"Canım Ailem"in Meliha'sı öyle diyor ya, hani biraz kafası karışınca, bir şeylerden kuşkulanınca, iyi saatte olsunlara karşı filan.
Hayırdır inşallah!
İki kere takrarlıyor bunu. İkincisinde daha bir edalı ve hecelere bastıraraktan.
Hayırdır in-şal-lahh!
Ben de -gündüz niyetine- rüyadaymışım.
Bir gezi istemişim. Olmamış, gidememişim.
Eh, her istediğimiz yere gidebiliyor muyuz, gidebildik mi?
Gidemiyoruz, gidemedik.
Ve fakat, gezi ehli bir dost gezdiğini gördüğünü anlatırsa, hem de ballandırarak, ağzının suyu akarak dinlemez misin?
Dinleyip, üstüne "ayy, anlatayım da yedi düvel dinlesin" demez misin?
Fotoğraf var mı, fotoğraf?
Olmaz olur mu?
Harika, gönderin de süsleyelim.
Olur, sen de kalem kağıt getir, ayrıntıları atlama.
Oyy, oy, oyy, çok heyecanlı! Gazeteci olmuşum gibi...
Neye niyet, neye kısmet?!
İnsan sorduğu sorunun cevabını kendisi biliyor olunca, başkalarının da aynı durumda olduğunu sanıyor.
Dün sorduğum iki sorunun ucunun nerelere gittiğini görünce gülmem geldi, doğrusu.
Böyle olunca da hınzırlığım tuttu, elime geçen oyuncakla biraz daha oynayayım istedim.
Evet, size bir gezi anlatacağım. Benim gezim olsun isterdim, olmadı. Yakın bir dostun anlattığı gezi. Ayrıntısını akşam ben dinleyeceğim, sonra size aktaracağım.
Bu arada film ve aşk tahmininde bulunan arkadaşları es geçmeyelim.
Bir aşk filminden alıntılayacağımız sahne ile onların da gönlünü yapalım.
Önceki akşam TV'de "The Bridge of Madison County" oynuyor; üçüncü mü, dördüncü mü ne, bu seyredişim.
Bu kadar lafın üstüne bir de filmi anlatmayayım da, diyeyim ki benim en sevdiğim gerçek aşk filmlerinden biridir. Sakin gibi görünen, derinden kaynayan, hayat kadar gerçek, naif ve ne yazık ki bir o kadar da acımasız.
Robert, Francesca'ya dedi ki, "bütün o yaşadığım hayat, o gezdiğim yerler, o tanıdığım insanlar buraya gelmek ve seni bulmak içinmiş".
"Aşk"ı isbat etmek için ne söylenebilirdi ki, başka?
.
"bütün o yaşadığım hayat, o gezdiğim yerler, o tanıdığım insanlar buraya gelmek ve seni bulmak içinmiş."
YanıtlaSilçok etkileyici ve sounds cool...
Dezire Hanım,
YanıtlaSilSahiden çok etkileyicidir, o cümle. Bütün filmin özeti gibidir.
Ve bütün hayatın da...
Seyrediniz, filmi.
:))
Ben de seyretmemişim, seyredeyim bari... De, nasıl? Bulunuyor mu ki bu filmin dvd'si filan?
YanıtlaSilBi de düşkırıklığına uğradım yani. Küba müba diye hayal etmiştim ben de Furkan Bey gibi...
Bulunuyor, bulunuyor. İzleyin.:))
YanıtlaSilNasıl uğradınız düş kırıklığına? Ne dedim ki?
Alla allaa!
:)
Yav Küba'ya filan gitmeyişinize canım sıkıldı... Size gezip tozmak pek bi yakışıyor da onunçün yani.
YanıtlaSilHııı, o bakımdan!
YanıtlaSilOlsun, bence hayal kırıklığına uğramakta acele ettiniz.
Pek o kadar emin olmayın, hemen, her şeyden...
:)
Hımmm, doğru tahmin etmişiz demek ki...
YanıtlaSilKısmen diyeyim...
YanıtlaSil:))
Cok guzel bir filmdir, sevdiklerim listesindedir benim de...
YanıtlaSilHele de yagmurlu son gun...kadin esiyle birlikte arabalarinda, karsida sevdigi adamin arabasi...Eli kapi koluna gidiyor, gozleri yasli, indi inecek...Adam onu bekliyor belli...
Iste hayatin donum noktalarindan biri...Gitseydi, hati nasil olurdu, pisman olur muydu?
Ama Merly Streep harika oynuyor, ve de Clint Eastwood yazdi mi boyle guzel yaziyor...
Filmin turkce ismi "yasak ask"
yazinizi gorunce yorum yapmadan gecemedim...
sevgiler..
Ferahfeza hoşgeldiniz!
YanıtlaSil:))
Filmlerin Türkçe isimlerinin berbat konulması konusunda ciddi gıcığım vardır. Bu isme o kadar sinir oldum ki, yazarken anmadım bile!
İyi ki yazmadan geçmemiş ve filmin en dramatik noktasına parmak basmışsınız.
Tam da dediğiniz gibi; ne olurdu gelecekte? Bilemeyiz, ah bir bilsek!
:))
Bence de en hakikisinden güzel bir aşk filmidir, karakterler bir o kadar etkileyici.
YanıtlaSilSevgili Güneşligünler,
YanıtlaSilHoşgeldiniz. :))
Demek sizin de sevdiğiniz filmlerden, ne hoş!