insan hayatında eksik kalanın, yarım bırakılmışın, tamamlanmamışın peşine düşermiş
leyla erbil'in "kalan"ını okudum, nerdeyse bir solukta. son zamanlarda kitap okuyamaz olmuştum, o ayak bağı hali geçti şimdi. öyle lezzetli bir tad bıraktı ki kitap... üstelik leyla erbil'in yazdığı bir romanı ilk okuyuşumdu. geç kalmışım.
kalan'dan, yarım kalmıştan ilhamla bu şarkı düştü aklıma. barış manço'nun en sevdiğim şarkılarından biridir. teoman da farklı ve güzel söylüyor. bir de barış akarsu'nun ve ogün sanlısoy'un söylediği versiyonları var.
Ne tesadüf... İstanbuldan gelen bir sürpriz paketin içinden çıktı bu kitap... Bı minik baykuş getirmiş bir elınde öbüründe de lokum vardı... Lokumu yedim baykusun kocaman gözlerinden öptüm kitap yastıgımın altında... Habrin var mı?
Mehtapcığım, Ne tesadüf değil mi? :)) Ama hayat bu bence; tesadüflerle zenginleşiyor. Kitabı okurken zevk alacağını düşünüyorum. Sonra anlat, olur mu? :)
Bazıları yarım kalanı tamamlayayım derken, dünyanın en büyük mutluluğunu, sonra en büyük acısını tattırıp, nokta koyar. Bu nokta bir boşluk, bir ölüm, bir insanı yaşatan bir umudun yokoluşu. Herşeyi yutan bir karadelik.
Boşluğa Düşen, Yazdıklarınızdan anladığım kadarıyla, zor şeyler yaşamış olmalısınız. Hayatta yarım kalan şeyler tamamlanmaya muhtaçtır demek, tamamlanmanın mükemmel olacağı demek değil, ne yazık ki! Bazen, yarım kalması daha iyi.
Cevabınıza teşekkür ederim Ekmekçikız, Acı olan, insanın yıllardır özlediği kadınla unutulmaz birkaç gün geçirip, o kadının hayatı boyunca beklediği "tek kadını", "ruh ikizi" olduğunu anladıktan sonra noktanın koyulması.Ot gibi yaşanan bir yaşam yerine unutulmaz bir hafta ve sonra .... ölümden de beter bir boşluk .... Gene de, o bir hafta her şeye değer. Sonrasında ne olursa olsun ... BD
Hayatın bazı anları dramatik anılardan oluşuyor, galiba. Size de böyle bir anı denk düşmüş, anlaşılan. Demek ki, bu yaşanacak ve bu defter böyle kapatılacakmış. Sizin için sonrasında iyilikler olsun, dilerim. :)
Bazı defterler hiç kapanamıyor sevgili Ekmekçikız. Hiç derken tabii ki ölüm gelene kadar demek istiyorum. Bu defter de öyle bir defter. Ölüm gelene kadar, nokta her zaman 3 noktaya dönüşebilir ... :)
Evet, insan huzuru arıyor. Ama huzur aslında bir tutkuyu bekleme dönemi olmasın? İstanbuldaki Van Gogh sergisine gittiniz mi bilmem. Çok güzeldi, özellikle resimlerle beraber Van Gogh'un sözlerine de yer verilmesi çok hoşuma gitti. Ressamın kişiliği çok güzel ortaya çıkıyor, resimlerini başka türlü görüyorsunuz. Neyse, orada şu iki sözde kendimi görür gibi oldum: "sıkıntıdan öleceğime tutkudan ölmeyi tercih ederim", "sevgisiz yaşayamam, yaşamam".
Van Gogh sergisine gittim. Hem de gittiğimi yazdım. :)) Evet, sergi çok güzeldi. O renk dünyasını taa içinde yaşamak, kendimi ayrıcalıklı hissettirdi. Mektuplar, ayrıca harikaydı. Ressamın dünyasını biraz anlamak ve o derin anlamlı sözleri duymak çok etkileyiciydi.
Bu arada, biliyor musunuz; ben bu yazıdan sonra da yazılar yazdım. ;)
Başka yazılar da yazdığınızı bilmez miyim Ekmekçikız ;). Sizi okumak bir zevk. Van Gogh'u atlamışım ama yazılarınızda İstanbulun, yokedilen, insanın içini acıtarak yokedilen İstanbulumuz'un orasında burasında hâlâ bitiremedikleri güzellikleri görüyorum, yaşama nasıl iyimser, hoşgörüyle baktığınızı görüyorum, içim açılıyor. İyi ki varsınız. :) İleride, yıllar sonra kendime gelip normal bir insan olunca diğer yazılarınıza da katılacağım, söz; ama bu aralar ne yazık ki, "yarım kalanı tamamlamak" için bakmadan içine atladığım ve hâlâ dibine ulaşamadığım kuyuda düşmeye devam ediyorum. Nerede ne yazarsam yazayım, ucu bu konuya çıkacak. Bu kaçınılmaz.
