İşte motor burada, dört dakika var kalkmasına,
Ne tarafta otursam acaba, Üsküdar'a mı baksam, tarihi yarımadaya mı?
Eskiden elimde kitap, kulağımda müzik, bir an başımı çevirip belki bakardım,
Keşke hava açık olsaydı her şey daha net görünürdü, dur bir iki kare alayım hiç değilse,
Etrafını perdeyle çevirdiklerine göre anlaşılan Topkapı Sarayı'nı bakıma almışlar,
Şu yarımadaya hareket halinde bir nesneden bakarken, an be an perspektif değiştikçe, görünenin başka bir yerinin canlanır gibi olmasına ne demeli?
Vayy koca tanker Marmara'ya çıkıyor, amma da düdük çaldı ortada bir şey de yok, balıkçılara mı bağırıyor,
İşte Kızkulesine geliyoruz, dur bir fotoğraf çekseydim, ayy geçtik bile, dönüşte artık,
Dolmabahçe Sarayı ne güzel duruyor yine, inci gerdanlık sanki,
Bakar mısın, iki saat sonra yine aynı motorla döneceğim, tesadüf işte,
Köprüyü tam açıyla görüyoruz hem de, hayır fotoğraf çekmeyeceğim, öylece seyretmek istiyorum,
Evet, işte Kızkulesi, dönüşte söz verdiğim fotoğrafı çekeyim,
Haydarpaşa'nın onarımı bitmemiş henüz, saati doğru vakti gösteriyor hiç değilse,
İşte Kadıköy, iskeleler,
Bir sergüzeştin sonuna geldik, yanaşıyoruz,
Başta ve sonda birbirine çok benzeyen iki fotoğraf ekledim, hangisini tercih edeyim bilemedim.
Siz olsanız hangisini tercih ederdiniz, martılısını mı, teknelisini mi?
* Bir fotoğraf daha derseniz, Her Güne Üç Güzel Şey'e bir bakınız.
tercih etmek istemiyorum. ikisini de alayım :)
YanıtlaSilbuyrunuz, sizin olsun. :)
SilFotoğraflara tekrar baktım da, keşke daha ışıklı bir gün olsaydı diyerek, içlendim. :))
Bense yazının aklıma çizdiklerini aldım... Sait Faik, dedim, üslup işte! Kıskandırmış olabilirdi Usta'yı, güne ısındım.
YanıtlaSilSayenizde,
Sevgili Okul Arkadaşım:)
Sevgili Okul Arkadaşım,
SilEstağfurullah diyeyim önce. Usta nerede, ben nerede?
Çok teşekkür ederim bu güzel iltifat için. :)
Belki İstanbul sevgimiz hepimizi ortak algıda buluşturuyor, odur yüreğimize iyi gelen. :)
Sen eskiden İstanbul'a gelip vapura bindiğim zamanlardaki ben olmuşsun. Özlem böyle bir şey, İstanbul ahalisi telefonuna gömülmüşken ya da uyurken biz Funda ile etrafa bakmakla fotoğraf çekmek arasında koşturur dururduk. Ah nasıl özledim...
YanıtlaSilHer iki fotoyu da alayım ben de
Hah! Tam olarak öyle işte! :))
SilDoğru tanım bu Leylakcığım, İstanbul'a gelmiş turist gibi hissettim kendimi. Oraya bak, buraya bak, şaşır, gözlerin dolsun, zaman nasıl geçti, nasıl geldik anlama...
Buyur şekerim, fotoğraflar sizin için, tüm İstanbulseverler için. :)
Bu yazıya 15 defa tıklayan (öbür bloğa da aynı rakam tabii) deli benim Hakim bey.. Fakat bir türlü yorum bırakamıyorum telefonumdan :( Affediniz bu huyumu..
YanıtlaSilŞimdi yorum inşallah bu sefer muvaffak olacağımdır:
Aaaaah İstanbul diye iç çektim okurken. Aslında özlemiş değilim o kaosu ama bu yazılar yok mu bu yazılar.
Ben de tercih edemedim, sanki martının olması ile teknenin olması ikisi birbirine yapışık, birbirinden ayrılamaz durumlarmış gibi geldi :)
Rica ederim Sevgili yorumcu C. Hanım,
SilGelip okumanız yeter. :)
Aslında tekne, martı, manzara tek karede olabilirdi, bir kez daha tık basmaya bakardı, ancak seyretmeyi yeğledim, fotoğraf da böyle kaldı.
Şehrimizin kaosu sürüyor, aman yanlış olmasın, düzelmiş filan değil. Sadece, eski, hayırsız, haylaz sevgiliyi özledik. Mesele bu kadar basit. :))
Çok iyi yapmışsınız <3 izlemek belgelemenin yerini almış!
SilYakın zamanda bir şey okumuştum, fotoğrafını çektiğimiz görüntüleri hafıza daha silik kaydediyormuş, hatta kaydetmiyormuş.
SilBaktığımızı bir aygıtla değil de, düşünsel kaydetmek daha önemli sanırım. :)
Ben de ikisini birden rica edeyim:)
YanıtlaSilYalnız ne kadar oldu o civarlara gitmeyeli. Şu salgında fena kapandım ben:(
Buyurunuz lütfen, böylece uzatıyorum. :))
SilAh evet, ben de çok uzun zamandan sonra gittiğim için turist bakışıyla izledim her şeyi. :)