Pazar, Temmuz 30, 2023

Yeni Yerinde İlk Ziyaret, İstanbul Modern Sergileri

 İstanbul Modern Sanatlar Müzesi  yeniden eski yerine taşındı. Düzeltiyorum; 4 numaralı antrepo binasındaki eski coğrafi konumuna çok yakın yeni yerine taşındı. 
İstanbul Modern'i ilk açıldığı 2004 yılından itibaren, işyerime yakınlığı avantajını değerlendirerek, hemen hemen hiç bir sergisini kaçırmamacasına, defalarca ziyaret ettim. 
Ara dönemde Beyoğlu'na taşındığında da sergileri ve sanat seminerlerini üye olarak izlemiştim, ta ki şu sevimsiz pandemi günleri gelinceye dek...

Geçen sene Galataport açıldığında, Tophane'de tasarlanan müze meydanının bir parçası olan İstanbul Modern'in açılışı en sona kaldı. Mesela, MSÜDGS Resim Heykel Müzesi geçen yaz açılmıştı ve gezmiştik. Mayıs'ta İstanbul Modern'in açılışı duyurulduğundan beri ha bugün ha yarın giderim niyetlerim bir türlü vuslat bulamadı. Haydi Mayıs'ı bırakalım, tatildi, seçimdi bahanesi vardı diyelim, Haziran Temmuz'a ne oldu? Yaptığım planlar hayal oldu o ayrı da kalan süre nasıl geçti? Hiç anlamadım!

İki gündür İstanbul Modern'e gitme düşleri kuruyordum yine. Dün karşıya geçmek yerine N.ciğimle buluşmayı ve Üsküdar, Salacak, Harem hattını tercih edince, artık hafta içi giderim demiştim. Sonra annemin yardımcısı haftalık iznini pazartesine aktarmak isteyince, pazar günü bana kaldı. Kahvaltıdan sonra anneme uğradım baktım asayiş berkemal, toparlandım metroyla Kadıköy'e oradan vapurla Karaköy'e geçtim. Geçen hafta konser sonrası gece yürüyüşünde kısaca gördüğüm yeni açılan yerlere ve çevreye bakına bakına Tophane'ye yürüdüm, müze meydanına girdim.
Saat kulesinin arkasına Galataport tarafına bir enerji içeceğinin sponsorluğunda gençler için panayır eğlencesi gibi bir şeyler kurmuşlardı. Gürültüleri geride bırakıp, İstanbul Modern'in yeni binasına adım attım.



Binanın mimarı İtalyan Renzo Piano imiş. 
Doğrusu, eski müzeden esintiler taşıyan ve aynı zamanda yeni kurguları olan bu yapıyı sevdim.
Eski binanın her noktasını elimle koymuş gibi bilir ve bulurken bu yeni haline alışmak bir kaç ziyaretten sonra olacak muhtemelen. 
Bilet gişesinin ve müze mağazasının bulunduğu giriş katından sonra ilk kat güncel sergilere, ikinci kat koleksiyon sergilerine ayrılmış. 



Sanatçı Jennifer Steinkamp'ın ilk kez 2003'deki İstanbul Bienali'nde  Yerebatan Sarnıcı'nda gördüğümde çok etkilendiğim ve  kıpır kıpır dallarını seyretmeyi sevdiğim ağaç yerleştirmesi, sonradan İstanbul Modern'e taşındı ve her gittiğimde onu görmeden geçmedim.
Eski dostla bu defa yeni binada selamlaştım, mutlu oldum.

İlk kattaki süreli sergilerden ilki dış koridorlarda yer alan "Mimarinin İnşası" başlıklı yeni müze binasının yapımını fotoğraf ve videoyla anlatan sergiydi.

Benim asıl merakım, Nuri Bilge Ceylan'ın fotoğraflarından oluşan "Başka Bir Yerde" başlıklı portreler sergisiydi. Çoğu yurtdışı gezilerde çekilmiş ve nerdeyse gerçek boyuttaki insan fotoğraflarından oluşan sergiye bayıldım. 
Nuri Bilge Ceylan'ın fotoğraflarını severim, sanatçının fotoğraflarını daha önce de iki kez sergide izlemiştim. Sinemadaki anlatıcılığından farklı, ancak yine etkileyici fotoğraflarını görmenizi öneririm.

