Pazar, Eylül 19, 2010

PATLICAN MI, PATLIYCAN MI?

Mutfaktaydım, akşam yemeği hazırlığına girişmiştim.
Fırının camından içine bir göz attım, "tamam artık, bu olmuştur" kararını verdim.
Fırının ızgara işaretini, maksimumdaki derecesini, zaman ayarını sıfırladım.
Fırının kapağını açtım, hayır araladım.
Mutfak tezgahının diğer ucuna doğru gidiyordum ki, booomppllooftt benzeri bir sesle yerimden sıçradım ve çığlığı bastım: 
Ayyyyy!
Oğlum odasından koptu geldi, "N'ooolduu?"
Aynı anda duvardaki, penceredeki izleri görüp "hayy allaa, tühh!" gülmeye başladım, tepsiyi fırından çıkarırken gülmem arttı.

Beri yandan da duvarda bakıp, kafamı söylensek söylensek sallarken, oğluma cevap verdim: Patlıcan patlamış!
"Aah-ha aha!" oğlum da gülmeye başladı, camı, duvarı görüp "uuu, ne hale gelmiş burası!" yorumunu eksik etmeden.


Patlayan patlıcan sol alttaki işte!
Sadece kabukları duruyordu, içinden eser kalmamış.
Fırının içi, kapağı, yan taraftaki duvar, pencere camının yarısı, sonradan keşfettiğimiz üzre hatta karşı duvar, bezeme "ızgara edilirken patlamış patlıcan içi" desenine bürünmüştü!


Sildim sildim, uğraştım epey. Çıkan çıktı, çıkmayan "bütün patlıcan fırınlanırken bıçakla bir kaç delik açılır orasında burasında sersem kadın" enstalasyonun anısına mutfak duvarımızdaki yerini aldı!


Patlamadan pişebilen diğer patlıcanların kabukları acele soyuldu, normal koşullarda bıçakla kesme tahtası üstünde tık tık tık yapılarak ezilip büzülürken, bugün duvar temizleme işlemi sırasında kaybedilen zamanı telafi için, bızzzttt diye aletle püre edildi.


Sonnacığıma, tahminen dört çorba kaşığı un ile dört çorba kaşığı tereyağı önce eritilip, sonra un hafif sararana dek çevrildi. Püreleştirilmiş patlıyancanlar eklendi, karıştırıldı. Unlu karışımın topaklanmamasına dikkat edildi. Yeterince sütü eklendi, karıştırmaya devam edilerek. Halloldu kararı verilince rende kaşar peyniri eklenip, şöyle bir karıştırılıp, ocağın altı kapatıldı.


Oldu mu size beğendinin patlıcanı?

Bu yazının etiketi, "mutfak maceraları" ya, macera bugün tam yerini buldu!
.

11 yorum:

  1. aY PATLIYAN PATLICAN OLSUN be yav (valla baştaki büyük harfleri silemeyecem:) adı üstünde zaten PATLICAN. O aslında PATLICAM mışda sonradan mahkeme kararı ile değiştirmiş adını.
    Ya şu yaptığın şeyi bi severim bi severim öff deme gitsin. Dur bende yapayım yarın hazır evde bostan patlıycamı varken.
    Haydi önce geçmiş olsun, sonra da afiyet...

    YanıtlaSil
  2. Çok cici bir başlık ve güzel bir mutfak hikayesi :)

    YanıtlaSil
  3. ay benim ekmekçi kızım, senin neyine patlıcan patlatmak :-)

    güsel güsel sen ekmek pişir yanicime, ama okurken ağzımın suyu da akmadı değil hani ....

    ellerin dert görmesin

    YanıtlaSil
  4. Leylakcığım,
    Teşekkür ederim ve de size patlatılmadan yapılacak patlıcan beğendi için kolaylıklar dilerim.:))

    YanıtlaSil
  5. Aman Kediciğim,
    Hiç sorma tam macera oldu!
    Patlaması, temizliği...
    Ufff!
    :))

    YanıtlaSil
  6. Melty Hanımcım,
    Bakma sen adımın Ekmekci oluşuna, ben herşeyi patlatırım, ay pardon ne demişim, pişiririm.
    Buyrunuz ikram edelim, icabında.
    :))

    YanıtlaSil
  7. Patlıcan bile patlıyor çektikleri işkence karşısında ama, bu millet bir türlü beceremiyor patlamayı:)
    Bu milletten ancak kek olur, ymuşak yumuşak:))

    YanıtlaSil
  8. Zihni Bey,
    Tanımlarınız çok hoş ve doğru!
    Diyecek söz yok, inanın. :)

    YanıtlaSil
  9. Zihni hocam cok hos eklemis valla. Gulmeye ihtiyacim vardi.

    YanıtlaSil
  10. Kusurabakma ekmekci baci (he he!) patlican niye patladi sahi? Sen soyle bicakla bi yarik acmamis miydin patlicana firina koymadan once?

    YanıtlaSil
  11. Hımmm!
    Şöyle yazmışım yazıda, Eleştirelciğim,
    "bütün patlıcan fırınlanırken bıçakla bir kaç delik açılır orasında burasında sersem kadın"!
    Karnıyarık yapmadığım için bıçakla yarmamıştım patlıcanları ama, delmeyi unutmuşum bu arada.
    Yaa! :))

    YanıtlaSil

Hoşgeldiniz!