"Maral Abula,
Yine kaçırdım sizi google talk'da, sahiden çok üzüldüm. Sizin bana yazdığınız sıralarda ben bir kulaklık kulağımda, diğeri karnımda Jacqueline du Pre dinliyor ve kızıma dinletiyordum. Malum buradayken gündüz uykusunun keyfini sürebiliyorum.
.........
Yeni gözlüklerinizi pek merak ettim. Selo sizin için 'yaawww Maral Abula da tam psikopat, aynen bizim kafadan' dedi, hahahahahaaaaaaa, harika!
.........
Yalnız şunu anladım ki Maral Abula, kedi milleti nankör. Bakıyorum da iki günde boynunuza sarılmalar filan, oysa ben Yumo'da ayrı bir yerim vardır diye düşünüyordum. Demek nankör kediş, kim ona mama veriyosa onun boynunda yalanırmışşşşş!"
..........
Şekerim,
Evde bilgisayar elime geçmişken uzunca süre bekledim, ancak ışığın yeşille dönüşmedi, turuncu da takılı kaldı, dışarda yürüyüştesindir diye düşünmüştüm.
Haftasonu yakalarız belki, birbirimizi.
Gözlüklerimin önemli bir özelliği yok. Eskisi çerçevesizdi, bunun üstünde ince bir çerçeve var. Yine oval ve küçük, bu durumda kızım yine beni "bu kadar ufak çerçeve mi olur" diyerek, çağdışı ilan edecek.
Beni bilirsin, üstüme yapışmış bir "ana"lık hali vardır ve senin sevgili kedin bunu hissetmiştir. Yoksa anasını unutmamıştır, Yumak.
Bak sen şu Selo'ya, ne demiş? Selam ediyorum kendisine.
Ancak bir yandan ebedi ana iken, diğer yandan nasıl psikopat olabiliyorum? Bu da bir soru, doğrusu!
Sen Yumo'yu merak etme, keyfi yerinde gözüküyor. Geçen gece top oynamaktan sıkıldığında Prag anısı boyanmış yumurtalardan birini top yapmış; ilk patide top-yumurta bulunduğu kaseden yere uçmuş, ikincisinde dört zarif parça haline gelmiş. Bir ara yolunuzu Prag'a düşürüp yeni süs yumurtası getirirsiniz artık, n'apalım!
Jacqueline du Pre'nin hayat hikayesini bilir misin, Şekerim?
Çok parlak bir viyolonselciyken, bir kas hastalığına yakalanmıştı. Kardeşi flütçü Hilary du Pre, kocası orkestra şefi Daniel Barenboim'la olan ilişkileri "Hilary and Jackie" filminde anlatılıyordu.
Sarsıcı mı desem, etkileyici mi? Özel, hikayesi olan hayatlardan...
Dün dinlediğin bu muydu, bilmiyorum. Eski bir kayıt, işte burda.
Concierto de Elgar- Jacqueline du Pre
Yanaklarından öpüyorum.
Oradaki tanıdıklara selam ediyorum.
.
Ya Ekmekçi bu post kişiye özel yazılmış farkındayım ama ben şu anda irkilmiş durumdayım. Aklıma nereden takıldıysa "Hillary ve Jackie" filmi takılmış (çok etkilendiğim filmlerden biridir) blogları kurcalarken "lak" diye senin blogda film karşıma çıkmaz mı? Sen mi erdin, ben mi bunu bir ara bir araştıralım canım. Ya da senin gözlükler bir nevi bloggerlerin kafasından geçenleri okuma özelliği mi taşımakta?
YanıtlaSilHer ne hal ise ben bi tuhaf oldum yani. Hakkaten "Herşeyi bilen kadın" sın galiba
Önünde saygıyla eğilirim:)))
Sevdiğim bir besteci, sevdiğim bir beste, sevdiğim bir enstrüman, seyretmediğim ama bende seyretme isteği uyandırılan bir film... Bir cuma sabahı, daha ne olsun! Çavdar teyzem bir teşekkürü değil, bin teşekkürü haketmiştir ağalar.
