Çarşamba, Aralık 05, 2007
"CİNCİBİR" bir gazoz adıydı
Bu blogu okuyanlardan, kaç kişi bir zamanlar böyle bir gazoz olduğunu hatırlıyor, acaba?
Çook küçüklüğümden kalmış aklımda. Adını severdim, komik gelirdi; Cincibir. Bir anlamı var mıydı bilmiyorum, sevimli yaramaz bi şey.
Geçenlerde, bir yerde bu eski ilana rastlayınca, hoşuma gitti. Taa küçüklüğüme, Ankara'ya anneannemlere gittiğimiz zamanlara ışınlandım sanki. Çünkü, orada olurdu bu gazozdan, bizim küçük kasabalarda bulunmazdı.
Sonraları, babam Bursa'nın bir ilçesine tayin olmuştu da, orada Uludağ gazozu içmeye başlamıştık.
Renkli gazozlar, hele de cola denen tuhaf sıvı hiç mi hiç yoktu, o vakitler.
Çocukları ne ile avuturlardı, derseniz, "Oralet" içerdik.
Oralet, nasıl bir içecekti, hatırlayan var mı?
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Ben de oraleti ve lezzo'yu hatırlıyorum. Şİmdiki neskafe furyası gibi modern bir içecek olarak ikram edilirdi. O zamanlar bu kadar sağlık endişesi yoktu. Ben de sinemalarda kısa boylu tombul cam şişelerde satılan bossa meyve sularını ve kutusu tasarım harikası olan üçgen prizmamsı meysu'ları hatırlıyorum
YanıtlaSilHafazamın taa derinlerinden çıkıp gelen, beni gülümseten bir isim Cincibir, sen çok yaşa Ekmekçikız. İzmir'de de vardı benim çocukluğumda. Bir de bir gazoz vardı, tadı çok güzeldi, vanilyalı, adını şimdi hatırlayamıyorum ama onun gibisi hala yoktur. Hatırlayınca yazacağım (ya, dilimin ucunda adı ama, hay aksi, şimdi tüm gece onu düşüneceğim).
YanıtlaSilMitciğim,
YanıtlaSilLezzo, Oralet'in kardeşidir; ondan epey sonra çıkmıştı.
Oralet'in ağızda çıtırdayarak yayılan bir tadı vardı; arada suya karıştırıp içmek yerine, kaşıkla ağzıma atar, erimesini beklerdim.
Evet ya, bir de Bossa ve Meysu vardı. Dediğim gibi ikisi de şehirlerde bulunurdu ve biz kasaba çocukları için mucize nesnelerdi.
Sağlık konusunu hiç karıştırma, ekmeğin üstüne sana yağı sürüp hapur küpür yemiş bir nesiliz, biz.:(
Fatmacığım,
YanıtlaSilZaten ilana bakarsan, Cincibir İzmir'de üretiliyormuş. Benim Ankara'dan hatırlamam, o vakitler büyük şehir olarak sık sık oraya gidiyor olmamız sebebiyle.
Umarım, şu vanilyalı gazozou uykunu çok kaçırmadan hatırlayabilmişsindir.
:)
Oralet, Lezzo, Bossa, üçgen Meysu... Aman yarabbim! Cincibir'i hatırlamıyorum, vanilyalı gazozu sanki hatırlıyor gibiyim. Ben de oraleti içmekten çok yemeyi severdim!
YanıtlaSilHatırladım işte, hem de yatmaya gitmeden, banyodayken:))... Türk'ün aklı... demişler ya...:)) Neyse, Elvan'dı o gazozun adı. Miss gibi kokardı, tadı da öyle. Cola'ya hala mesafeliyim:))
YanıtlaSilResmi büyütüp bir daha baktım, yaaa ne kadar hoş, sloganı bile bir başka: 'Cincibir, tadını içen bilir'... Mahallemizdeki Nesrin bakkalı hatırladım, günde kimbilir kaç kez giderdik oraya grup halinde. Kasa kasa (tahta kasalarda) içecekler tezgahın önünde dizili olurdu... Neyse, kaçıyorum, işe gitmem lazım... Kendine iyi bak Ekmekçikız... Sağol bu güzel nostalji için...
