Sonbaharın ikinci ayı, Ekim, hoş gelmiş olsun.
Dün gece erken uyudum, sabah rahatça erken uyandım. Bu ay yapmak istediğim işleri listeleyeyim düşüncesi kafamda. Bir de baktım, ben yine denize gideyim isteği içindeyim. İki sene önce Ekim başında gittiğim Olympos'un tadı öyle kalmış, damağımda. Kısmet...
Deniz kenarını bilemeyeceğim ancak, Ankara yolları bekler beni. Kızımın yeni eve yerleşmesine yardım gereği bir yana, asıl önemli konu buzluk doldurmak için biraz çalışmak gerekeceği...
Gitmek istediğim bir iki sergi var, tasarım bienali var, filmekimi var, tiyatro festivali başlıyor. Gezme faslını geliştirirsek; yakınlar var, uzaklar var, Balat'a gidelim, Yedigöllere gidelim konuşmaları yapmıştık arkadaşlarla.
Bütün havaiyatın hayallerin yanısıra gerçekler var, iki senedir kafamda, dilimde evde badana boya yaptırmak gerektiği düşüncesi dolaşıyor. Ertele ertele, nereye kadar? Bir doğrulup girişsem isteğini eyleme döksem ne iyi olur.
1 Ekim sabahında aklımda uçuşanlar böyle işte!
Yaşanandan kalan izlerin tadı yerinde olsun, yeter.
Sağlıkla iyilikle geçsin Ekim, güzel olsun.
Tatlı yiyelim tatlı konuşalım dileğiyle, 1 Ekim'e 1 Mayıs'tan selam geldi; Havana'da 1 Mayıs töreninden sonra gittiğimiz şık restaurantta öğlen yemeğinde yediğimiz tatlı bu fotoğraftaki.
Lokantanın adını hatırlamasam, tatlının adını bilmesem de hafifliği ve meyvenin lezzeti damağımda.
"Yaşanandan kalan izlerin tadı yerinde olsun" demiştim ya, bu işte.
Eylül sanki Ekim ayı bitiyor gibi dramatik bitti. İnşallah EKim de biraz ılıman günler olsun.
YanıtlaSilSevgili Vladimir,
YanıtlaSilBu sen Ekim de ışıksız güneşsiz gidiyor. Şimdi pastırma yazında umudum. :)