Yazıyı yayınladıktan sonra aklıma bir dolu not daha geldi.
Anladım ki, İstanbul'u çok özlemişim, en azından burada yazıya döküp anmak istedim.
Sorulan sorular aşağıda, altlarında benim cevaplarım var:
- Piyer Loti’de kahve, Çengelköy veya Salacak’ta çay içtin mi?
Piyer Loti'de kahve de içildi, çay da. Çengelköy'de asıl rakı-balık güzel olur, denize nazır. Salacak'ın denizin dibi olduğu zamanda içildi o çay hem de. Boğaz kıyısında neler yenir faslından gidiyorsak, Kanlıca'da yoğurt yedin mi sorusu eksik, bence.
- Lale mevsiminde Emirgan veya Kalamış parkına gittin mi?
Gidilmez mi? Yıldız parkı da lale mevsiminde çok güzel olur.
- Adalarda bisikletle gezdin mi?
Üniversite son sınıfta hem de Büyükada'da bisiklet sefası yapmıştık.
Şimdi artık adalardan fayton kaldırıldı ama, buraya adalarda faytonla tur yaptın mı sorusunu ekleyebiliriz.
- İstiklal caddesi, Bağdat caddesinde turladın mı?
Saymadım ama, yüzlerce kez turlamışımdır. Mekanlarımız!
Kadıköy ve Beşiktaş çarşıları da bu kategoriye eklenmeli.
- Erguvanlar açınca heyecanlandın mı?
Sorulur mu? Yılın en büyük heyecanla beklediğim zamanı.
- Kanaat lokantasında Özbek pilavı, Süleymaniye’de kuru fasulye, Sütlüce’de uykuluk, Yanyalı Fehmi’de kadınbudu köfte, Kadınlar pazarında büryan yedin mi?
Hepsine evet, tek eksikle. Nedense Yanyalı Fehmi'ye yolum düşmemiş, üstelik Kadıköy çarşısında olmasına rağmen.
Buraya ekleneceklerden birisi Hacı Abdullah diğeri Hacı salih Lokantaları. İkisi de Beyoğlu'nun en klas lokantalarıydı.
- Kapalı çarşıda kayboldun mu?
Yıllarca, kestirmelerden gittik döndük, fakülteye giderken. İnsan kaybolmam sanıyor ama, şairin dediği gibi, "Kapalıçarşı, kapalı kutu", rahatça kaybolabilir insan.
- Şehir hatları vapurunda martılara simit attın mı?
Atılmaz mı? O vapura yıllarca bin ve bir kez bile simidini martılarla paylaşma, olacak iş değil. Küserler insana.
- 5 km yolu trafik nedeniyle 2 saatte gittin mi?
Bir kaç kez, kar bastırdığında, sis çöktüğünde daha beterini de yaşamışlığım vardır. İstanbul trafiği, insanın aklını alır.
***********
Sorular bu kadardı. Bir bakın bakalım, sizde durum nedir?
Cevapları yazarken benim aklıma bir kaç soru daha geldi, aslında bitmez bu sorular, Kızkulesi manzarasının altına benim soruları ekliyorum.
- Galata kulesine çıktın mı?
- Köprü altında balık, Çiçek pasajında midye yedin mi?
- AKM'de tiyatro izledin mi? Açıkhava tiyatrosunda konser dinledin mi? Emek sinemasında film seyrettin mi?
- Boğaziçi'nde çingene vapuruyla Kavaklar'a kadar gittin mi? Haliç'te küçük vapurlarla dolaştın mı?
- İstanbul Modern'de sergi gezdikten sonra, dinlenmek için terasta kahve içerken yolcu vapurlarının manevralarını izledin mi?
Sizin aklınıza gelen başka soruları da yazın lütfen.
Selam Çengelköy, Salacak, Emirgan, Yıldız Park'ı hariç diğerlerini yaptım. İstanbul'u geç keşfettim. Yerebatan Sarnıcı'na gittin mi? Süleymaniye Cami' si, Sultanahmet'te köfte yemek, Topkapı ve Ayasofya 'ya gitmek. Ortaköy' de kumpir yemek. Deniz Müzesi. İstanbul Arkeoloji Müzesi'ni gezmek. İstanbul Bilgi'de sergi ilk aklıma gelenler. Şöyle zihnimde bir İstanbul geçti. Özlemişim. Sevgiler.
YanıtlaSilSevgili Zehra,
SilEvet haklısın, Yerebatan Sarnıcını'da eklemeliyiz listeye.
