Perşembe, Ocak 09, 2020

bronşit günlerinde boş yapma sanatı üzerine denemeler

üç gün boyunca süren, soğuk algınlığı olduğunu düşündüğüm rahatsızlık bir önceki gece tutan öksürükler yüzünden beni uykudan edince, artık ağırdan almamın anlamsız olduğuna karar verdim ve  doktora gittim.
doktor, önce hastalık hikayemi sonra ciğerlerimi dinledi, ardından crp bakmak için kan tahlili ve röntgen istedi. sonuçta, bir saat sonra bronşit teşhisi konulmuş, antibiyotik, antihistaminik ve antiöksürük (bunun adı başka birşey olmalı muhtemelen, bilemedim şimdi) ilaçları yazılmış reçeteyle hastaneden çıktım. 
hayatta ilk kez bronşit oldum ve dört beş senedir sonra ilk kez antibiyotik alıyorum. hem hastalık hali, hem de ilaçlar yorgunluk veriyor. bugün tam zamanlı olarak gençlerin dedikleri gibi, boş yaptım.
kitap okuyacak ve bir konuya odaklanacak sakin kafayı bulamadığım için, gün boyunca bazen televizyon ekranına, bazen bilgisayar ekranına baktım durdum. 
bir ara yağmur sonrası güneş açınca, salondaki deve tabanını seyrettim ve onun bizim evdeki yaşamıyla ilgili bir yazı yazmayı kurdum. yazıya eklemek için fotoğraf çekecektim, güneş tam üstüne vuruyor, biraz sonra dedim. sonra fotoğraf çekmeyi unuttum, öyle olunca yazıyı sonra yazarım dedim, filan...
böyle bir gündü işte.
iyi haber şu ki, ilaçlar sayesinde öksürük epey azaldı.



konu mankenimin üç ay önceki halini buldum, yarın unutmayayım da son halini fotoğraflayayım.

8 yorum:

  1. Geçmiş olsun. Güneş vurunca ne de güzel olmuş, keyifle yaşasın birlikte...

    YanıtlaSil
  2. Çok geçmiş olsun canım, hemen bitsin.

    YanıtlaSil
  3. Öncelikle geçmiş olsun.

    Bir de dedim ki "Yaa... bir zamanlar gerçek parkeler vardı!". Laminantlar çıktı mertlik bozuldu. Bloglar -kişisel tarihler üzerinden- gelecekteki tarihçilere epey malzeme bırakıyorlar; o nedenle önemliler!:)

    YanıtlaSil
  4. Sevgili Ecehan,
    Teşekkürler.
    Bugün konu mankenimin hikayesini yazabildim. :)

    YanıtlaSil
  5. Teşekkürler Serpilciğim,
    Umarım çabuk biter. :)

    YanıtlaSil
  6. Sevgili Buraneros,
    Teşekkür ederim.
    Tarihçiler buradan malzeme çıkartmak için epey uğraşacaklar, sanırım.
    Blog yazmamın bana en büyük yararı, kişisel tarihimi kayıt altına almak ve unuttuklarımı hatırlamak.
    Bir de artık yazmayan eski bir blog arkadaşımın sözü hep aklımdadır, "blog yazarken açık denize bir şişe atıyoruz, onu bulanın kendisine göre ne anlam çıkaracağı ayrı bir konu" derdi.
    Bence, her zaman parke! :)

    YanıtlaSil
  7. Sevgili Tülin,
    Henüz öğrenemedim. :))

    YanıtlaSil

Hoşgeldiniz!