kadın, arkadaşına söz vermiştir "tamam, öğleden sonra gider alırız"
ne alınacaktır? ev ihtiyaçları işte; ütü masası, çamaşır asacağı, paspas, vs.
fakat, bir yandan da feci şekilde bir üşengeçlik üzerinde; gitsen o kalabalık bunaltıcı, gitmesen arkadaşına söz vermişsin...
taksiyle gitmeleri gereken uzaktaki büyük market yerine, yürüme mesafesindeki yeni alışveriş merkezini önerir. "olur tamam, orası da olur"
aman ne güzel! m.d. c.nc.pt ve m.g.r.s ta aradıkları nesnelerde indirimler de var. "iyi işte, alalım da çıkalım."
on dakika yürüme mesafesi denir ya, bu kadar yer kaplayan, havaleli nesne elde yayıla yayıla nasıl götürülecektir eve?
çocuklar!
arkadaşın oğlu, bir iki parçayı alır, önden döner eve.
kadının oğlu ve kızı eve dönerken yakınlardan çevrilir ve "çok mu lazım bunlar anne" itirazlarına aldırılmadan, taşımaya memur edilirler.
devamı şöyle olmalıydı "evde alınanlar yerleştirildi ve başarılı alış veriş gününün yorgunluğu atıldı". oysa gün b.b. günüydü, daha ne maceralar vardı yaşanacak!
hazır yeni asacak alınmışken, hemen makineye atılan çamaşırlara hazır olsun diye açılan paketten bir takım teller fırlar önce.
"oğlum, bu şey kırıkmış, değiştirmeye gideceğim, götürür müsün beni?"
yavrucuk pek gönüllü olmasa da, "peki anne" der. gidilir, kırık asacak değiştirilir, eve dönülür, çamaşırlar asılır.
akşam yemeği hazırlığı için mutfağa girer, kadın.
orada duran paketi görünce, içeri doğru seslenir "şu sebzeliği monte eder misin, oğlum?"
cevap biraz homurtuludur sanki " daha sonra olsa?..."
"aman iyi, ben yaparım!" açar paketi kadın, ayakları ve sepetleri çıkarır ve tekerlekli ayaklardan birinin yamuk olduğunu fark eder.
"hah, bir de 'açmanıza gerek yok efendim, kalite kontrolü yapıyoruz' demişlerdi!"
sonra tekrar içeriye seslenir, "yavrum beni götürür müsün yine, bu da yamuk çıktı, dingildeyip duruyor?"
cevap pöfleyen tonda gelir: "ders çalışıyorum anne!"
peki, iş başa düşmüştür. kadın bilemez; akılsız başın cezasını ayaklar mı çekerdi, bahtsız bedeviyi çölde kutup ayısı mı kovalardı?
koca paketi kâh elinde kâh havada taşır, ulaşır mağazaya.
"efendim bu son üründü, size teşhirdeki ürünün ayaklarını versek?" cevabı karşısında önce bir "offf" der, sonra da "peki, verin".
eve döner, sepeti kurar, akşam yemeği hazırlığına başlar.
* B.B. Brigitte Bardotte olsaydı keşke, kimmiş bildiniz mi?
Ve evet, bu da bizim evin orkidesi. Arkadaşımın doğum günü hediyesiydi, üstü tomurcuk doluydu, bir fasıl açtı bitti, şimdi yine coştu.
Ama hakikaten "öffff"
YanıtlaSilŞanssızlık mı, sınama mı bilemedim?
YanıtlaSilNeyse, geçti!
:)
en çok sevdiğim çiçeklerden biridir.
YanıtlaSilEskiden yanına ulaşılmazdı, öyle değerli bir çiçekti.
YanıtlaSilŞimdi saksıda yetiştirebiliyoruz, çeşit çeşit.
:)
vayy coşmuş resmen, ben nedense ikinci kez açmayacaklarını düşünürdüm hep.
YanıtlaSilBen de öyle!
YanıtlaSilAncak, şekilde görüldüğü üzre, açıyorlar!
:))
hemen alayım bi tane:)
YanıtlaSilOrkide denen çiçeğe bir türlü ısınamadım. Bana çiçeklerin F.ery.al G.ürm.an'ı, En.der Merme.rci'si, Şebne.m Ç.apa'sı gibi falan gelir, ürkerim ve çekinirim kendisinden. Ama seninkisi seni sevmiş anlaşılan. O zaman onu O.ya Ecza.cıbaşı kategorisine koyuyorum indimde:))
YanıtlaSilkıyamam sana...
YanıtlaSilAman Aslı duymasın Ekmekçikız, zaten kendi orkidesi açmadı diye biraz sinirleri bozuk :))
YanıtlaSilEn sevdiğim çiçektir, nazlıdır, narindir ondan ötürü sanırım:))
YanıtlaSil:) Bahtsız bedevi ile akraba mısınız? Şu venüs effect mi devam ediyor hala acep? hani bana yazı yollayacaktın hem sen bununla ilgili hı? Bir de oğulcuğun vallahi sabırlı imiş.
YanıtlaSilnot: Serpil demiş ya, orkideyi görür görmez aslı geldi aklıma, görse yine sinir olur.
çoşmuş bu resmen. Benimde orkiden çiçek açtı ama 5 tane çiçeği var. Bende bekliyorum www.bakbuharika.blogspot.com
YanıtlaSilLeylakcığım,
YanıtlaSilTanımlamaların harika, bayıldım. :))
Aslına bakarsan, ben de yakın zamana kadar, orkide için tam da tanımladığın gibi bir tasnifi uygun bulmuştum.
Şimdi bu doğum günü armağanı çiçek, bu tasnifin dışında kaldı. Saksıda yaşıyor ve sabırla çiçek açıyor.
Takdiri hak ediyor!
:)
Şulem,
YanıtlaSilBir sen kıymamamışsın bana, hakkını ödeyemem.
;)
Serpilciğim,
YanıtlaSilAslı duymadı sanırım, baksana kaç gün oldu çıtı bile çıkmadı!
:))
Meyracığım,
YanıtlaSilNazlı ve narin evet, ancak bir yandan da dayanıklı ve savaşçı!
:))
Elektram,
YanıtlaSilBak sen! Yine unutmuştum.
Derhal, şimdi gönderiyorum.
Yanaklarını öperek, af diliyorum.
:)
Follow me,
YanıtlaSilÇok çiçekler dilerim, size.
:)
ööle hırslıyım ki, gittim bi tane de mor aldım bu resimleri gördükten sonra. hem de kazıklanarak, en güzelinden, en tuvaaaletler içinde olanından.
YanıtlaSilsaksıların da yerlerini değiştirdim. çiçekler nasıl sulanacakmış iyice öğrendim. bir haftaya öldürmezsem intikamımı resimlerle alacağım. sevgiler :P
Aslıcım,
YanıtlaSilKıyma oncağızlara, yapma bu eziyeti onlara!
Kızım bir haftada nasıl öldürülür bir saksı çiçek?
Öylece bıraksan olduğu yerde, kendi kendine en az iki hafta yaşar yahu!
Dilerim en kısa zamanda intikamını alırsın benden ve sıra arkadaşından...
:))
3 gün sürdü ilkinin ölmesi 3 :D
YanıtlaSilaslım sen ne yaptın? moru çok nazlı olur bunların :)
YanıtlaSil