YanıtlaSilCincibiri, İzmir'de ananemlere gittiğimde içerdim, ismi kulağa çok hoş geliyordu, tadıda, yanlış hatırlamıyorsam meyva suyunun ismi Bostay'dı ve şimdi öyle meyve suyu lezzeti yok.Nerden aklına gelmiş, iyiki gelmiş kendimi yaşlanmış hissetsemde.
YanıtlaSilBuyrun işte, Metin Bey demek siz de oralet yiyenlerden diniz?
YanıtlaSilPeki, hatırlayın bakalım; dişler için verilen kalsiyumlu bir ilaç vardı. O da oralet gibi granüllüydü, ama, o çikolata tadındaydı. Ben, ondan bolca almıştım, ya siz?
:)
Fatmacığım,
YanıtlaSilTahta kasalarda dizili içecekleri hatırlıyorsan, bir düşün bakalım, teneke kutu içinde satılan yuvarlak bisküvileri de hatırlayacak mısın?
:)
Sevgili Sofi,
YanıtlaSilSanırım, sizin hatırladığınız doğru, meyvesuyunun markası Bostay olacaktı.
Valla, derdim yaşlarımız yüzünden kederlere garkolmak(!) değil. Sadece, o eski ilanı görünce, kendimi ışınlanmış hissettim, gerisi çorap söküğü...
:)
amaneyyy, beyin cimnastiki.)))
YanıtlaSilelvani hatirliyorum, oralet cok yedim ben de. meysuyu pek severdim. logosunu da.
ama cincibir hatirlamiyor ben.. herhal yasim tutmuyor.
yalniz benim esim bilyeyi kapaklari olan gazozu bile hatirliyor, onu burda hatirlayan cikar mi aceba.
neydi o granul kalsiyum ben de tanismistim onunla.
neyydi neyyyydi yarebbim
Ohh; aman neyse, Çobancığım ben bilyeli gazoz mazoz bilme! Duymuşluğum var, içmişliğim yok.
YanıtlaSil:))
Valla, ya!
Granül kalsiyumun adını hatırlayamadım, amma, tadı damağımda desem?
:)
Teneke içindeki yuvarlak bisküvileri hatırlayamadım ama ipucu verirsen hatırlayacağım gibi. Leblebi tozunu hatırladım:)) yüzümüze gözümüze sürerek yerdik,ağğhhhh, tadını bile hatırlıyorum. Bir de ucuz renkli kağıtlarda kubbe şeklinde çikolatalar, onların da tadı bir başkaydı:)) Bir de bir de içinden Feri Canselli, Belgin Doruklu kartlar çıkan sakızlar... Eh, yaşım da ortaya çıktı ama neyseki bilyeli kapaklı gazozları hatırlayacak kadar değil:)))
YanıtlaSilheheheheh, ben sıralıyorumhatırladıklarımı:
YanıtlaSilelvan gazozu hatırlıyorum.
oralet'i çıtır çıtır yemeyi ,içmekten daha çok sevenlerdenim.
üçgen meysu, tasarı madına bildiğim ilk farklılıktır.
ekmeğe sana yağ sürüp tatlıyı şekerle, tuzluyu tuzla karşılamak sık yaptığım bir şeydi.hala bile severim.
leblebi tozu yüzünden az boğulmaya kalkmadım
bilemediklerim:
o diş şeysini çıkaramadım
cincibir'i bilmiyorum.
bir de kola demişsin ya, sarı gazoz ya da kara gazoz diye ısmarlandığını hatırlıyorum ben.hatta ilk kutu kola bir yakınımız tarafından dışarıdan getirilmişti de, kutusunu atmayıp sokağa çıkarken evdeki içecekleri kutusuna boşaltıp çıkıp dışarıda kutudan içip hava attığımı biliyorum:)))
hehehe hooop çocukluğuma gidiverdim sayenizde . Siz çok yaşayın emi.
