Inception'a gittim. Üstelik, ilk başladığı hafta.
Filmin sonuna doğru, Bayan E. ile baktık birbirimize, "ayy, sıktı bu aksiyon hali, nedir yahu!" dedik, az kalsın filmi bırakıp çıkacağız.
Fekat efenim, biz azimli sinema seyircisiyiz; bugüne dek ne filmler seyrettik hiç kimselerin olmadığı salonlarda ve ne filmler seyrettik midemize taş oturdu hissiyle, bunu mu kaldıramayacağız?
Çıkınca, ortak yorumda karar kıldık ve "fikir güzel de kardeşim, bu kadar aksiyona ne gerek vardı, kessen filmin yarım saatini, pekala olur" dedik.
Güzel!
Sonra, Bayan E.'nin büyük oğulcuğu görmüş filmi ve pek beğenmiş. Anacığıyla, epeyce bir felsefi mütalaaya girişmişler.
Sağdan soldan duyuyorum, okuyorum gençler filmi pek beğeniyor, ee, peki bize ne olmuş olabilir? Dedim, nesil farkı şeysi olmalı, yine.
Bu arada, bizim evin gençleri Inception'a gitmek lafı ettiler. "Aman! dedim, bi daha seyredemem, sinemaya birlikte gidelim, ben öbür salonda Toy Story'ye girerim."
"Çocuk filmi o!" dediler. "Olabilir, sanki 1. ve 2. yi sizinle seyretmemişim gibi konuşuyorsunuz, bunu da yalnız izlerim, hem de zevkle", buyurdum.
Sonra şu oldu:
Genç kızımız evden çıkarken sallandı sallandı ve ben Inception'dan onbeş dakika önce başlayan Toy Story'ye yetişememiş oldum. Bilet kuyruğunda sıkıntıyla beklerken, tarihi kararımı verdim: Bu sıcakta onca saat ortalıkta dolanacağıma ben de filme gireyim, eh n'apalım, çok sıkılırsam uyurum!
Sonrası komik! Uyumak filan bir kenara, filmi gözleri tamamen açık ve zevk alarak izledim. Oğlumla kızım, zaten mest oldular, öyle ki, birisi internetten sonud trackını indirip müziklerini dinler oldu, diğeri dün yeniden izledi...
Film çıkışı Bayan E.'ye mesaj salladım "filmi tekrar izledim ve inanamayacaksın ama, sevdim", cevap geldi "ben de mi tekrar gitsem, acaba?"
Filmi seversiniz sevmezsiniz, felsefesini tartışırsınız filan da, Marion Cotillard'a ne demeli?
Hayranınızım han'fendi!
.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Hoşgeldiniz!