Mart'ın ilk günleri ani bir kararla kuaförün yolunu tutup, saç kestirerek başladı.
Ertesi gün, -ani bir karar verip, gideceği uzak mesafedeki seyahatten vazgeçen- arkadaşımla buluşma planı yapıyorduk. Hava güneşliydi, ben adaya gidelim mimoza seyredelim dedim, S.ciğim boğaz kıyısına gidelim dedi. Meğer güneşin sebebi sert esen lodosmuş, vapur seferleri iptal olmuş, ada kenarda kaldı, Arnavutköy'e gidiverdik.
Sonraki gün, kitap kulübü toplantımız vardı. Geçen ay, okurken zorlandığım James Joyce kitabı Dublinliler'i konuştuk.
Doğrusu, şimdi kitaba kendimi daha yakın hissediyorum; kulüp arkadaşlarımızla, Joyce'un yaşadığı dünya ve kitabına yansıttığı edebiyat dünyası üzerinde bilgi sahibi olduk. Kitap okurken yaşadığımız aydınlanma anları, kendimizi o metne yakın hissetmemizi sağlıyor, ne de olsa.
Haftanın kapanışı etkileyici oldu, doğrusu.
Hayranlıkla hatırladığım "Başkalarının Hayat" filmiyle 2007 yılında Yabancı Dilde En İyi Film Oscarı almış olan yönetmen Florian Henckel von Donnersmarck'ın (gerçekte adı daha da uzun, İspanyol asilzadesi gibi...) 2018 yapımı ve bu senenin yabancı film Oscar adaylarından "Asla Gözlerini Kaçırma" – Werk ohne Autor (Almancası) / Never Look Away (İngilizcesi) filmini izledim.
Film 188 dakika imiş! Ara olup da saate baktığımda anladım ki bir destanfilm seyretmekteyiz.
Yönetmen, senaryosunu da kendisinin yazdığı filmle, Nazi iktidarındaki Almanya'da başlayıp, savaşı, doğu - batı bölünmesini, ideolojilerin sanata bakışını, insanın kendini gerçekleştirmek için nasıl çabalar harcadığını, sanatın zaman zaman ideolojiye kurban gitse de, nihai olarak insanın kendini ifade etmesinde yegane aracı olduğunu öyle güzel anlatıyor ki...
Filmde hayatından ve eserlerinden esinlenilen çağdaş ressam Gerhard Richter'i bu vesileyle tanımış olmaktan, ayrıca çok memnunum.
Burada, film hakkında kapsamlı bir yazı bulabilirsiniz.
Bahar dalı, sabah yürüyüşünden,
Kaç gündür yavaş yavaş hazırlık yapıyordu,
Bugün güneşi görünce daha fazla dayanamamış.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Hoşgeldiniz!