Arkeoloji Müzesi'nin bahçesi ne güzel bir yerdir, özledim orada bulunmayı.
Aslında biz de İstanbul'u özledik, içindeyken uzak kaldık uzun süredir.
Ahh ahhh ahhhh... Şimdi buraya ekler yaparak nasıl hava atarım ben:)
YanıtlaSilPeki siz Balat'da Haliç'e nazır Barba Vasilis'de uzo içip lezzetli Ege mezelerinden yediniz mi? Sonra Beylerbeyi'nde, İnciraltı Meyhanesi'nde artık unutulmuş, İstanbul halklarına özgü mezeler eşliğinde rakı içtiniz mi ve hatta kendi yapımları likörlerinden tattınız mı? Sonra İstanbul'un kadim restoranlarından Ayaspaşa Rus Lokantası'nda Ruslardan yadigar mezeler ve enfes piyano eşliğinde Rus şarkıları dinleyerek buzzz gibi sarı votka içtiniz mi? Sonra mesela bir Tarabya Efsanesi Urcan'da rakı balık arası buzlu badem yediniz mi? Sonra mesela Dolapdere Apik'de İşkembe çorbası içip Zerde yediniz mi? Sonra bir Çengelköy efsanesi Köfteci Recep'de köfte yediniz mi? Sonra İstanbul'un ilk Tüyap kitap fuarında Etap Marmara, ki o zamanki adı İntercontinental da olabilir, orada mıydınız? Çiçek Pasajı demişsiniz de bir İstanbul efsanesi Entelektüel Cavit'de midye tava yiyip bira içtiniz mi, diye sorarlar insana değil mi:) Vee ve ve... Ve siz hiç Beyoğlu'nda Gülriz Sururi-Engin Cezzar Tiyatrosu'nda Kaldırım Serçesi izlediniz mi? Taksim Sanat Evi ve henüz gencecik ve adı sanı bilinmez Bulutsuzluk Özlemi yıllarından ve Kristal'den söz etmiştik o bakımdan onlar kenarda durabilir. Fakat İnci'de profiterol neden yok, yoksa ben mi atladım:)
Şimdilik bu kadar!
Samsun'dan... bir Samsun'ludan sevgiler:))
bu arada inciraltı meyhanesine ve tüm mezelerine meftun olduğumu söylememe izin verin lütfen :) ayaspaşa rus lokantasına ilk üniversite 1'de gitmiştim (nasıl bir harçlık veriyordularsa annemle babam artık :P). oğlumla da muhabbetini yapmış, gidecektik ki salgın patladı (ecevitler evlilik kararını orada vermişler zira, oğluş için önemli bir mekan dolayısıyla :P)
SilSevgili Okul Arkadaşım,
SilAşağıdaki yorumlardan birinde Leylakcığım demiş ya hani, "Buraneros'la hiç yarışamayacağım :)" bence de gerçekten yarışmaya imkan yok sizinle. :))
Gerçi o listenin epey bir bölümü tamam bende, ancak Barba Vasilis, İnciraltı Meyhanesi, Entelektüel Cavit yok, Apik'ten emin değilim. :)
Yeme içme yerlerinin tümünü yazmaya kalksak, ooo, epey bi eksik var daha. Ancak, İnci'de profiterol her türlü olmalı, evet. :))
Bu arada, İstanbul'u taşradan yaşamak daha güzel görüşüne son zamanlarda daha fazla katılır oldum. :)
Silİstanbul bazen bana tahammül edilmez gelebiliyor, çok yorucu olabiliyor, ona sevgimin tükenmemesi için çaba sarf etmem gerekebiliyor ve "seni uzaktan sevmek aşkların en güzel" demek kaçınılmaz olabiliyor.
Yine de uzaktan muzaktan da olsa, seviyoruz. :)
Buraneros’un bir ayağı İstanbul’da bence ;)
SilDediği lokantaların hiç birine gitmemiş olmam hadi neyse de……. Rakı da hiç içmedim hayatımda, anason kokusunu sevmemem nedeniyle! Hayatta neler kaçırmışım, kaçırıyorum :)
Gerçekten, rakı içmeyen veya içemeyen birisi hayatta çok şey kaçırıyordur. Ama Boğaz kıyısında, ama Beyoğlu veya Kumkapı meyhanelerinden birinde rakı ve muhabbeti yapılmamışsa eksiklik büyük bence. :)
Silorjinal sorulara ve eklenenlere yanıtım evet tabii ki :) aklıma gelen ek sorular şöyle:
YanıtlaSil* fener-balat turu yaptın mı?
