Hamur mayaladım, yoğurdum, kabardı.
Sonra gazını aldım, söndürdüm. Bir torbaya sıkış tepiş yerleştirdim, buzlukta duruyor. Tekrar kabarıp ekmek olarak pişeceği günü bekliyor.
Sonra düşündüm, ne kadar bekler bu hamur acaba?
Dert mi?
Pişirilir, yenisi yoğrulur.
İş ki, gönül şen olsun.
Olsun, olsun. Öyle zaten.
...............
Bak, bir hafta içinde bu tabaklardan kırılan, yani kırdığım, ikincisi.
Bir kırığım da bu günden...
Akşamüstü iş dönüşü alışveriş yaparken, beğendiğin şiraz karışımı şaraptan almıştım. Dışarı çıkar çıkmaz yağmur, rüzgar, torba, çanta sarmalında debelenirken, elimdeki torbalardan birini alenen yere çaktım ve o caanım şarabın şişesi hem de dikine kırılarak yerlere, torbanın içine döküldü.
Nasıl acıyıp, hayıflanarak bakmışsam, karşıdan gelen yaşlıca bir bey, "kısmetten çıkmış, o" deyince kendime geldim. Omuzlarımı silkip, "yaa, öyle" dedim.
Aman aldırma, nazar çıkmıştır.
Evet, iki tabak, bir şarap şişesi üçledik neyse!
Ne üçlemesi, beşlemesi? Sana kalsa buraya nazar boncuğu filan da asarsın şimdi.
Bir büyücülüğüm eksikti zaten, o zaman herkes tamamen kaçırdığımı düşünecek.
Neden?
Ne neden?
Yani neden kaçırmış olasın ki?
Bu söylediklerin eğlence için değil mi, hayatın tuzu biberi gibi, bir çeşit?
Hep ciddi ol, endişelerini hayatın üstünde yük olarak taşı, bu nereye kadar gider?
Sonra ne olacak, elinde ne kalacak, ya da "yaşadım" dediğin ne kalacak senden geriye?
Oooo! Felsefe saati gelmiş!
Bugünlerde sende sulu felsefe eğilimi görüyorum.
O da ne?
Yok öyle bişey, bunu da uydurdum, ne var?
........
Diye sayıklamış.
Sonra üstünden bir zaman geçmiş.
Yine sayıklıyor.
Şimdi dinle.
İlk başta böyleymiş, ilk söylendiği zamanlar. Çook eskiden duymuş olmalıyım.
Sonra, üstünden on-onbeş sene geçmiş, başka bir dilde söylenmiş. Çocukluğumdan hatırladığım söylenişi bu.
Ne garip! Bu şarkıyı o zamanlar neşeli bir şeyler söylediğini düşünerek dinlerdim.
Şimdi sözlerine bakıyorum da, bayağı acıklı imiş, dünyaya veda şarkısı sanki.
İstemez.
Daha buralardayım.
Çook daha sonra, başkaları da söylemiş.
Üstelik, tuhaf bir şekilde en çok da bu söylenişi gerçek durumla çakışıyor.
Dönüp durup, aynı sözü söylüyorum sanki.
Hayat. Tuhaf!
.
İstemez.
YanıtlaSilDaha buralardayım.
:-)
ayni guzellikte
Olmek bir sey degil yalniz kalacak dunya
demisti Aziz Nesin
Ben de... ben de... ben de daha buralardayım.
YanıtlaSilVazgeçtim gitmekten!
Aziz Nesin de ne güzel söylemiş! Yalnız kalacak dünyada yalnız kalacak bir dünya diye tamamlayayım ben bunu.
Ben de gitmiyorum hiçbir yere...
YanıtlaSilBu hatun(Ekmekçikız)hamur mayalıyor ya, sonra ekmek pişirirken şahane şarkılarını dinletiyor, filmlerinden bahsediyor tatlı tatlı...Bana huzur veriyor...
Günlükçü Bey,
YanıtlaSilNe acelemiz var? Nasılsa gideceğiz, değil mi?
Bir süre daha dünya bizsiz kalmasın.
:))
Aman deyim, Metin Bey!
YanıtlaSil:))
Nereye gidiyordunuz ki, zaten?
Gidip ne yapacaksınız ki, yapacağınız onca iş dururken?
:)
Zeynepcim,
YanıtlaSilGüzel duygular vermek, bir de bunu öğrenmek öyle ayakları yerden kesici ve keyif veren bir his ki...
:)))