Salı, Temmuz 17, 2018

ÇIRALI SAHİLİ, OLYMPOS ANTİK KENTİ, YANARTAŞ

Günler geldi geçti; bayram, seçim derken, araya bir kısa tatil bile sığıştırdık, fakat bir ses verip budur diyemedim. 
Bayramdan hemen sonra yola çıkıp Antalya'ya Çıralı'ya gittik, seçimden önce İstanbul'a dönmek üzere... Kızım Temmuz Ağustos aylarında Ankara'da yaz okulunda olacağı için, "birlikte bir tatil yapalım projesi" bu yaz böyle şekil buldu.
Çıralı'ya iki sene kadar önce Ekim başında ilk kez gitmiştim. (Bakınız burada)
Yeniden gelmek kısmetmiş. Bu defa çocuklar da çok sevdiler, sanırım onlar da yeniden gelmek arzusunda.



Bana sorarsanız, Çıralı sahili sevilmeyecek yer değil zaten.
4 km uzunluğunda bir plaj, tertemiz bir deniz,  arkasında bir yanında Tahtalı dağı, diğer yanında Musa dağı, sahilin bir ucunda  Olympos antik kenti, diğer tarafında Yanartaş /Chimera...



Fotoğrafların üstüne tıklar büyütürseniz, sahili, dağları, bulutları biraz daha yakından keyifle görebilirsiniz.
Bu güzelim sahil, caretta carettaların önemli yumurtlama alanlarından birisi.
Bir kaç senedir yuvalar azalmış, gömülü yuvalar çeşitli nedenlerle zarar görmüşler.



Bu sene Beydağları Sahil Milli Parkı görevlileri, her gece sahili dolaşıp, yumurta bırakan kaplumbağaların yuvalarını korumaya altına alıp, numaralıyor ve tarih bilgisi yazıyor.
Ayrıca gece sahilde kampçıların ya da günü birlikçilerin ateş yakmasına izin verilmiyor.
Umarım bu sayede kaplumbağalar çoğalır ve başarıyla suya kavuşurlar.



Çıralı'da bir aile işletmesi olan Özge Pansiyonda kaldık.
Bahçe içindeki bungalovlar ortak bir avluya bakıyor. Avlu dediğim, kocaman bir bahçe, nar, limon, muz ağaçları, çiçekler, tavuklar, kuşlar...
Kahvaltı ve akşam yemeği pansiyonda, kalan zaman deniz kenarında, ağaçlar altında hamakta...



Bir gün tekne turuna katıldık ve Adrasan sahiline doğru Cennet koyu  Ceneviz koyu benim, Sazak koyu, Mağaralar senin usulü gezdik, denizlere girdik çıktık.
Tekne büyüktü ve tam kapasitenin dörtte biri kadar yolcu vardı, o nedenle sakin ve ferah bir gezi oldu.


Tüm günü denizde geçirdiğimiz bir başka gün ise,  akşamüstünü, Olympos antik kentini gecerek, kireçtaşından yapılma binaların kalıntılarını merakla keşfederek, defne ormanının derinliklerine dalarak geçirdik.
Ören alanı girişine gelen bir motorlu dondurmacıdan aldığımız yanıksı keçi sütü dondurması, günün bonusu oldu, o ne lezzetti öyle!

Bir başka akşamüstünde, Yanartaş'a gitmek için bisikletlerle yola koyulduk.
Kimine göre 3 km, kimine göre 5 km olan yolu bitirdik bitirmesine de, tepeye tırmanıp, karanlıkta Yanartaşı görmeye mecalimiz kalmadı, pansiyona dönüp karnımızı doyurup, yorgun argın serilip kaldık.

Demek ki neymiş?
Chimera'yı görmek için Çıralı sahiline yeniden gitmemiz gerekiyormuş. Bundan güzel bahane mi olur?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Hoşgeldiniz!