*taşkışla-maçka arasındaki teleferiğe bindin mi?
*kitap fuarı taksimdeyken gittin mi?
*inci'de profiterol, baylan'da kup griye yedin mi?
*kız kulesinden istanbul'u seyrettin mi?
*haydarpaşa'dan trene bindin mi? ya gar restoranında yemek yedin mi?
Evet, bu sorular ve cevapları da önemli, :)
SilBana gelince, Fener Balat turu yaptım.
Teleferiğe Taşkışla'da binemedim ama, Eyüp'tekine bindim.
Kitap fuarı komşumuzdu zaten.
İnci ve Baylan hiç şüphesiz.
Kız kulesi'ne hiç çıkmadım, ama yıllarca ofis manzaramın en şahane parçası oldu.
Çocukken Haydarpaşa'dan çok gidip gelmişliğimiz var.
neden kitap fuarı taksimdeyken gittin mi? sorusuna sesli kahkaha attım ben? bu sanki sadece bizim yaş grubunun anımsayacağı birşey gibi. Yok ben bunu hiç hatırlamıyorum demek istiyorum yaşımı başka türlü gizleyemeceğim üzgünüm :)))
SilYaşımız önemli değil bence, orada bulunmanın keyfi önemli. :)
SilYoksa mesela, İstiklal Caddesinde araç trafiği olduğu zamanda taksiyle oradan geçmeye çalıştın mı, filan gibi anımsayanı pek kalmayan acayip sorular var, sorulacak. Sormuyoruz onları. :))
amanınn onları sorma canım benim:) Piyer Loti’de kahve değil ama çay içtim unu sayalım hala yapılabilen şeyleri sayalım lütfen:)) bayıldım yazıya ben de bunu çalıp çırpıp kopyalayıp instagramda sorsam :)))
SilKelebekciğim,
SilNevazil durumu nedeniyle bilgisayarın başına ancak geçtim, soruna şimdi cevap verebiliyorum.
İnstagram bu kadar uzun yazı almıyor bildiğim kadarıyla, ancak parça parça aktar tabii ki. :)
İstanbul'un güzellikleri onu seven herkesindir derim. :)
aaa aynı zamanda (benimki 1 dakika geç görünüyor gerçi ama ben yorum yazarken buraneros bey'in yorumu görünür değildi) balatı, kitap fuarını ve inci'de profiterol'ü yazmışız :)
YanıtlaSilya bir de ayaspaşa restoranını görünce aklıma gelen "rejans"ı yazmadan olmaz :) boşandığım gece kutlamaya gitmiştik sevgili hocamlarla :)
Sevgili Şule, bey takısı eklemezseniz bundan öte sevinirim:)) Hatta siz'i bile kaldırabiliriz, Sevgili Okul Arkadaşımla sizli devam ediyoruz çünkü biraz da esprili bir durum bu:) Ben de o bir dakikayı fark ettim, hatta sevindim aynı şeylerden söz etmişiz diye:)Ancak İstanbul'u taşradan yaşamak daha güzel, bunun altını çizebilirim bile, ki o başlıkla bana bir yazı yazdırmışlığı da var:) Linkini şöylece bırkabilirim: https://laparagas.blogspot.com/2019/06/istanbulu-tasradan-yasamak-daha-m-guzel.html
Silhızlıca bir göz attım da bu istanbul gezisi şahaneymiş :) baylan da var hem içinde, ne güzel :)
SilBenim İstanbul'a olan aşkım bir sevgiliye duyulan aşka benzer bir şeydir benim için. İstanbul'u bana sevdiren babam gibi derin, babam kadar çok severim bu şehri. Trafiğine ve keşmekeşine rağmen severim. Benim için sadece bir şehir değildir İstanbul. Aşktır, tutkudur, bağlılık, bağımlılıktır...En çok da bunca yıldan sonra beni hâlâ şaşırtabiliyor, kendine hayran bırakabiliyor oluşunu seviyorum sanırım.
