Geçende 02.02.2020 tarihiyle ilgili pek çok eğlenceli haber vardı. Bugünün tarihi 18 gün öncenin tarihine çok benzemesine rağmen o kadar popüler olmadı, sanki.
Bugün -yoksa dün müymüş?- 1. cemrenin havaya düşmesi güne neş'e katan bir bilgi.
Sabah pilates hocam anlatıyordu, kızı canım tatlım Deniz'e "yavrum bugün cemre düşüyor" demiş. Miniğin Cemre adında bir arkadaşı varmış, meğerse. "Neden anne neden, yazık, düşmesin Cemre" demeye başlayınca ayılmış anneciği, zor halle toparlamış konuyu.
Sabah, cemreye inat, nursuz bir hava vardı; soğuk, gri. Sonradan ahmak ıslatan başladı, hiç değilse o griliğin bir anlamı oldu.
Kadıköy'e gitmem gerekiyordu. Yazıcıoğlu Pasajı denen elektronikçiler çarşısında eski bir tabletin sonradan denkleştirilmiş şarj aletinin kırılan eklenti ucunu aramaya... Bulunamadı, haliyle!
Hazır Kadıköy'e gitmişken, İş Bankası Kitapçısı'nda avare avare gezdim, kitapları karıştırdım. Kendimi tutmasam on tane alırdım herhalde, üç kitapla yetindim.
İlk kitap Sait Faik'ten "Lüzumsuz Adam", diğeri Ali Bey'in "Seyahat Jurnali", sonuncusu bir resim kitabı "Empresyonistler/Ayrıntıda Sanat". Resimli bir botanik kitabında ve İstanbul mutfağıyla ilgili bir incelemede fena halde aklım kaldı.
Başka bir şeyde daha aklım kalmasın diyerek, Şekerci Ali Muhiddin Hacı Bekir'e uğrayıp, azıcık kakaolu helva ve azıcık fıstıklı helva tarttırıp aldım. Eskiden olsa bir haftada yenecek miktarlar, şimdi artık kış bitene dek yeter bizim eve.
Hafta başında elimde torbalarla alış verişten dönerken gördüm ki, sokağın köşesindeki çiçekçi teyzenin çoktandır açılmayan sergisi açık. Kendisi yok, çiçeklerin başında küçük çocuklu genç bir kadın duruyor. Nergis aldım, mis gibi kokuyordu.
Eskiden burada yaşlı bir teyze vardı, geçen seneden beri görmüyorum dedim alacağım cevaptan korkarak. "Babaannem o, artık yaşlandı soğuk havada çıkartmıyoruz" dedi genç kadın. Bir ohh dedim içimden, ne yalan söyleyeyim.
Sümbülleri aldığımda tomurcuk bile değillerdi. Saksıya diktim, hemen canlandılar, iki gündür açmaya başladılar, kokular mis mis...
Yazıyı okuyunca Kadıköy'ü özledim. Havalar ısınınca gitmek istiyorum:)
YanıtlaSilben de yaziyi okuyunca nergislerin misss kokusunu ozledim, sanki nergisler burada Turkiye'deki kadar yogun kokmuyor, ya da bana oyle geliyor...
YanıtlaSilsevgiler!
Sevgili Mehtap,
YanıtlaSilHuzurlu bir bahar olmasını diliyorum. Bugünlerde en önemlisi esenlik duygusu, dört mevsimde de...
Sümüklüböcekciğim,
YanıtlaSilKoku farkı olabilir, doğrusu. :)
Bitkiler yetiştikleri toprağa göre farklı taraflarını öne çıkarıyor galiba.