Geçen hafta seyrettiğim !f filmlerinden sevdiğim ikisini yazmaya niyetlenirken, bir de içimi bayıltanı yazayım da belki bir kaç kişiyi bayılmaktan koruyabilirim, dedim.
Şu var aslında, bir festivalde izlenecek filmleri seçmek, bir çeşit kumar ya da piyango. Seçmek bir yana, bir günde kaç film seyredeceksiniz, günün o saatinde yorgun, meşgul mü olacaksınız, hangi filmi hangisinden önce ya da sonra seyredeceksiniz, vs. vs.? Bütün bunlar, o heyecanla seçilmiş filmle kaşılaştığınızda, sonuçtaki izlenimlerinizi ve hatta duygularınızı etkiler.
Festivallerde film seçerken, genellikle ya daha önceki referanslarımla hareket eder, bildiğim bir sinemanın ya da yönetmenin izini sürerim, veya gelişen bir akımın ne olduğuna, ya da yeni bir ülke sinemasına bakarım.
Örneğin geçen seneki !f'de "Meksika Dalgası" başlıklı bölüm ilgimi çekmiş ve buradan seçtiğim filmlerden çok memnun kalmıştım.
Daha eski bir İstanbul festivalinde Güney Amerika ve Uzakdoğu sinemalarının filmlerini hayranlıkla seyrettiğimi biliyorum.
Bu seneki !f programında "Kuzey Işıkları"nın cazibesine kapıldım. Gördüklerimden biri haftanın iyilerinden, diğeri yanına yaklaşılmayacaklarındandı.
Eh, fena değil sonuç, di mi?
Kaçacağınız film "Involuntary/İstemsiz".
Katıldığı festivallere ve aldığı ödüllere bakılırsa, "sen bu filmi anlamamışsın" diye eleştirilebilirim. Ancak, İsveç'teki hayatın durgunluğu, gündelik incir çekirdeğini doldurmaz konuların bir mesele gibi düşünülüp sunulması ve bunu anlatırken kullandığı dilin bıktırıcılığıyla yüreğimi daralttı.
Şunu diyeyim de film sonrası ruh durumumu anlayın; "kurban olmuşum memleketimin dertlerine, deliliklerine, canlılığına..."!
Neyseki İzlanda'dan seçtiğim film, Country Wedding/Kır Düğünü, bir kır düğününün yapılamaması sürecini ve o esnadaki insan hallerini anlatırken çok içten ve bilge idi de, buluşmamız mutlu sona kavuştu. Üstüne bir de filmin müziklerine bayıldığımı da ekleyeyim.
Gelelim, "rastlarsanız kaçırmayın" diye önereceğim filme.
Bir kere baştan söyleyeyim, yukarda belirttiğim gibi Güney Amerika filmlerini seviyorum, onlarda hayata dair çok ayrıntı ve renk buluyorum. Buradan o kadar uzak bir coğrafyanın ve kültürün bize olan benzerlikleri beni ayrıca cezbediyor.
Film "Burning Plain".
Bu filmin benim için en çekici tarafı şahane "Paramparça Aşklar Köpekler" ve "21 Gram" filmlerinin senaristi Guillermo Arriaga'nın bir senaryosu ve aynı zamanda ilk yönetmenlik denemesi olması.
Tahminim çok doğru çıktı, hikayesi ve anlatımıyla üstüne bir de oyuncularıyla unutmayacağım bir film seyretmiş oldum.
Film isimlerini tıkladığınızda, ilgili bilgilere ulaşacaksınız.
Bir de şuracığı tıklayıp, Contry Wedding'de şarkılar söyleyen anarşist müzik grubu The Tiger Lilies'in şarkılarını dinleyebilirsiniz.
.
Hırrrrrrrrrr! Gırrrrrrrrrrr!
YanıtlaSilKeh keh kehhh!!!
YanıtlaSil