YanıtlaSilben izmir karşıakalıyım. Bilmezmiyim cincibiri, onunla büyüdük. Orelete de (hele kaşık kaşık yemeye) bayılırdık. Rahmetli annem oreleti kışın sıcak su ile yapardı çay bardaklarına. Elvan gazozuda bilirim. Ve leblebi tozunu. Ne çok boğazıma kaçırırdım. Babaannem bakkalda satılanları beğenmez (bakkaldakiler üstü pelür kağıt kaplı şimdilerin minik tartölet kalıplarına benzer ince plastik kaplara konulmuş ve lastiklenmiş olarak satılırdı) bana evdeki küçük kuruyemiş değirmeninde (halam yurtdışından getirmişti ahşap ve çekmeceli üstte tam tur dönen kolu vardı sevimli bişeydi) halis uşak leblebisini çekip un haline getirirdi ve toz şeker karatdı içine; yine de ben bakkaldakini severdim. Çocukluk işte. Şemsiye şeklinde olan renkli jelatine sarılmış küçük kakaolu çikolataları bilirim. Hala var onlardan. Ve sakızlar. çocukken sakız hastasıydım ben. tipitipe bayılırdım. hala tadı damağımda. birde o artist resimleri çıkan sakızları. Az oynamadım sokakta gazoz kapaklarıyla türlü oyunlar. shweps tw çocukluğumun tadlarından.
orelet hala var . İzmir de oturup almak isteyenler varsa çoğunlukla Kemeraltındaki toptancılarda ve Kızlarağası Hanındaki hediyelikçilerde türlü türlü mevcut.
ben de beklerim siteme.
Bakarsınız bir gün yine eski günleri yadedip tasa koyduğumuz deterjanlı su ve kısa hortumla baloncuklar yaparız.
www.cafecihan.blogspot.com
ekmekçikızzz,
YanıtlaSilne güzel hatırlatmışsın. Cincibir'i bilmiyorum, yaşasınnn, hehehe. Ama oralet'i de lezzo'yu da bilirim. Hatta bunların limonlusunu ve portakallısını dilimin üzerinde eme eme yemekten dilimin üstünü yara yapardım da, babam da "bizim kız salak" derdi. :)) (evet, sana ne)
marruu
Ulu manitu! Granül kalsiyumu da hatırlıyorum, ben onu da çok severdim sizin gibi ama adı yok belleğimde, uçup gitmiş... Ve de şemsiye çikolatalar... Ve de toz leblebi... Ve de evet evet, Elvan gazozu... Peki ya zenci mabel kızı? Ya kahverengi kaynana şekeri? Ya ilk çıkan Fruko'lar?
YanıtlaSilFatmacığım,
YanıtlaSilŞu teneke kutuda satılan bisküvilerden iki tane alıp, arasına bir tane de yumuşak lokum koyup, bir çeşit tatlı yapıp, yerdik. Biz bu işi, Bursa'da olduğumuz yıllarda yapardık. Belki, sizin memlekette farklı bir şeyler vardı.
Bak, lokum dedim aklıma başka bir çeşit lokum geldi: Hani, üstü hindistancevizi kaplı jöle gibi lokumlar vardı, yedin mi onlardan, hiç?
:)
Elektra ya, çok havalısın: Kutu kola havası ha!
YanıtlaSilÇok güldüm.:))
Sarı gazozlar portakallı olurdu. Fruko mesela, sarı gazozdu.
Bak şimdi aklıma geldi, o vakitler toplum polisi vardı ve onlara da fruko adını takmışlardı. Niyeyse?
:)
Cici hanım,
YanıtlaSilHatırlattığınız iyi oldu, doğru, Oralet hem sıcak, çay gibi içilirdi, hem de soğuk içecek olarak. Anlaşılan, tüm çocuklar için bir de içmek yerine kaşıkla yeme şekli varmış. Yaşasın itiraflar!
