bu yazıya başladım, karşısında bir saatten fazla dilsiz oturdum.
sonra yazamadım, kapattım kalktım.
aradan 6 gün geçti, şimdi tekrar deniyorum.
geçen cumartesiydi.
öğlen saatlerinde bir trafik kazası haberi almış ve içimden bir çığlık kopmuştu.
her yere baktım, tekrar tekrar, gerçek olmasın, ne olur gerçek olmasın!
gerçekmiş, cüneyt ölmüş, ayşegül hastaneye kaldırılmış.
bir insan hayatı boyunca bu ülkede yaşamanın her türlü ağır tecrübesi ile sınanmalı mı?
sonra kardeşimle, oğlumla konuştum üzüntüme onları da ortak ettim.
oğluma sordum alacağım cevaptan çekinerek "baban öğrendi mi acaba?" bilmiyorum, ben konuşurum, dedi. haberi babasına alican vermiş.
yıllar önce, oğlum 4-5 yaşlarında iken ayşegül ve cüneyt'le ormana yürüyüşe gitmiştik. dört büyük insanın yanında hoplaya zıplaya gezen oğlum, bizden biraz uzaklaşıp bağırıyordu "cüneyt!". cüneyt ona cevap veriyordu "alican!" çocuğum bazen sıkılıyordu, ya da değişiklik istiyordu, bu defa sesleniyordu "ayşegül!" ormanı turlarken bu oyun devam etti durdu. meğer, kaderde neler varmış, bilmezmişiz.
30'lu yaşlarımızda ne çok zamanı paylaşmıştık, birlikte gidilen yolculuklar, arkadaş toplantıları, karşılıklı ev gezmeleri, çocukların doğumları, sonra ablası yasemin'in, oğulları ali'nin, anne babasının kayıpları, güzel zamanlar, zor ve üzüntülü zamanlar...
pazartesi cenaze töreni için zincirlikuyu'ya gittim.
camiye girince sağ tarafta ali'yi gördüm, benden önce gelmiş.
eski iş ortağı, eski eş, eskisi gibi sık görüşmüyoruz, son zamanlarda arada telefonda konuşuyoruz, bir kaç aydır görmemiştim. sarıldık, eski dostu kaybetmemizin acısıyla.
sonra gidip ayşegül'e sarıldım, ağladık.
başsağlığı dilemek için bekleyen çoktu, kenara geçtim, ali'yle dikildik öylece, kısa kısa konuşmalar, hatırlanan eski günler, aradan geçen yılların etkisiyle değişen yüzler, tanımaya çalıştığımız eski arkadaşlar, gençliğimiz...
törenden sonra zincirlikuyu'dan çıkarken, ali'yle sarıldık yine, "kendine iyi bak" dedi, "sen de" dedim.
zincirlikuyu'dan önce gazetede yapılan törende ayşegül ve elif cüneyt'i anlatmışlar.
buraya ekliyorum:
"Cüneyt'in Ardından
Cüneyt benim 33 yıllık sevgilim, can yoldaşımdı. Birlikte hayatın birçok güzelliğini ve acısını yaşadık. İki gündür yazılanlara baktığımda yaşadığı acılara çok vurgu yapıldığını, isyan edildiğini gördüm. Ama ben sevgili Hayri gibi Cüneyt’in boyun eğmez, inatçı, ‘mış gibi’ yapmayan, dirençli yanından söz etmek istiyorum. Çünkü Cüneyt yaşadıklarının bu coğrafyanın kaderi olmaması için, kimsenin kaderi olmaması için mücadele etmeyi seçmişti. Kullandığı yöntemler konusunda anlaşamadığımız çok oldu onunla; onun o kimi zaman çocuksu bir öfkeyle dolu başkaldırılarını başka bir dille ifade etmesini istedim, daha az yaralanması için. Ama Cüneyt hesap adamı değildi, hiçbir zaman olamadı, olsaydı Cüneyt olmazdı. Bu nedenle çok yanlış anlaşıldığı oldu, çok kırıldı... Keşke şu iki gündür hakkında yazılanları okuyabilse, söylenenleri duyabilse, ne kadar çok insanın içinin nasıl yandığını bilebilse... Keşke bizler onun gibi insanların hayatımızı ne kadar zenginleştirdiklerini unutmasak, keşke birbirimizi daha çok dinleyebilsek. Hayatıma kattığı her şey için, sevgilim olduğu için, olağanüstü bir baba olduğu için çok teşekkür ediyorum. İyi ki hayatımı onunla geçirmişim, keşke daha uzun olabilseydi.
