"Bir fotoğrafçı, dünyaya ilk kez bakan bir çocuğun ya da yabancısı olduğu bir ülkeye giren yolcunun algı açıklığına sahip olmalı ve onu içinde taşımalıdır.
Bill Brandt"
İrlanda'lı yazar David Park'ın romanı "Bilinmeyen Ülkede Yolculuk"u bitirdim az önce.
Okurken, bir yol hikayesinin akıp gitmesi yanısıra, ebeveyn / evlat ilişkileri konusunda ince ve derin düşüncelere dalmama neden oldu ki, zaten son zamanlarda hassasiyetimin yüksek olduğu konu...
Kitabın girişinde ve sonlara yakın bir yerde, iki bilinen ve saygı duyulan fotoğrafçıdan alıntılar var; girişteki iki paragrafa aldım onları.
Geçende bu sahilde çektiğim bir fotoğrafı gören bir arkadaşım önce "sen mi çektin bunu" sorusunu yöneltti, "evet" cevabım üzerine telefonumun modelini sordu.
Ben de marka ve model belirttikten sonra altına "ehemm ehemmm" yazdım.
Cevap geldi "Keramet makinada değil diyorsun galiba, bakan gözde. Haklısın"
Konuyu yukarıdaki üstad fotoğrafçıların fikirlerine bağlarsak, bakan göz o görüşü hem saf bir çocuk bakışıyla hem hayat tecrübesiyle ediniyor, sanırım
Fotoğraf da fotoğrafmış hani :)))
YanıtlaSilDeğil mi yaaa! :)))
SilSevdiğimiz bir şeye bakışımız ve onun fotoğrafını çekişimiz hep güzel oluyor :)
YanıtlaSilBakmak ve görmek üzerinde bolca düşünülmüş ve felsefesi yapılmış konular olmuş, oldum olası.
SilBelki dönüp dolaşıp aynı sağlamayı yapıyoruz. :)
Nefis fotoğraflarla doğruluğu kanıtlanmış bir yazı.
YanıtlaSilDüşüncelerinize yürekten katılıyorum.
Teşekkür ederim iltifatınız için, beğenmenize sevindim. :)
Silboşuna demiyorum, sergi açalım diye :)
YanıtlaSilAçalım madem. :))
Sil