Bugün ışıklı bir gündü; sabah esen rüzgar masmavi yaptı gökyüzünü, hava parlak, güneş ışığı keskindi.
Deniz kenarına yakın bir kahvede gözümüz ışıktan kamaşarak oturduk, deniz kenarında dalga sesi dinleyerek yürüdük.
Günün nefes alması zevkli zamanlarıydı.
Öğleden sonra bir alışveriş merkezine gitmem gerekti, o yetmedi ikincisine de gittim.
Darlandım, sabahki nefesler yetmez oldu.
Sonra şu şekerci vitrinini gördüm, elma şekeri dolu.
Kıpkırmızı.
Yeniden nefes almaya başladım sanki.
Çocukluğumda Ankara'ya misafirliğe gittiğimizde, teyzemin akşamüstü eve gelirken getirdiği elma şekerleri aklıma geldi.
Yemesi zor; dondurma gibiymiş desen dilin dudağın kıpkırmızı olur, elma bu diye ısırık alsan dişin geçmez yapışır kalır.
Yine de ne istersin diye sorulduğunda cevap "elma şekeri".
Cazibesi bitmeyen hep ağzı sulandıran bir düşünce.
Kırmızı ya, renginden olsa gerek.
Of çok güzel, iştah açıcılar:)
YanıtlaSilne güzel görünüyorlar kırmızının büyüsü bence:))
YanıtlaSilSevgili Mehtap,
YanıtlaSilÇocukken görsem bu vitrini, bir tane aldırmadan vitrinin önünden kıpırdamam mümkün değildi. :))
Evet Sevdacığım, öyle olmalı.
YanıtlaSilKırmızı olsun, benim olsun! :))
elma şekerinin görüntüsü, tadından daha çekicidir her zaman :P
YanıtlaSilEvet evet, Şulem.
YanıtlaSilYerken o parlak görüntünün tam karşılığını bulamıyor insan. :))