Ne desem bilemedim ?! Anladığım o ki, sizin kuyunuz çok derin, sarsıntınız çok dalgalı... Ben tabiatım gereği, üzüleceğim kadar üzüldükten sonra arkama dönüp bakmam. Herkese aynı davranışı öneririm, ama, işte insanlar hep aynı şeyi yaşamıyor. Kimbilir belki bir gün o kuyuya düşmek yarine, kuyuya anlatmayı tercih edersiniz ve bu düşüş biter.
Evet, haklısınız Ekmekçikız. Benim de arkama dönüp bakmadığım oldu yaşamımda. Ama bu sefer özel. 10 yıldır unutmak isteyip unutamadığım, ümitsizce beklediğim insan bana geldi ve onun gerçekten benim için çok özel olduğunu anladım. Ne yazık ki karşılıklı değilmiş bu duygu. Zamanla bu ateş küllenecek tabii. Düştüğüm kuyuya gelince, o kuyu beni duyamıyor ... ama siz dinliyorsunuz. :) Tekrar teşekkürler.
Bu yazı, blogdaki en ilginç postlardan biri oldu, benim için. Bir başka ilginç postta, bir klasik müzik parçasının peşine düşmüş ve okuyanların yardımıyla bulmuştum onu; "Bir Şark Pazarında" http://ekmekcikiz.blogspot.com/2008/04/bir-ark-pazarinda.html Devamında, taa o sırada Moğolistanda olup, bu parçayı arayıp ve bu yazı sayesinde bulanlar mı derseniz, küçük bir yanlış anlama nedeniyle alınanlar mı dersiniz... bir dolu yazışma olmuştu. Buradaki yazışma onu anımsattı.
Geçen yıl beni en etkileyen kitaplardan biri olmuştu Kalan. Ben ona insanı sarsan bir İstanbul şiiri diyorum...
YanıtlaSilÇok doğru bir tanım bu Leylağım. :))
YanıtlaSilİstanbul'u iliklerinde hissediyor insan; hüznüyle de, yaşanmışlığıyla da, hafifleten bahar esintileriyle de...
hemen listeme ekliyorum, merak ettim
YanıtlaSilnot alındı ekmekçim,alınacak kitapların en başına..
YanıtlaSilteşekkürler paylaşım için..
huzur dolu,bol okumalı hafta sonları
"insan hayatında eksik kalanın, yarım bırakılmışın, tamamlanmamışın peşine düşermiş"..
YanıtlaSil"Sonrada nasibini alıp, geri dönermiş".. dedim ben..
Okunası bir kitap..
Bilgeannesi,
YanıtlaSilSeveceğini düşünüyorum.
:))
Kekikciğim,
YanıtlaSilTeşekkürler, haftasonu okumaları verimliydi. Yeni ayın dergilerini okudum bir kucak.
:))
Prenses,
YanıtlaSilÖyle olmalı!
Ya nasip derler ya!
:))
Ne tesadüf... İstanbuldan gelen bir sürpriz paketin içinden çıktı bu kitap... Bı minik baykuş getirmiş bir elınde öbüründe de lokum vardı... Lokumu yedim baykusun kocaman gözlerinden öptüm kitap yastıgımın altında... Habrin var mı?
YanıtlaSilMehtapcığım,
YanıtlaSilNe tesadüf değil mi? :))
Ama hayat bu bence; tesadüflerle zenginleşiyor.
Kitabı okurken zevk alacağını düşünüyorum. Sonra anlat, olur mu?
:)
Sevdim hem de nasıl, cumartesi aldım hemen başladım, pazarı onunla geçirdim, bugün biter sanırım çok güzel çok
YanıtlaSilHarika! :))
YanıtlaSilSevilen kitabı sevenler çoğalınca keyfi artıyor.
:)
Bazıları yarım kalanı tamamlayayım derken, dünyanın en büyük mutluluğunu, sonra en büyük acısını tattırıp, nokta koyar.
YanıtlaSilBu nokta bir boşluk, bir ölüm, bir insanı yaşatan bir umudun yokoluşu.
Herşeyi yutan bir karadelik.
Boşluğa Düşen,
YanıtlaSilYazdıklarınızdan anladığım kadarıyla, zor şeyler yaşamış olmalısınız.
Hayatta yarım kalan şeyler tamamlanmaya muhtaçtır demek, tamamlanmanın mükemmel olacağı demek değil, ne yazık ki!
Bazen, yarım kalması daha iyi.
Cevabınıza teşekkür ederim Ekmekçikız,
YanıtlaSilAcı olan, insanın yıllardır özlediği kadınla unutulmaz birkaç gün geçirip, o kadının hayatı boyunca beklediği "tek kadını", "ruh ikizi" olduğunu anladıktan sonra noktanın koyulması.Ot gibi yaşanan bir yaşam yerine unutulmaz bir hafta ve sonra .... ölümden de beter bir boşluk ....
