Hiç bilmediğim daha önce gitmediğim semtte adres arıyorum.
Gugılamcaya sorup çıkan haritayı bastım, yola çıkarken attım çantama. "Caddenin şu noktasındaki şu sokaktan girip, şu tarafa doğru dönünce bulurum" işaretleri var üzerinde.
"Var" da ne oldu?
Metrodan çıkınca caddede ilk gördüğüm tabelanın köşesindeki sokağa daldım ve gereksiz koca bir çember çizdim. Kendimi kaybolmuş saymama ramak kala, gideceğim yeri buldum.
Benim bu bilmediğim yerde kendimi kaybolmuş hissetme hallerim son moda, yeni çıktı.
Eski zamanlarda tamamen yabancı şehirlerde bile, elimdeki haritanın kılavuzluğuna güvenir dere tepe dolaşırdım. Şimdilerde zihnimden tramvaylar geçiyorsa, yandım! Kayboluveriyorum.
Aslında gerçekten kaybolmuyorum da kendimi kaybolmuş hissediyorum. Bu daha fena.
İnsanın kendisini ona bağlı olarak tanımladıklarının varlığını hissetmemesi bu işte...
Neyse geçelim.
Kafamı düzelttim, kaybolmak bitti.
Ekşi maya oldurmaya çalışıyorum kaç gündür.
Az önce hamuru yoğurdum, kabarsın diye bekliyorum. Parmaklarımı kokluyorum, ekşi ekşi, maya bu.
Oğlum inanmıyor, "bu karışımın sadece un ve sudan oluştuğuna ve kabarıp ekmek olacağına beni inandıramazsın". Okuldaki kimya laboratuvarına götürüp analiz edecekmiş!
İpek Hanım'ın Çiftliğinden yarma getirtmiştim. Söyledim anneme, kaç zamandır Malatya küftelerinden yapmadık, yoğurayım ben sıkma küfte yapalım mı?
Yaptık.
Yarma da neymiş diyene cevap burada. Tık!
Küfte de neymiş derseniz, bir tık daha lütfen! Burada envai çeşidi var.
Bizimki şöyle yapıldı:
İki bardak yarma ve iki bardak ince bulgur karıştırıldı, kararınca su ve tuz eklendi, bir güzel yoğruldu.
Hamurdan bilye büyüklüğünde parçalar koparılıp, yuvarlandı, ortalarına parmak ucuyla bastırılıp yassıltıldı.
Nerdeyse bir saatten fazla sürdü bütün küftelerin yuvarlanması.
Tencerede makarna suyu gibi tuzlu su kaynatıldı, küfteler içine salındı ve pişene dek haşlandı.
Diğer tarafta, bir baş kuru soğan, üç yeşil biber, bir kırmızı biberçentilip yağda döndürüldü.
İsteğinize göre ikiyüz gram kadar kıyma da ekleyebilirsiniz, biz ekledik. Sonra da iki olgun domates ve biraz salçayı ekleyerek harcı hazırlamak tamamlandı.
Küfteler süzüldü, harcı ile buluşturuldu ve üzerine bolca maydanoz -yarım demet kadar- doğranarak, dumanı tüterken üflenerek yendi.
Afiyet şeker...
.
Bizde de çok yapılır ve ben de bayılırım:)Afiyet olsun harika görünüyor
YanıtlaSilahayyy biz yarmalı dolma yapar adına da godoş dolması deriz :) Ellerine sağlık.
YanıtlaSilKahve Dükkanı'ndan sevgiler...
Ebrucuğum,
YanıtlaSilTemel besin bulgur olunca, onun türevlerinden yapılan yemekler de benzeşiyor, diğ mi?
:)
Leylacığım,
YanıtlaSilHımm gogoş dolması demek? :))
Bir de Anadolu'da yemek isimleri konusu var ki, ayrı bir inceleme ve şenlik. :)
ben de nazilli'nin ince bulguru ile kısır yapmaya başladığımdan beri başka bulgur kullanamadım.
YanıtlaSilbak şimdi kısır dedim de aklıma nar ekşisi düştü :)
Sadece ince bulgur mu Nalancığım? Mercimek desek, un desek, peynir desek... Ooo, uzar gider. :))
YanıtlaSilHaa bu arada nar ekşisi de çok güzel. :)