http://www.beyazperde.com/sinekritik/1285
Arada filmle ilgili bir eleştiri yazısını linkini vermiştim güya, ama, acemilikten olsa gerek görünmesini sağlayamamışım. Üstelik, boşluktan sonra devam eden yazı da görüşlerine katıldığım başka birinin yazısı gibi çıkmış. (Bu cümle, bu post edit edilmeden önceye ait bir not, idi. Link vermeyi öğrendikten sonra, devamı olan bu paragrafın tamamını atmaya kıyamadım ve burada, böyle parantezli bıraktım, anı olsun diye...)
İlk kez bir "Inarritu" filmi görenlerin çarpıldığı bir film "Babil". Benim gibi daha önce, üçlemenin ilk 2 filmi olan "Amores Peros.." ve "21 Gram"ı ve bir de geçen sene en iyi film Oscarı alan "Crash" ı (ki tarz, konu, felsefe ve anlatım olarak paralel olduklarını düşünüyorum) görmüş olanların ise daha ihtiyatlı yaklaştıklarını sanıyorum. Sanki, senaryosu tam olamamış bir film "Babil"... Belki de, bu hissime sebep olan yine ilk iki filmin çarpıcı, etkileyici senaryoları ve montajlarıdır. Bu filmde konu ve özellikle anafikir=mesaj daha önem kazanmış. Yine de Richard(Brad Pitt)in telefonda oğlu ile konuştuğu, yaralı karısı Susan(Cate Blanchett)e çişini yapması için yardım ettiği, Amelia(Adrianna Barraza)nın 16 yıllık bir hayatı terketmek zorunda bırakılarak, sınırdışı edildiği, Tunus'lu kardeşlerin vurulduğu, yakalandığı, Chieko(Rinko Kikuchi)nun sessizlik içindeki çaresizliği, iletişim kuramayışı, yanlızlığının anlatıldığı sahneler çok çarpıcı ve iyi oynanmış ve anlatılmış sahnelerdi doğrusu.
Evet, galiba iyi bir filmden sonra yönetmenlerden beklentimiz artıyor. Bunun sonucunda da, başkası çekse pekala beğeneceğimiz bir filmi "o" çekti diye "pek olmamış, bu sefer" diye eleştiriyoruz. Tıpkı daha önce "M. Night Shyamalan"nın başına geldiği gibi: "Altıncı His" o kadar çarpıcıydı ki, daha sonraki tüm filmlerinden hep bir tatmin olamamışlık duygusuyla ayrıldık. Oysa, onlar da kendi başlarına iyi filmlerdi.
SONUÇ: BABİL, İYİ BİR FİLM; GÖRÜN VE DÜŞÜNÜN...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Hoşgeldiniz!