sanki melek !

sabah taksiye bindim.

bizim mahallenin taksilerinden değil, yolu tarif etsem mi diye düşünüyordum ki, alışık olduğum yöne sapmayınca,  ağzımdan "oradan değil, hemen şuradan" sözü refleksle çıkmış oldu.

aynadan geriye doğru bakarak ve kibar, yumuşak  bir ses tonuyla "aslında  güzergâhı bildiğini ancak sık kullanmadığı yollarda bazen böyle yanlışlıklar olabildiğini" anlatmaya başladı.

af buyurunuz hödükleriyle öyle sık karşılaşıyorum ki,  kibar taksi şöförlerine can feda diyesim geliyor.

"olur öyle, zaten yolu uzatan bir durum değil o yoldan sapmanız, alışkanlık sadece, insan otomatik pilota bağlıyor" dedim.

sonrasında, beş dakikalık yol boyu, bu minval üzre tatlı tatlı sohbet ettik. şöförümüz, "aramızda kalsın"ındaki "civan" karakterine pek bir benziyordu. belki de biraz da bu yüzden, bana sempatik geldi.

kendi kendime, sabahın meleği ilan ettim kendisini!

geçen hafta, çok ender yaptığım bir iş yaptım ve "aramızda kalsın"ın kaçırdığım bölümlerini ardarda seyrettim. bu akşam ders var, yine kaçıracağım. olsun, yarın sabah ilk iş bir bakarım, neler olmuş?

dün gece  yeni bir dizi başladı, "vicdan".

vakt-i zamanında "hırsız polis"i soluksuz ve kaçırmadan izlememe neden olan timuçin esen oynuyor. ilk bölümde dizinin konusuna fazlaca ısınamadım ya, t.e'nin hatrına seyrettim. gelecek bölüme bakıp sonra karar vermeli, belki de....

bu sene dizi  merakım sınırlı; "yalan dünya"yı geçen seneki ilgiyle seyretmiyorum, rastlarsam bir kaç sahnesine bakıyorum. "aramızda kalsın" dışında bazen "merhamet"e ve "medcezir"e bakıyorum. bir de pazartesi, salı gökhan aşkına "o ses türkiye" seyrediyorum.

eh, öyle böyle derken, haftayı dolduracak seyirlik varmış, yahu!