Yönetmen kardeşler Yağmur ve Durul meğer, doktor ve mühendis imiş. Tahsil terbiye görüp üniversitede başka meslek sahibi olmak üzere eğitim alıp, sonradan yönetmen olmaya karar vermişler.
Bu önemli göründü bana; bir ihtimal memleket gerçeklerinin zorlaması, bir ihtimal ailenin yönlendirmesi sonucu geçerli meslek sahibi olmak ve sonra yine de sinemayı tercih etmek.
Vavien'i gördükten sonra, iyi ki sinemayı tercih etmişler, diye düşündüm.
Senaryoyu Engin Günaydın yazmış; okullu tiyatrocumuz, şimdinin sinema oyuncusu.
Dır dır ediyorum ya arada sırada, "film daha iyi olabilirdi de, ahh, senaryo ahh" diyerekten. Hah! İşte bu defa hiç sözüm yok. Başarılı, tıkır tıkır işleyen, sadece sözünü söyleyen, lafını uzatmayan bir senaryo, Vavien'inki.
Yönetmenlerin meslek değişimini alkışladıktan sonra ikinci bir iyi ki demeliyim, iyi ki senaryo yazmaya başlamış Engin Günaydın.
Kaldı ki, Engin Günaydın'ın oyunculuğunu da çok severim. Hiç şüphesiz, abartılı, karikatürize "Burhan Bey" tiplemesi oyunculuğunun tek tanımlaması olmamalı. O tip, Türk televizyonu sitcomuna ait.
Sinemada daha önce oynadığı nisbeten daha küçük rolleri unutmamalı, oyunculuğu orada gizli.
Madem oyunculara geçtim, Binnur Kaya sırada.
İçinden kaç tane farklı kadın çıkaracak bu oyuncu, acaba? "Yetenekli" tanımı yeterli değil, aklıyla, ruhuyla oynuyor bu kadın. Kocasına olan aşkını ifade ettiği sahne gözümün önünden gitmiyor, oradaki ifadesi, film boyunca sadece telefondaki ses olarak tanıdığımız babasıyla konuşmalarında özetlenen bütün bir hayatın, billurlaşmış özeti gibiydi.
İlker Aksum ve Ercan Kesal kısa rollerinde göz dolduruyorlar. Serra Yılmaz, vekil hanımda bambaşka bir tiplemeyle ışıltılı. Settar Tanrıöğen ise, abi rolünde televizyon dizilerindeki oyunculuğuna duyduğum hayranlığı doğruluyor. Bir de, televizyon aşırı Neşet Ertaş'la karşılıklı saz çaldığı sahne vardı ki, etkileyiciydi, diyeyim.
Müziklere gelince, duyduğunuzda "aa, ne hoş!" diyeceksiniz eminim. Atilla Özdemiroğlu yapmış müzikleri ve çok iyi yapmış.
Filmin sayfasının girişinde, bir an görünüp yok olan bir söz var. Ne olduğunu okuyabilmek için, defalarca sayfayı açıp kapadım.
Diyor ki, "zihin bazen gider, bazen de geri gelir".
İşte, film esasında bunu anlatıyor; zihnin gel-gitleri sırasında yaşananları. Bunu sıradan bir kasabada yaşanan hayata bağlantılandırarak yapıyor. Mutlak kötü, mutlak iyi yok, o kasabada. O kasabada ve aslında hayatta.
Filmin en kötü karakteri Celal diyelim, onun bile pavyondaki Ceylan'a olan aşkı saf, naif sanki.
Diğer yanmdan ezilen, kurban eş Sevilay'ın, yıllarca çok sevdiği kocasından saklı para biriktirmesi, kötü niyet sayılmaz mı?
Peki, annesi öldü mü, kayıp mı belli olmadığı için üzülen, ağlayan delikanlının, kız arkadaşında teselli ararken, hazır kıza sarılmışken üstüne atlamasına ne denir?
