GENÇ BİR OYUNCUNUN ÖLÜMÜ

Heath Ledger Öldü.

Yetenekli bir oyuncuydu.
İlk seyrettiğimden beri gelecekte çok başarılı olacağını düşünmüştüm.
Öldüğünü duyduğumda, ileride oynaması ihtimali olup da artık seyredemeyeceğimiz filmleri yitirmenin duygusuna kapıldım. Bencilce, hem de çok.
Oysa, gencecik bir adam ölüvermişti, işte.
Daha önemli ne olabilir ki?
Uyuşturucudan mı öldü, aşırı ilaçtan mı, kaza mı yoksa?
Bunların hiç önemi yok ki.
O yetenekli genç adam yaşamıyor. Küçük kızı babasız kaldı. Bunlardan başka gerçek yok, artık.

İçim acıdı.
İki gün sonra, bayan E. ile konuşuyorduk, üzüldüğümü söyledim.
Yahu ben de iki gündür bunu düşünüyordum, acımı kimseyle paylaşamamıştım, çok üzüldüm, dedi.

Son filmleri The Brothers Grimm, Brokeback Mountain, Casanova ve Candy'yi görmüştüm.
Hepsinde ayrı karakterlerde, bambaşka ve etkileyiciydi.
Uyuşturucu lafı çıkınca "Candy" aklıma geldi, tam da iki genç insanın uyuşturucuyla ve birbirleriyle ilişkilerini anlatan film. Zor bir konuydu, oynaması da zor olmuştur, diye düşünmüştüm, seyrettiğimde.

Geçen hafta Fatih Özgüven ve bu hafta Sevin Okyay yazılarında onu anlattılar.
Onların bu yetenekli oyuncunun genç ölümüyle ilgili sözleri, bu genç ölüm için hissetttiklerimle benzeşiyor.
Okumak isterseniz başlıkların altındaki paragrafllara tıklayın.

ENNIS DEL MAR ÖLDÜ.
FATİH ÖZGÜVEN
Eşcinsel olsun ya da olmasınlar, kuşaklarca insanın Ennis del Mar rolündeki Heath Ledger'i bu sahnenin tarif edilemez duygusuyla hatırlayacaklarını, bu imgenin insanların içine işleyeceğini, ola ki bir şeyleri değiştereceğini, bu ince uzun, saz benizli, hep biraz dalgın görünüşlü delikanlının 28 yıllık genç ömrünün de belki sadece bu işe yaradığını düşündüm.

MUMUNU İKİ YANDAN YAKTI, NE GÜZEL ALEV ÇIKTI.
SEVİN OKYAY
Screen Actor's Guild (SAG) ödül töreninde, En İyi Erkek Oyuncu Ödülünü alan Daniel Day-Lewis, ödülü Heath Ledger'a adamış. "Heath'i tanımıyordum" demiş, "ama, geçen hafta onun ölümünden başka birşey düşünmedim sayılır".