;"><b><br /></b></span></div><div><span style="font-family: helvetica;"><b>Cevap geldi, fakat "ödeme için teşekkür ederiz, kusura bakmayın" şeklinde değil, bu defaki sesli bir aramaydı ve bant kaydında yine "faturanı ödemedin, öde yoksa internetini keseriz" tehdidi vardı. </b></span></div><div><span style="font-family: helvetica;"><b>Olmuşum nevazil, başım ağrıyor, öyle boş boş oturacağıma neyle uğraşıyorum ben yaa! </b></span></div><div><span style="font-family: helvetica;"><b><br /></b></span></div><div><span style="font-family: helvetica;"><b>Üşenmedim, tekrar bankanın sistemine girdim, fatura ödeyecek gibi işlem yaptım "borcunuz bulunmamaktadır" kaydı çıktı. </b></span></div><div><span style="font-family: helvetica;"><b>Yine üşenmedim TTNet'in sistemine girdim, ödenmemiş fatura sorgusu yaptım, tabii ki yine tüm "faturalar ödenmiştir" kaydı çıktı. </b></span></div><div><span style="font-family: helvetica;"><b>Her iki kaydın da ekran görüntüsünü alıp, yine daha önce mail gönderdiğim adrese gönderdim. Umarım, bu saçma taciz mesaj, mail, telefon trafiğinin makul bir açıklamasını yapar ve hiç değilse bir özür dilerler.</b></span></div><div><span style="font-family: helvetica;"><b><br /></b></span></div><div><span style="font-family: helvetica;"><b>Bu satıra kadar sıkılmadan okuduysanız, deyin bana; olanlar henüz biten merkür retrosundan sebep mi, yoksa bir başka terslikler zinciri mi var?</b></span></div><div><br /></div><div><br /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhloq62OdB5zkvPec5OYju7mq0j8JBRWNH06COi9kRlORjcadu_bKxF2sb0wcQ-d4gnWrJ8zIThjMvrZRPSDB0IYMuqpag8Li7JdJAzpMQN7p853qTmopDpb9EzSgGWoLPKN0Yf7jUywQBkXsQMAdLUaH8O8BR6yNo0IWJ4ODy6VcwTXf_nsQORR9KYDw1b/s3065/Kazlar.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="1627" data-original-width="3065" height="213" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhloq62OdB5zkvPec5OYju7mq0j8JBRWNH06COi9kRlORjcadu_bKxF2sb0wcQ-d4gnWrJ8zIThjMvrZRPSDB0IYMuqpag8Li7JdJAzpMQN7p853qTmopDpb9EzSgGWoLPKN0Yf7jUywQBkXsQMAdLUaH8O8BR6yNo0IWJ4ODy6VcwTXf_nsQORR9KYDw1b/w400-h213/Kazlar.jpg" width="400" /></a></div><br /><div style="text-align: left;"><span style="font-family: helvetica;"><b>Konunun kazlarla ne ilgisi mi var? Bilmem!</b></span></div><div style="text-align: left;"><span style="font-family: helvetica;"><b>Hani bir fıkra vardır, bir sünnetçinin vitrininde saat duruyormuş da "ne âlâka?" demişler, o da "ya ne koysaydım vitrine" demiş. </b></span></div><div style="text-align: left;"><br /></div>EKMEKÇİKIZhttp://www.blogger.com/profile/01102834883988846959noreply@blogger.com8