İstanbul'u taşradan yaşamak ise bana da her geçen gün biraz daha cazip gelmeye başladı son zamanlarda ne yalan söyleyeyim. Aşkları taze tutmak için bazen uzaklaşmak gerekir diye düşünmeye başladım! Bir gün uzaklaşırsam da emin olun şu şahane geziniz gibi geziler yapacağım yılda en az 3-4 kez sevgili buraneros :) (bey'i an itibariyle kaldırdım farkındaysanız, siz'siz olmadı :P)
Sohbetinizi balla kesip, Rejans diyorum, unutulmazlardandır. :)
Silbu yorumların müziği de bu olsun o vakit :)
Silhttps://www.youtube.com/watch?v=jMkyotwnBg4
Çok güzel oldu bu şarkı Şulem, tam yakıştı bu muhabbete. :)
Silİstanbul'u çok seven bir Ankaralı olarak önce senin ve Şule'nin sorularını cevaplayım, sonra orijinale geçerim, belki yüzde 50 İstanbullu çıkarım :)
YanıtlaSil-Galata Kulesi'ne çıktım
-Köprü altında değil Karaköy'de balık yedim, köprü altında bira içtim. Çiçek Pasajı'nı biliyorum ama bir şey yiyip içmedim.
-bu AKM li konserli soruların tamamına cevabım hayır haliyle
-Evet her iki vapura da bindim, o rotalara gittim, pek zevkliydi
-Evvet, İstanbul Modern'i gezdim, hem de tek başıma, terasta oturup kahve içerek vapurları da izledim.
Gelelim Şule'ye:
-Fener-Balat turu yaptım hem de 2 kere, birinde arkadaşım şahane rehberdi, ikinciyi Sabancı Üni. nin düzenlediği Cins Adımlar gezisi ile yaptım.
-Taşkışla-Maçka teleferiğine binmedim ama Maçka'da bir gece Profesörler evinde kalıp çevreyi ikinci kez talan ettim :)
-Kitap Fuarı'na yetişemedim ama Tepebaşı'nda Sahaf Fuarı'na gittim
-İnci benim gidişlerimde kapanmıştı ama Baylan'da kup griye yedim ve Markiz'de orman meyveli pasta :)
-Kız Kulesi'nden istanbulu seyrettim ama İstanbul'dan Kızkulesini seyretmeyi tercih ederim :))
Orijinal sorulara gelirsek:
-Piyerloti'de kahve, Salacak ve Çengelköy'de çay içtim :)
-Lale ve erguvan mevsimleri hiç denk gelmedi ama Emirgan ve Fenerbahçe Parkı'na gittim
-Adalar'da bisikletle değilse de faytonla gezdim, bisiklete binmeyi bilmiyorum ki zaten :)
-İstiklal'de çok turladım ama Bağdat Caddesi'yle pek samimiyetim olmadı
-Ah erguvan zamanına bir denk gelsem, senle boğaz turu yapsak
-Kanaat Lokantasında Hünkarbeğendi yedim, Kadınlar Pazarı'nda büryan ve Süleymaniye'de Kurufasulye'de. Diğerlerini yemedim, uykuluk ne onu da bilmiyorum zaten :) Ama Çiya'ya defalarca gittim ve Baltalimanı İst. Üni. tesislerinde köprü manzaralı gece-gündüz nefis yemekler yedim. Anadolu Kavağı'nda balığı da ekleyeyim, Fıccın'da çerkez mantısı (İstanbul aidiyetimi arttırmak için elimden geleni yapıyorum farkındaysan :)
-Yanımda bir çok iyi bilen olduğu için Kapalıçarşı'da kaybolmadım ama tek başıma olsam kaybolurdum. Martılara simit atılmaz mı, küserler sonra.
-Ve o konuyu hiç açmayalım, bir seferinde Ankara'ya dönerken İstanbul'dan çıkışımız 3 saat sürmüştü :)
Buraneros'la hiç yarışamayacağım :)
Sevgiler...
Leylakcığım,
SilAh evet, ben de son senelerde Ankara'dan dönerken en çok eve o kadar yaklaşıp, bir türlü ulaşamamak nedeniyle ızdırap çeker olmuştum. Trafik fena! :(
Bunca güzel İstanbul notundan sonra şunu söylemeliyim ki, sen İstanbullulaştırdıklarımızdansın. :)
gelecekte, hem de yakın zamanda umarım, dizlerin seni rahat bırakacak, pandemi bitecek, sen ve Funda İstanbul'a geleceksiniz ( bacın olmadan seyahatin tadını tam alamazsın diye, diyorum ) neresi en çok özlendiyse, sırayla turlayacağız, diye hayal kuruyorum.
Gerçekleşmesi dileğiyle diyelim. :)
İstanbul’da yaşadığım 7 yıl boyunca baya altını üstüne getirmişim, neredeyse tüm maddelere eveeeet! Sadece şu yemeli içmeli maddedeki hiç bir lokantayı bilmiyorum, gitmedim.
