Harry Potter'da vardı sanırım, "ruh emiciler". Öylesi gerçeküstü yaratıklar değil belki, ama, günlük şehir hayatında ruhumuzu emen pek çok durum olabiliyor.
"Çaresi yok, tek çare uzakta bir köye yerleşmek" diyebilirsiniz, ya da uzak hayali gerçekleştirene dek kendinize meşguliyetler bulabilirsiniz.
"Şimdi bu kadın ne yapacak, bana bir lokma yiyecek verir mi, yoksa sadece sırtımı okşamak mı istiyor?" bakışının anlamını çözmeye çalışmak, ya da...
Kolları sıvayıp harıl harıl hamur yoğurup, üç çeşit ekmek yapıp, hamurun ve pişen ekmeğin kokusuyla mest olmak denenmez mi, örneğin...
Ay ışığını seyretmek için tatile çıkmayı, emekli olmayı beklemeyip, ılık bir havada deniz kenarına inmek daha iyisi adaya doğru bir vapur sefası yapmanın keyfi kaçırılır mı, peki?
Bir zaman önce Dr. Müftüoğlunun yazısında okumuştum, mutluluk reçetesini. Yazının tamamı burada.
Bence, herkes kendi reçetesini yazabilir. Başlayın!
MUTLULUK REÇETESİ: RUHUNUZU ONARIN!
, Doyum sağlayacak kadar bir amaç,
, Geçinebilecek kadar bir iş,
, Temel ihtiyaçlara yetecek kadar zenginlik,
, İş ve eğlenceyi dengeleyecek kadar sağlıklı bir akıl,
, Birçok insanı beğenecek, bunlardan birazını da sevecek kadar şefkat,
, Kendini sevecek kadar özsaygı,
, Muhtaç olanlara verecek kadar iyilik duygusu,
, Zorluklarla yüz yüze gelecek kadar cesaret,
, Sorunları çözecek kadar yaratıcılık,
, Her an gülecek kadar mizah duygusu,
, İyi bir yarını bekleyecek kadar umut,
, Hayatı bütün değerleriyle yaşayacak kadar bir sağlık,
, Sahip oldukların için şükran duygusu.
Onarmadan once, yaralanmasin diye koruyabilmeyi ogrenmegi de oneriyorum...
YanıtlaSilNe kadar koruyabilirim desek de bir şekilde ruhun onarılması gerekiyor, o kadar çok yıkıcı unsur var ki. Belki tuhaf gelecek ama ben onarmayı da seviyorum, daha bir güçleniyorum, daha bir kendime yakın oluyorum sanki.
YanıtlaSilMehtapcığım,
YanıtlaSilKesinlikle haklısın, öncelikle korumayı bilmeliyiz. Yine de insan hayatında her daim gül bahçesi olmuyor, kimi kez bahçe duvarlarını tırmanmak gerekiyor. İşte o zaman güç ve enerji bulabilmek için, bir onarım gerekebilir. :)
Sevdacığım,
YanıtlaSilNe mutlu sana, onarmayı biliyorsan ve öğreniyorsan. :)
Çoğu insan, kendini çaresiz sanıp, öylece durmayı, söylenmeyi tercih ediyor.
Hey nice blog here! Visit mine and let me know what you think, maybe we could follow each other!
YanıtlaSilXOXO
Ylenia
Burada sıcacık ekmekler gördüm, aldım taze çayımı geldim. Geldiğime de pek bir mutlu oldum. Mis gibi ekmek ve çay kokusu, yannda da iki lafın kırılan belleri. İşte bu benim listemde en önemli sıradadır. Ânı yaşamak, huzur duygumuzun olabildiğince sürekli yaşanmasını sağlamak için neleri -ki bunlar bazen çok küçük şeylerdir, hayatımıza sokabileceğimizi yada çıkarmamız gerekenleri bilmek. Bunlar da benim listeme ekleyebileceğim şeyler.
YanıtlaSilSevgilerimle...
Heyyfi hoşgeldiniz. :)
YanıtlaSilHaklısınız, fırından çıkmış mis kokulu ekmeğin yanında bir bardak taze demlenmiş çay çok iyi gider, ekmeğe katık bile aranmaz.