Çocukluğumda, Eskişehir Spor'un İstanbul'un 3 Büyüklerini yakıp kavurduğu bir dönem vardı. O zamandan kulağımda kalmış, Eskişehirspor tezahüratı böyle başlardı.
O vakitler biz trenle İstanbul'a giderken Eskişehir'den geçerdik, sonraları belki otobüsle yakınından geçtik.
Neden sonra 2014 yılı Mart başında bir arkadaşımla bir gece kalmalı bir tura katılmış, Eskişehir ve çevresini gezmiştik. O günlerde Ekmekcikız'a yazdığım yazıda gezinin sadece bir bölümünü anlatmışım. Oysa, şehri ve gezdiğimiz diğer mekanları da sevdiğim hatırımda.
Mesela Cam Müzesi o vakitler yeni açılmıştı ve içerisinde bir de cam atölyesi vardı, cam nesnelerin yapılışını yakından izleyebiliyordunuz, ayrıca orada yapılan işlerden hediyelik eşyalar alabiliyorduz.
Sonra "Devrim" arabasının bulunduğu Tülomsaş'a gitmiştik, cer atölyesinde eski lokomotif ve marşandizleri görmüştük.
Bir kaç sene sonra Odunpazarı Modern Müzesi'nin açılışıyla aklıma yeniden Eskişehir'e gitmek düşmüştü.
İşte, o gün bu gündür o şehre gidilecek!
Tüm bu arzunun üstüne bir de "pandemi bitsin, bir buluşalım, görüşelim" konuşmalarımızın odağına Eskişehir oturunca, bu sene o şehre gitmek kaçınılmaz oldu.
Dün, henüz trende iken Her Güne Üç Güzel Şey'de günübirlik gezimizi ana hatlarıyla yazdım.
Odunpazarı Modern Müzesinin açılışından beri görmeyi arzu ettiğim, Tanabe Chikuunsai'nin bambu heykeli.
Müzenin konumu ve yapısı nedeniyle güneş ışığıyla çok içli dışlı, günün ve senenin zamanlarına göre değişen bir alışverişi var.
Dolayısıyla, bu fotoğrafın benzerini o sırada üzerine düşen güneş ışığı nedeniyle çekemedim, ışık patladı. Neyse ki oğlumun bir kaç sene önce çektiği bu fotoğraf vardı.
Dolayısıyla, eserin yukarıda linklerini verdiğim iki yazıdaki fotoğraflardan daha farklı duruşu var, bu açıdan.
Müzede beni etkileyen bir başka eser, Nuri İyem'in bu tablosu oldu. Yukarıda gördüğünüz, tablodan esinlenerek yapılmış bir defter kapağı.
Nuri İyem'in Anadolu kadınları portrelerine aşinayız, genellikle. Başka müzelerde de buna benzer bir eserini gördüğümü hatırlamadım. Resimdeki deniz kıyısı, adamın yürüyüşü, kuşlar, sadelik içinde anlattığının yoğunluğu hoşuma gitti.
Cam müzesinden şu şıkır şıkır elbiseyi ve kolyeyi de eklemeden geçmeyeyim.
Işıltı sevenler için daha iyisi olamaz...
Eskişehir, düzgün bulvarları, içinden geçen nehri, etrafındaki gezme ve oturma mekanları, tramvayla ulaşımı, ferah parkları, yeşilliği vb. ayrıntılarıyla uygar bir kent. Gezmesi çok keyifli, eminim yaşaması da benzer şekilde keyiflidir.
Tüm bunların yanı sıra, İstanbul'dan Eskişehir'e gitmenin en hoş tarafı, tren yolculuğu ve yol boyu seyredilen manzaraların ülke coğrafyasındaki önemli yerler olması.
Yukarıda, trenimiz Eskişehir'den Bilecik yönünde yol alıyor, Sakarya vadisindeyiz, sağda nehrin kenarından geçişimizi görüyorsunuz. Biraz ileride, nehrin hayat verdiği vadi boyunca, meyve bahçeleri, bağlar sıralanmakta.
Tadı damağımızda kalan bu gezinin ve benzerlerinin yakın zamanda tekrarı dileğiyle...
Son fotoğraf ve söz ettiğiniz güzergah en sevdiğim demiryolu noktalardan biridir. Yukarıdaki sloganın devamı da vardır, muhtemelen hatırınızdadır ama göremeyince tamamlamak istedim çünkü muhalif takım taraftarı olsam da bu tezahüratı ve o taraftarın elbette takımlarının estiği o yıllardaki coşkusunu çok severdim. Şudur devamı Sevgili Okul Arkadaşım: Eski Eski Es.
YanıtlaSilDemiryollarının çeşitli bölgeleri ve oradaki tren yolculuğunun anıları, bitmez tükenmez anılar zincirinin halkası gibi. :)
SilTezahüratın tamamını yazacaktım, sonra düşündüm bilen birisi okuyorsa mutlaka devamını getirecektir. Nitekim yanılmamışım Sevgili Okul Arkadaşım. :)
Ah ne iyi ettik de gittik, keşke daha çok vaktimiz olsaydı. Eskişehir ayrı güzeldi, sizi görmek ayrı güzel...
YanıtlaSilDeğil mi? Zaman su gibi akıp geçti Leylakcığım.
SilGelecek defa belki bir gece kalmalı yatılı bir program yaparız. :)
Eskişehir yıllar önce kışın gittiğim, soğuk alerjisi olduğum halde halâ hatıralarımda çok keyifli bir gezi olarak kalmış bir şehirdir. Mutlaka baharda da görmek lazım, eminim daha da mükemmel oluyordur. Hatırlatma ne güzel oldu bana <3 :)
YanıtlaSilBir seferinde oğlum da kış başında Eskişehir'e gitmişti, hava birden o kadar çok soğumuş ki, kalın bir kışlık mont alması gerekmişti, neyse ki ihtiyacı da vardı. :))
SilBizim bu sefer şansımıza sıcak düştü, fazla bozkır sıcağını nemli sıcağa tercih ederim. Bu durumda en iyisi bahar ayları oluyor, özellikle günübirlik gezmek için. :)
"bacı tur" başka eskişehir gezi programları da yapacak ileride diye umud ediyorum :)
YanıtlaSilnuri iyem tablosuna bayıldım bu arada
Bence sadece Eskişehir değil, başka şehirler de tur programında olacaktır. :)
Sil