YanıtlaSilSenin eklediğin maddelerde de midye ve balık kısmı yok :)) diğerleri tam!
Yorumlara baktım, şahane öneriler eklenmiş. Ben de şunları ekleyeceğim: Boğaziçi Üni.’den kıvrıla kıvrıla aşağıya Bebek’e inen yolu yürüdün mü? Hisarda açıkhavada ateş böceklerini gördün mü? Hâlâ duruyor mu emin değilim ama 2000-2008 civarı Suada’da partiledin mi :))) Nevizade ya da Asmalımescit’te “biraver”i paylaştın mı dostlarla, tüneldeki müzikçilerden bir müzik aleti satın aldın mı? Yabancı arkadaşlarını Ayasofya müzesine :,( ve Yerebatan sarnıçına indirip sonra sultanahmet köftecisine götürüp köfte yanı piyaz yedirdin mi? Aya İrini’de konser denmişti sanırım ama yine densin :)) inci ise aaaaaaaah incinin o damarlı mermer masaları, suratsız gardonundan 1 bardak su istediniz mi! Masa da masaydı ama….. Ah ah….
Sevgili C.ciğim,
SilEvet kesinlikle Boğaziçi Üniversitesinden Bebek'e inen yoldan yürümek eklenmeli listeye. Ve ne şanslıyım ki, ben yürüdüm o yoldan, Hisar tarafından da inmişliğim var üstelik. ;)
Suada'da partilemedim, yaşım tutmuyor. :)) Ve ne yazık ki, artık Suada yok, söküldü, kaldırıldı.
Tabii ki, Ayasofya ve Yerebatan gezisinin olmazsa olmazı Sultanahmet Köftecisidir. Hatta o civardan geçmenin olmazsa olmazıdır, bence. :)
İnci'de suyu garsondan mı isterdik? Su sebili vardı gibi kalmış aklımda. O daha mı eski zamandaydı acaba? ;)
Su sebili de vardı evet ama sanırım ben bu konuda aşırı titiz babama çektiğim için ille "kapaklı su" diye tutturmuş, istemişimdir, o nedenle aklımda öyle yer etmiş demek ki :)
SilAaaa bak ne geldi aklıma, Beşiktaş'tan Ortaköy'e giderken "aşk köprüsü" vardı bir de, onun altından geçerken aşk içeren bir dilek dilerdik mutlaka :))) Ah o çınarlı yolun gece halleri....
Boğaziçinden Bebek'e inen yolu kaç kez inip çıktım kim bilir (ilk sevgili boğaziçili olunca :P) ne şahanedir gerçekten de!
Siltüneldeki müzikçilerden müzik aleti aldım :) hatta babacığım emekliliğinde birinin muhasebe defterlerini de tutardı, giderdim yanına arada :)
biraver'i paylaştım, ve dahi paylaşmayı özledim :)
tüm müzelere kaçar kez gittim bilmiyorum ama bir seferinde ODTÜ mezunları gezisine takılıp Ayasofya'yı rehber eşliğinde gezmiştim, o aklımdan hiç çıkmaz!
"inci'nin suratsız garsonu"na çok güldüm ama gerçekten suratsızdı :)
suada'da partilemedim ben de bir tek, ekmekçim gibi. O da eksik kalsın madem :)
Ne güzel yazı olmuş, fırsatını buldugum ilk seferde listenin en azindan bir kac tanesini gerceklestirmek istiyorum. İyi günler.
YanıtlaSilTeşekkür ederim Fatma. :)
SilUmarım en kısa zamanda dilediğiniz kadarını tecrübe edebilirsiniz. :)
Bence Beyoğlu Sineması da eklenmeli listeye: öyle muhteşem bir sinema değildi belki, ama muhteşem filmler izledik senelerce... Kapılarını bile görünce sevinirdim:)
YanıtlaSil(Yazılmışsa affola... Çoğunu okudum, ama bazen o kadar daldım ki İstanbul'un bir zamanlar ne kadar hayat dolu olduğuna, bizleri nasıl hayatla doldurduğuna kaçırmış olabilirim.)
