EBE - SOBE
Fatma'nın İngiltere'den yazdığı mektupları zevkle okuyorum. Üç ay Cambridge'de yaşamıştım, pek yaşamıştım denir mi, bir lisan okuluna gitmiştim. Bu nedenle olsa gerek İngiliz kır yaşamına bir sempati duyarım. O, bunu ve başka şeyleri tatlı tatlı anlatıyor.Şimdi, gelelim başlığa; Fatma, beni sobeledi!Blog okuyucusu ve sonra da yazıcısı olduğumdan beri, arada sırada bu ebe-sobe hikayelerine rastlıyorum. Şimdi, hadi sorulara estek-köstek cevap vereyim de kimi ebelesem. Valla, sanki utanıyorum, rahatsız edecekmişim diye çekiniyorum. Üstelik, bazı yazarların cevap vermeyi tercih etmediğini, bazılarının yeni sobelendiğini filan biliyorum.Şöyle yapsam, biraz oyunbozanlık olacak ama, bu yazıyı okuyan sevgili blog yazıcılarından gönüllü olarak oyuna katılmak isteyen olursa onlar kendilerini ebelenmiş saysalar da, ben de bu arada Miso , Melbourne'deki Mutfağım , Sndrfknella , ve TeyzenTevfik'e "ebe" demiş olsam. Sanki biraz karıştırdım ortalığı, öyle mi?Bu arada, Sndrfknella, yazıda sizin için özel bir parça dinleyebilmeyi isterdim, ne eklersiniz diye sordu. Bu soruya "özel" bir cevabım yok galiba, genellikle ruh halime göre değişiyor. Ama, tercih sıralamamı sorarsanız, aklıma hemen klasik müzik geldi.
Mozart, dinlemekten çok zevk alırım. İşte size, onun obua konçertosundan bir bölüm:
sevgili ekmekçikız,
YanıtlaSilHiç olur mu? hiç rahatsızlık diye yorumlanır mı? Ama sanırım biraz zamana ihtiyacım var bu sobeye cevap verebilmek için. Gecikme için esas ben özür dilerim.
marruu
En kısa zamanda cevaplanacaktır sorular :)
YanıtlaSilSevgiler
Bu arada, ben bu sobede de sizin için özel bir parça dinleyebiliyor olmayı isterdim ;) Ekleseydiniz hangi şarkı olurdu acaba merak ettim :)
Ekmekçikız, teşekkür ediyorum oyun davetime yanıt verdiğin için. Hukukçusun demek. Ben, İÜ Hukuk'u üçüncü sınıfta bıraktım. Bana göre bir meslek olmadığını düşünerek... Gazetecilikteydi gönlüm hep...
YanıtlaSilMutfak işiyle uğraşmayı ve doğayı, hukukla uğraşmaktan daha çok seviyorsun gibi sanki, yanılıyor muyum? Umarım, herşey gönlüne göre gelişir...
Sevgiler,
Fatma.
Sevgili Fatma,
YanıtlaSilHatanın neresinden dönülse kârdır!
Ben sonuna kadar okudum. Üstelik o zamandan bana göre olmadığını anlamıştım ya... O da yetmedi, yıllardır, hadi onu da söyleyeyim, yirmi senedir önceleri iyice aktif, sonra daha geriden bu işin içindeyim.
Neyse, yakında kendimi bu meslekten emekli edip, başka bir iş edinmek kararındayım.
İyi dileğin için teşekkür ederim.
Sevgili Miso,
YanıtlaSilSevgili Sndrfknella,
Oyuna katılacağınız için memenun oldum.
Başlangıçda biraz şaşırmış ve kararsızdım, sonra bana eğlenceli geldi. Umarım, sizin için de öyle olur.
Ben geldim EkmekciKiz, bir kosu yazdiklarini okudum, selam birakip gidiyorum, tekrar gorusmek uzre:)
YanıtlaSilSevgili Ekmekcikiz, Ebe-sobe daveti icin cok tesekkurler. Ama katilmazsam darilmazsin degil mi? Sadece blogumda yemek disi konulardan, kendimden bahsetmekten hoslanmiyorum desem? Ama yine de sunu ekleyeyim. Obua koncertosunu zevkle dinledim - en sevdigim Mozart parcalarindan benim de (klasik muzik de en cok dinledigim muzik turu). Sevgiler, ceviz
YanıtlaSilYazinizi zevkle okudum :)
YanıtlaSilFilmler arasinda Afrika Kralicesi de, aradigim filmlerden oldugu icin ayrica ilgimi cekti.
Selamlar
b5 hoşgeldiniz!
YanıtlaSil"Afrika Kraliçesi"ni yıllar önce TRT televizyonunda seyretmiştim. Çok etkilenip, unutamadığım filmlerden biridir. Humphrey Bogart ve Katharine Hepburn harika idiler. Tam, yönetmeni John Huston'un tarzını yansıtır, bence.