ispanyol takımı real madrid'in madrid'te galasaray'ı üç sıfır yendiği akşamın ertesi sabahındayız.
işe gidiyorum.
koşarak köşede yakaladığım taksi -neyse ki- ışıklara takılmadan deniz otobüsü iskelesine yetiştirdi beni.
son ben bindim, iskeleyi aldılar.
öğlende büroya yemek sipariş ettim/ettik.
yedik, yemek parası toplandı.
az sonra, b. gülümseyerek "ispanyollar size tazminat ödüyor" dedi ve bana bir elli kuruş getirdi.
o da ne?
elli kuruş değil o, bir avro.
nerden çıktı bu?
ee, siz verdiniz!
nasıl yani? bende ne arar avro?
ahh! anlaşıldı.
sabah bindiğim taksi şöförünün verdiği para üstü iki liranın birisi bu olmalı.
o an hiç bakmadan cebime attım, öğlen lazım olunca çıkarıp, yine bakmadan veriverdim.
şarkıda der hani, "kimbilir belki benim kağıt param bi şekilde döne dolaşa senin cebine girmiştir".
öyle işte!
kimbilir hangi ispanyolun madeni parası ne zaman nasıl istanbul'a ulaştı ve bir taksi yolculuğun para üstü olarak benim cebime girdi?
kimbilir?
bildiğim, o para şimdi uğur param oldu.
ispanya'ya gidersem bir gün, tekrar dönsün dolaşsın diye, orada bir taksi şöförüne vereceğim.
*Sonradan buldum bir suretini, işte elime gelen Avro budur!
o şarkıyı da pek severim, hatırlattın iyi oldu, yeniden dinleyeyim :)
YanıtlaSilBen de çok severim Şulem, "tesadüf"ün güzelliğini hatırlamaya vesile oldu.
YanıtlaSil:))
o yuronun ispanya menşeli olduğu düşüncesi önceki geceki maçtan, di mi? yoksa, kıytırık (albenisi olmayan anlamında) bir estonyalıdan veya slovaktan da gelmiş olabilir. gerçi arkasında bir ispanyolun kafası da olabilir, ondan öyle düşünmüşsünüzdür. çünkü sanırım ortak basılanlar dışında ülkelerin kendi bastıkları madeni paralar da var. gerçi o paralar çok dolaştığından yine her türlü milletten gelmiş olabilir, diyeceğim ama limon sıkmayı da hiç istemem. o yüzden zaten şarkı hakkındaki fikirlerimi saklıyorum:)
YanıtlaSilbu arada, istanbul gibi suyun iki tarafına dizilmiş (içerlere çok fazla uzansa da çok farketmez) bir şehirde o suyun ulaşım için yeterince kullanılmamasına inanamıyorum. vapuru kaçırmak gibi bir kavram olmamalı mesela, çünkü en fazla 10 dk sonra bir tane daha kalkmalı. bir arkadaşım anlatıyor, gittiği yere en son 7:30-8 civarı son teknenin kalktığını. oysa, orada nereden nereye olursa olsun, en az geceyarısına dek sefer koy, hepsi dolar. şehir hatları yapmıyorsa bunu ihaleye açar, başka şirketler yapar. hem hizmet olur hem ihale+vergi parasından devlet kazanır hem de trafik azalır.
YanıtlaSilçok tatlı bir paylaşım olmuş sevgili ekmekçikız. bence bir çeşmeye at:)
YanıtlaSilsevgiler.
tam tıklayıp "ispanyol avrosu nasıl ki?" yazacaktım, baktım Simon da merak etmiş :P onun yorumundan uyandım ben de ispanyollara yenilişinden dolayı bir anıştırma olduğunu :)) sen şimdi adadasındır içime doğdu :D mimoza getir bize he mi? :)
YanıtlaSilSimoncuğum,
YanıtlaSilHoş geldiniz, sefalar getirdiniz!
Ne güzel sizi burada görmek! :))
...diye girizgâh yapıp, soruları cevaplayayım:
Hayır, bu hikaye sadece maç nedeniyle görülen bir sanrı değil.
Madeni Avro'nun İspanyol parası olduğunu, arkasındaki Kral Carlos suretinden ve España yazısından çıkarttım.
(Şurada yazmışlar;
http://en.wikipedia.org/wiki/Spanish_euro_coins)
Sonra, maçı, taksi para üstünü, İspanya'ya gitme arzusunu ben bitiştirdim ve böyle romantik bir hikayeye dönüştürdüm.:)
Tabii ki parayı başka birileri de getirmiş olabilir, hatta İspanya'dan ya da başka bir Avrupa şehrinden gelmiş bir Türk bile getirmiş olabilir.
Eh!?
Sonuç değişmiyor bence. Para benim elimde şimdi ve ben onu İspanya'ya götürmek azmindeyim. :))
Simoncuğum,
YanıtlaSilBu arada, İstanbul'un deniz trafiksizliği konusundaki düşüncene aynen katılıyorum.
Kadıköy-Kartal metrosu açıldıktan sonra, Kabataş-Kadıköy motor seferi koydular, hepsi de dolu çalışıyor.
Geçende millet trafikte bitap düşerken Boğaz kıyısına yine motorla gittim, hem manzara seyrettim, hem çabucak ulaştım.
Düşünüyorum da, belki biraz Boğaz'ın transit trafik yükü nedeniyle dahili seferleri çoğaltamıyor olabilirler?...
Gülçinciğim,
YanıtlaSilHah! Harika! :))
Bu fikri çok sevdim. Tamamdır. :))
Elektram,
YanıtlaSilSen yazarken, ben adadan dönmüştüm, bile. ;)
Ne var ki, mimozalar bitti artık, mimoza Mart'ın çiçeği. Şimdi mor salkım zamanı ve de erguvanların...
:)