AKLI HAVADA MI, YERE Mİ ÇAKILMIŞ?

Filmin sonuna doğruydu.
Artık yere konsun da, o hep eleştirdiği sırt çantası doldurulmuş hayat tarzına mı geçsin hem de hazır gönlü bir kadına kaymışken, diye düşünmekteydi, Ryan.
Ani bir kararla harekete geçti, hoşlandığı -sevdiği değil henüz, bağlandığı denebilir belki- kadının evine gitti, sürpriz yapmak için.

Film, tam da o noktada happy end çukuruna düşecekti ki, zınk diye yapıştık koltuklarımıza. Meğer kadın evli ve çocuklu imiş!
Nasıl da hep aksi duruma (meğer, adam evliymiş!) alıştığımız bir klişe.
Nasıl da ters köşe oluverdik!

O sarsıcı, hayal kırıklığı yaratıcı durumun üstüne, telefonda konuşuyorlar.
Adam gayet sakin, "anlat bana, anlamamı sağla" diye soruyor.
Bütün o işten çıkarılmalarına aracılık ettiği kişiler karşısındaki sinirleri alınmış halin bir türevi mi, bu?

Haltedip, filmin can alıcı noktasını anlattım gibi oldu.
Değil değil!
Up In The Air/Aklı Havada'ya gidecek olanların ezici çoğunluğu kadın ve tüm o kadınlar filme George Clooney için gittiler, gidecekler.
Ben, şimdiye dek, üzerinde bu kadar büyük bir ittifakla yakışıklı bulunan başka aktör hatırlamıyorum. Hem de her yaştan kadın için.
Sakın yalancı çıkarmaya kalkmayın, beni!

Arada duyduğum birkaç çatlak sese rağmen, George'un öldürücü karizması bir tarafa ve bununla birlikte, filmin arada düşündüren, iyi bir seyir vaadettiğini de belirteyim.



.