Perşembe, Ocak 21, 2021

Son Okuduğum Kitap

Mahallede Kaybolma Diye
Roman, Can Yayınları
Yazar: Patrick Modiano  ( 2014 Nobel ödüllü )
Çevirmen Nedret Öztokat

Sanki, Paris'e adanmış bir roman, şehre ve orada yaşayanlara. Kitaba başladığımda içindeki his bu.
Keyifle, ne olacak heyecanı ve merakla okumaya başladım, öyle ki pek çok kere satırların altını çizmek istedim.

Sf. 56 "...Kitap yazmak, aynı zamanda, izini kaybettiği insanlara deniz fenerleri ya da mors alfabesiyle işaretler yollamaktı."
Sf. 95 "...Çocukken tuhaf gelmeyen şeyleri, yıllar sonra bir bilmece gibi çözmeye çalışırken bulabilir insan kendini, alfabesini bile bilmediğiniz, çok eski bir dilin yarı yarıya silinmiş harflerini çözmeye benzer bu."

İşte o bilmecenin ne olduğu, nasıl hatırlanacağı kitabın yarısından sonra biraz anlaşılır gibiydi, gel gelelim sonunda her şey çözümsüz kaldı bence ve tam bir huzursuzluk hissiyle, "eee, ne oldu şimdi" duygusuyla kapattım kitabı.

Sonra ekşi sözlükte bir entry okudum, ben yazsam aynını yazardım, nerdeyse.

..."yıkıntı çiçekleri" kadar fazla belirsizlik ve durağanlık olmasa da sanırım başlardaki yaratılan o merak hissinin kitabın ortalarından sonra hiç önemsenmeyip yok edilmesi biraz canımı sıktı." 

"modiano kitaplarında belli başlı öğeler hep var. bir şehir, bu şehirde savrulan bir ya da birden fazla genç, asla net olarak okuyucuya tanıtılmayan tabiri caizse genelde siluet halinde bir baba figürü, melankoli ve tüm kitaba sirayet eden puslu atmosfer. modiano bunu tam olarak nasıl yapıyor bilmiyorum ama tasvir ettiği bütün mekanları, yarattığı bütün karakterleri ve hatta hikayeyi buğulu bir camın ardına koyuyor adeta ve size asla net bir görüntü sunmuyor. bu metafor üzerinden gidersek bu kez camdaki buğu bana çok fazla geldi ve beklediğimden, istediğimden çok daha az şey görebildim...."

Tam da böyle benim düşüncelerim, bu kadar belirsizlik bana iyi gelmedi, sanırım.
Bir kez daha Modiano okumak ister miyim, pek bilemiyorum.


6 yorum:

  1. Ahh dumanı tüten yazılar işte:)

    Günaydın Sevgili Okul Arkadaşım,

    Yazarımız biraz kasıntı biraz arıza, cama buğu bırakmayı seviyor kabul, ben öbürlerine benzemem havası da atıyor. Onu ilk okurken başlarda kapılmış, sonra arkadaş olur muyum? diye düşünmüş, sonra olurdum ama enn arkadaş olmaz, enn arkadaşlarımla onu bir araya getirmez ama ısız mahalle kahvelerinde onunla kahve içip donuk ruhundan çıkacak sözcüklerini dinleyip sohbet etmek isterdim diye düşünmüştüm:) Daha önce dediğim gibi Bir Gençlik'le tanıdım onu ve yukarıdaki izlenimlerle birlikte bir başka tat olarak sevdim, bu kitabı da hakeza öyle... ve genel düşünceden bağımsız olarak gri alanda da olsa, her şey iyi giderken insanı auta da çıkarsa elini tutup, dünyasını anlayıp, kalabalıklar içinde yalnız bırakmak istemedim:) Kabul etmeliyiz ki O da öyle biri işte!:) Muhtemelen ben onu yalnız bırakmayacağım ve grisinin tadını farklı buluyor ve şefkat duyuyorum sanki:) Vicadanımı off yapıp bir eleştirmen kimliği takınsam başka tabii ki, o nedenle üzerine yazıp da kamuya sunmadım:)

    YanıtlaSil
  2. Tünaydın Sevgili Okul Arkadaşım,

    Önce kitaptan şu cümleyi de yazarak başlayayım:
    Sf. 37 "...Felaketlerde ya da moral sarsıntılarında dengeyi korumak ve savrulmamak için sabit bir noktaya ihtiyacımız vardı. Bakışınız minicik bir ota, bir ağaca, bir çiçeğin taçyapraklarına takıldığında, sanki bir can simidine tutunuyormuşsunuz gibi olur."
    Bir ağaca bakmanın kendisini güvende hissettirdiği insana nasıl yakınlık duymayayım? Elinden tutmak da isterim, sohbet ederse dinlerim de...
    Diğer taraftan, muhtemelen, bu kişilik bana hayatta geçmişte rastladığım bazı sıkıntılı ruhları anımsatmış olacak, diye düşünüyorum. Onun bir türlü çözülemeyen, daha da ilginci çözülmesini belki kendisinin istemediği sorunları, buğulu cam ardına gizlenişleri beni ondan uzaklaştırmış olabilir.

    Kaldı ki, romanın çoğunu merak ve ilgiyle okudum.
    Belki de beni sinir eden, bu sonu belirsiz olayları ve zıddıma giden karakteri bu kadar başarılı tanımlamış olmasıdır ve bir kez daha sinir olmamak için başka metnini okumayı tercih etmiyorumdur. :)

    YanıtlaSil
  3. Ben de bir daha okumayı düşünmeyenlerdenim, okuduğum kitabının adını bile unutmuşum o derece. Hayat kısa, kitap çok, fazla zorlamaya da gerek yok diye düşünmekteyim. Okumadıysan "Dünyada Bir An İçin Muhteşemiz"i şiddetle tavsiye ediyorum. (Kitap tavsiyesi ve şiddet, abarttım biraz :) Sürekli alışveriş ettiğim genç ve kibar bir kasap var, ne zaman biftek istesem kalın kalın paketler, dövmeyecek misin deyince de, şiddete karşıyız efendim der, onun kadar olamadım ::::

    YanıtlaSil
  4. Leylakcığım,

    Anladım ben o kitabı, hani kapağında bir ceylan resmi olan, değil mi?
    Alayım ben onu, anlaşıldı merkez, tamam! :))

    İyi kasaplar bifteğin dövülmesine karşılar, et saman gibi oluyormuş, yakışmıyormuş hiç. :)

    YanıtlaSil
  5. Yine de benim ilgimi çekti. Özellikle buraneros ile karşılıklı yorumlarınızı okuyunca:) Madiano romanı okumadım daha önce. Ne yapsam ki? :) Rastlarsam alacağım muhtemelen:)
    Sevgiler...

    YanıtlaSil
  6. Sevgili Sezer,

    Bir Modiano eserini ilk kez okudum ben de. Nobel ödülü almış olması, en azından belirli bir edebiyat kalitesine sahip olduğunu gösteriyor olmalı.
    Metni ilginç bulduğum, satır altlarını çizdiğim bir gerçek. Bence aramızda hafif bir karakter uyuşmazlığı oldu, o nedenle olsa gerek kendisinden uzak durmak isteyişim.
    Bana bakmayın, okuyun bence. :)

    YanıtlaSil

Hoşgeldiniz!