Yaşadığı dönemde Avrupa'da ülkeler arasındaki savaşlara, Fransız devrimine, din kaynaklı baskılara tanık olmuş.
Uzun bir hayatı olmuş, 1828'de ölene dek saray ressamlığı da yapmış, sıradan zaanatçılık işleri de...
İstanbul Beyoğlu'nda Pera müzesinde sergilenen gravürleri üç kata yayılmış halde ; Kapriçyolar, Savaşın Felaketleri, Boğa Güreşi, Atasözleri ya da Zırvalar .
Gravürler, genellikle orta boy bir kitap sayfası büyüklüğünde. Yakınına sokulup, adeta burnumu sokarak hayranlıkla baktım, hepsine.
Savaşın Felaketleri serisi, sahiden dehşet verici... O küçücük gravürlerden savaşın dehşeti fışkırıyor.
Boğa Güreşi serisi, filmlerde seyrederken şimdiye kadar hiç anlamadığım boğa güreşi ritüellerini anlamamı sağladı.
Atasözleri ya da Zırvalar serisi ise, bizim bugünlerde sıkça tartıştığımız eğitim sistemin üzerine.
Goya, 1700lerin sonunda kendi ülkesindeki eğitim sistemini kıyasıya eleştiriyor. Siz bu sistemle ancak söz dinlesin diye eşekler yetiştirirsiniz diyor!
Sergi sadece bu gravürlerden oluşmuyor. Goya'nın duvar halısı yapılmak üzere tasarladığı bir dizi resmi de sergi de. Konu "oyun oynayan çocuklar".
Uzman bir sanat tarihçisinin bu konuda anlatacaklarını bu haftasonu müzede dinleyebilirsiniz.
Sergiden sonra anladım ki, bir ressamı duymuş olmak, bir kaç resmini görmüş olmak onu bilmeye yetmiyormuş.
Ben bilmezmişim Goya'yı, bu kadar gördüğümle bile hayran kaldım, onu öğrenmeye karar verdim.
İzmir Güzel Sanatlar mezunu, İstanbul'da yüksek lisansını yapan eski bir öğrencime hemen gönderdim link'i. Umarım kaçırmaz.
YanıtlaSilİyi yapmışsın Özlemciğim.
YanıtlaSilYetişirsen seninle de gideriz.
:))
eniştemin yedisi Pazar günü..
YanıtlaSilKonferansı kastetmemiştim, serginin bütünü Temmuz sonuna kadar sürüyor.
YanıtlaSilışık var o zaman!
YanıtlaSil