:)
Sizin bu leblebi öğütme değirmeniniz çok işlevselmiş, ben leblebiyle ilgili olarak bu kadar ayrıntı bilmiyordum.
Bir de İzmir'de bu "nostaljik" yiyeceklerden bulunabilmesi de çok hoş.
:)
Misocuğum,
YanıtlaSilBak, yukardan beri süregelen itirafları okuduysan, hepimiz yemişiz bi kere oraleti veya lezzoyu. Sonuç: Hepimiz salakmıy mışız?
Evet dersen de iyi, hayır dersen de... Her iki durumda da yanlız değiliz.:))
Yaa evet Metin Bey,
YanıtlaSilDemin Elektra'ya yazdım şu frukoların başka bir şeyin de adı olduğunu, siz de bilirsiniz.
Şemsiye çikolata, arapkızı resimli mabel sakız...
Tamam yeter, oraya (çocukluğa yani)gidip kalıvereceğiz bu gidişle...
:)
ben bu cincibiri bilmiyom da, yorumlar da çok olduğundan bakamadım ama ilk okuyuşta bana ginger beer gibi geldi adı... muhakkak yazan vardır ikinci baskıysa özür dilerim :)
YanıtlaSilAaa, olabilir doğrusu, Liliumcuğum.
YanıtlaSilAma, o portakallı bir içecekti, portakallı gazoz gibi.
Belki ismini koyarken ilham almış olabilirler.:)
Evet hatırlamaz mıyım oraletli günleri. Nasıl da içermişiz diye hayıflanmıyor değilim de tabii margarin falan da kullanıyorduk o zamanlar...
YanıtlaSilTijencim,
YanıtlaSilÜstelik, reklam sloganı da şuydu:
"C vitaminli, portakal özlü" !
Margarin demişken, aklıma bir de teneke kutulardaki Vita yağı geldi.:(
Iyyy!
Ben dondum :)))
YanıtlaSilCincibir'i animsamiyorum ama oralet anilarim cok canli. Oralet anilarim da daktilo gibi anne ve babamin dairesiyle cok ilintili. Oraya gittigimde bana "ismarlanan" en onemli iceceklerden biri -digerleri tarcin ve ihlamurdu, sahi tarcini bilir misin, ben cok severdim-.
Bu arada, yay burcdasi hanimcigim, sizin dogumgununuz gecti mi, az mi kaldi, nerelerde?
Hoşgeldiniz Sayın Burçdaşım Hanım,
YanıtlaSil:)
Bak, ben de tarçını bilemedim. Yaşım mı tutmuyor, nedir?
:))
Doğum günüme az kaldı; hatırlayamadığım bir senenin 15 Aralık günü doğmuşum.
:-))
oy ekmekcikizciim, frukolari hatirliyorsan muhterem esim yoort kadar olmalisin hemen hemen.. (hayir bak, yas zikretmedim. ))
YanıtlaSilo bana anlatir hep bunlari masal gibi dinlerim, hem benim kendime gelis yasim biraz gectir hem de hattizatinda kucugum sizlerden.
soyle demisti frukolar hakkinda, acik mesrubat kamyonetleri olur ya, onlar da oyle acik kamyonetlerde gezerlermis, biir. niye fruko, cunku yesil elbiseli beyaz sapkalilarmis.
bi ara benim ortaokul yaslarimda emzik seklinde sekerler vardi. pek matrakti.
vita kutulari sonra saksi olurdu.
YanıtlaSilıı, yazilmis miydi bu daha once..
elektlaciimin dedigi margarin uzerine tuz seker olayini ben de hatirliyorum.(sekere o zaman da pek bulasmadigim icin tuzlu kismi daha cok hatirliyorum) ama bi de kendinden tuzlu margarin vardi, adini hatirlayamadim.
yazayim da yazayim haline geldim, nokta koyiim uzatmiim,
YanıtlaSilayfer tunc, yky, bir maniniz yoksa annemler size gelecek.
cok seviyorum bu kitabi..
Çoban, Çobann!
YanıtlaSilSöylemiycem işte!
