Pazar, Temmuz 10, 2022

Yaşanmamış aşktan ümit kesilmez *

İnsan gençken ve aslında ne kadar mutlu olduğunu henüz farkında değilken
Yaşayacaklarının merakı ve heyecanı içindeyken, bilemiyor
O ilk merak ve heyecanlarla yaşadıklarının ne kadar değerli olduğunu ancak yıllar sonra anlıyor
Gençliğin şaşkınlığı acemiliğiyle yaşanıp geçilenler sonradan anlam kazanıyor
Geçmişe özlem işte böyle başlıyor, hem de en yakıcısından 

Sancerre* şarabından söz eden bir satırı okurken  göz pınarından bir damlanın kayıp gitmesinin nedeni başka ne olabilir ki?

* işaretleri son okuduğum kitabın sonucu.
Başlıktaki cümleyi Ian Mcewan'ın "Fındık Kabuğu" romanının sonradan sayfasını bulamadığım bir yerinde okumuştum.

Sancere şarabına gelince, Fransa'nın Loir nehri kıyısında üretilen savignon blanch üzümlerinden yapılıyor. 
Otuz yıl öncesinde -belki fazla oldu- anı/armağan olarak getirilen bir şişesinin paylaşıldığı öğlen yemeğinin hatırası şimdiden bakınca ne kadar canlı duruyor.





Şimdi okunan kitaptan kalanları geçip, tarihten kalanlara geliyoruz:

Geçen haftaydı, Heybeliada'da gezintiye çıktık. Sahile, Asaf plajı, Kablo mesire yeri tarafına giderken A. ablam "durun sizi şuradan geçireyim, köşkün kapısına bakalım" dedi.
Bakalım dediği kapı, bilmeyen için önünden öylesine geçilecek bir yıkıntı gibi duruyor. 
A. ablam dedi ki, "bakın bunlar zamanında kapının üzerine işlenmiş semboller, lotus çiçeği ve Mısır tanrılarının asası". Şimdi bakınca silikleşmiş, birisi sivri uçlu bir nesneyi alıp taşın üzerinde dolaştırmış, adeta. Fotoğrafa tıklayıp büyütürseniz görebileceksiniz. 

Sonradan araştırınca, öğrendim. Abbas Halim Paşa köşkü, Heybeli'nin Burgazada'ya bakan tarafında, yeşillikler içinde 1899'da yapılmış. Özel ve özenli bir mimarisi varmış, kocaman bir bahçe içinde üç katlı bir yapıymış, önünde özel iskelesi bile varmış. 
E peki, yandı bitti kül mü oldu, köşk şimdi nerede diyeceksiniz, değil mi? 
Yanmamış üzülmeyiniz, 1945 yılında paşanın ölümünden 10 yıl sonra, sökülüp Mısır'a taşınmış. 
Peki nasıl taşınmış?  
Meğer, bina  numaralanmış malzemenin birbirine vidalanması yoluyla yapılmış ve bu nedenle Heybeliadalılar arasındaki diğer adı vidalı köşk imiş. İşte, o vidalar sökülmüş, parçalar gemiye yüklenmiş ve Mısır'da tekrar kurulmuş.

İyi de ben "yaşanmamış aşktan ümit kesilmez" sözünü anmakla başlayıp buraya nasıl geldim?


6 yorum:

  1. Ben de bazen konudan konuya atlayarak ilerliyorum, varışa geldiğimde başlangıç neredeydi diye bir an düşünüyorum sonra :)

    Sanırım "Fındık Kabuğu"nu beğendiniz canım Ekmekçikız, o halde ben de listeme alayım <3

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Şöyle bir not ekleyeyim, iyi bir yazar için bu atlamalar "bilinç akışı" yöntemiyle yazıyor tanımlaması yapılıyor. :))

      Evet, Mimozacığım, beğendim kitabı. Çok ilginç bir Hamlet uyarlamasıydı, okuması çok zevkliydi. :)

      Sil
  2. Ben de çok severek okumuştum, Ian McEwan kadar çok yönlü yazar az tanıdım, adam adeta bir derya. Her kitabı ayrı bir uzmanlık alanı sanki. Çok seviyorum kendisini, benim dest-i izdivacıma talip olur mu acabağ :))))))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. A-aağ! Neden talip olmasın? Senden daha iyi bir ilk-okur mu bulacak? Olsun olsun. :)))
      Ben de şimdiye dek üç eserini büyük zevk alarak okudum, daha da okuyacağım, anlaşılan. :)

      Sil
  3. fındık kabuğu ne şahane bir kitap di mi? beğendiğine sevindim :) zaman zaman kıkırdadım ben okurken bir de, ki daha ne isterim :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Karanfil elden ele demiştin, gerçekten keyifle okudum, sağol canım. :)

      Sil

Hoşgeldiniz!