Evet, caz başladı. Ben de ilk konsere gittim.
Valla hiç "amma geziyorsun", "kıskandık", "biz gidemiyoruz" filan demeyin.
İstiyorsanız, pekala ucundan kıyısından birşeye yapışırsınız; bir konser dinlersiniz.
Bunca senedir İstanbul'da artık gelenek oldu bu konserler. (Akşam akşam, niye böyle fırça çekme ruhuna büründüysem? Hayırdır!)
Di mi, ama?
İlk konuğumuz Herbie Hancock'tu sayın dinleyiciler.
Yıllar evvel, ilk İstanbul'a geldiğinde (1987; yüzyıl önceymiş) aldığım bileti A.'ya verip, İngiltere'ye gitmiştim. O da, konser akşamı arkadaşıyla yemeğe gidip, konseri kaçırıp, bileti heder etmişti.
Bu defa, konseri kaçırmadım; belli mi olur, adam yaşlanıyor, kimbilir ne zaman gelecek bi dahaya.
Karar verdim, ben klasik caz seviyorum. Üstelik vokallisinden olursa, daha makbulüm.
Gerçi bu karar, şu anda verildi, her an dönebilirim de...
Sebep, H.H.'un "The River of Possibilities" başlıklı konserini biraz ortaya karışık ve daldan dala bulmam.
Bolluktan bunuyor değilim, konser, bir turnenin parçası aslında. Son iki albümün parçalarından kolaj yapılmış. Sözsüz, atışmalı caz parçası da var, solistli şarkı da var, resital verir gibi uzun solo bölümler de var. Tam, şahane bir duygusal şarkı dinlemişken, hoop funky bir caz atışması, oradan H.H. piyano resitali, sonra Afrika esintili caz parçası... Böyle böyle geçti konser.
En çok, Dave Holland'ın bas solosunu ve nefis bir yorumla söylenen Joni Mitchell şarkısı "River"ı ve de patronun ( H.H.! ) resitalini sevdim.
River'ı dinlemek isterseniz, konserdeki güzel sesle kıyaslanamasa da, burada bestecisinin memleketlisi Allison Crowe söylemiş.
Hayat budur diyorum.
YanıtlaSilSiz de hayata katılın diyorum.
YanıtlaSilvalla tırstım, ben bir şeycikler demiyorum:P
YanıtlaSilFena harlamışım, gece gece...
YanıtlaSil:o)
Not: Ama haksız mıyım?
İlla ki haklısın dedirtmek telaşındaki blog yazarı Ekmekci.
Haklısınız!!!
YanıtlaSilhaklısın şekercim. aaa, haksızsın diyecek yürek mi koydun adamda:P
YanıtlaSil