Ayşegül Cebenoyan
5/8/2019
Annemin de söylediği gibi babam hakkında yazmak pek çok kişi yaşadığı trajedilerden bahsetmiş. Haklılar tabii. Bütün o hikayeleri bilince babamı mazlumdan başka bir şey olarak görmek zor, biliyorum. Ame ben ne şanslıyım ki 17 yılımı onla aynı evde geçirme, her yönünü görme fırsatım oldu. Babam beni hayatta en çok güldüren insandı. Hande hatırlar mısın bilmiyorum ama son geldiğinde 'Benim espri anlayışımın uyuştuğu bir ablam vardı bir de bu hatun var' demişti beni göstererek. Gerçekten de öyleydi. Kendi dilimiz vardı. Çoğu zaman bırakın yabancıları annem bile anlamazdı neye bu kadar güldüğümüzü. Önce böyle güldüğümüz absürt şakalarımızdan birini anlatmayı düşündüm ama işte, bir şey ifade edeceğini sanmıyorum, ve daha önemlisi sanırım onları kendime saklamak istiyorum. Onun yerine babamın içinde benim olmadığım bir hikayesini anlatacağım. Babam okula başladığında ilkokullar sabahçı ortaokullar öğlenciymiş. Babam haklı olarak neden bütün gün bir sırada oturması gerektiğini hiç anlayamamış ve daha 1. sınıfta okuldan kaçmaya başlamış. Bir gün yine böyle firar etmiş sokaklarda dolaşırken bir grup ortaokulluya rastlamış. Okulda olması gereken saatte dışarıda ne yaptığını sormuşlar. Altı yaşındaki babam da bütün ciddiyetiyle başını kaldırıp 'Ben aslında ortaokuldayım ama cüceyim' demiş. Ben babamı komikliğiyle, şefkatiyle, huysuzluğuyla, sıcaklığıyla, kararlılığıyla bütün yönleriyle hatırlamak için elimden geleni yapacağım. Siz de lütfen bir şey seçmeniz gerekiyorsa acılarıyla değil kahkahasıyla hatırlayın.
Elif Cebenoyan
5/8/2019"
Çok üzgünüm Sevin, isyan etmek istemiyorum ama içim acıyor. Bugün de üniversiteden bir arkadaşımızın ölüm haberini aldık. Daha bir ay önce telefonda konuşmuştuk. Aynı senin gibi inanmak istemedim. Yaş kemale erdi de ondan mı bütün bunlar ama çok hazin. Yine de Allah gençleri esirgesin. Tüm gidenler de huzurla uyusun...
YanıtlaSilGazetelerden okuduk.Çok üzüldük.Güzel insanlar güzel atların olduğu ülkeye gittiler.Kızının ve eşinin samimi satırları bizim bilmediğimiz yönleri.Acılar yüreklerde.
YanıtlaSilNurşenciğim,
YanıtlaSilBaşınız sağolsun, gidene rahmet olsun, kalanlara sabır dilerim.
Ölüm karşısında çaresisiz, bir de beklenmeyen ve genç ölüm olunca daha da zor...
Sevgili Çiçek,
YanıtlaSilHaklısınız acılar yüreklerde, ateş düştüğü yeri yakıyor en fazla...
Ardında böyle sözler bırakabilmeli insan değil mi? Olayın ardından, tanıyan ve çok yakınımda birinden duyup da haberdar olduğum, benzer şeyler dinlediğim bir İNSAN olmalı insan. Önceki yazının bu olayla ilintili olduğunu bilmeden yazmıştım oradaki duyguya o yorumu, ama iyi ki yazmışım, dedim, bu yazıyı okurken. Bence hakikaten pek güzel olmuş.
YanıtlaSilAyrıca;
İyi bayramlar!
Buraneros,
YanıtlaSilİyi bayramlar, size de! :)
Önceki ve bu yazıdaki yorumlarınızla sırtıma dost el dokunuşu hissettim, teşekkür ederim.
Cüneyt, kendisini şahsen tanıyan, uzaktan tanıyan, yazılarından radyo programlarından tanıyan çok insanı derinden etkiledi, gidişiyle.
Huzur içinde uyusun.