Dün sabah erken saatlerde, yaklaşık on gündür dinlediğim Saatleri Ayarlama Enstitüsü'nün sonuna geldim, tam zamanında!
Akşam, kitabın sağlaması gibi olacak bir tiyatro oyununa gidiyoruz, hazırım.
Akşamüstü evden çıkıyor ve metro, marmaray, metro derken Rumeli Caddesi çıkışına ulaşıyoruz ve benim tersim döndü; sağa mı gideceğiz sola mı, bu kalabalık ne böyle diye diye sonunda yolumuzu ve yönümüzü bulduk.
Kızımın yemek için önerdiği yerin adı Mahir Lokantası ve yakın mesafedeki iki dükkanının önünde de bizim kısıtlı süremize göre uzun kuyruklar var. Neyse, gelecek defa diyoruz ve rotamızı yakınlardaki yüksek not almış bir Uzakdoğu restoranına çeviriyoruz ve sonuçta yemek beklentilerimizi karşılıyor.
"Oyunun başlamasına 5 dakika var" anonsu yapılmadı henüz...
Saatleri Ayarlama Enstitüsü, bu gece Lütfi Kırdar Kongre Merkezinde oynanacak ve koca salon tamamen dolu.
Yerimize yerleşiyoruz, yanımdaki koltuğa oturan delikanlının ilk andan itibaren bacağını dingildetip kendi koltuğuyla birlikte benimkini de sarsmasını saymazsak, oyunu soluksuz izliyoruz.
Serkan Keskin tek başına koca romandaki onlarca ana karakteri canlandırıyor.
Oyun sadece tiyatro değil, akışta adeta bir sinema filmi de oyunla birlikte akıyor. Film ile oyun ve sahnedeki ile ekrandaki karakterler arasındaki geçişler müthiş.
Kült bir romanın tam da ruhuna uygun şekilde ve günümüze uyarlanması seyir keyfi veriyor ve hak ettiği alkışı alıyor.