... yine toplam dört günlük hızlandırılmış bir ankara ziyareti yaptım. tam o esnada kasım bitti aralık başladı, tam o esnada sonbahar gitti kış geldi.
kasım'ın 3. haftasını -eskilerin deyişiyle- üzerinize afiyet nevazil olarak geçirince, ankara'ya gitme planlarım bir hafta ertelenmişti. oysa, sınavları başlamadan önce gidip kızıma biraz yemek yapma, buzdolabına depolama desteği verecektim.
tam ben iyileştim, bu defa çocuğum hastalandı. neyse ki, anne desteği yetişince, çabuk toparlandı.
bu defa ankara'ya trenle gittim. bostancı'dan yht'ye binince ankara 4,5 saat.
istasyonda kızım karşıladı bu defa, benim için lüks bir durum bu.
kendisi araba kullanmaya başlayalı beri arzu ettiği ikinci el arabaya babasının desteğiyle geçen ay kavuşmuştu. ilk başta yüreğim pır pır etse de, kızımın oğlumun geçtiği yollardan geçmesini engellemek değilse de, biraz mızmızlanmak eğilimimi bastırdım ve bunu yapmakla ne kadar doğru hareket ettiğimi, onu, ankara'da araba kullanırken izlerken gördüm, çok şükür.
sabah erken trene binince, öğlen yemeği saatini biraz geçerken ankara'ya ulaşmış oldum. yemekten sonra, güzel havadan yararlanıp botanik bahçesine gittik, biraz yürüdük, sohbet edip hasret giderdik.
botanik parkı'na bakan atakule, bakıma alınmış yeniden açılıyormuş. alt katlara şık bir avm yapılmış, kafeler filan yılbaşı üzeri ışıl ışıl olmuştu. birer bitki çayı içip 100. yıl mahallesine doğru yola çıktık.
bu kocamış ağaç, botanik parkından bir iğde.
yıllara direnmiş, gövdesi yana yatmış, uzamış uzamış, sonra yeniden dikelmiş.
umarım baharda mis kokulu çiçeklerini açtığı zaman yeniden görebilirim.
atakule'nin tepesine henüz çıkılamıyor, burası avm'nin üstündeki seyir terası.
ön tarafta botanik parkı, uzaklarda akşamüstünün soluk güneşi ve havanın pusunda silik gözüken ankara'nın bir kısmı uzanıyor.
ankara'yı eskiden çok severdim. araya giren yıllarda muhtemelen gözden ırak olan gönülden de ırak oldu ve sevgim azaldı.
sonra kızımın ankara'daki öğrenciliği devam ederken, o şehri sevip tanıdıkça ve bana da tanıttıkça, eskiden sevdiğim semtlere yeniden gidince, ben de tekrar ankara ile barıştım. şimdilerde kendisine ciddi bir sempati besliyorum.
ilk gün geçince, misafirlik bitti ve anne kolları sıvayıp gerekli destek işlemlerine girişti.
bu arada öğrencimiz ders çalıştı, sınava girdi, annesinin yaptığı karışımlarla öksürüğünü geçirdi.
arada bir gün, sınav çıkışı teyzemi ziyarete gittik, çay içip döndük.
böylelikle, ankara'daki tüm arkadaşlara verdiğim "gelince arayacağım" sözü yalan oldu, çıktı.
neyse ki, trenle dönüş yolunda istanbul'a dönen ve bir süredir görüşemediğim bir arkadaşımla denk düştük. yol boyu konuşup, birikmiş konuları elerken yol nasıl geçti anlamadık.
ankara'da son iki gün önce yağmur başladı, ertesi gün soğuk onu izledi ve kış geldi.
hoş geldi.
Şimdi sizi okurken Ankara'yı ne kadar çok özlediğimi farkettim... Soğuğunu bile özlemişim hatta...
YanıtlaSilSevgiler ♥
Ne güzel yazmışsınız Ankarayı. Bir solukta okudum yazınızı. Ellerinize sağlık :)
YanıtlaSilÇocukluktan ve o yılların Gençlik Parkından beri Ankara'yı çok severim; sonuçta içinden geçen bir tren vardı di mi ama:)) Sıklıkla gittiğim şehre, ki ilkokul yıllarında şehirden her ayrılışta, "Ankara Ankara Güzel Ankara," marşını cama yasladığı gözleri ile söyleyen çocuk, uzun zamandır gitmeyi hayal ediyor ama bir türlü olmuyor; üstelik bizim şehir için bir adımlık yol... üstelik de kocaman ailemin kıymetli bir parçası orada:))
YanıtlaSilDuygusu pek güzel Ankara yazıları gaz oluyor ama!... bakacağım artık:)
Çocukluk ve gençliğimin şehri Ankara,hala sever ve özlerim.