Zaten Aralık ortasında doğmakla, içinde olunan sene bitince, otomatik olarak bir yaş daha alınıyor, canım sıkılıyor. Bir de tam doğum yılımı söyleyemem.
Oohhhooo, eskidendi o, daha doğum günüm gelmeden o yaşa girmişim de bitirmişim gibi yaptığım günler.
Kırkı geçtim ve bitti o tantana: :)
Aynı nesilden olduğumuz Sayın Eşinize hürmetlerimi sunarım, sanırım o benden biraz daha büyük. Çünkü benim frukoları duymuşluğum var da, mesela o zamanlarda ben daha lisede filandım, sanki.:)
Neyse canım, nihayetinde aynı yüzyıl içinde doğmuş olmalıyız, yeni milenyumun çocuğu diilsiniz ya?
:-)
Eh, doğrusu bu minnacık Oralet yazısı da, nerdeyse "Bir Maniniz Yoksa Annemler Size Gelecek" kıvamına erdi, valla!
YanıtlaSil:-)
Merhaba Ekmekcikiz!
YanıtlaSilBen de bir yorum yazmaliyim hemen (umarim aynisi yazilmamistir, tum yorumlari okumadim). Elvan gazozun reklam muzigini bile hatirliyorum ben: elvannn icelimmmm bir ohhh diyelimmmm, elvan iceliimmmm elvaannnnnnn
:-)))
Annem oraletli pasta yapardi, olsa bugun yine yerim ama oralet kalmadi ortalikta galiba?
Zeynoş,
YanıtlaSilHoşgeldin!
Doğru diyorsun, reklam cıngılı aynen öyleydi; "elvan içelim bir oh diyelim...."
:)
Oraletli pasta hiç yemedim, ama, duymuştum. İnsanın çocukluğundan kalan tatlar gibisi yok.
:)
Cincibir i hatirlamiyorum ama reklam bana anneannemin HAYAT mecmualarini hatirlatti :) Hosuma gidiyor hala boyle baskilarla karsilasmak.
YanıtlaSilOraleti biliyorum ama aburcubur eve cok nadir alinirdi bizde. Belki bir iki defa o da eve girmistir. Hala da o tanecikleri suda eriyen icecekleri sevemem...
Hayat mecmuasi var midir acaba bir yerlerde?
Sevgiler,
B5'ciğim,
YanıtlaSilBak "Hayat Mecmuası" demişsin. Öyleydi onun adı, "dergi" değil, yani.:)
Onu hatırladığına göre kardeşi "Ses" mecmuasını da hatırlarsın.:)
Ben onları zaman zaman sahaflarda görüyorum. Bulunabilir sanırım.
Sizin ev, Oralet girmeyen ender evlerden olmalı. Baksana, yorum yzan herkes hem içimiş, hem kaşık kaşık yemiş.
:)
Sevgili B-5 in tavsiyesiyle burayı buldum. Çok hoş yazılar var. Ayrıca meslektaşız her ne kadar şu sıralar ben kendi kendimi emekli etsem de:) Neyse şu kalsiyumlu dişlere iyi gelen granül kalsidin di galiba.Yoksa yanlış mı hatırlıyorum. Cincibiri ben de çok severek içerdim. Hepsinden çok onu severdim. Ama onu yazları egede bulurduk sahi. Bir de ekmeğe yoğurt sürüp üstüne toz şeker veya tereyağı sürüp üstüne tuz eker yerdik. Leblebi tozu ilkokul anılarımın üstünde uçuşur da liseye geldiğimde çokoprens ve çokomel yeni çıkmıştı hastasıydım:)
YanıtlaSilMeltem Hanım,
YanıtlaSilHoşgeldiniz!
Doğru, diş için olan kalsiyum ilacı kalsidindi; iyi hatırladınız.:)
Zaman zaman sizin blogunuzu ziyaret ediyorum, daha sık geleceğim.
Meslekdaş olduğumuzu biliyorum ve size imreniyorum, doğrusu; ben de emekli olabilsem.:)