Aynı kattaki diğer süreli sergi "Hep Buradayız" başlığını taşıyordu ve tümüyle kadın sanatçıların eserlerine ayrılmıştı. Neden hiç büyük kadın sanatçı yok, söylemine cevap niteliğindeki bu sergide genç sanatçıların etkileyici işleri vardı.



İstanbul Modern'in dokuzuncu koleksiyon sergisine "Yüzen Adalar" başlığı verilmişti.
Serginin bulunduğu ikinci kattan Tophane'ye yeni düzenlenmiş müze meydanına bakmak çok keyifli olmuş. 
Ayrıca, eski binada olduğu gibi, deniz tarafına baktığınızda ya limana demirlemiş yolcu gemilerini, onlar yoksa tarihi yarımadaya doğru boğaz girişini görüyorsunuz.

Müzenin koleksiyonlarındaki eserleri onlarca kez görmüştüm. Son senelerde, araya giren taşınma nedeniyle koleksiyonun az bir kısmı sergilenebiliyordu. Bu defa özlediğim, bilinen tüm eserlerle tek tek yeniden selamlaştım, koleksiyona eklenen yeni eserlerle tanıştım ve mutlu oldum. 



Sergileri izleyip ruhunuzu doyurduktan sonra, bir de gözünüz gönlünüz bayram etsin isterseniz, yeni binanın en büyük farkını yaratan yere, terasa çıkmanızı öneririm.
Binanın çepeçevre üstünden bakacağınız nefis İstanbul manzarası sizi bekliyor, hiç sergi gezemem diyorsanız bile, eminim bu manzaraya tav olacaksınız. Bu güzellik başka yerde yok, çünkü.
Terasta martıların su içeceği, denize adeta bir kademe oluşturan sığ bir havuz var. Havuza yansıyan gökyüzünü mü istersiniz, denizden akıp giden vapurları mı, İstanbul Modern'e gidin ve siz karar verin ona.

6 yorum:

  1. oh ne iyi yapmışsın, güya birlikte gidecektik ama bir türlü olduramadık, sonbaharda bir de birlikte gideriz, di mi?
    ozi küçükken, çocuklar için düzenlenen tüm atölyelere götürür, bu vesile ile ben de doya doya gezerdim istanbul moderni.
    Yerebatan sarnıcındaki ağaç yerleştirmesi benim de çok hoşuma gitmişti, önünden ayrılamamıştım. demek buraya gelmiş :)
    ben sanat eserlerinin yanı sıra martı havuzunu da görmeyi çok istiyorum :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Birlikte gideceğiz gülüm, ben önden bir keşif yaptım sadece. :)
      Bugün de gezerken bir salonda çocukları gördüm, atölye çalışmasındaydılar. :)
      Ağaç, Yerebatan'da olağanüstü etkileyiciydi, tam yerini bulmuştu. O gün bugündür benim ağaçlarımdan, o da. :))
      O martı havuzu var yaaa, defalarca görülür, her hava durumunda başka olur orası. :)

      Sil
  2. Ayy çok merakım geldi :))) Eski binada 2006'da gezmiştim İstanbul Modern'i, hatta müthiş manzaralı terasında kahve de içmiştim. İstanbul'a yıllar sonra ilk gelişimdi ve kendi kendime nereleri bulup dolaşmıştım. Evinde kaldığım kuzenimin ağzı açık kalmıştı, ya kaybolsaydın diye :)) İyi de herkes Türkçe konuşuyor, cüzdanımda param, cebimde telefonum var niye kaybolacaktım ki :)))) İnşallah yenisini seninle gezmek kısmet olur...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merakın da gelsin, sen de gel bacım. :)) Gezelim görelim, gerekirse kaybolalım. :))

      Sil
  3. Enfes bir iştah açıcıydı Sevgili Okul Arkadaşım; hem heyecan verdi hem de keyif. Eskiye çok saygı duyan, onlara ve anılara el değdiğinde de karamsarlaşan bünyeleri ayağı diktiğinizi net olarak söyleyebilirim:)

    Çok teşekkürler:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sevgili Okul Arkadaşım, bu ilk buluşmayı hem merakla bekliyor, hem biraz ürküyordum açıkçası, ya çok saçma bir şeyle karşılaşırsam diyerek.
      Hiç bir saçmalık olmadığı gibi, artısıyla gelmiş bir cazibeyle karşılaştım, çok memnunum. :)

      Sil

Hoşgeldiniz!