Emek'ten, Alkazar'dan, Beyoğlu Sineması'ndan çıkıp Beyoğlu'nun o kalabalığında yalnız ama değil; izlediğim filmin düşündürdükleri ve sinemaların atmosferinin hissettirdikleri ile öyle amaçsızca dolaşmak da eklenebilir:)
Tabii ki eklenmeli! :)
SilBeyoğlu sineması, Alkazar, Atlas da eklenmeli ve mutlaka Beyoğlundaki bir sinemadan çıkıp kalabalığa karışan insanın ruh hali de eklenmeli listeye. :)
Ya işte şu taşralılar da olmasa!:) İstiklal'in en önemli simgelerinden ve sokak satıcılarından, kravatlı, bembeyaz önlüklü beyefendi, İçli Köfteci -Rahmetli- Sabırtaşı Ali Bey'i ve Sirkeci'deki 100 yılı aşmış Flibe Köftecisini de -şimdilik- bir kenara iliştireyim:)
YanıtlaSilGerçekten bu işin sonu yok! :))
SilBöyle böyle, Kabataş Deniz Otobüsü İskelesi'ndeki kestaneciye dek bir hatırda kalanlar sıralaması yapmamız gerekecek. :)
Peki o zaman, Beşiktaş'ki Motorest'de yemek yiyen var mı arkadaşlar?!
Ben yemedim ve bilmiyordum:) Fakat el yükseltebileceğim bir kozum var ama onu da yazmayacağım:)
SilBuna düpedüz oyunbozanlık denir, ama! Madem koz dendi bir kez, ortaya çıkmalı.
SilNe deniyordu burada, rest mi, gördüm mü, floş royal mi?
Terminolojiye de yabancıyım üstelik. :))
Sevgili Okul Arkadaşım, sizi merakta bırakmak ve üzmek asla istemem fakat gördüğüm kadarıyla ve an itibariyle oyunda eli en iyi olan bir taşralı.:) İleriki günlerde ne olacağı öngörülemez, o nedenle gerektiğinde oyuna sürmek üzere elimde tutmalıyım; ama bir okul arkadaşlığı kıyağı olarak size Tünel'e çok yakın bir yer olduğunu ve hatırladığım kadarıyla Fransızca bir mevsim adı taşıdığını Tünelin Galatasaray Lisesi tarafında olduğunu söyleyebilirim, yıllardır bakmak hiç aklıma gelmemişti birden geldi:) Hâlâ duruyor mu bilmiyordum şimdi bakındım da hakkında hiçbir kayda ulaşamadım, muhtemelen tarih olmuş:)
YanıtlaSilSevgili Okul Arkadaşım,
Silİçten tebriklerimi ve derin takdirlerimi iletiyorum, bu durumda. :)
Gerçi benim bir tahminim var, söz ettiğiniz gizli yer, acaba, Tünel Meydanını İsveç Konsolosluğuna doğru geçmeden önce köşe binada bulunan, yabancı bir ailenin işlettiği, çok nezih bir Avrupa restaurantı olan, yaklaşık 10-12 sene önce kapanan Four Seasons olabilir mi? ( Otel olanla hiç bir ilgisi yok, özellikle belirteyim. )
Bir diğer seçenek LeBon Pastanesi olabilir, diye düşündüm. :)
Hem madem, siz de kapandığı bilgisine ulaştınız, adını söyleyebilirsiniz bence. :)
Sevgili Okul Arkadaşım,
SilTamamdır, çok yıllar önceydi lise arkadaşımla gitmiştik, çocuğuz, o tereddüt etmişti hem lüks olması hem fiyat korkusuyla... ben de ölüm yok ya demiştim:) Sonra uzun zaman oradan defalarca geçmeme rağmen hiç aklıma gelmedi girmek, sonra da göremedim mi ya da başka yerleri denemek için sonraya mı bıraktım... Aslında o adla aradım size yazmadan önce nette fakat önüme hep otel çıktı sonra dedim herhalde adı yanlış hatırlıyorum, mevsim adlarıyla bakınca da bulamadım. Çok teşekkür ederim, aklımdan şüphe edecektim neredeyse... yoksa rüyada mı gördüm falan diye takılıp kalacaktım:) Yok lebon lebon, o net:)
Sevgili Okul Arkadaşım,
SilSanıyorum, şöyle oldu; Lebon Pastanesi eskiden şimdi Richmond Otel'in olduğu yerdeydi, sonra otel yapıldı ve pastane hemen bir kaç bina ileriye taşındı.
O kadar uzun zaman oldu ki orada yürümeyeli, net bir şey söyleyemiyorum. Ancak o tarafa yolum düşer düşmez kontrol edip bilgi vereceğim. :)