Uzaktan yaklaşan araba farları, bozkırda kıvrılarak giden yolda ilerleyen üç araba. Adli heyet olay yeri keşfine gidiyor.
Babamın beni birlikte götürdüğü bir arazi keşfi aklıma geldi. Yine bozkır, ama toprak boz değil, yeşermiş. Okuldan çıkıp gittiğimi hatırlıyorum, Mayıs olmalı.
Tarla sınırı mı belirleniyordu artık, nasıl bir anlaşmazlık varsa, arazi ölçümü yapılıyor. Ben adli heyeti getiren cipin etrafında geziniyorum.
Tarla sürülmüş, toprağın üstünde yer yer kabarıklıklar var. Basıyorum, yumuşak. "Köstebek geçmiş" diyor, birisi.
Filmdeki adli heyet, yakınında top ağaç olan bir çeşme aramakta. Yollar öyle birbirine benzer ki, oralılar bile yolu kaybedebiliyor. Kaybolmazlarsa ne bulacaklar dersiniz?
Bir Zamanlar Anadolu'da filminin tanıtım yazısından:
Kasabalarda hayat, bozkırın ortasında sürdürülen yolculuklara benzer. Her tepenin ardında "yeni ve farklı bir şey" çıkacakmış duygusu, ama her zaman birbirine benzeyen, incelen, kıvrılan, kaybolan veya uzayan tekdüze yollar...
Buradaki sözlere söz ekleyip, uzun uzun filmi anlatmayacağım.
Yönetmen hikayesini anlatmak için film çeken kişi. Sonra biz o filmi seyredip, üzerinde konuşuyoruz. Üzerinde konuştuğumuz, filmin tekniğini, konusunu vs. bir yana bırakırsak, onun bize yaşattığı duygular.
Bir Zamanlar Anadolu'da'nın bana verdiği görsel ve edebi haz, unutamayacaklarım arasında yerini aldı. Filmin konusu, anlatımı, oyuncuları mükemmel bir bütünün ayrılmaz parçaları.
Sinemasal anlatımın etkileyiciliği yaşamak için "Bir Zamanlar Anadolu'da"yı görün.
F. Özgüven'in film için yazdığı yazı burada.
.
filmi izleyemiyorum ama yazılanları okuyorum hep. hakkında yazılanları bile seviyorum. dingin, ağır anlatımıyla o görüntüleri görmek, birbirine benzer insan hikayelerini izlemek istiyorum. bir de ekmekçim alttaki yazı da ne güzelmiş. geç gördüm ama iyi ki gördüm.
YanıtlaSilBen de dün haberlerde görünce ve kısa kısa tanıttıklarında çok merak etmeye başladım ama zaten hep çok geç kalırım:)
YanıtlaSilTekrar tekrar izleyebileceğim, tadına doyulmaz bir filmdi gerçekten de. Elden bırakamadan okunan bir roman gibi. Çok izlense, çok konuşulsa, hatta Oscar'ı da alsa...
YanıtlaSilDÜn izledim, çok etkilendim. Sanki başı sonu, senaryosu, mizanseni olan bir film değil de, sapına kadar doğal bir yaşamdı. O insanların hayatına sanki uzaktan görünmez bir kamera girmiş gibi. 3 saate yakın bir filmden hiç mi sıkılmaz insan? Bir an bile sıkılmadım. Nuri Bilge Ceylan sinemasını hep sevmiş biriyimdir ama asla kayıtsız şartsız değildir beğenim. Sevdiğim pek çok filminde eleştirdiğim yönler de olmuştur kendi açımdan. Ama Bir Zamanlar Anadolu'da gerçekten topyekün beğendiğim bir film oldu. Belki biraz Fatih Özgüven'in de değindiği gibi fazla gizem dolu olmasına değinebilirim o kadar:)
YanıtlaSilMüziciğim,
YanıtlaSilKısa zamanda buralara gelmen gerekiyor, filmi izlemek için!
;)
Ebrucuğum,
YanıtlaSilBu defa geç kalmadın, film tam da şu sıra otynuyor.
Oscar almasını beklemeden görebilirsin.
:))
Işıncığım,
YanıtlaSilYazdıklarına aynen katılıyorum.
Çok güzeldi.
:))
Zerenciğim,
YanıtlaSilSanırım, ileride bu film için Nuri Bilge Ceylan'ın olgunluk dönemi eserlerindendir, denilecek!
Doğru demişsin, benim de sevdiğim filmlerinde itiraz ettiğim yerler oldu, ama bu defa değil.
:))