12 Şubat'ta Çin Yeni Yılı başlıyormuş. Çin takviminde yıllar hayvanlarla isimlendiriliyor, bu sene öküz yılı.
Aslında bu takvim Asya'daki Türkler, Koreliler, Japonlar, Moğollar tarafından da kullanılıyormuş. Burada ayrıntı bulabilirsiniz.
Bu takvim sistemine göre ben fare yılında doğmuşum. Bizim alıştığımız takvimin astrolojik düzleminde burç adlarını aylık ayrımla söylüyoruz, mesela ben o sistemde yayım. Çin astrolojisi bu ayrımı doğulan yıla göre yapıyor, bu durumda ben bir fareyim demek gerekecek sanırım.
Yay veya fare!
Zaman geçiyor, yaşlar ilerliyor, hayat yaşanıyor, anılar birikiyor...
Bu sabah radyoda İlhan İrem'in şarkılarından biri çalmaya başladı, "Anlasana".
Şarkılar insana geçmişi en hızla hatırlatan, bir de kokular galiba...
Anlasana'dan sonra Sevgili Okul Arkadaşım'ın dünkü yazısına yazdığım yoruma onun cevabını okudum. Her ikisi birleşince hoop birden lise yıllarıma gidiverdim.
Önce bir itiraf, lise yıllarımı pek az hatırlıyorum.
Yerköy'de (Yozgat) ve Yenişehir'de (Bursa) ilkokulu ve ortaokulu okuyup, başarılı bir öğrencilik ve bahçede sokakta geçen çocukluk yaşamından sonra geldiğimiz Samsun'da birdenbire büyük şehir kalabalığına ve apartman yaşamına girince şöyle bir sersemlemiştim.
Üstüne kocaman bir lise olan Ondokuz Mayıs'ta lise birinci sınıfa başlayınca, -o yıllardaki genç kıza buradan bakınca görüyorum- kendi içime kapanmış kalmıştım.
Sınıfta pek az arkadaşım vardı, tesadüfen aynı apartmanda oturduğumuz alt komşumuzun kızı Ş. ile sıra arkadaşı olmuştuk. Sıramızın önünde ve arkasındaki arkadaşlarla gevezelik ederdik en çok.
Ders aralarında dışarı çıktığımı pek hatırlamıyorum, çıksak da kızlar kol kola girip dolaşıyorduk galiba.
Evdeki zamanımın çoğunu ders çalışır gibi yapıp, ders kitaplarına boş nazarlarla bakarak ve bu nedenle vicdan azabı çekerek geçirirdim. Asıl yaptığım ise elime ne geçerse okumaktı, gazete, dergi, kitap... Babamın çoğunluğu Varlık Yayınlarından oluşan kütüphanesine dadanmıştım, boyuna bir şeyler okuyordum.
Lisenin üç yılı yaklaşık bu minval üzere geçti gitti. İlk sene bir, ikinci sene üç dersten ikmale kalıp, sınıfı bütünleme sınavlarında geçmiştim. Son sene tabii ki yine ikmale kaldım, sanırım üniversite sınavı ikmal sınavlarından önceydi. Sınava şans eseri lisemizin spor salonunda girmiştim.
İlginç olan, bu tembel teneke öğrencinin üniversite sınavında aldığı çok yüksek genel yetenek puanıyla çatt diye İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesini kazanması olmuştu bence.
Daha ilginci ise, üniversite sınavında önümdeki sırada oturan kız öğrencinin - Maarif Kolejindendi, benden bir sınıf büyüktü o- fakültede sınıf arkadaşım olacak olmasıydı.
Daha da ilginci ise, fakültenin ilk senesinde kocaman 1. sınıf anfisine girince, ilk gözüme kestirdiğim sırada yanına oturduğum Edirneli arkadaşım O.'nın sınavda önümde oturan arkadaşım N'in aile bağlantılı arkadaşı olması ve onun da gelip Edirneli O'nın yanına oturmasıydı. Sınavda önümde oturan Samsun'lu arkadaşımın kolejden iki ayrı arkadaşının kardeşleri Samsun'lu U.'un. ve Ordu'lu N.'in da aramıza katılmasıyla, olduk biz beş arkadaş.
İçinde olduğumuz sınıfla Kasım 1977'de İstanbul Üniversitesi'ne başlamıştık. Fakülteyi çeşitli nedenlerle farklı zamanlarda da bitirsek, şimdilerde bağlantılarımız biraz zayıflasa da beş arkadaş yıllarımız birlikte geçti.
O sırada Türkiye'nin politik ve ekonomik olarak en sıkıntılı yılları başlıyordu. Bundan sonrası başka bir serbest çağrışımlı yazının konusu olsun, artık.
Şimdi sevgili lise arkadaşınız laparagas'la ayrı şehirlerdesiniz diye tahmin ediyorum. Emekli mi oldunuz?
YanıtlaSilSevgili Pelin Pembesi,
YanıtlaSilÜniversiteye başladığım yıldan beri İstanbul'da yaşıyorum.
Ehh, fakülteye başlama senesine bakarsanız emekliliği hak etmiş sayıyorum kendimi. :)
YanıtlaSilBenim de ''Yılan Burcu'' çıkıyor. Yılanları korkunç bulmamam ondan mı acep?
Sizden beş sene sonra da ben sizin okulun yanındaki binada,SBF'de okula başlamışım demek ki. Bitirdiğiniz yıl olabilir. Küçücük sınıflardan, daracık sıralardan sonra o amfiler ne büyüktü gözümde:)Hey gidi yıllar. Okul arkadaşlıklarının sürdürülebilmesine gıpta ederim.
Sevgili Mehtap,
YanıtlaSilBana öyle geliyor ki, hayvanlarla ilgili bütün korkularımız çocuklukla bağlantılı. Kim bilir, belki de Çin astrolojisidir sebep. :)
Ah! Kardeş Okul, ne güzel. :)
Sizin fakültenin 7 kurucu hocası bizim fakültedendir, hepsini saygıyla anıyorum. Özellikle Aydın Aybay benim için çok önemli ve değerlidir.
Okul arkadaşlıkları güzel anılarla birlikte yaşıyorlar. :)