bir kaç ay önceydi, twitter hesabımla ilgili bir sözüm üzerine, oğlum dayanamayıp "siz elli yaş üstü insanlar facebook'la yetinseniz olmaz mı" diye özetlenecek şekilde isyan etmişti.
bu düşünceyi hiç de saygısızlık olarak almadım, kırk yaş üstü insanların bir ayaklarının çukurda olduğuna inandığım günler geldi aklıma.
o zamanlar, insanın yaşı ilerledikçe bedensel olarak her şeyinin eskidiğini sanırdım. oysa, eskiyen yer çekimine karşı koyamayan cildimiz, kötü baktığımız için yıpranan bazı organlarımız, filan... eğer, öğrenmeyi bilirsen akıl ve canlı tutmayı bilirsen ruh genç kalıyor.
gel de bunu yaşı küçük olanlara anlat!
bu hafta gördüğüm film "gloria" bir elli yaş üstü insanı, bir kadını anlatıyor.
gloria, boyunca iki çocuk sahibi, boşanmış, çalışan şehirli kadın. şili'de santiago'da yalnız yaşıyor. çocukları kendi hayatlarını kurmuşlar artık.
gloria'nın önemli özelliği hayatı kendisi için yaşıyor olması, tek başına dansa gidiyor mesela. bir dans gecesinde yaşıtı bir adamla tanışıyor ve... (artık anlatmayayım, sinemada seyretmek isteyen olabilir.)
film, 2013'te berlin film festivali'nde gösterildiğinde çok beğenilmiş, başrol oyuncusu paulina garcía en iyi kadın oyuncu ödülünü alkışlarla almış. bence, film de oyuncu da alkışı ve ödülü hak ediyorlar.
filmin, olgun yaşta -orta yaş dememek için kıvırıyorum- bir kadının hayat karşısındaki duruşu, yaşadıkları, hayal kırıklıkları ve ayağı taşa takılınca kalkıp yola devam etme şekli ve cesareti üzerine anlattıkları son derecede gerçekçi. izlemeye ve üzerinde konuşmaya değer bir film.
kadını, hayatla bağlarını, sorunlarını, çözümlerini anlatan böyle filmler için darısı, bizim sinemamızın başına!
filmin sonunda, 80'li yıllarda önce italyan umberto tozzi, sonra laura branigan tarafından söylenen "gençliğimizin şarkılarından" gloria var.
buradaki ilk hali, dinleyiniz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Hoşgeldiniz!