UZAKTAN YAKINDAN

Hava buz, yürürken gözlerimden yaşlar akıyor, sık sık burnumu siliyorum. 

Sahile indim, üşümek ihtimalini göze alarak, üşüyeceğimi bilerek.  

Hem üşümek iyidir, insanı dinç tutar, yeter ki sırtın pek olsun, başın boğazın sarmalanmış olsun.

Sahil parkındaki tadilat, düzenleme sürüyor, sanırım üç hafta oldu, bugün ağaç dikiyorlardı, belki yakında biter.

Dün geceki yağmurdan sonra çamura batmadan yürüyüş yoluna ulaşmak imkansız neredeyse.

Tek seçenek, uzun bir yürüyüşle otoparkın içinden geçip, Beltur cafeye ulaşmak ve oradan sahildeki yürüyüş yoluna çıkmak.

Deniz yine kabarık, yeşilimsi dalgalar sahili dövüyor. 

Hava kopkoyu bulutlarla kaplı olmasına rağmen adaların arkasından karşı sahil gözüküyor.

Her pazarın hatta sıradan bir hafta içi gününün tersine yürüyüş yolu neredeyse boş, hiç bisiklet geçmiyor, galiba bir kişi koşuyordu.

İki genç adam konuşarak arkamsıra yürüyorlar, ben fotoğraf çekmek için durunca beni geçiyorlar. 

Bir kaç adımdan beri duyduğum sesleri netleşiyor, birisi diğerine gitmeden önce Mart Nisan gibi evi satmayı düşündüğünü, kira işleriyle uğraşmak istemediğini söylüyor. 

Arkadaşı bu düşüncesini onaylıyor, böylece geri dönüş ihtimalini engellemiş, tüm bağları koparmış olursun diyor. 

Bu konuşma bana aynı anda bin tane düşünceyi çağrıştırıyor sanki içim sızlıyor, ne denir ki gidenin şansı ve yolu açık olsun. 

Üç kare fotoğraf çekiyorum, biraz yürüyorum, geri dönüp çektiğim fotoğraflardan uzak açılı olanın bir benzerini tekrar çekiyorum.

Mesele şu, objektifi görünen görüntüyü bir kat uzaktan ve bir kat yakından çekmeye ayarlamayı öğrendim, geçende tesadüfen.

Evet biliyorum, işi bilenlere komik gelebilir, öyle işte, telefonu alalı bir seneden fazla geçti, işin ilmini almaya yeni başladım; bu da bir şeydir.

Suadiye tarafındaki çıkış gözüme uzak geliyor, dönüp geldiğim gibi Beltur'un içinden cadde tarafına çıkıyorum, karşıya geçiyorum, Tan sokaktan yukarıya yürüyorum.

Fotoğraflar için not:

İlk fotoğraf geniş açılı olan, adalar daha uzak gözüküyor, karşı kıyı ve bulutlar etkileyici, kayalıktaki ağaçların ucu gözükmekte,

İkincisi olduğu gibi, göze görünen haliyle, adalar yakına gelmiş, kayık barınağı daha net, kayaların üstünde manzara seyreden bir kedi var,

Sonuncusu daha dar açılı, gözün gördüğü biraz büyümüş, bulutlar sanki biraz daha masum, kayıklar, adalar ve karşı kıyı yakınlaşmış, Heybeli ve Büyükada kadraja girememiş, manzarasever kedi oldukça belirgin,

Uzaktan yakından aynı manzaraya bakınca gördüğümüzün farklılaşması gibi,  bir olaya, bir kişiye uzaktan bakmakla yakından bakmak gördüğümüzü değiştiriyor.

Peki, siz hangi manzarayı tercih edersiniz?