Sevgili Blog,
Hafta sonu tam bir sinameki*ydim.
Cumartesi ilk matineye sinemaya gidecektim, bir gün önceden niyetlenmiştim. Sabah kalkıp havayı yağmurlu görünce tembellik ettim, önce öğleden sonra gideyim diye kendimi kandırdım, öğleden sonra olunca "aman Kadıköy'e kim gidecek, bugün kalabalıktır, ben bilgisayarda dizi seyredeyim mis gibi" projesini benimsedim.
Akşamüstüne doğru baktım ki üzerime hafakanlar basıyor, attım kendimi sokağa, mahallede bir uzun yürüyüş yaptım da biraz kendime geldim.
Pazar günü kardeşime kahvaltıya gittik, sohbet muhabbet güzel başladı gün.
Öğleden sonra aşure kaynattı kardeşim, onun malzemelerini hazırlamasına yardım ettim.
Akşamüstü aşureleri yedikten sonra bir de ev usulü pide yedik, ohh!
Bu kadar karbonhidrattan sonra, tabiyatıyla, bütün akşamı TV karşısında tembel tembel pinekleyerek geçirmeye yetecek ağırlık üzerime çöktü bir güzel.
Bizim yeğenlerin cevval mi cevval, yaramaz mı yaramaz kedisi Çakıl, balkondan düşüp kuyruğunu kırdıktan sonra epey bi durulmuştu.
Pazar gününün genel havasından mıdır nedir, o da bütün gün tembel tembel uyukladı yanı başımızda.
Uyku arasında şöyle bir başını kaldırdı, öylece çekebildim fotosunu.
*sinameki
faydalı bitki olanı değil,
azıcık huysuz, içine kapalı gibi, insanlardan uzak duran, biraz uyuz halli insan anlamında olanı
Kardeşle birlikte aşure ne güzel olmuştur. Ellerinize sağlık...
YanıtlaSilÇakır nasıl da uykulu uykulu :) Kıyamam ben ona ♥
İnan bu masum duruş mahmurluktan, sakın kanma!
YanıtlaSilSen onu bahçeye sokağa çıkmak için çeşitli numaralar yaparken göreceksin.
:))