Pazartesi, Mart 03, 2014
Canlı ya da cansız, yeter ki yaşama tutunmaya karar vermiş olsun...
Eskişehir Seyitgazi'deki Şeyh Sücaeddin-i Veli Külliyesi'sinin bahçesindeki kırmızı dut ağacı.
Külliyenin 1515 yılında yapıldığı varsayılırsa, halen meyve vermeyi sürdüren bu kırmızı dut en az beşyüz yıllık bir ağaç olmalı
Gövdesi eğilmiş, bükülmüş, devrilmiş, kısmen ölmüş, sonra yeniden canlanmış.
Kim bilir kaç defa yeniden doğmuş ölümlerden...
Üzerindeki genç dallar sürgün vermeye başlamıştı, demek ki, bu yaz yine meyve verecek.
Önünde saygıyla eğiliyorum.
Fotoğrafta gördüğünüz bir lahit, yani muhtemelen Anadolu'daki Romalılardan kalmış bir mezar taşı ya da ölü koruyucusu.
Şimdiki halde, Seyit Battal Gazi Külliyesi avlusunda su deposu ve çeşme olarak kullanılıyor.
Önündeki oyuk taş ise bir vaftiz taşı, o da yalak olmuş.
Yeniden dönüşümün, hayatta kalmanın kusursuz bir örneği; ihtiyaç ne ise eldeki malzeme ile yeniden kurulan sistemler...
kimbilir neler görmüştür yaşlı ağaç ne sevdalar ne kavgalar....
YanıtlaSilne güzel görüyorsun her şeyi. sen anlatınca fark ediyorum taşın, yalağın güzelliğini :)
YanıtlaSilAtahan ile hayat,
YanıtlaSilHem de ne çok değil mi? :)
Müziciğim,
YanıtlaSilAvluya girince farkettim lahiti. Rehbere sordum, o zaten anlatacakmış bize, pek çok yerde böyle kullanımlar varmış. Çok hoşuma gitti. :)
beşyüz yıllık bir ağaç olmak diyince, nasıl da değersizleşiyor çok da övündüğümüz uygarlıklar kurmak durumu.
YanıtlaSilgene gezi gene gezi!
YanıtlaSilseni "gezi"ci çavdar teyzem seni :)
Elektracığım,
YanıtlaSilFelsefede bunun bir adı vardır elbet, sen bilirsin. Ben doğanın gücü herşeyi yoluna koyar diye bir düşünce buldum, kendime.
Çok mutluyum. :)
My Taste,
YanıtlaSilBlog maceranız kolay gelsin, yolunuz çık olsun.
Sevgiler.
Abiciğim,
YanıtlaSilNe güzel buyurmuşsunuz, varsa yoksa "gezi".
Gez ya kulum!:)