YanıtlaSilLeylakcığım,
YanıtlaSilSaygılar bizden efendim!
:P
Bence, bu rastlantıyı senin isteğinin kuvvetine yormak lazım. O kadar çok düşündün ki, kucağına düştü!
Yani, bana öyle olur da...
Yoksa, herşeyibilenkadınlık da bir yere kadar, di mi?
:)))
Hafif Abiciğim,
YanıtlaSilZiyaretiniz sebebiyle teşekkürler bizden efendim!
Sağolunuz!
:)))
Kedi konusunda diyecek şeyim yok ama üzerine yapışan analık konusunda haklısın. Yapışmıştan öte çok hoş duran üstelik.
YanıtlaSilEbrucuğum,
YanıtlaSilTeşekkür ediyorum nazik tanımlaman için.
:)))
Hillary and Jackie'yi izlemek istiyorum. Bunu da yapmak istiyorum dediğim bin tanelik bi hayali listem var, hep yenileri eklendiğinden sayı hiç eksilemiyor, yaşamak konusunda öylesine büyük bir açlık duyuyorum ki bazen, sanki hiç doymayacakmışım gibi... (Altı üstü bi film izlemek istediğimi söyleyecektim, nerelere gitti...) arzu
YanıtlaSilİtirazım var:Kediler nankör değildir!..Özgür karakterlidirler.Yemek verene kibarlık yaparlar ama kul köle olmazlar(köpek gibi).Beklenmedik anda size tepki koyabilirler kediler,bu nankör,yediklerini inkar değildir sadece bir karakter sahibi olduklarının göstergesidir.Siz bir kedinin sizin için şaklabanlık yaptığını düşünürsünüz eğer oyun oynuyorsa sizinle.Hayır, bu düşündüğünüzün aksine size vakit ayırıyorsa size değer verdiğindendir,bir tas yemeğe fit olduğundan değil.Öyle ki sevmediği kişi önüne kırmızı halılar serse kuşkuyla yaklaşır ona.Bir kedinin güvenini kazandıysanız,iyi bir dost edinmişsinizdir,fakat unutmayın ki asla nankör nitelemesini hak etmeyecek karakter sahibi bir bireydir tabiatta kedi !..
YanıtlaSilVe şüphesiz her birey olmuş varlık gibi kedi de kendi menfaatini kollayacaktır.. Ve köpeğin kayıtsız şartsız bağlılığını bekleyenler için bu nankörlük nitelemesi olabilir işte..Kedi özgür bir şahsiyettir.. :))
YanıtlaSilArzucum,
YanıtlaSilFilm güzeldi, izle!
:)))
Senin bu içten gelen, coşkulu ifadelerine bayılıyorum.
Nereye giderse gitsin laf...
İçinde tutma, söyle!
:))
Zafer Beyciğim,
YanıtlaSilBelki, başlıktaki ünlem işareti zayıf kaldığındandır sizin bu itirazınız, diye düşündüm.
Yumak'ın asıl anası da, geçici anası bendeniz de kedileri nankör saymayız, aynen sizin gibi bağımsız ruhlu ve özgür buluruz.
Biz bu genel "nankör kedi" inanışı ile oynayarak biraz latife etmek istedik, sadece.
Belli ki, siz de bize latife etmişsiniz.
Sevgiler.
Size ve güzel Siyamlı prensesinize...
:))
Ekmekçihanımkızcığım, bittabi ki sizin latif bir amaca yönelik kullandığınızı biliyorum o nankör kelimeyi":P"..Fakat bu fırsat kaçar mıydı?Siz olsaydınız kaçırır mı idiniz kedicikleri nankör sananlara kedilere yeniden anlatmak fırsatını?..Ben hoşlukla kullandığınız sıfatı kedi düşmanlarına bir cırmıkcık atmak için kullandım..Ah, Siyam Kral'ı ve Anna size sevgilerini iletmiş Lokum öyle dedi vesaire vesaire vesaire.Biliyorsunuz ben Lokum Hanımın masal yalancısıyım...Sevgiyle :)
YanıtlaSil