Gene de, o bir hafta her şeye değer. Sonrasında ne olursa olsun ...
BD
Hayatın bazı anları dramatik anılardan oluşuyor, galiba. Size de böyle bir anı denk düşmüş, anlaşılan.
YanıtlaSilDemek ki, bu yaşanacak ve bu defter böyle kapatılacakmış.
Sizin için sonrasında iyilikler olsun, dilerim.
:)
Bazı defterler hiç kapanamıyor sevgili Ekmekçikız.
YanıtlaSilHiç derken tabii ki ölüm gelene kadar demek istiyorum.
Bu defter de öyle bir defter. Ölüm gelene kadar, nokta her zaman 3 noktaya dönüşebilir ...
:)
Siz daha iyi bilirsiniz ya, "kapatın ve huzur bulun" derim, ben.
YanıtlaSil:)
Evet, insan huzuru arıyor. Ama huzur aslında bir tutkuyu bekleme dönemi olmasın? İstanbuldaki Van Gogh sergisine gittiniz mi bilmem. Çok güzeldi, özellikle resimlerle beraber Van Gogh'un sözlerine de yer verilmesi çok hoşuma gitti. Ressamın kişiliği çok güzel ortaya çıkıyor, resimlerini başka türlü görüyorsunuz. Neyse, orada şu iki sözde kendimi görür gibi oldum: "sıkıntıdan öleceğime tutkudan ölmeyi tercih ederim", "sevgisiz yaşayamam, yaşamam".
YanıtlaSilVan Gogh sergisine gittim. Hem de gittiğimi yazdım. :))
YanıtlaSilEvet, sergi çok güzeldi. O renk dünyasını taa içinde yaşamak, kendimi ayrıcalıklı hissettirdi.
Mektuplar, ayrıca harikaydı. Ressamın dünyasını biraz anlamak ve o derin anlamlı sözleri duymak çok etkileyiciydi.
Bu arada, biliyor musunuz; ben bu yazıdan sonra da yazılar yazdım.
;)
Başka yazılar da yazdığınızı bilmez miyim Ekmekçikız ;). Sizi okumak bir zevk. Van Gogh'u atlamışım ama yazılarınızda İstanbulun, yokedilen, insanın içini acıtarak yokedilen İstanbulumuz'un orasında burasında hâlâ bitiremedikleri güzellikleri görüyorum, yaşama nasıl iyimser, hoşgörüyle baktığınızı görüyorum, içim açılıyor. İyi ki varsınız.
YanıtlaSil:)
İleride, yıllar sonra kendime gelip normal bir insan olunca diğer yazılarınıza da katılacağım, söz; ama bu aralar ne yazık ki, "yarım kalanı tamamlamak" için bakmadan içine atladığım ve hâlâ dibine ulaşamadığım kuyuda düşmeye devam ediyorum. Nerede ne yazarsam yazayım, ucu bu konuya çıkacak. Bu kaçınılmaz.
Ne desem bilemedim ?!
YanıtlaSilAnladığım o ki, sizin kuyunuz çok derin, sarsıntınız çok dalgalı...
Ben tabiatım gereği, üzüleceğim kadar üzüldükten sonra arkama dönüp bakmam. Herkese aynı davranışı öneririm, ama, işte insanlar hep aynı şeyi yaşamıyor.
Kimbilir belki bir gün o kuyuya düşmek yarine, kuyuya anlatmayı tercih edersiniz ve bu düşüş biter.
Evet, haklısınız Ekmekçikız. Benim de arkama dönüp bakmadığım oldu yaşamımda. Ama bu sefer özel. 10 yıldır unutmak isteyip unutamadığım, ümitsizce beklediğim insan bana geldi ve onun gerçekten benim için çok özel olduğunu anladım. Ne yazık ki karşılıklı değilmiş bu duygu.
YanıtlaSilZamanla bu ateş küllenecek tabii.
Düştüğüm kuyuya gelince, o kuyu beni duyamıyor ... ama siz dinliyorsunuz.
:)
Tekrar teşekkürler.
Bu yazı, blogdaki en ilginç postlardan biri oldu, benim için.
YanıtlaSilBir başka ilginç postta, bir klasik müzik parçasının peşine düşmüş ve okuyanların yardımıyla bulmuştum onu; "Bir Şark Pazarında"
http://ekmekcikiz.blogspot.com/2008/04/bir-ark-pazarinda.html
Devamında, taa o sırada Moğolistanda olup, bu parçayı arayıp ve bu yazı sayesinde bulanlar mı derseniz, küçük bir yanlış anlama nedeniyle alınanlar mı dersiniz... bir dolu yazışma olmuştu.
Buradaki yazışma onu anımsattı.