YanıtlaSilBlogunuzu zevkle takip ediyorum.Vakit ayırmak isterseniz,yeni açtığım bloguma sizi de beklerim.Sağlıcakla Kalın.
YanıtlaSilhttps://hepfragmanizle.blogspot.com/
Şebnemciğim,
YanıtlaSilÇok önemli "soğunu bile özlemek", öyleyse gerçekten özlemişsin Ankara'yı. Tez zamanda kavuşmanı dilerim. :)
Sevgili Gizli Pencere,
YanıtlaSilTeşekkür ederim. :)
Sevgili Buraneros,
YanıtlaSilGençlik Parkı'na gitmeyi çok severdik. Bütün kuzenler hep birlikte gidip trene, lunaparktaki çarpışan otomobillere binmek, "şişman"dan dondurma almak, dönme dolapla şehrin ışıklarına tepeden bakmak şahane olurdu. Hepsi çocuklukta kaldı.
Gençlik Parkı'nı yıllar önce son gördüğümde hayal kırıklığım büyük olmuştu. Henüz tamamen yok edilmediyse bile görmek istemem artık...
Sevgili Mehtap,
YanıtlaSilİnsanın en değerli anıları çocukluk ve gençliktekiler. Onların yaşandığı şehir de hep ayrıcaklıklı oluyor. :)
Hoşgeldiniz Merakettiysen,
YanıtlaSilİlginiz için teşekkür ediyorum. :)
Blogunuz oldukça güzel ve emek verilmiş.Kaleminize sağlık.Yeni
YanıtlaSilaçtığım bloguma zaman ayırıp takip ederseniz oldukça mutlu olurum.Sağlıcakla Kalın.
https://hepfragmanizle.blogspot.com/
özlettiniz bana ankara'yı sevgili çavdar teyzem. 2019 dinginlik, sağlık, sevinç getirsin bu arada. getirebilirse tabii :)
YanıtlaSilAh Ekmekcikiz hanimcigim, ben buralarda yokken neler olmus :)))
YanıtlaSiloncelikle kizinizi tebrik ediyorum, okulunu, ankara'yi... ve ben de diger yorumlara katiliyorum cok guzel yazmissiniz ankara'yi; ankara'nin en sevdigim yani istanbul'a oranla daha yavas degismesi (gerci bu cumle de tartisilir). cok sevgiler!
Sitenizi takip ettiğim halde bana yazıların bildirimleri nedense gelmiyor. Çok gecikmeli olarak şimdi okudum yazıyı. Çok fazla tanıdık şey var elbette bu yazıda; yıllarca Ankara'da okumuş ve yaşamış olmanın etkisi. Ben hiç bir zaman o şehirle bir sevgi ilişkisi kuramadım. Sevdiklerim sadece arkadaşlar, yaşananlar ve en önemlisi okuldu. Atakule'nin en üstünde zamanında bir bar vardı. Doğum günümde sevgilim beni oraya götürmüş ve harika bir fibula yaka iğnesi hediye etmişti. Bu hayatta kaybettiğime en üzüldüğüm şeylerden birisidir o fibula. Yazınızla, gözümün önüne gece ışıl ışıl yanan şehrin görüntüsü geldi ve o gece yaşadığım heyecan çok güzeldi :)
YanıtlaSilYıllar önce ODTÜ bahar şenlikleri için trenle Ankara'ya giderdik; bu şehirde sadece öğrencilikle ilgili anılarım var. Bakalım kızımın hayatına da girecek mi :) Kızınıza başarılar. Mutlu yıllar.
YanıtlaSilSevgili Hafif Abiciğim,
YanıtlaSilAradan zaman geçince, orada uzun süreli yaşamamış olmama rağmen, ilginç şekilde, ben de Ankara'yı özler oldum.
Yeni yıldan sağlıklı mutlu günler diliyorum, ben de.
Sevgili Sümüklüböcek,
YanıtlaSilYazılarının yeniden başlamasına çok sevindim, hepsini sırayla okuyacağım, şimdi.
Sevgiler.
Zeldacığım,
YanıtlaSilNe güzel bir anı! Sen yine Ankara'yı değil de anılarını sev. ;)
Onlar "samanlığı seyran etmeye" devam etsinler bir yandan.
Sevgiler buradan.
Sevgili Sea Wiews,
YanıtlaSilDilerim kızınız da benim kızım kadar keyifli bir üniversite hayatı yaşar. Onların keyfinin yerinde olması, bizi de mutlu ediyor, ne de olsa. :)