Portekiz'de ikinci gün başladı, sabah kahvaltısından hemen sonra otobüsümüze binip, Porto'ya uzak sayılmayacak mesafedeki Guimarães'e doğru yola çıkıyoruz. Şehrin tarihi eski, ortaçağda Romalılar tarafından kurulmuş.
Rehberimizin saraya giriş biletlerini almasını beklerken, arkadaşlarımız yakın çevredeki hediyelik eşya dükkanlarını ziyaret etmeden yapamıyorlar.
Paço dos Duque de Bragança /Braganza Dükü Sarayı - Ana Kapı, Dış Giriş
Kuzey Avrupa tarzında inşa edilmiş ve kocaman duvar halılarıyla ünlü sarayı geziyoruz, iç avlusunda fotoğraflar çekiyoruz.
Sarayın İç Avlu Koridorlarında bir sergi, ağaç gövdelerine modern bir yorum
Guimarães sokaklarında gezerken...
Saray gezisinden sonra kendimizi şehrin sokaklarına bırakıyoruz ve bu güzel şehrin keyfini çıkarıyoruz.
Guimarães'te hediyelik eşya satan bir dükkanın vitrini
Horoz ve sardalye biçiminde heykelcikler, denize giden eşlere mektup gibi yazılmış, sevda sözleriyle bezenmiş mendiller...
Kahve içmek için oturduğumuz dükkanın arkasındaki tarihi yapılar, daha doğrusu halen oturulan evler
Aradaki küçücük binanın cephesinin güzelliğine bakar mısınız?
Yine aynı meydandayız,
Largo da Oliveira kilisesinin karşısındaki büyücek güzelim zeytin ağacı
Largo República do Brasil bulvarındaki Nossa Senhora da Consolação kilisesi
Caddenin tümü ve önündeki bahçe son derece bakımlı, çiçekli ve albenili
Guimarães'e veda edip, kısa bir yolculuktan sonra Braga'ya ulaşıyoruz.
Burası,Lizbon ve Porto'dan sonra Portekiz'in 3. büyük şehri. İlk hedefimiz, şehri yukarıdan görebileceğimiz, Unesco tarafından korumaya alınmış tarihi bir yapı.
Tepesindeki Bom Jesus do Monte kilisesinin bahçesinden şehre bakıyoruz.
Bom Jesus, kat kat bahçeler, bahçeleri birbirine bağlayan merdivenler ve sonunda ulaşılan zarif bir kiliseden meydana gelen, çok geniş alana yayılmış heykeller, merdivenler topluluğu.
İnançlı Hristiyanlar, Bom Jesus'a alt merdivenlerden başlayıp, yavaşa yavaş yukarı tırmanarak ulaşırlarmış.
Biz tam tersini yaptık, üsttteki girişten başlayıp, bahçeleri kat kat aşağıya doğru indik.
Böylesi usule uygun değildi belki, ama çok daha az yorucuydu.
Son kat bahçesinden Bom Jesus'a bakış
Bahçeler rengarenk çiçeklerle, bakımlı tarhlarla oya gibi işlenmiş.
Fotoğrafın sol kısmında kalan yerde -maalesef görünmüyor- gerçekten merhametle bakan yüzü ve elinde Fatima tesbihiyle yer alan Meryem Ana heykeli zarif ve güzeldi.
Bir önceki gün, Porto'da nehrin karşılıklı kıyılarında yürürken, gezinti teknelerini görmüş ve rehberimize böyle bir gezi mümkün olursa memnun olacağımızı söylemiştik.
Programı sıkıştırarak da olsa, aradan bir tekne gezisi de çıkardık.
Sol tarafta nehrin Gaia tarafında bulunan Mosteiro da Serra do Pilar manastırının sur gibi duvarları görünüyor.
Alt taraftakiler, çoğu tarihi özellikteki evler.
Douro nehri kıyısında yer alan Ferreira'da Porto şaraplarının depolandığı mahzenler yer alıyor. Bu bölgeyi fotoğrafın solunda göörüyorsunuz.
Fotoğrafın sağ tarafındaki geniş alanda şık ve zengin Ribeira bölgesi yer alıyor.
Okyanus nehir gibi sakin değil, koca koca dalgalar birbiri ardına kıyıda patlıyorlar. Etkilenmemek elde değil.
Gece otele vardığımızda, karnımız tıka basa nefis deniz ürünü ile dolu ve yine çok yorgunuz.
Uyku, yorgunluğu gidermenin en iyi yolu.
O mini ev o sıkışık haliyle nasılda güzel hakikaten...
YanıtlaSilİki iri sıra arkadaşının arasına sıkışmış küçümen çocuk sevimliliğinde ♥
Şebnemcim,
YanıtlaSilİnsan turist gözüyle etrafına bakarken, mutlaka değişik olanı görüyor.
Bir yandan da merak ediyorum, orada yaşayan için benim bu şekilde gördüğüm, acaba nasıl bir anlam taşıyor?