Vavien bir kara mizah filmi. Anlattığı, oyunculuğu ve filmdeki hayatın yaşanması, hepsi zekice ve kara mizah.
Bu senenin ve son yılların en iyi filmlerinden.
Kaçırmayın.
Burada filmin sitesi var, aradığınızı ve fazlasını bulacaksınız.
.
cok guzel filmdi!!!
YanıtlaSilsen diyecegini demissin, bana daha fazla laf dusmez...:)
sevgiler...
tamam,bu hafta kendime yeni yıl hediyesi ısmarlıyorum:)
YanıtlaSilay sevsinler sizi küçük burjuvalar.
YanıtlaSilpericik geç kalmış :DD
sözüm ekmekçi ablaya deyil :P
iyidirler, kötüdürler (taylanlar) ama en son haklarında şu yazıyı okumuştum.
YanıtlaSilbir de yorumu azcık daha erken yapsaymışım ben de küçük burjuva oluvercekmişim.
Teyzenciğim,
YanıtlaSilFilmi görmüşsün ve sevmişsin anladığım.
Ne güzel!
Bu arada, sana sakin, sallayıp sarsmayan bir yeni yıl dilerim.:))
Sevgiler.
Elektracığım,
YanıtlaSilAğızda buruk tat bırakan, diğer yandan da gülümsetebilen bir hediye seçtin kendine.
Yeni yıl güzelliklerinin ilki olsun, hediyen...
:)))
Sevgili Ayşegül,
YanıtlaSilFilmle ilgili yazılanlara, duygu ve düşüncelere yorum yapmışsın gibime geldi.
Neden, durumu "küçük burjuvalık" ile ilişkilendirdiğini anlamadım.
Kaldı ki, evet ben teknik olarak küçük burjuvayım. Mesleğim, konumum, yaşantım bunu doğruluyor, bence.
Kimin nereye geç kaldığına dair bir çetele tuttuğuna dikkat etmemiştim.
Burada yazılanların amacı günlük yaşantının paylaşılması. Dolayısıyla buraya gelip yorum yazanlar böyle bir sivri dille karşılaşmamış olmamalılar.
Lütfen!
Simoncuğum,
YanıtlaSilVerdiğin linke baktım, yazıyı okudum.
Açıkçası, filmlerine gitmeden önce, bana pek de sempatik gelmiyordu, Taylan'lar. Kişiliklerini yine de bilemem. Ama, yaptıkları filmi seyrettim, beğendim.
Sonra çekecekleri filme bakacağız bundan sonra. :)))
Buraya yazmakla ister istemez küçük burjuva oldun, bence. Kaçış yok!
özür dilerim biraz bira içmiştim .
YanıtlaSil:((...Sevgilerrr
Ben de Vavien'i çok beğenmiştim. Sonunda ağızda bırakacağı hafif tada Fatih Akın'ın Soul Kitchen'ı şahane gider derim :) [dolayısıyla birlikte alınması gereken bir "hediye" olarak tavsiye olunur :)] arzu
YanıtlaSilAyşegülcüğüm,
YanıtlaSilPeki.
:)))
Şimdi tekrar okurken, cevabımdaki ilk cümledeki eksik kelimeyi gördüm.
Filmle ilgili yazılanlara "değil" olacaktı, düzelteyim.
Arzucuğum,
YanıtlaSilTavsiyene uydum diyeyim, ilk fırsatta da Soul Kitchen'ı yazayım.
:)))
ya ben neden beğenmedim filmi? Çok fazla beklentiyle gittiğim için mi acaba buralarda çekildiği için daha çok merak ederek gitmiştim ama bana çokda lezzetli gelmedi nedense.
YanıtlaSilButterfly'cığım,
YanıtlaSilBazen beklentilerimizin yüksekliği, bazen seyrederki ruh halimiz etkinin farklılaşmasına neden oluyor.
Belki öyle olmuştur.
Ya da belki de sana iyi gelmemiştir ve sevmemişsindir, ki bu da doğal.
:)))