Çarşamba, Ocak 27, 2021

"RAVEL"İ DİNLEMEK

Jean Echenoz'un "Ravel" romanını dün okudum, bitti. 
Hepsi 102 sayfalık bir kitap. Kitabın künyesini, çevirmen Beki Haleva'nın önsözünü çıkarırsak, kalıyor 85 sayfa.
Bu sayfalara ünlü izlenimci besteci Maurice Ravel'in yaşamı, kişiliği, eserleri nasıl sığmış, akıl alır gibi değil. Adını roman değil de biyografi koyacağınız bir metin olsaydı, bu sayfaların üç dört mislini yazmak gerekirdi. Yazar Jean Echenoz bir büyücü olmalı. Deniliyor ki, "Fransız edebiyatının son yıllarda yetiştirdiği en büyük ustalardandır".

İşte bu süssüz anlatım ustasının eseri "Ravel" bana okuma keyfinin yanısıra, müzik dinleme, keşfetme zevkini de birlikte getirdi.
Kitapta yaratım süreçleri aktarılan kimi eserleri buldum ve dinledim. Bu dinlemeler sonucunda, neredeyse sadece "Bolero"nun bestecisi olarak bildiğimiz Ravel'in hayran olunacak bambaşka eserlerinin meftunu oldum.

İşte, bir tanesi 1. Dünya savaşında sağ elini kaybeden piyanist Paul Wittgenstein için bestelediği  sol el piyano konçertosu. Kitapta, besteci ve yorumcu arasında ciddi çekişmeye neden olduğu anlatılan eser.
Vücudunun eksikliğine meydan okuyan  virtüöz Wittgenstein nasıl çaldı acaba dürtüsüyle aradım ve karşıma çıkan eserden etkilendim.

Kitabı okurken başka Ravel müzikleri de dinledim. 
Bunlardan Gaspard de la Nuit'nin piyano repertuvarının çalınması en zor parçalarından olduğu söz edilmekte. Ravel bu eseri 1908'de modern şiirin öncülerinden sayılan Aloysius Bertrand'ın üç şiiri üzerine bestelemiş.
Bu eserin çeşitli yorumlarını dinledim. Çalması olduğu kadar, dinlemesi de zor bir eser.

Bir piyano eserini orkestraya uyarlamak, Ravel'in pek çok defa yaptığı çalışmalardan. Rus besteci Modest Mussorgsky'nin Bir sergiden tablolar piyano esrine yaptığı orkestrasyon empresyonist müziğin zirvelerinden sayılır.
Bu defa başka bir sanatçının, Marius Constant'ın Ravel'in Gaspard de la Nuit'si üzerine yaptığı orkestrasyonu dinleyelim. Arzu ederseniz burada.

Veee, olmazsa olmaz, geliyoruz Bolero'ya.
Bolero'yu belki de ilk kez Blake Edwards'ın "10" isimli filminde duymuştum.
Şimdiki halde üzerinden yıllar geçince unutulmuş olsa da bizim nesil için Bolero melodisi (gerçi melodi demek doğru mu, ritm demeli belki de) uzun süre bu filmle anıldı.
Neymiş bu film derseniz, fragman ve künye burada.

Daha sonra 1984'te Saraybosna'da düzenlenen Kış Olimpiyat Oyunlarında altın madalya kazandıkları efsane performanslarında Jayne Torvill & Christopher Dean çifti Bolero ile dans etmişlerdi.
Gece yarılarına kadar bekleyip seyrettiğim o yarışmaları unutamam. O dans gerçekten ama gerçekten unutulmazdı!




Not:
Videoyu buradan izlemekte sorun çıkarsa diye, bir başka link daha ekleyeyim. 


8 yorum:

  1. İnanmıyorum, Jane Torvill ve Christopher Dean, rüya çift! Bayılırdım onlara. Bu ful 6.0 aldıkları performanslarını o kadar iyi hatırlıyorum ki, hala seyrettiğimde gözlerim dolar. Böyle tutkulu, kreşendosu yüksek bir esere böyle bir gösteri..müthiş!
    Seneler önce bu performans ekseninde astrolojik bir içe bakış yazısı yazmıştım, ilginizi çekerse diyerek koyuyorum. Sevgiler...
    https://mindmills.wordpress.com/2014/12/10/akrepteki-saturnle-serbest-program/

    YanıtlaSil
  2. Sevgili Neslihan,
    O vakit bu karşılaşma minik bir doğum günü armağanı olsun sana. :)

    Astroloji yazılarını seviyorum, bu yazıyı da ilgiyle okudum, kendi adıma 2014 yılında ve devamında Satürnden aldığım dersleri hatırladım. ;)
    Teşekkürler.

    YanıtlaSil
  3. Sevgili Okul Arkadaşım,


    Yazınızı akşamüstü okudum, iyi ki dedim benim kitap gecikti, çünkü yazı enfes. O esnada, çocuklarla yemek sonrası için yazının tadını çıkarma planı yaptım. Bir kadeh şarapla, olmalı dedim. Öyle yapıyorum şu an. Sonra iyi tanıdığım biri üzerinden açayım meseleyi diye düşündüm: Diyelim ki kişi klasik müzikten köşe bucak kaçan biri, ya da istiyor, her seferinde bir hevesle oturuyor, bir saniye bile dayanamıyor ve kaçıyor. Mesela diyelim ki o kişi benim; bu yazıdan fena etkilenirdim, tamam müzikten kaçıyorum ama okumayla ilgili bir sorunum yok. Yazılardaki duygu da geçiyor bana. Sonra okududuğum yazı şefkatli, bir zorlama yok, tatlı tatlı anlatıyor, anlatırken heveslendiriyor ve merak ettiriyor. Misal ilk linki tıkladım ve ekşidim diyelim, fakat Khatia Buniatishvili'ye gelince taş olsam kalırdım. Hatta müzikten anlıyormuş gibi coşkuyla, bu ne ya, derdim, nefes almaya çekinirdim. İşte orada bir aydınlama olur, evrim geçirir, ilgimi klasik müziğe doğru yöneltirdim:) Okul arkadaşınız, şu an öyle mutlu ki, kulağında kulaklık, döne döne dinliyor, ara ara yazıyor:) Kendine pay çıkarmaktan da geri durmuyor, iyi ki söz etmişim kitaptan ve iyi ki önce hakkını veren ele gitmiş ve bu muhteşem, emek kokan yazı çıkmış ortaya, diyor:)

    Elinize sağlık, Sevgili Okul Arkadaşım:)

    YanıtlaSil
  4. O buz dansını öyle iyi hatırlıyorum ki. 9 yaşında izlemiş olmama rağmen:)
    Kitap ilgimi çekti. Sevdiğim türden ama okumadım. İlk siparişime eklesem mi?:)
    Sevgiler...

    YanıtlaSil
  5. Sevgili Okul Arkadaşım,

    Kitabı okurken, içimden bir şey beni dürttü ve Ravel dinlemeye başladım. Müzikli okuma öyle etkileyici ve tamamlayıcı oldu ki, kitap hakkında yazılacak bir yazının mutlaka müzikle bağlantılı olması gerektiğini düşündüm.
    Sonra saatlerce evet saatlerce Ravel müzikleri dinleyerek, kitapta okuduğum ya da önceden bildiğim eserlerden bir seçim yaptım. Severek ve istekle yazdığım ve dinlediğim için, içime sinen bir yazı oldu.

    Beğenmeniz ve bunu anlatışınızdaki zariflik beni mutlu etti. Konuda örnek kişi olarak "ben" diyerek kendinize haksızlık etmeyin, klasik müzik merakınızı yazdıklarınızdan iyi kötü biliyorum. :)

    Bugün "Koşmak" okuyorum ve keyiften delireceğim!
    Jean Echenoz ilaç prospektüsü yazsa okurum gibime geliyor. :))

    YanıtlaSil
  6. Sevgili Sezer,

    Bu defa gözüm kapalı söylüyorum, hiç durmayın sipariş verin bence.
    Hatta, diğer kitaplarını da isteyin. :)

    YanıtlaSil
  7. Buz dansı ♥
    Gecenin bir yarısında kalkar izlerdim ben de... Bireysel performanslardan çok çift performanslar daha çok hoşuma giderdi... Hey gidi yıllar hey...
    Kitabı da ilk fırsatta inceleyeceğim. Yorumuna sağlık ♥

    YanıtlaSil
  8. Şebnemciğim,
    Bireysel yarışmacılardan en çok Katarina tt'i Wihatırlarım, müthişti. Kendine özgü bir hareketi vardı, lale biçimini alırdı. :)

    YanıtlaSil

Hoşgeldiniz!